Bayram haftasındayız ve bağlarımızı, dayanışma ruhumuzu güçlendirme zamanı. Bu vesileyle sinema mönümüzde aile filmlerine yer verdik. Kimi trajik, kimi komik, kimi gotik, kimisi de fantastik öyküler anlatan yapımlar bunlar. Yani her türden aileye kapımızı açtık. İyi seyirler! UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/23.05.2020)
... Bazen eskiden izleyip sadece rayihası kalmış filmlere dönmek de keyif verebiliyor. Aklımda sadece Susan Sarandon’ı karşı pencereden gizlice, beğeniyle izleyen yaşını başını almış Burt Lancaster’ın kaldığı “Atlantic City, USA” de işte böyle, yeniden izleme fırsatı yakaladığım filmlerden oldu. Michel Piccoli’nin varlığını bile unutmuşum. Louis Malle’in yönettiği bu suç filmi, tabii aynı zamanda bir kara film örneği.
Türküleriyle bize yol gösteren ozanlardan biri, Âşık Mahzuni Şerif. On sekiz yıldır aramızda değil, yeni türküler söyleyemiyor belki ama ölümüne dek söyledikleri, kuşaklar boyu dilden dile aktarılacak. Üstelik “Yuh Yuh” örneğinde olduğu gibi, bu türküler kırk yılı aşkın bir süredir güncel, her döneme uyuyor. Büyüklüğü, hem de burada: Sözünü sadece düne ve yaşadığı güne dair söylememiş, geleceği de işin içine katmış.
Uzun süredir beklenen, ESPN ile Netflix ortaklığında yapılan, Michael Jordan’ın basketbol kariyerini merkeze alan, The Last Dance isimli belgesel serisi Nisan ayında yayınlanmaya başladı. Bizde de büyük ilgiyle karşılanan seri haftada iki bölüm şeklinde ekranlara geliyor. Netflix’in yakın zamanda geçtiği “top 10” yayınlama özelliği sayesinde de The Last Dance’in ne kadar “reyting” aldığını görebiliyoruz.
Korona pandemisine dair çelişkili bilgilerin havada uçuştuğu ve artık yaşam tarzımızın fena halde allak bullak olduğu bugünlerde “Zoo”, evde geçen hikayesiyle, öncelikle içinde olduğumuz distopik durumla inanılmaz derecede örtüşüyor... Üstelik, yaşadığımız salgını iki yıl önceden, bir evde kapalı kalmanın yaşatacaklarını, ‘hayatın eve gerçekten sığıp sığmadığını’, zombi metaforu üzerinden çarpıcı biçimde ‘müjdeliyor!’…
Güreli internet devriminin ve dijital müziğin en çok yaradığı isimlerden biri oldu. Birçok kişi internet aracılığıyla Mehmet Güreli parçalarını keşfetti. 2019 yaz aylarında internet üzerinden video-audio diyebileceğimiz bir formatta yeni bir albüm yayınladı.
Anneler Günü haftasında sinemanın tuhaf annelerini hatırlayalım derim. Nedense ilk aklıma gelen -iflah olmaz bir korku sever olarak- “Rosemary’s Baby / Rosemary’nin Bebeği”.
Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından resmî marş olarak tescillenen “Yaşa Fenerbahçe”, en bilinen, en çok söylenen marş belki de. Hâlâ büyük bir coşkuyla söyleniyor, tribünleri coşturuyor. Fenerbahçe, şarkı/marş bahsinde şanslı zira takım için yapılmış çok şarkı var. Hatta memlekette yayımlanmış bilinen ilk futbol plağı da Fenerbahçe’yle alakalı. Dünyada daha eski bir örnek var mı bilmiyorum ama varsa da bu plak, ilklerden biri: “Galatasaray – Fener Maçı”. MURAT MERİÇ (03.05.2020/gazeteduvar.com.tr)
2009 yılında Didem Pekün imzalı “Kor ve Ateş Yılları” isimli belgesel Tülay German'la dolaylı bir iletişim kurmamızı sağlamıştı. Dolaylıydı, çünkü filmde sadece German'ın ses kayıtları vardı. Kendisi film için görüntü vermemişti... Böyle de olsa film Tülay German’ı şarkıları dışında tanımayan birçok kişi için önemli bir hazineydi. Ayrıca, Tülay German’ın Düşmemiş Bir Uçağın Kara Kutusu ve Erdemli Yıllar isimli kitaplarından parçaları birinci elden duymamız da önemliydi. Çünkü bu kitaplar epeydir kolay bulunmuyor…
Umutsuzluk kötü. Beraberinde mutsuzluğu getiriyor. Hastalığı unutturup pembe bir tablo çizmek için söylemiyorum ama enseyi karartmamak için “önümüz bahar” vurgusunu yapmak istiyorum. Erik çıktı, çiçekler açtı, kuşlar cıvıldamaya, kediler yavrulamaya başladı. Yakında denize girilebilir günler gelecek. Girebilecek miyiz, bilmiyorum ama bunun hayalini kurmak güzel. MURAT MERİÇ (26.04.2020/ gazeteduvar.com.tr)
1965 yılında Arzu Film sahaların büyük yıldızı Metin Oktay'ın hayatını filme almıştı. Yönetmen koltuğunda Atıf Yılmaz vardı. Senaryoyu Safa Önal yazmıştı... Bugünden baktığımızda Taçsız Kral filmi Türk futbol tarihinin gerçek karakterlerinin ve gerçek mekanlarının kullanıldığı sinemamızın az sayıdaki filminden biri.
İngiliz edebiyatının üretken yazarlarından W. Somerset Maugham’ın “The Painted Veil” romanından beyazperdeye 2006 yılında üçüncü kez uyarlanan John Curran imzalı aynı adlı eseri, korona virüsüyle yatıp kalktığımız şu günlerde izlenmeyi bir kere daha hak ediyor.
Şu salgın belası olmasıydı ve hayat denklemimiz kendi rutini içinde aksaydı, dün gece itibariyle İstanbul Film Festivali, 39’uncu randevusuna nokta koyacaktı. Dolayısıyla kentin kültürel hafızasındaki yeri bir kez daha işlevini sürdürmüş olacak, birçok sinemasever yeni ve kimi eski (klasik) filmlerle dolu bir maratonu bitirmenin coşkusuyla serüvenlerine kaldıkları yerden devam edecekti. Hoş, kaç ‘Nisan’dır ‘Emek’sizdi festival, bu yıl ise İstanbul aynı zamanda festivalsiz de kaldı. Ve derken bu ortamda bir eski dost, bir büyük festival abidesi de aramızdan ayrılıp gitti. Pazar günü Hikmet Abi’yi kaybettik. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/21.04.2020)
Bugün 90'lar romantizmi yapılırken dipten derinden hareket eden Türkçe sözlü rock müzik konusuna pek değinilmiyor. 1990'larda birçok grup popüler olmamalarına karşın ısrarla Türkçe rock parçalar ürettiler. Kesmeşeker, Bulutsuzluk Özlemi, Whisky, Mavi Sakal, Pilli Bebek ve geri dönen Moğollar sadece aklıma ilk gelenler...
Rexx ile birlikte Atlas sineması da kapılarını kapadı. Şimdilik, hayatlarımızı alt üst eden salgın yüzünden evimize kapandığımız şu günlerde bu iki köklü ve bulundukları yerin ruhunu temsil eden sinemanın yokluğu belki de tam olarak hissedilmiyor. Ama bu salgın şüphesiz ilelebet sürmeyecek. Sinema salonlarına koşacağımız, perdede film izleme lüksüne (meğer ne büyük lüksmüş!) kavuşacağımız günler geri gelecek.
Covid-19 virüsü Uzakdoğu’da varlığını gösterip gerçeğimize girdiğinden beri aklımda tek bir film dolaşıp duruyor: Mistik Olay/ The Happening… Milenyumun hemen öncesinde “Altıncı His / The Sixth Sense” ile benzersiz bir başarı yakalayan M. Night Shyamalan, 2006 yapımı “Sudaki Kız / Lady in the Water” ile çaptan düşmeye başlamıştı. Eh, her film bir başyapıt olamayacağına göre, sevenleri Shyamalan’dan ümidini kesmemeyi sürdürdü. 2008 yapımı “Mistik Olay” bu bekleyişte ortaya çıktı.
Herkesin tedirgin olduğu aylardan söz ediyorum. Cuntanın kimi alacağı belli olmuyordu. Kenan Evren ve arkadaşlarının idaresindeki askerler, gecenin bir yarısı ya da sabaha karşı bir evi basıyor, alacaklarını alıyor, sonrasında uzun süre onlardan haber alınamıyordu. Çocuk aklımla mahallemizdeki kitapçı teyzenin askerler tarafından götürüldüğüne şahit olmuş, çok sevdiğim o kitapçı dükkanının uzun süre açılmamış olmasına üzülmüş, her gün heyecanla açılmasını beklemiştim. MURAT MERİÇ (12.04.2020/gazeteduvar.com.tr)
Hepimizin evde kaldığı bugünlerde dijital platformlardaki trafik epey arttı. Sosyal medyada, bir dayanışma örneği olarak, herkesin birbirine film, dizi önermesi ile birlikte, salgın dışındaki gündemimizin üst sıralarında diziler ve filmler yer aldı. Gündemdeki yapımlardan bir tanesi de The English Game. Futbolun doğuşunu konu eden dizi özellikle futbol "muhabbetinin" en yoğun olduğu Twitter'da hatırı sayılır bir ilgiye de mahzar oldu.
Liste yapmak zor iş. Kimi şarkıları seçip “bunlar bu türün en iyileri” demek daha da zor. Yine de, en azından tartışmak için böylesi listelere ihtiyaç var. Bu işe girişen Cumhur Canbazoğlu, memleketin en iyi gazetecilerinden. MURAT MERİÇ/ 29/03.2020-gazeteduvar.com.tr)
Beyninde tümör olan bir boksörle fuhuşa sürüklenmiş ve çözümü uyuşturucuda arayan genç bir kızın tesadüfen başlayan birliktelikleri eşliğinde Japon ve Çin mafyaları, kötü polis, intikam çabaları, kurşun sesleri, kılıç gösterileri derken kan revan bir Tokyo gecesi... Japon yönetmen Takashi Miike imzalı ‘İlk Aşk’, aksiyon eşliğinde romantizm sunuyor. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/14.03.2020)
24 Temmuz Çarşamba günü vizyona merhaba diyecek olan ve sevilen Marvel kahramanlarını buluşturan mizah katkılı aksiyon bilimkurgu ‘Deadpool & Wolverine’ dahil olmak üzere, biri yerli yapım; toplam dört yeni film vizyona giriyor bu hafta! Şehir dışında bulunduğumdan ve kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine katılamadığımdan dolayı 26 Temmuz haftasının filmlerine yapım notlarıyla değineceğim.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Tarihi bir yapımın seçmeleri için gittiği Cinecittà Stüdyoları’nda filmin yıldızı tarafından beğenilen ve bir gün içinde farklı bir dünyanın içinde gezinen genç bir kız. Saverio Costanzo imzalı ‘Şafak Sökerken’, 50’ler İtalya’sında geçen ve sinema dünyasındaki yıldızların parlak görünen ama gerçekte ikiyüzlü, sorunlu hayatlarına ayna tutan bir çalışma. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/20.07.2024)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Sinema salonlarımızı halen animasyonlar domine ederken, bir yandan da Deadpool & Wolverine filmi bekleniyor. Bu arada, sinemalara her hafta 10-12 film gelmeye devam etse de, bunların çok azı, iyi bir seyirci sayısına ulaşıyor. Biz bu hafta yine vizyondan dört filme bakalım. Önce Yorgos Lanthimos'un, Poor Things’den çok kısa bir süre sonra yaptığı ve yine Emma Stone ile çalıştığı Merhamet Hikayeleri’ne bakalım. Sonra iyi bir popüler sinema örneğine ve ümit verici bir şekilde başlayıp, sonunu getiremeyen bir filme bakalım. Son olarak da 15 dakikalık after credits sahneleriyle, sinema tarihine geçebilecek(!) bir yerli korkuyu ele alalım.
Birbirinden güzel eserlerin icra edildiği bir TRT klasiği "Akşam Sefası" programı, bugün 21.00'de TRT Müzik'te.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Sinema yazarı ve eleştirmen Olcay Bağır'ın 'Sinesözlük-Sinemaya Giriş' kitabı Kara Karya yayınları etiketiyle satışa çıktı. 344 sayfalık yapıt basın bülteninde şöyle özetleniyor:
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.