‘Moğollar 94’ albümünde, işin içine protest temaları da katarak, gençlere ‘Anadolu rock’u sevdirmeye soyunuyor grup. ‘Düşünen gençlik şu andaki pop müzikle bizim müziğimiz arasındaki farkı anladı. Moğollar’ın isteği de, son on beş yıldır unutturulmaya çalışılan halk müziğimizi, çıktığı kır kültürünü bir sirkülasyonla entelektüel kültüre tanıtmak. Doğayı ve çevreyi sevdirmek açısından da halk müziği çok önemli’, şeklinde özetliyor hedeflerini elemanlar.
Arabeske teslim olmuş yerli müzikte Ele Güne Karşı Yapayalnız adlı ‘ilk albüm’ müthiş çıkış yapmış ve yıllardır köşede özenle birikmiş parçalardan oluşan yapıt tam 26 hafta ‘1 numara’da kalmıştı. Yerli pop-rockta bütün zamanların en başarılı ürünlerinden biri olacak Ele Güne Karşı Yapayalnız dibe vurmuş piyasada ‘umut albümü’ diye tanımlanmıştı.
‘Kayaların Oğlu/2023’ on dakika, Baykoca Destanı 13 dakika, Kol Bastı yedi dakika 20 saniye, Uzun İnce Bir Yoldayım beş dakika 20 saniye uzunluklarla yer alımıştı repertuvarda. Sanatçının daha sonra örneklerini sürdüreceği mizah yüklü parçaları da içeren 2023’e, dönemin bol tirajlı müzik-gençlik dergisi Hey ‘tam puan’ vermişti. ‘Zamanının ötesinde’ tanımını sonuna kadar hak eden bir albümdü... Biraz ‘progressive’, biraz ‘elektronik’... ‘Kayaların Oğlu’ gibi bilimkurguya çalan, ‘Gülme Ha Gülme’ gibi dramatik şarkılar... Ama en önemlisi, her zaman yeni.
Aksu, daha önce Deli Kızın Türküsü albümünde kapısını araladığı geleneksel müziğimize bu çalışmayla daha bir yakınlaşmayı kararlaştırmış, başarılı da bir repertuvar oluşturmuştu. Bundan böyle birikimlerini bu yolda harcayacak ve pop söylemeyi de etrafındaki ‘Sezencikler’e bırakacaktı.
Sürekli deneylerin içinde yenilik peşinde olan bir besteci Esen. Yapıtları çok kompleks, zor çalınan ve kolay eskimeyen kompozisyonlar. Teknolojiyi de çok yakından takip ediyor ve gün be gün caza yansıtmayı beceriyor. Akustikle elektriği başarıyla birleştirenlerden. Birlikte çaldığı isimlerin hepsi bu işin kompetanı. Bir ayağı hep Anadolu’da ve etnik ezgilere çok hassas. 1992 yılında yayınladığı dördüncü Anadolu albümü için İlhan Mimaroğlu şunları söylemiş:
Neredeyse 50 yıl önce Mazhar ve Fuat adıyla müzik yaptıkları dönemde yayınladıkları Türküz Türkü Çağırırız albümünün lokomotif parçası Nerde Hani’yi, sözleri değiştirerek Bu Ne Biçim Hikaye adıyla değerlendiren Alanson, kayıtlara Cem Yılmaz ve Sami Özer’le girmişti... Diğer sözlü parçalar Bir Zamanlar Fırtınalar Estiririm ile Benim Hala Umudum Var da büyük ilgi görmüş, Sinema Yazarları Derneği’nden en iyi müzik ödülü bile gelmişti…
Ortaçgil sahnede Teoman’ın bestelerini kendi tadında söylemeye gayret ederken, Teoman saygıdan mı dır nedir, Ortaçgil hitlerini bire bir söylemeyi tercih etmişti. Yerli müzik tarihinin en iyi bir, iki konser albümünden biri şeklinde değerlendirilmeyi hak eden çalışma, iki plak halinde, uzunçalar formatında da yayınlanmıştı.
Sözlerdeki muhalif havaya rağmen Ezginin Günlüğü’nün yeni kadrosu politik ya da müzikal misyonlardan uzak durmaktan yanaydı. Daha bireysel dertler anlatılıyordu şarkılarda. Bu arayışların sonucu, geniş kitlelerin ilgi alanına girebilecek, 1996 tarihli Ebruli albümünü yaptı grup.
1998 yılında solo albümünü yapmış ve adını Şehr-i İstanbul koymuştu. Cengiz Teoman davulcuydu ama bir davul albümü değildi yapıt. Performansını ispata kalkışmadan, yapıtın genel müzikalitesine önem vermişti. İstanbul’un kozmopolit halini parçalara yansıtırken birçok türe uğramıştı. Eleştirmenlerin ‘dünya standartlarında albüm’ diye yazdıkları Şehr-i İstanbul plakçı raflarında dünya müziği (world music) kategorisine koyulmuştu…
Uzun kariyerinin 1980-84 yıllarında Paris’teydi Livaneli. Kardeşi Ferhat Livaneli ile yabancı müzisyenlerin desteğiyle Ada albümünü yayınlamıştı. 1984’te uzunçalar halinde çıkan Ada, Livaneli’nin ünlü şairlerin dizelerine ve kendi sözlerine yazdığı sekiz besteden oluşuyordu.
Seksenli yıllarda Büyükgönenç konser çalışmaları haricinde pek ortalıkta gözükmemiş ve ilk solo albümünün kayıtlarını sürdürmüştü. Güzel Günler Göreceğiz adını verdiği albüm çeşitli aksaklıklar sonucu gecikmiş ve yayımı 1989’a kadar sarkmıştı. Nazım Hikmet’in yapıtlarını en fazla besteleyen isim olarak da tanınan Büyükgönenç, o günden sonra bir daha albüm yapmamıştı…
‘Aziz beyden izin aldığım günü hatırlıyorum. Teşvikiye'de bir ofisi vardı. Yaprak gibi titriyordum kapısında. Aziz bey, 'acaba şunu şarkı yapabilir miyim,' dedim. ‘E çal, söyle bakalım nasıl olmuş’ dedi. Ben de çaldım ama elim ayağım birbirine dolandı. ‘Nereyi imzalayacağım, getir imzalayayım’, dedi. Hiçbir şey sormadı. Albüm çıkınca göndermiştim. ‘Teşekkür ederim kızım, çok beğendim,’ dedi.
2017’de ise, İngiliz şirket Finders Keepers, Kaynatan’ın erken dönem yapıtlarını Gökçen Kaynatan adlı uzunçalarda ve dijital platformda yayınladı. Ülkede elektronik müzik adına ilk adımları atan bir sanatçının parçalarına ulaşmada zorluk çekenlere ve koleksiyonculara gün doğdu. Aynı şirket 2019’da Kaynatan’ın yapıtlarını Cehennem adını verdiği bir başka albümde topladı.
Duman grubu 2013 ortasında Gezi Direnişçileri'ne destek amacıyla 'Eyvallah' şarkısını internette yayınlamıştı. İstanbul Taksim'den Türkiye´nin diğer kentlerine yayılan eylemleri ve polis şiddetini konu alan Eyvallah, Gezi Direnişi'nin simge şarkısı olmuştu. Bu parçanın da yer aldığı 12 Eylül 2013 tarihli Darmaduman albümü Türkiye'nin portresini çiziyordu...
Sıra albümdeydi. Kendi isimlerini verecekleri 1973 tarihli ilk albümleri için daha önce 45’lik olarak çıkmış altı parçaya, altı tane de yenisini eklemişlerdi. ‘3 Hürel’ uzunçaları büyük beğeni kazanarak gruba ‘altın plak’ getirmişti. Türkiye’de pop müzikçilere verilen ilk altın uzunçalar plak ödülüydü bu. Üçlü üç yıl sonra da Hür-el Arşivi adlı albümü yayınladı.
Albümün altında Bökesoy imzası olur da o çalışma ‘farklı’ olmaz mıydı Tales Of Fortune’un en çarpıcı özelliği elektroniğin soğuk yüzünü yerel tatların sıcacık dokunuşlarıyla ısıtması, dinlenmesi zor kompozisyonlara melodik zenginlik katmasıydı. Biçimlere hiç aldırış etmemiş çizgisiyle geleceğin müziğine bugünden kapılar açıyor, daha önce duyulmamışın yardımıyla hayal edilmemişin peşinden gidiyordu.
Kazım Koyuncu’nun liderliğinde ilerleyen grup, Va Mişkunan albümünden dört yıl sonra bu kez İgzas’la (Gidiyor) listelere girmişti. Yedi Lazca, bir Hemşince, bir de Türkçe sözlü parçadan oluşan yapıt, rockın çeşitli tonları arasında akıllıca gidip gelen soundu ve müzikal zenginliğiyle 1998'in en iyi yerli albümleri arasında yer almıştı.
15 günde, canlı gerçekleşen çalmalarla kayıt edilen ve nasıl çalındıysa o soundla, fazla müdahe görmeden değerlendirilen parçalardan oluşan albüm ABD’de de yayınlandı. Deneysel bir Doğu-Batı sentezi ve punk, arabesk, rock füzyonu etkileyiciydi. Gelenekle deneyselin dozunu iyi ayarlamışlardı.
2002 tarihli ikinci albüm Tatlı Sert, ilk albümden daha sıcak, daha az elektronik, daha melodikti ve konserlerde çalınabilecek bir dolu şarkı içeriyordu. Ayrıca, Deniz’in aksanı da düzelmişti. Ancak, bu kez de albümü yayınlayan şirket kapanınca işler ters gitmiş ve müzikseverler bir şekilde yeni yapıttan haberdar olsalar bile piyasada bulamışlardı... Vega, 2003’te Tatlı Sert 2 adıyla çift CD’lik bir albüm daha yayınlayıp CD’nin birinde Tatlı Sert’in parçalarını, ikinci CD’de de bu parçaların remixlerini müzikseverlere sunmuştu
16 Ekim 1994 tarihli İkinci albümü Lâ’l için Aksu ekibinden kim varsa bir araya gelmişti. Düzenlemeleri Uzay Heparı yazacaktı. Bir bölümünü yazdı da, ama bitirmesine bir trafik kazası müsaade etmedi… Piyasanın kalburüstü müzisyenlerinin, tamamen akustik ve canlı kaydettikleri albümde davul zaman zaman aksasa da, sound hayli başarılıydı. Lâ’l, rahmetli Uzay Heparı’nın son çalışması olarak da belleklerde yer etti. …
Mayıs’ın dokuzu… Vizyon hız kesmiyor. Sinema klasiklerinin, kimi başyapıtların ya da gişe canavarı popüler filmlerin uzun yıllar sonra ikinci, üçüncü kez yeniden vizyona girmesi gündemde bu ara… Yeni nesiller ve bu ünlü yapımları beyazperdede daha önce izlememiş olanlar için bir şans olarak bakılabilir bu vizyon stratejisine. Ne varsa eskilerde var! Bazı filmlerin geçen uzun zamana inat, hiç eskimemiş olduğunu da görebiliyorsunuz bu sayede... Beşi yerli, ikisi yeniden vizyon görecek olan toplam on bir yeni filme ev sahipliği yapıyor 9 Mayıs haftası!
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Bir kargo şirketinde pilot olarak çalışan Antoine de Saint-Exupéry, And Dağları çevresinde kaybolan yakın dostu Henri Guillaumet’yi kurtarmak için harekete geçer. Pablo Agüero imzalı ‘Saint-Ex’, ‘Küçük Prens’in yazarının hayatından bir kesiti aktarırken şiirsel bir havada seyreden, görselliğiyle dikkat çeken bir yapıt olmuş. Filmde başrolleri Louis Garrel, Vincent Cassel ve Diane Kruger paylaşıyor. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/10.05.2025)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Sinema salonlarına giden seyirci sayısı giderek düşse de, vizyona giren filmlerin sayısı azalmıyor. Hatta, tam tersine artıyor. Her ne kadar, bunların çoğunluğu vasat olsa da, aralarında güzel sürprizler de çıkabiliyor. Bu hafta da önce, bunlardan birine, Sinners’a bir göz atalım. Sonra, modern klasikler kontenjanından vizyona giren, 20 yıllık bir Star Wars filmine, Tolga Karaçelik’in Amerika’da çektiği ilk filme, Güney Kore yapımı bir gençlik filmine ve bir cin filmine bakalım.
Esra İçöz ile İhsan Güvenç, müzik tarihimizde iz bırakmış eserleri bugün 20.30’da TRT Müzik’te yayınlanacak Senin Şarkın programında icra ediyor...
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
İletişim yayınları etiketiyle satışa çıkan kitapta müzik yazarı, eleştirmen, programcı Murat Beşer, Türk müziğinin zarif sesi Nesrin Sipahi’nin yaşamı ve sanat serüvenini ayrıntılarıyla anlatıyor. Kitap, Yeşilköy’de başlayan çocukluğun, radyolardan plak kayıtlarına, turnelerden gazinolara uzanan başarı öyküsüne dönüşümü kadar Sipahi’nin bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Nesrin Sipahi-Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi aynı zamanda bir dönemin kültürel portresi.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Hemen her öğretmenin, okul müdürünün maratona benzettiği hayatın henüz başında biri Lezzet. Başka bir deyişle; böğürtlenli, limonlu, çilekli, çikolatalı, vişneli, karamelli, karadutlu dondurmalardan henüz tatmadı, sadece vanilyalının tadını biliyor. Onunla tanışmak için sayfaları çevirmen yeterli. Çelişki Bilmez Lezzet’in Geçmiş Zaman Maceraları Uğur Vardan’ın çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor.
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.