Eşini trafik kazasında yaşamını yitirdiği günlerde yazdığı Sensiz Saadet’in sözleri Altın Güfte ödülünü almış ve bestesini Zeki Müren’in yapması kararlaştırılmıştı. Ancak anlaşmazlık doğunca Güvenir besteyi yazmış ve Gönül Yazar seslendirmişti. Plak satış rekorları kırarken daha sonra Yaşar Güvenir’in kendisi de şarkıyı yorumlamıştı.
Birçok yerli filmde kullanılan, ayrıca TRT’nin siyah-beyaz günlerinde teknik aksaklık yaşanınca ekrana gelen o ünlü necefli maşrapa görüntüsüne sürekli eşlik eden, yine birçok programın jeneriğinde yer alan Denizaltı Rüzgarları, TRT Ara Müzikleri 2 albümüyle de müzikseverlere ulaştırılmıştı. O dönemin psychedelic arayışlarının simge yapıtlarından olan şarkının kayıtlarında, Attila Özdemiroğlu moog, Oğuz Durukan bas gitar, Arif Sağ bağlama, Okay Temiz vurmalılar çalmıştı…
Anadolu popun yerini arabeske bıraktığı günlerdi. Her iki akımdan da tatlar taşıyan Deli Etme Beni Aşk 45’liği (arka yüz Neden Ayrıldık) Tülay’ı zirveye taşıyan plak oldu. Yerli popa katkısı büyük olan Bora Ayanoğlu’nun bestesine Tülay’ın yazdığı sözlerden oluşan Deli Etme Beni Aşk’ın düzenlemesi de Esin Engin’e aitti.
Seksenler çocuklarının iki şarkısı vardı; biri Arkadaşım Eşşek, diğeri de İtalyan şarkıcı Pippo Franco’nun seslendirdiği Chi Chi Chi Co Co Co. Özellikle ikincisi çocukları akraba toplantılarında, okul müsamerelerinde, tatil yerlerinde zorlar, kalabalıklar önünde şarkının videosunun koreografisini bire bir uygulamaları istenirdi…
Grubun dördüncü albümü Midnight Cafe'de (1976) yer alan ve bu uzunçalardan seçilen üçüncü tekli olan I'll Meet You At Midnight (arka yüzü Miss You), grubun lideri Chris Norman'ın karizmasının da yardımıyla Smokie'nin zirvedeki yerini sağlamlaştırmış, dönemin klasikleri arasına girmişti.
1977’ye dek sıradan bir şarkıcı olan Umberto Tozzi, İtalya’da Sanremo’dan sonra en fazla önemsenen Festivalbar müzik yarışmasına katıldığı Ti Amo’yla birinciliği almış, şarkının 45’liği (arka yüzü Dimentica Dimentica) bir yılda uluslararası alanda sekiz milyondan fazla satılarak ve Fransa’da bile altı haftadan fazla listenin en üst sırasında kalarak büyük başarı elde etmişti.
Karaca’nın seslendirdiği Dadaloğlu şarkısı Anadolu pop akımının o yıllarda çıkan en sıra dışı yapıtı olarak sivrilirken ‘sol müzik’in de bayrak şarkısıydı... Dadaloğlu şarkısı, o dönem ülkenin politik hayatta daha sert bir döneme gireceğinin de göstergesiydi. Dadaloğlu'nun başarısı Cem Karaca’nın üstün yorumunun yanında bir isyan türküsü olmasında da yatmaktaydı.
70'li yıllarda Ali Kocatepe, Akdeniz bölgemizin gözde kentleri Antalya ile Mersin için iki güzel şarkı bestelemişti.Antalya Belediyesi, 1974'te Ali Kocatepe'den o dönem kentin tanıtımına büyük katkıda bulunan Altın Portakal Film Festivali için bir beste yazmasını istemişti... 1-7 Haziran 1975'te Mersin'de düzenlenen 1. Akdeniz Tekstil ve Moda Festivali için Ali Kocatepe’nin söz ve müziğini yazdığı beste ‘Merhaba Mersin’i seslendirmek üzere...
Öyküye göre 10cc'den Eric Stewart ile Moody Blues grubundan Justin Hayward'ın tatilde Barbados’daki tatillerinde yaşadıklarını yine Eric Stewart ile Graham Gouldman şarkı yapmıştı. Mekan Jamaika’ya kaymış, burada tatil yapan beyaz adamın, boynundaki kolyeyi isteyen, uyuşturucu satmaya çalışan tiplerden korkusu anlatılmış, işin içinde Jamaika olunca, coğrafyanın vazgeçilmezi reggae devreye girmişti.
Grubun 1971’de çıkardığı 45’lik (B yüzü Rainin’n Painin), bütün zamanlarda 10 milyon satış barajını aşan beş plaktan biri unvanıyla müzik tarihine geçti. Bu versiyon, son derece basit yapısıyla ve kulaklarda kolay kalan ezgisiyle günümüze kadar birçok kez coverlandı ve zamansız bir şarkı olarak birçok kuşak tarafından sevildi, kabul gördü.
Grubun ilk flaş parçası Gence’nin düzenlediği Hilal adlı mehter marşı yorumu oldu. Devamında Kafkas halk kahramanı Şeyh Şamil’e adanmış ‘Şeyh Şamil’le Durul Gence 10, haftalarca listelerin en üst sırasında kalmayı başardı. 45’liğin yüzünde Hilal, arka yüzünde Şeyh Şamil (1970) vardı.
Bizde de herkesten önce davranıp Taka Takata’yı Nilüfer kapmıştı. Nilüfer, Aralık 1972'de çıkan ilk 45'liği Kalbim Bir Pusula/Ağlıyorum Yine ile pop markete adımını atmıştı. Daha sonra Gülden Karaböcek (Şaka Yaptım), Sevil Hasman (Şaka yaptım Ben Sana), Neşe Karaböcek (Aşka saygın Varsa), İstanbul Gelişim Orkestrası (Taka Taka), Örder Bali, Öztürk Serengil, Kutsi (Taka Taka), Osman İşmen, Meyra da şarkıyı yorumlamıştı.
Yetmişler’in başı; arabesk egemenliğini ilana hazırlandığı günlerde bu tip arayışlara ‘fantezi müzik’ de dendiği zamanlar. Zerrin Zeren (1954/Kırşehir) isminde gencecik bir ses çıkıyor ve fantezi şarkılarıyla önce tavernalarda adını duyuruyor, ardından da gazino sahnelerine transfer oluyor, assolistliğe kadar yükseliyor. Büyük ilgi çekiyor, özellikle de 1973’de dönemin flaş topluluğu Kupa Dörtlüsü’yle doldurduğu, orgun hakimiyetinde akan Tatlı Dile Güler Yüze’yle.
Hayatımıza bu kadar girmiş kaç tane yabancı parça vardır ki! Yetmişli yılların başında dillerden düşmeyen Si Tu Savais Combien Je T’Aime adeta marş olmuştu o günlerde. Şarkının söz ve müziğini yazan ve de seslendiren Christian Adam Türkiye’ye davet edilmiş, imza günlerine katılmış, parçanın 45’liği (arka yüz Je N’Ai Jamais Rencontre) çok iyi satmıştı.
Yıl 1975'ti; Türkiye ilk kez katılacağımız Eurovision Şarkı Yarışması'nın heyecanını yaşıyordu. Büyük orkestrayı yönetecek Timur Selçuk, sınıfındaki öğrencilerden yarışmanın sinyal müziği için beste yazmalarını istiyor, Melih Kibar'ın bir gecede hazırladığı ve 'Çoban Yıldızı' adını verdiği sinyal müziğini seçiyordu. 'Çoban Yıldızı' o kadar beğeniliyordu ki ...
O güne kadar yaptığı plaklar çok satmasa da adını geniş kitlelere tanıtmayı başaran Barış Manço, 1970’de ilk büyük ticari çıkışını gerçekleştirir ve Türkiye’de bir ilki başararak bestesi Dağlar Dağlar’ı iki ayrı yorumla plağa okur. 45Liğin ilk yüzünde grubu ‘Barış Manço Ve’ ile parçayı söylerken, arka yüzünde Türk Sanat musikisinin usta isimlerinden Cüneyt Orhon’un klasik kemençesi ona eşlik eder.
İlk seslendirildiği dönemde ünü Mısır sınırlarına şarkı, 1960'da Mısırlı şarkıcı Bob Azzam'ın Fransa'da aynı şarkıyla büyük patlama yapmasıyla tüm dünyaya mal oluyor ve birçok farklı şarkıcı tarafından birçok dilde söyleniyor.
19. Sanremo Müzik Festivali; 1969 yarışması. 16 yaşındaki Nada (Malanina) adlı bir kız sahneye çıkıyor ve grubu The Rokes’le adı soğuk, kendisi sıcacık bir şarkı söylüyor: ‘Ma Che Freddo Fa’ (Amma Soğuk ha!)... Nada beşinci oluyor; ama şarkı herkesin dilinde. Müthiş çıkış yapıp tam bir milyon 45’lik (arka yüzü Una Rondine Bianca) satıyor. Türkiye’de de çok seviliyor, plağı basılıyor. Kamuran Akkor da Arkadaş Yok adıyla aranjmanını yapıyor.
Dönem aranjman devridir ve Sezen Cumhur Önal'ın sözlerini yazdığı, Turgut Dalar'ın düzenlemesini yaptığı Doğum Günün Kutlu Olsun'la (1969) listelere dönen Berkant, yine beğenilen bir iş sunmuştur müzikseverlere. Arka yüzünde Gel Güzelim Yavrum şarkısının bulunduğu 45'lik yılın en iyileri arasına girmiştir ve bir Samanyolu olmasa da Berkant deyince akla gelen ilk parçalardan olmuştur...
Anadolu’nun ritmiyle müziğini popa aktararak geniş kitleleri yakalayan, çizgisini sürdürebilmek için çok çabalayan Binboğa’nın başarısını es geçmeyen TRT, bu albümde yer alan, ayrıca 45’lik olarak da yayınlanan Birlik İçin Elele adlı bestesini, ‘1977’ diye değiştirerek yılbaşı kutlamalarının jenerik parçası olarak seçmişti...
Müzik listelerinde Zeynep Bastık 'Lan' ile birinci, Melike Şahin 'Ortak' ile ikinci, Tuğçe kandemir 'Aradan Çok Yıllar Geçti'yle üçüncü oldu.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Gündoğarken’in şarkıları, gruba saygı albümü Gündoğarken – Patika Vol.1, Pt.1'de toplanmaya başlandı. Albümünün beş şarkıdan oluşan ilk bölümü, Ufuk Beydemir’in yapım şirketi UBR Company etiketiyle müziksevere ulaştı. “Gündoğarken – Patika Vol.1, Pt.1”'nin ilk bölümünde, Mabel Matiz, Madrigal, Skapova, Adamlar ile Ufuk Beydemir yer alıyor. Mabel Matiz’in “Sen Benim Şarkılarımsın”, Madrigal’in “Ellerimde Çiçekler”, Skapova’nın “Olacak O Kadar”, Adamlar’ın “Ankara’dan Abim Geldi” ve Ufuk Beydemir’in “Rüzgâr” şarkılarındaki yorumlarının düzenlemeleri Umut Çetin, Sabi Saltiel, Sezer Dinç, Adamlar ile Ufuk Beydemir'e ait.
James LaBrie, John Petrucci, John Myung, Jordan Rudess ile Mike Portnoy'dan oluşan Dream Theater, 2009 tarihli "Black Clouds & Silver Linings"'den 15 yıl sonra yeni albüm hazırladığını duyurdu: "Parasomnia". 7 Şubat 2025 tarihinde satışa çıkacak albümden ilk tekli olarak "Night Terror" şarkısını seçen Dream Theater, parçanın videoklibini internete koydu.
Caz dünyasının değerli isimlerinden Kerem Görsev albüm yayınlamaya devam ediyor. Görsev son albümü Clear Horizon'u uzunçalar formatında da müzikseverlere sundu.
Yerli rock camiasının ilk kadın üyelerinden Seyyal Taner. İstanbul Elmadağ’daki bir otelin salonunda sık sık buluşup laflayan roçkçı tayfasına dahil olan Seyyal Taner, devamında Moğollar’ın bir konserine dansıyla destek veriyor. Klasik bale eğitimi var; Şerif Yüzbaşıoğlu’dan özel müzik dersleri de almış, güzellik yarışmasında üçüncü olmuş. Kanat Gür Orkestrası’nda şarkı söylemeye başlıyor. 1968’de İspanya’da şansını denemeye karar veriyor ve filmlerde küçük roller alıyor. Türkiye’ye dönünce Yeşilçam’a vamp kadın rolleriyle dahil oluyor; ama aklı müzikte, dansta.
Yerli müzikte Tuğçe Kandemir 'Aradan çok Yıllar Geçti ile birinci, Semicenk 'Onlar anlamaz Halden'le ikinci, Simge 'Önümüz Yaz'la üçüncü oldu.
Rock ve müzik tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için rap şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu fotoğrafı tıklayınca:
Didem Dilara Duman Avar’ın sunumuyla eski eserler yeni yüzler tarafından bugün 19.00'da TRT Müzik'te ekranlara gelecek Saklı Sesler programında icra ediliyor...
Naz Koçaş, best of'unu Stig'in şarkılarından yaptı:
İsmi Açık Hava Tiyatrosu; halkın ağzında Harbiye Açıkhava; kartvizitinde ise ‘Türkiye’nin Müzik Mabedi’ yazılı. Hem ülke, hem dünya kültür tarihinde bir Royal Albert Hall, Madison Square Garden, Olympia kadar önemli ve değerli bir amfitiyatro. Kent mimarisi için de önemli merkez. Batılı örneklerine benzer şekilde bir eğlence vadisinin ortasında bulunuyor. En üstte Hilton, biraz altında, günümüzde adı İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı olmuş meşhur Spor ve Sergi Sarayı, Açıkhava Tiyatrosu, Küçük Çiftlik Park lunaparkı ve ismi sürekli değişen stadyum…