7 Mayıs 1976’da doğdu. 1989’da gitara başladı ve İngiliz Erkek Lisesi'ndeki okul orkestrasına katılıp birçok lisede konserlere çıktı. 1994’den itibaren farklı gruplarla müzik yaptı ve profesyonel oldu. 1995’te TÜYAP Müzik Fuarı’nda düzenlenen yarışmada En iyi Gitarist dalında birinciliği aldı.
1945’te Ankara'da doğdu. Ankara Cumhuriyet Lisesi’nde öğrenim görürken müziğe merak sardı. 1968’de profesyonel olarak davula başladı ve Aydın Tansel’le çalıştı. Ardından Şanar ve O’nlar Orkestrası’na katıldı. Piyasanın aranan davulculardan biri haline geldi ve devamında Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası’nda, Paraşüt rock grubunda, İstanbul Gelişim’de, Doruk Onatkut Orkestrası’nda çaldı.
1964’te İstanbul Belediye Konservatuarı'na girdi ve piyano ile gitar eğitimi aldı. Genç yaşta profesyonel müziğe adım attı ve enstrümantalist, orkestra şefi, düzenlemeci olarak yarım yüzyıl piyasanın içinde kalmayı başardı.
1967’de Altın Mikrofon yarışmasında Selçuk Alagöz Orkestrası basçı Hasan Sel ile davulcu Engin Yörükoğlu’nun da dahil olduğu kadroyla üçüncü oldu. Hasan Sel devamında Apaşlar’a katıldı. Yurtdışında da büyük işler yapmak istiyorlardı ve Anadolu halk ozanlarının yapıtlarıyla dünyaya açılacaklardı.
1970’lerin ortasında kurulan Grup Doğuş’ta yetenekli müzisyenler bir araya gelmişti. Bunlardan biri de Aldoğan Şimşekyay’dı. Amerikan kulüplerinde programa çıkarak popüler parçaları coverlayan topluluk, repertuvarına Türkçe parçalar da almıştı. Defalarca gazeteler ve dergiler tarafından ‘yılın orkestrası’ seçilen Grup Doğuş, pop müzik pazarının daralmasının ardından dağıldı.
Ankara’nın küçük caz camiasında hızla yükselen İrfan Sümer, 1969’da başkente gelmiş Don Cherry konserlerinde saksafon çalarak ünlenmişti. Durul Gence 5’te işler yolunda giderken Attila Özdemiroğlu ile Selçuk Başar ayrılarak Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası’na gidince, Durul Gence nefeslilerin öne çıktığı, orgun yer almadığı bir oluşum planladı ve İrfan Sümer’in de çalacağı ‘Durul Gence 10’ ortaya çıktı.
27 Mayıs 1969’da İstanbul'da doğdu. 1987’de bas gitar çalmaya başladı. Tarkan Mumkule, Hakan Özer, Ömer Ahunbay ile Waiting For China grubunu kurdu. İki yıl grupta müzik yaptıktan sonra ABD’ye gitti. Bu ülkede müziğe devam etti ve çeşitli gruplarda bas gitar çaldı.
Trompetçilerin az bulunduğu yerli piyasaya çok genç yaşta girdi ve kısa sürede dikkat çekti. Altmışlar’ın ikinci yarısında Halikarnas Altılısı’nda trompeti üstlendi. Ardından Ulvi Temel Orkestrası’na girdi. Muhittin Paydaş ve Lordları, Durul Gence 10 ile Durul Gence 7 topluluklarında çalıştı. Durul Gence 10’dayken Türkiye’nin ilk konser albümüne imza atanlar arasında yer aldı.
Genç yaşta, senfonik metal Almora grubuna katıldı ve flüt çalıp vokali üstlendi. Rockla klasik müziği, Kuzey folkunu ve Türk musikisini harmanlamayı deneyen grubun Gates of Time, Kalihora’s Song, Shehrâzad, ‘1945’, Kıyamet Senfonisi albümlerinde yer aldı; sahnedeki gotik atmosfere sesiyle, şovuyla büyük katkı yaptı.
5 Ocak 1980’de İstanbul’da doğdu. Ağabeyi Soner Canözer’in yanında 14 yaşında gitar çalmaya başladı. Lise sıralarında basketbolla birlikte müziği de bir arada yürütmeyi başardı ve okul orkestrasıyla bol konsere çıktı. İstanbul Üniversitesi’nde iktisat okurken müzik kulübünde önemli işler yaptı; arkadaşlarını örgütleyerek verimli projelere imza attı, heveslilere gitar öğretti.
1958’de İzmit’te doğdu. Bahri Levent Çoker 1971’de Ankara Devlet Konservatuvarı Trombon Bölümü’nü kazandı; yatılı öğrenci oldu. 1975’te İstanbul Devlet Konservatuarı'na nakil oldu. 1979’da yılında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın sınavını kazandı ve bu kurumda trombon sanatçısı olarak göreve başladı. 1981'de İstanbul Devlet Konservatuvarı yüksek devre trombon bölümünden mezun oldu. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda trombon grup şefi olarak çalıştı. Bu arada, piyasada çeşitli türlerdeki albümlerin kayıtlarında çaldı.
1943’te İstanbul’da doğdu. 1960’da müziğe amatör olarak başladı. 1965’te Mavi Çocuklar’da piyano ve saksafon çalarak profesyonelliğe adım attı. Cuma günleri Hilton Oteli’nde beş çayları düzenleniyordu ve en yeni şarkıları süratle repertuarlarına alan Mavi Çocuklar bu mekanda sahneye çıkıyordu. Okul çaylarının aranan grubu olmuşlardı.
28 Eylül 1974’te Tekirdağ-Saray’da doğdu. İlkokulda mandoline başladı ve 13 yaşında gitara geçti. 15 yaşındayken ilk grubu Midas’ı kurdu. İTÜ makine mühendisliğini kazandı ve üniversitede okurken Midas’la 1992’den itibaren Beyoğlu lokallerinde rock yaptı. Asım Can Gündüz’le, Known X ve Yuhu gruplarıyla çalıştı. Jazz Stop’ta Engin Yörükoğlu’yla sahne aldı.
1975’te doğdu. Babası da müzisyendi. 13 yaşında sahneye çıktı ve bir daha inmedi. Yeteneğiyle kısa sürede sivrildi. Fatihli beş genç tarafından 1995’de kurulan Kör Talih, 2001 Roxy Müzik Günleri'nde jüri özel ödülünü almıştı. Batı enstrümanlarıyla birlikte Doğulu sazları da kullanan grup, arabesk ve alaturka altyapılı, tasavvufa meyleden, psychedelic rock tınılarının da olduğu soundun peşinden gitmişti.
26 Ağustos 1971’de Bursa’da doğdu. İlkokul sıralarında mandolini seçti ve devamında gitara geçti. Rock müziğin Bursa’da kuvvetli olduğu dönemde gruplarla sahnede bas gitar çaldı. Crom, Bohem, Blues Band, Gökalp Baykal Band, Mızrak, Sabih Cangil Band gruplarında yer aldı ve birçok sanatçı dostunun albüm kayıtlarına katıldı.
Doksanlar’ın ilk yarısında yer aldığı heavy metal grubu Knight Errant’taki performansıyla dikkat çekti. 2001’de senfonik metal grubu Almora’yı kurdu. Mart 2002’de Standing Still ile Cyrano parçalarından oluşan tekliyi ve ilk albüm Gates of Time’ı yayınlayan Almora, o yılın flaş grubu oldu ve yazılı basınla radyolardan ilgi gördü.
1971’de Ankara' da doğdu. İlkokuldan sonra İ.T.Ü. Devlet Konservatuarı Viola Bölümü’nde eğitim gördü. 1988’de bas gitara geçti; Ali Perret’ten caz armoni ve teorisi dersleri aldı. Devamında caz camiasında tanındı ve birçok projede çaldı; festivallere katıldı, lokallerde sahne çalışmaları yaptı.
1967'de doğdu. 1989'da İstanbul Belediye Konservatuarı Klasik Batı Müziği Vurmalı Çalgılar Bölümü'nden mezun oldu ve Devlet senfoni Orkestrası'nda çalışmaya başladı. Ardından İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun yapımlarında da müzisyen olarak yer aldı.
1920 Kırklareli doğumlu Kemal Güleşoğlu ilkokuldan sonra İstanbul Konservatuarı’nda yatılı okudu. Fagot bölümünden mezun oldu ve bir süre Ankara kulüplerinde çalıştı. Ardından İstanbul’a dönüp ilk şehir orkestrasında fagot çaldı. 1950’lerin başında ise 16 kişilik orkestrasını kurdu. Akordeon, fagot ve saksafonu üstlendiği orkestrasıyla 1953’den başlayarak radyoda dans ve caz müziği yaptı.
1949’da İstanbul Moda’da doğdu. Önce melodika, 13 yaşında da gitar çalmaya başladı. Saint-Joseph Lisesi’nde okurken üç yıl boyunca okulun orkestrasıyla Milliyet Liseler Arası Müzik Yarışması’na katıldı ve ikinci yıl en iyi ritm gitarist, üçüncü yıl en iyi solo gitarist seçildi. Yarışmada jüri olan Cem Karaca tarafından Kardaşlar grubuna gitarist olarak alındı. Bir süre grupla müzik yaptı ve kendinden yaşta büyük elemanlardan çok şey
2020 Mart ayından bu güne, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde, geçmiş sayılarda yayınlanmış eski yazılarımı paylaştım. 5 Mart 2021’den itibarense, sinema salonları perdelerini açana dek, her yeni hafta, o tarihe ait eski ‘sinemadan çıkmış insan / vizyonda bu hafta köşeleri’ni sizlerle buluşturdum. Sizlere her hafta sinema tarihinden 5 klasik film önerdiğim ‘Önce Tavsiyeler’ adlı bölüm ve geçmiş vizyon haftalarını anımsadığımız ‘Tarihte Bu Hafta’ adlı bölümler devam edecek!... 1 Şubat Çarşamba günü vizyon gören, Güney Koreli ünlü müzik grubu BTS’nin konserini perdeye taşıyan ‘BTS: Yet to Come in Cinemas’ dahil 3 Şubat haftası, ikisi yerli olmak üzere toplam yedi yeni filme ev sahipliği yapıyor. Dokuz dalda Oscar adayı olan Martin McDonagh filmi ‘The Banshees of Inisherin’, M. Night Shyamalan’ın yeni gizem yüklü gerilimi ‘Knock at the Cabin / Kulübeye Tıklat’ ve Cannes’den ‘En İyi Senaryo’ ödülü ile dönen Tarik Saleh imzalı ‘Walad Min Al Janna / Cennetten Gelen Çocuk’, haftanın notlarımız arasında yer alan yenileri!
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
‘La La Land’in yönetmeni Damien Chazelle’in son çalışması ‘Babil’, 1920’lerin başında Hollywood’un ‘sessiz sinema’ döneminden sesli yapımlara geçiş sürecinde yaşanan dramların yanı sıra sektörün şatafatlı ve kaotik yapısına odaklanıyor. Filmde başrolleri Margot Robbie, Brad Pitt ve Diego Calva paylaşıyor. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/21.01.2023)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Bu sene de geçtiğimiz iki senede olduğu gibi, Sundance Film Festivali’ni çevrimiçi olarak takip etme olanağım oldu. Çoğunlukla Amerikan Bağımsız Sineması’na yer açan bu festival, Dünya Sineması başlığı altında da gösterimler yapıyor. Geçtiğimiz yıllarda, tür filmleri açısından da çok iyi örneklere rastlamıştık. Bu hafta yarışma dışı bölümlerdeki filmlerden Geceyarısı Sineması ve Spotlight bölümlerinde izlediklerimize bir bakalım. Kısa filmlere ve dizilere de değinelim. Haftaya da yarışmalı bölümlere ve Prömiyerler bölümüne bir göz atarız.
'Kahramanmaraş Depremi' nedeniyle TRT Müzik, TRT Haber ile ortak yayına geçti.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Yazar, araştırmacı, gazeteci Gökhan Akçura’nın yeni kitabı ‘Yıldızların Altında-Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Eğlence Yaşamı’ YapıKredi Yayınları etiketiyle satışa çıktı. Akçura’nın Osmanlı’nın son dönemine de sarkıp bugüne kadar incelediği eğlence tarihimizi, kültürümüzü, eğlenceden nasıl ve ne şekilde keyif aldığımızı ayrıntılarla yansıttığı yapıtı, sosyolojik saptamalar da içeriyor.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık: