Yılın en iyi yerli yapımlarından ‘Nasipse Adayız’, İstanbul’da bir belediyenin başkan aday adayı olan doktor Kemal Güner ve onun bir günlük hikâyesi eşliğinde siyasetin iç işleyişinden manzaralar sunuyor izleyicilerine...UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/ 31.10.2020)
Hayatı karmaşa içinde geçen genç bir anne ve şehir içi trafikte kendisine musallat olan bir psikopat... Russell Crowe’u farklı bir portreyle sunan ve basında, kilolu görüntülerinin müsebbibi olarak gösterilen Derrick Borte imzalı ‘Dengesiz’, aksiyona yüklenen, kanlı sahneleri de kullanan ‘eh işte’ türünden bir seçenek. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/24.10.2020)
İmparatorluğun ileri ucundaki bir kale ve yerli halka zulmeden bir temsilciyle değişen dengeler... Nobel’li yazar J. M. Coetzee’nin en tanınmış romanı ‘Barbarları Beklerken’in aynı adlı sinema uyarlaması, sömürgeci rejimlerin acımasız refleksleri ve insanlık tarihinin günahları üzerinde, metaforlar eşliğinde gezinen etkileyici bir yapım. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/ 10.10.2020)
Charles Dickens’ın en kişisel romanı sayılan ‘David Copperfield’ın son uyarlaması, modern dokunuşlarla dolu bir yapım. Filmde acılı bir sürecin sonunda yazar olarak yolunu bulmaya çalışan ana karakteri ‘Slumdog Millionare’den hatırladığımız Dev Patel canlandırıyor. UĞUR VARDAN (26.09.2020)
Bir Hanna-Barbera klasiği olan ‘Scooby-Doo’, sevimli, dağınık ve kocaman yürekli Danua cinsi bir köpekle karakter olarak benzer özelliklere sahip bir çocuğun, birlikte büyüyerek yeşerttikleri dostluk üzerineydi. Bu ikilinin yakın arkadaşları Velma, Fred ve Daphne’yle hırslı bir kötüye karşı verdikleri mücadeleyi anlatan ‘Scoob!’ ise yalnızlık, vefa, dayanışma, özgüven gibi temalara ilişkin mesajlarla yüklü bir film. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/ 19.09.2020)
Yaklaşan bir kasırga, oturduğu apartmanı terk etmeyen inatçı sakinleri tahliye etmek için harekete geçen polisler ve eylemleri için uygun bir ortam olduğuna inanan sanat hırsızları... Mel Gibson’ı emekli polis rolünde karşımıza getiren ‘Fırtınalı Soygun’, zorlama senaryosuna rağmen kimi komik sahneleriyle izlenen, vasat bir aksiyon. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/ 12.09.2020)
Christopher Nolan’ın merakla beklenen son adımı ‘Tenet’, adeta ana karakteri ‘siyah’ olan bir James Bond filmi. Yönetmenin temel meselelerinden ‘zamansal yolculuklar’a ilişkin bir öykü anlatan yapım, bilimsel görünmesine rağmen dünya için tehdit niteliğindeki kötü Rus zengini karakteriyle klişe ve demode olmaktan kurtulamıyor. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/ 29.08.2020)
Down sendromlu bir genç, bir tutunamayan ve bir eğitimci... Üçünün yolları kesişir ve kendilerini bir serüvenin içinde bulurlar. Shia LaBeouf, Dakota Johnson ve Zack Gottsagen’in sürüklediği ‘Hayallerin Peşinde’ dayanışma ve birlikte yola devam etme teması etrafında seyircinin yüreğine seslenen bir film. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/ 22.08.2020)
‘Boyalı Kuş’, İkinci Dünya Savaşı sırasında küçük bir Yahudi çocuğun her türlü şiddet ve taciz altında hayatta kalma mücadelesini son derece etkileyici bir hikâye ve çarpıcı siyah-beyaz görüntüler eşliğinde perdeye yansıtıyor. Jerzy Kosinski’nin ünlü romanının uyarlaması kaçırılmayacak bir sinema örneği. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/ 15.08.2020)
Düğünler, asker uğurlamaları, çarşı-pazardaki mesafesizlikler tüm hızıyla devam ederken çılgın kalabalıktan uzak kalmayı sürdürüyoruz. Maskeyle sokakta var olmak yaz sıcağında o kadar meşakkatli ki, bazen hiç çıkmayıp kendi çapımızda karantinayı devam ettiriyoruz. Bir şekilde bireysel karantinalar sürer ve sinemalarımız boşken kaçırdığımız filmlere bakmaya devam.
Sinemamız sizce nasıl? Anlatılan hikayeler? Türlere dağılışı? Yönetmenlerin anlatmak istedikleri? Dertleri, tezleri, işaret ettikleri, sordukları sorular, bizlere göstermek istedikleri? Bireye dair hikayeleri mi toplumsal dertleri anlatan hikayeleri mi seviyorsunuz? İzlediklerinizden memnun musunuz? Bu soruları sormamın nedeni, Anvita Dutt imzalı gerilim filmi “Bulbbul” oldu.
Normalleşme adımlarının parçası olarak sinema salonları dün açıldı. Martta perdeyi kapatan salonlar bir tür ‘prova’ niteliğinde yeniden hizmet vermeye başladı. Box Office Türkiye’den aldığımız bilgilere göre ülke genelinde 33 lokasyonda salonlar seyirciyle buluşmayı bekliyor. Daha önce açıklanan ‘koronavirüs önlemleri’ne dikkat edilerek film gösterecek bu lokasyonlardan yedisi İstanbul’da, ikisi Ankara’da, biri de İzmir’de olacak. İstanbul’daki sinemalar şöyle:
Yeni filmlerle buluşma şansımızın olmadığı şu tuhaf günlerde bazen rotayı sinemanın klasik eserlerine, usta yönetmenlere çevirmek gerekiyor. William Wyler’ın Henry James’in “Washington Square” romanından uyarlama “The Heiress / Miras”ını izlemek de bugünlere rastladı. Aslında ikinci kez izledim, fakat hafızam ya da hard diskim o kadar dolmuş ki, önce hiç izlemediğim yeni bir filmle karşılaştığımı sandım. Peki filmi izlediğimi nereden yakaladım, Morris’i canlandıran Montgomery Clift’in piyanoda çalıp söylediği “Plaisirs d’amour”u duyunca.
Anneler Günü’nü kutlarken sinemanın tuhaf annelerini yazmıştım, Babalar Günü’nde de sinemanın “Bağzı (!)” babalarını hatırlatayım dedim.
Boğazın Üstünde 90’ların en sıradışı ve o kadar da en arada kalmış şarkılarından biri. Üstelik klip çılgınlığının yaşandığı dönemde öne çıkan iyi kliplerden birine sahip. Aynı zamanda gerçek bir İstanbul şarkısı ama turistik-otantik İstanbul şarkıları albümlerinde rastlayamayacağımız cinsten. Belki de şehir müziği denen olgunun karşılığı olarak gösterilebilecek türde bir İstanbul şarkısı.
Avni Anıl, alaturka mûsikînin seyrini değiştirenlerden. Münir Nurettin Selçuk’un mirasını sürdürmüş, yüzünü Batı’ya dönmüş ve aruz vezninden hece veznine geçişte bir köprü olmuş. “Ağla Gitar”, Batı müziğinin popüler olmaya başladığı yıllarda yapılmış. Bu müziğe alternatif çalışmalardan. O dönem, bu yüzden, ciddi tartışmalara vesile olmuş... MURAT MERİÇ (gazeteduvar.com.tr/ 14.06.2020)
Filmin bir diğer ilginç tarafı da Johnny ile Mora’nın tanıştığı barda karşımıza çıkan ve Mora’ya Yunanca bir şeyler söyleyen gizemli kadının kim olduğunun muğlak kalması. Johnny ısrarla gördüğünü, takip ettiğini söylediği bu tuhaf görünümlü kadının sırrını çözemiyor, tabii biz de. Kadını canlandıran Marjorie Cameron Parsons Kimmel’ın yaşamı ise başlı başına bir filme konu olabilir.
Film gerçek bir olaydan yola çıkılarak iki psikiyatrist tarafından yazılmış bir kitaba dayanıyor. Aslında vakanın 26 farklı karaktere sahip olduğu teşhis edilmiş. Fakat Nunnaly Johnson senaryoyu da yazıp çektiği filmde üç karakterle hikayeyi sınırlamış.
Şehir müziğini genç isimler taşıyor. Genç müzisyenler üretiyorlar, kaydediyorlar ve yayımlayabiliyorlar. Bu onların müzikal bağımsızlığını sağlayabiliyor. Bu nedenle, plak şirketi sahibinin söylediğini giyen, müzik kanalının istediği türde kategorize edilen ‘şahane 90’lar’ bölümü tarihe karışmış gibi görünüyor. Bakalım ne kadar devam edebilecek?
Resim sanatına merakınız varsa, Timothy Spall’un Cannes Film Festivali’nde altı yıl önce kendisine en iyi erkek oyuncu dalında ödül kazandıran “Mr Turner”ın ardından bir kez daha Britanya ressamlarından, bu kez Laurence Stephen Lowry’ye hayat verdiği ‘Mrs. Lowry & Son / Bayan Lowry ve Oğlu’nu tavsiye ederim.
24 Temmuz Çarşamba günü vizyona merhaba diyecek olan ve sevilen Marvel kahramanlarını buluşturan mizah katkılı aksiyon bilimkurgu ‘Deadpool & Wolverine’ dahil olmak üzere, biri yerli yapım; toplam dört yeni film vizyona giriyor bu hafta! Şehir dışında bulunduğumdan ve kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine katılamadığımdan dolayı 26 Temmuz haftasının filmlerine yapım notlarıyla değineceğim.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Tarihi bir yapımın seçmeleri için gittiği Cinecittà Stüdyoları’nda filmin yıldızı tarafından beğenilen ve bir gün içinde farklı bir dünyanın içinde gezinen genç bir kız. Saverio Costanzo imzalı ‘Şafak Sökerken’, 50’ler İtalya’sında geçen ve sinema dünyasındaki yıldızların parlak görünen ama gerçekte ikiyüzlü, sorunlu hayatlarına ayna tutan bir çalışma. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/20.07.2024)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Sinema salonlarımızı halen animasyonlar domine ederken, bir yandan da Deadpool & Wolverine filmi bekleniyor. Bu arada, sinemalara her hafta 10-12 film gelmeye devam etse de, bunların çok azı, iyi bir seyirci sayısına ulaşıyor. Biz bu hafta yine vizyondan dört filme bakalım. Önce Yorgos Lanthimos'un, Poor Things’den çok kısa bir süre sonra yaptığı ve yine Emma Stone ile çalıştığı Merhamet Hikayeleri’ne bakalım. Sonra iyi bir popüler sinema örneğine ve ümit verici bir şekilde başlayıp, sonunu getiremeyen bir filme bakalım. Son olarak da 15 dakikalık after credits sahneleriyle, sinema tarihine geçebilecek(!) bir yerli korkuyu ele alalım.
Birbirinden güzel eserlerin icra edildiği bir TRT klasiği "Akşam Sefası" programı, bugün 21.00'de TRT Müzik'te.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Sinema yazarı ve eleştirmen Olcay Bağır'ın 'Sinesözlük-Sinemaya Giriş' kitabı Kara Karya yayınları etiketiyle satışa çıktı. 344 sayfalık yapıt basın bülteninde şöyle özetleniyor:
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.