1968’de Adana'da doğdu. Galatasaray Lisesi’nde okurken 1981' de okul orkestrasında piyano çalmaya başladı ve 1984'de grubun solistliğini üstlendi. 1986’da Milliyet Liseler Arası Müzik Yarışması’nda en iyi erkek solist, en iyi klasik orkestra düzenleme, en iyi pop orkestra düzenleme dallarında birincilik kazandı. İlk profesyonel çalışmasını Ali Poyrazoğlu'nun Yeşil Kabare'sinde yaptı ve piyano çalıp şarkı söylerken, Müjdat Gezen, Uğur Yücel, Cem Özer’in sahne şovlarında çaldı.
11 yaşında piyano derslerine başladı ve dört yıl sürdürdü. Üniversite döneminde iki yıl şan ve opera eğitimi aldı. 1986’da Teoman, Tanju Eren, Sunay Özgür ve Gürkan Kurtkaya ile Mirage grubunu kurdu ve o dönemin en parlak performansını sergilediler. Akay 1988’de Viyana’ya gitti ve ses mühendisliği okudu.
1926’da İstanbul’da doğdu. Küçük yaşta keman çalmayı öğrendi. 1937-1945 arası keman çaldıktan sonra piyanoya geçti. Sanat hayatına 1946’da İstanbul Radyosu’nda başladı. Müziğin yanında 1943’te Halkevlerinde tesadüfen başladığı satrançta iki kez Türkiye şampiyonu oldu ve Türkiye’nin ilk Uluslararası Satranç Ustası unvanını kazandı.
1954’te Antalya’da doğdu. Müzik çalışmalarına İzmir’de Ömür Gidel’in yanında adım attı. 1987’de profesyonel olarak gruplarda ve projelerde yer almaya başladı. 1990’da İzmir'de Yamaha Müzik Okulları'nın Ömür Gidel ile birlikte kuruculuğunu yaptı. 1991’de kurulan Yamaha Elektrik Jazz Orkestra'da hem besteci, hem bas gitarist olarak yer aldı.
19 Eylül 1980’de Bulgaristan Silistre’de doğdu. Bağlama ve darbuka çalarak yedi yaşında müziğe başladı. Sahneye ilk defa dedesinin de yer aldığı Sakin Tuna Sanat Topluluğu’nda çalarak çıktı. İstanbul’a göç ettiklerinde okuduğu Kabataş Erkek Lisesi’nin okul orkestrasında davul çalmaya başladı.
Anadolu Pop’un gölgede kalmış isimlerinden biriydi Avni Seçilmiş. 1947 Sivas doğumlu Seçilmiş müziğe on yaşında gitarla başladı ve zamanla yaylı tambur, flüt ile bağlama da çaldı. Gardaşlar (Uğur Alpargun, Akın Seçilmiş, Nazmi Güvenç, Avni Seçilmiş) adını verdiği grubunu 1967’de kurdu.
Almanya’da doğdu. Yıllar sonra Tarsus Amerikan Koleji’nde, 1979’da öğrencilerinden Tibet Ağırtan (gitar), Murat Tümer (davul), Cevdet Tosyalı’yla (vokal) grup kurdu. Rock yapmaya ve Milliyet Liseler Arası Müzik Yarışması’na katılmaya karar verdiler. Yaşlar büyüdü ve Tarsus Amerikan Koleji’nin kuşaktan kuşağa miras kalan grubu Echo83’ün adıyla Adana ile Mersin’de konserlere çıkıldı ve Giderken demosu yayınlandı.
24 Ekim 1939 İstanbul doğumlu Okay Ergil, orta ikide yarı zamanlı olarak konservatuarın kontrbas bölümünde eğitim görmeye başladı; yardımcı çalgısı piyanoydu. Vefa Lisesi’nde okurken semt arkadaşları Atilla Savaşkurt (davul), Yüksel (ağız armonikası), Arnavut Tarık’la (bas) grup kurdu ve org ile gitarı çaldı.
1949’da doğdu. Küçük yaşta davul çalmaya başladı. Milliyet Liseler Arası Hafif Batı Müziği Yarışması’nın ilk yılı 1967’de, okulu Haydarpaşa Lisesi’yle ikinciliği kazandılar. İzzet Eti (davul), Müjdat Sayan (trompet), Namık Denizli (trombon), Faruk Dayıoğlu (tuşlular), Mithat Danışan (bas gitar), Ali Özen’li (vokal) kadro, yarışma şartnamesi gereği iki şarkı Una Mentira ve Espanyola’yı 45’likte bir araya getirdi.
Bandırma’da doğdu. İlkokul dördüncü sınıfta mandolin kursuna gitti. Klasik gitara geçti ve Iron Maiden’dan etkilenerek ortaokulda bas gitarı keşfetti. 1993’te üniversite için İstanbul’a gitti ve bir yıl sonra arkadaşlarıyla Runaway grubunu kurdu. 2000’lerin başına kadar bu toplulukla Taksim’in ünlü mekanlarında çaldı.
1942’de İzmir’de doğdu. Haydarpaşa Lisesi’ndeyken babasının aldığı gitarla müziğe başladı. Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi’nde okurken aynı okuldaki Gökçen Kaynatan’la tanıştı. 1962’de Erdoğan Aktuğ (davul), Erol Bilem (gitar), Mesut Aytunca'yla (bas gitar) 'Gökçen Kaynatan ve Arkadaşları' grubunu kurdular.
5 Nisan 1971'de İstanbul'da doğdu. Yedi yaşında mandolinle yola koyuldu; 15 yaşında gitara geçti ve 17’sinde Merih Tahir Cihan ve Demirhan Baylan ile Cry grubunu kurdu. Doksanlı yıllarda Harun Kolçak, Bendeniz, Grup Vitamin, Sibel Alaş gibi pop yıldızlarıyla aynı sahnede çaldı.
1951’de doğdu. Genç yaşta gitara merak sardı. Birkaç lokal grupta yer aldıktan sonra 1975 ortalarında, arkadaşları Güven Tunç (ritm gitar), Osman Kayaalp (solo gitar), Eser Sayıner’le (davul) Akyaryum grubunu kurdu. Erekli bas gitar çalıyordu. Farklı çizgisine rağmen 1976 başında dağılan Akvaryum grubunun doldurduğu Galip Dede/Bir Gün İhtiyarlarsam (1975) 45’liği hem içeriği, hem de ilginç kapak tasarımıyla dikkat çekmişti.
15 Nisan 1961’de İstanbul’da doğdu. Genç yaşta gitar dersleri aldı. 1976’da İstanbul Erkek Lisesi orkestrasıyla Milliyet Liseler Arası Müzik Yarışması’na katıldı. 1982’de arkadaşlarıyla Mozaik grubunu kurdu. ’12 Eylül’ öncesi Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü’nde bir araya gelmiş genç müzisyenler, uzun süre sonra okul dışında sahneye çıkmış ve Haziran 1983’de İstanbul Hodri Meydan salonunda ilk büyük konseri vermişti. Mozaik ismi de o konser için bulunmuştu.
15 Ağustos 1937 İstanbul doğumlu olan Norayr Demirci’nin profesyonel müzik yaşamı 1953’de Fehmi Ege Orkestrası’nda başladı. Orhan Avşar’la çalıştıktan sonra, dönemin kaliteli müzisyenleriyle 1961’de orkestrasını kuran ve bas gitarla piyanoyu üstlenen Demirci, başta Almanya olmak üzere uzun yıllar yurtdışında çaldı.
1938’de Gölcük’te doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Deniz Astsubay Okulu’na girdi. 1956’da ordudan ayrıldı. 1959’da vatani görevi sırasında tanıştığı Norayr Demirci’den müzik dersleri aldı. Askerden sonra üç yıl bar ve pavyonlarda davul çaldı. Devamında Fehmi Ege, Behiç Günseli ile Şerif Yüzbaşıoğlu, Siluetler orkestralarında baget salladı.
Yurdaer Doğulu Orkestrası’nda profesyonel oldu. Bir süre sonra Cem Karaca-Dervişan grubuna bas gitarıyla katıldı ve ayağının tozuyla Temmuz 1975’de konsere çıktı… Dervişan Hüseyin Sultanoğlu (davul), Murat Töz (bas gitar), Taner Öngür (gitar), Kılıç Danışman (tuşlular) ve yeni gelen Tahsin Ünüvar’lı (alto sax) kadrosuyla bomba gibi bir 45’lik yaptı: Kavga/Mutlaka Yavrum. Bu plakla gruba Anadolu rockçıların geldiği belli olmuş, yerel tatlar yeniden ön plana çıkmıştı.
1963’te İstanbul Vefa semtindeki arkadaşlarıyla Volkanlar Show Orkestrası’nı kurdu. Şehzadebaşı Kulüp Sineması’na başvurdular; filmlerden önce şovlar oluyordu. Her gün beş defa filmlerden önce sahneye çıkıyorlardı. Grupta üç solist vardı, Tuncer Dürüm Fransızca şarkılarla o yıllarda yeni başlayan türkü düzenlemelerini söylüyordu.
1966’da Gölcük'te doğdu. Irmak Çocuk Orkestrası'nda mandolin ile flüt çalmayı öğrendi. 1993’da Hollanda Rotterdam Konservatuarı'ndan davet aldı. 1996’da da Arif Mardin tarafından New York'a davet edildi. Erkan Oğur (gitar, perdesiz gitar, kopuz) ve İlkin Deniz’le (bas gitar) 1995’de İstanbul’da Telvin üçlüsünü kurdu. Telvin, tasavvufta halden hale geçmek ve renk değiştirmek anlamına geliyordu. Etnik vurmalılar ile nefeslilerin katkısıyla Anadolu kokan cazın peşinden gideceklerdi.
1970’da İstanbul’da doğdu. 1988’de Waiting For The China adıyla kurulan toplulukta Mehmet Gencer (davul), Tarkan Mumkale (gitar), Ömer Ahunbay (vokal), Cem Özkan’la (bas gitar) new wave yaptı ve China Band’e dönüşen grupla genellikle Taksim mekanlarında çalarak üstün sahne performansıyla dikkat çekti.
24 Temmuz Çarşamba günü vizyona merhaba diyecek olan ve sevilen Marvel kahramanlarını buluşturan mizah katkılı aksiyon bilimkurgu ‘Deadpool & Wolverine’ dahil olmak üzere, biri yerli yapım; toplam dört yeni film vizyona giriyor bu hafta! Şehir dışında bulunduğumdan ve kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine katılamadığımdan dolayı 26 Temmuz haftasının filmlerine yapım notlarıyla değineceğim.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Tarihi bir yapımın seçmeleri için gittiği Cinecittà Stüdyoları’nda filmin yıldızı tarafından beğenilen ve bir gün içinde farklı bir dünyanın içinde gezinen genç bir kız. Saverio Costanzo imzalı ‘Şafak Sökerken’, 50’ler İtalya’sında geçen ve sinema dünyasındaki yıldızların parlak görünen ama gerçekte ikiyüzlü, sorunlu hayatlarına ayna tutan bir çalışma. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/20.07.2024)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Sinema salonlarımızı halen animasyonlar domine ederken, bir yandan da Deadpool & Wolverine filmi bekleniyor. Bu arada, sinemalara her hafta 10-12 film gelmeye devam etse de, bunların çok azı, iyi bir seyirci sayısına ulaşıyor. Biz bu hafta yine vizyondan dört filme bakalım. Önce Yorgos Lanthimos'un, Poor Things’den çok kısa bir süre sonra yaptığı ve yine Emma Stone ile çalıştığı Merhamet Hikayeleri’ne bakalım. Sonra iyi bir popüler sinema örneğine ve ümit verici bir şekilde başlayıp, sonunu getiremeyen bir filme bakalım. Son olarak da 15 dakikalık after credits sahneleriyle, sinema tarihine geçebilecek(!) bir yerli korkuyu ele alalım.
Birbirinden güzel eserlerin icra edildiği bir TRT klasiği "Akşam Sefası" programı, bugün 21.00'de TRT Müzik'te.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Sinema yazarı ve eleştirmen Olcay Bağır'ın 'Sinesözlük-Sinemaya Giriş' kitabı Kara Karya yayınları etiketiyle satışa çıktı. 344 sayfalık yapıt basın bülteninde şöyle özetleniyor:
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.