Cankaya o dönem tonmaisterlik yapıyor. Ünlü aranjör Osman İşmen’in işleriyle adı biliniyor. Gece gündüz çalışırken stüdyoda çeki düzen verdiği bestelerini 1989’dan itibaren biriktirmeye başlıyor. Babylon’da çalışmaya devam ederken kumanda masasının başında, nitelikli müzik adına ne olup bittiğini yakından izleyebiliyor. Yıl 1993 oluyor ve...
Radical Noise bir yıl sonra da bu kez Ask It Why grubu ile ortak albüm Sevdasız Bir Hayat'ı (Kerem: vokal, Serdar: bas gitar, Sinan: gitar, vokal, Emre: davul, vokal) müzikseverlere sunuyor. KODMÜZİK etiketi taşıyan bu yapıt, Türkiye'nin ilk yasal hardcore albümü olarak tarihe geçiyor ve sınırlı tanıtıma rağmen iyi satıyor. Kadıköy’deki ünlü Akmar Pasajı’nın alaturka tuvaletinde çekilen fotoğrafın yer aldığı split kaset, Radikal Noise’ı medya ve fanzindeki yorumlarda uzun süre memleketin en iyi punk grubu yapıyor; uluslararası punk camiasında dikkatlerin Türkiye'ye çevrilmesini sağlıyor.
İlk gösteriminden ancak 17 yıl sonra Türkiye’de gösterime girebilen Yol filminin müziklerinden oluşan albüm, bu tarihten iki yıl önce yerli piyasada satışa çıkabilmişti. Saim Peker (keman), Sevil Peker (keman), Selim Atakan (piyano), Cengiz Ercümer (vurmalılar), Eyüp Hamiş (ney), Ertan Tekin’den (mey) oluşan kadroyla müzikleri yeniden gözden geçiren ve yeniden yorumlayan Ferhat Livaneli, özgün albümdeki kompozisyonlara yenileri katmadıklarını, yaylıları ilave ederek soundu zenginleştirdiklerini belirtmişti. Filmin özgün müziğinin ilginç öyküsü vardı:
Moğollar’la büyük bestelere ve düzenlemelere imza attıktan sonra yola tek başına devam eden Murat Ses, 1989’da Automaton albümüyle başlattığı üçlemeyi Binfen’le sürdürdü. Tümüyle havacılık tarihinin unutulmuş ya da unutturulmuş kahramanlarına ayrılan, yarı belgesel olarak da nitelenebilecek Binfen albümü baştan sona, sıra dışı kompozisyonlardan oluşuyordu. Binfen kimdi? 17, yüzyılda kendi yaptığı bir gereçle İstanbul Boğazı’nı havadan geçmiş ‘gözüpek’ biriydi. Murat Ses albüm boyunca, Binfen’in bir kıtadan diğerine yapacağı yolculuğu anlatırken, tarihte uçmayı denemiş isimleri aralara ekleyerek bir bakıma vak’anüvislik yapmıştı.
Uzun yıllar müzik dünyasında olmasına karşın albüm yapmakta zorluk yaşayan, müzik çizgisini tamamen Sezen Aksu’nun ‘bir bilen’liğine emanet edip yorumculuğuyla sivrilmeyi deneyen Erener, bu albümde yapımcılığı ve düzenlemeleri Demir Demirkan’a veriyor. O dönem etnik müziğe özel ilgi gösteren Demirkan gözünü dünyadaki yeni akımlara çeviriyor, Erener’in ses rengine giden caz öğelerini bazı parçalara enjekte ediyor, en önemlisi davul ve bastan oluşan altyapıyı yabancı müzisyenlere çaldırıyor, böylelikle albümün çehresini değiştiriyor.
Tek albümle özgün tat yaratmayı başaran Pinhani, 2008 tarihli ikinci albümü Zaman Beklemez’de düzenlemeleri daha güçlü, daha derin ve melodi zengini çizgiyle müzikseverlerin karşısına çıkıyor. Tuşlular ile gitarı çalan Selim Aydın ve solo müzik çalışmalarının yanında Pinhani grubunda da yer alan Akın Eldes kadroyu güçlendirirken, ekip samimi duruşuyla yerli müzikte önemli bir boşluğu dolduruyor.
Kayıtlarda gitarları Alanson, Güner Zafer Dilek, bas gitarı Merih Dumlu, davulu Veysel Çadır, tuşluları Zafer Dilek, vurmalıları Raman Şanlıel çalmış, Hale Alanson vokal yapmıştı. Bu 33’lük HEY Dergisi listelerinde iki numaraya kadar yükselmişti. Aşık Veysel’in sözlerine yazdıkları beste Türküz Türkü Çağırırız’ın adını vermişlerdi albüme. Bağlamanın modern bir anlayışla kullanıldığı Türküz Türkü Çağırırız albümünde dillerden düşmeyecek Güllerin İçinden vardı. Tek eleştiri Upside Down’a gelmişti; ne işi vardı İngilizce parçanın diğerlerinin arasında!
Tuşlular azalmış, gitara ağırlık verilmişti. 'Uyanış', 'şüphe' ve 'kimlik' olmak üzere üç bölümden oluşan yapıta bu kez underground kesim ilgi göstermişti. Sert gitarların, yaşamı sorgulayan söylemin (Sözler Mehmet Şenol Şişli’ye ait, besteler ise davulcu Burak hariç diğer elemanların) genç kızlara seslenmediği ortadaydı. Kızları ihmal edince medyanın desteği de zayıflamıştı.
Bu arada beklenmedik bir şey oldu; ticari kaygılardan uzak, büyük satış rakamlarından uzak yoluna devam eden grubun popülerliği yedinci albümleri Oyun’da (1994) yer alan Düşler Sokağı şarkısının videoklibinde Aydan Şener’in rol almasıyla, futbolcu Feyyaz’ın top sektirmesiyle kıpırdanmıştı… Ağustos 1994’te kaset halinde yayınlanan Oyun, Hüsnü Arkan (vokal), Arzu Bursa (vokal), Fatih Saçlı (flüt, saksafon), Sedat Yapıcı (gitar), Nadir Göktürk (piyano), Erkan Gürer (bas gitar), Güven Şancı’dan (davul) oluşan kadroyla üretilmişti.
Ünlü 1996’da Türkiye pazarıyla birlikte Batı’da da kendine yol ararken yerli rockın, halk müziğimizin geniş arşivinden yararlanıyor. Son Defa adını verdikleri ilk albümlerinde, Erkin Koray’ın simge parçalarından Estarabim’i lokomotif parça seçiyor. Ayrıca, Almancı gençlerin müzikteki lideri Barış Manço’dan Derule’ye, İşte Hendek İşte Deve’nin yorumu Son Defa’ya, Aşık Veysel’in Uzun İnce Bir Yoldayım’ından pasajlar içeren Ne Yapsam’a yer veriyor.
AST’ın 1975-1976 sezonunda, Bigesu Erenus’un kaleminden çıkmış Nereye Payidar oyunu var. Yönetmen Rutkay Aziz, müzikler de Timur Selçuk’un. Nereye Payidar büyük ilgi görüyor, AST, İstanbul’a turne yapıyor. Politik müziğin rağbet gördüğü günler. Timur Selçuk, Nereye Payidar için bestelediği dört parça da dahil, 12 şarkılık yeni albüm hazırlıyor.
‘Moğollar 94’ albümünde, işin içine protest temaları da katarak, gençlere ‘Anadolu rock’u sevdirmeye soyunuyor grup. ‘Düşünen gençlik şu andaki pop müzikle bizim müziğimiz arasındaki farkı anladı. Moğollar’ın isteği de, son on beş yıldır unutturulmaya çalışılan halk müziğimizi, çıktığı kır kültürünü bir sirkülasyonla entelektüel kültüre tanıtmak. Doğayı ve çevreyi sevdirmek açısından da halk müziği çok önemli’, şeklinde özetliyor hedeflerini elemanlar.
Arabeske teslim olmuş yerli müzikte Ele Güne Karşı Yapayalnız adlı ‘ilk albüm’ müthiş çıkış yapmış ve yıllardır köşede özenle birikmiş parçalardan oluşan yapıt tam 26 hafta ‘1 numara’da kalmıştı. Yerli pop-rockta bütün zamanların en başarılı ürünlerinden biri olacak Ele Güne Karşı Yapayalnız dibe vurmuş piyasada ‘umut albümü’ diye tanımlanmıştı.
‘Kayaların Oğlu/2023’ on dakika, Baykoca Destanı 13 dakika, Kol Bastı yedi dakika 20 saniye, Uzun İnce Bir Yoldayım beş dakika 20 saniye uzunluklarla yer alımıştı repertuvarda. Sanatçının daha sonra örneklerini sürdüreceği mizah yüklü parçaları da içeren 2023’e, dönemin bol tirajlı müzik-gençlik dergisi Hey ‘tam puan’ vermişti. ‘Zamanının ötesinde’ tanımını sonuna kadar hak eden bir albümdü... Biraz ‘progressive’, biraz ‘elektronik’... ‘Kayaların Oğlu’ gibi bilimkurguya çalan, ‘Gülme Ha Gülme’ gibi dramatik şarkılar... Ama en önemlisi, her zaman yeni.
Aksu, daha önce Deli Kızın Türküsü albümünde kapısını araladığı geleneksel müziğimize bu çalışmayla daha bir yakınlaşmayı kararlaştırmış, başarılı da bir repertuvar oluşturmuştu. Bundan böyle birikimlerini bu yolda harcayacak ve pop söylemeyi de etrafındaki ‘Sezencikler’e bırakacaktı.
Sürekli deneylerin içinde yenilik peşinde olan bir besteci Esen. Yapıtları çok kompleks, zor çalınan ve kolay eskimeyen kompozisyonlar. Teknolojiyi de çok yakından takip ediyor ve gün be gün caza yansıtmayı beceriyor. Akustikle elektriği başarıyla birleştirenlerden. Birlikte çaldığı isimlerin hepsi bu işin kompetanı. Bir ayağı hep Anadolu’da ve etnik ezgilere çok hassas. 1992 yılında yayınladığı dördüncü Anadolu albümü için İlhan Mimaroğlu şunları söylemiş:
Neredeyse 50 yıl önce Mazhar ve Fuat adıyla müzik yaptıkları dönemde yayınladıkları Türküz Türkü Çağırırız albümünün lokomotif parçası Nerde Hani’yi, sözleri değiştirerek Bu Ne Biçim Hikaye adıyla değerlendiren Alanson, kayıtlara Cem Yılmaz ve Sami Özer’le girmişti... Diğer sözlü parçalar Bir Zamanlar Fırtınalar Estiririm ile Benim Hala Umudum Var da büyük ilgi görmüş, Sinema Yazarları Derneği’nden en iyi müzik ödülü bile gelmişti…
Ortaçgil sahnede Teoman’ın bestelerini kendi tadında söylemeye gayret ederken, Teoman saygıdan mı dır nedir, Ortaçgil hitlerini bire bir söylemeyi tercih etmişti. Yerli müzik tarihinin en iyi bir, iki konser albümünden biri şeklinde değerlendirilmeyi hak eden çalışma, iki plak halinde, uzunçalar formatında da yayınlanmıştı.
Sözlerdeki muhalif havaya rağmen Ezginin Günlüğü’nün yeni kadrosu politik ya da müzikal misyonlardan uzak durmaktan yanaydı. Daha bireysel dertler anlatılıyordu şarkılarda. Bu arayışların sonucu, geniş kitlelerin ilgi alanına girebilecek, 1996 tarihli Ebruli albümünü yaptı grup.
1998 yılında solo albümünü yapmış ve adını Şehr-i İstanbul koymuştu. Cengiz Teoman davulcuydu ama bir davul albümü değildi yapıt. Performansını ispata kalkışmadan, yapıtın genel müzikalitesine önem vermişti. İstanbul’un kozmopolit halini parçalara yansıtırken birçok türe uğramıştı. Eleştirmenlerin ‘dünya standartlarında albüm’ diye yazdıkları Şehr-i İstanbul plakçı raflarında dünya müziği (world music) kategorisine koyulmuştu…
Kasım’ın ortasındayız. Birçok şeyin ortasını çoktan geride bıraktık oysa… 35. Ankara Film Festivali’ni takip ediyorum. Neredeyse tümünde ben de vardım! Önce sinefil bir izleyici, ardından çok meraklı ve gönüllü bir takipçi ve nihayet profesyonel bir sinema yazarı olarak. Evim, ailem bu festival… Annemizi, ablamızı, festival başkanı İnci Demirkol’u, geçtiğimiz hafta festivalin açılışından bir gün önce yitirmiştik. Yürekte yer eden tarifi güç bir acı ile sürüyor hemen her şey… İnci’ye layık, son derece titiz ve iyi bir festival sürüyor... Dördü yerli yapım olmak üzere toplam beş yeni film merhaba diyor 15 Kasım vizyonuna!
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Ridley Scott’ın 2000 tarihli başyapıtı ‘Gladyatör’ün devamı ‘Gladyatör II’ Maximus’un oğlu Lucius’un, babası gibi Roma’nın yozlaşmış iktidarına karşı verdiği mücadeleyi ve gladyatörlükten halk kahramanına dönüşüm hikâyesini anlatıyor. Kadrosunda Paul Mescal, Pedro Pascal, Connie Nielsen, Joseph Quinn, Fred Hechinger gibi isimler olan filmde en dikkat çekici performans Makyavelist Macrinus karakterini canlandıran Denzel Washington’dan geliyor. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/16.11.2024)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Bir önceki yazımızda, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Uzun ve Kısa film yarışmalarındaki filmlerden bahsetmiştik. Bu hafta, Uluslararası Yarışma bölümündeki filmler ağırlıklı olmak üzere, festivaldeki diğer filmlere bakalım ve Altın Portakal izlenimlerimizi bitirelim. Festival izlenimlerimiz, biraz gecikmeli de olsa, Filmekimi ve Ankara Film Festivali ile devam edecek.
Didem Dilara Duman Avar’ın sunumuyla eski eserler yeni yüzler tarafından bugün 19.00'da TRT Müzik'te ekranlara gelecek Saklı Sesler programında icra ediliyor...
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Timur Selçuk'un Adam Sanat dergisinde yayınlanmış müzik yazılarının bir araya getirildiği Sana Dün Bir Tepeden Baktım Aziz Türkiye - Müzik Yazıları - 1 kitabı Eksik Parça Yayınları etiketiyle satışa çıktı. 256 sayfalık yapıt için Turgay Fişekçi şunları yazmış:
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.