1949'da Ankara'da doğdu. Babası Kemal Dumlu, Orhan Sezener'in Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde kurduğu 'big band'de nefeslileri çalıyordu. Merih Dumlu müziğe küçük yaşlarda piyano dersleri alarak başladı. 1965'te lise çağlarında Ankara'da düğün orkestralarında çalışıyordu. Üniversite için İstanbul'a gidince müziğe devam etti ve 1967'de Mehmet Pekün'le Vahşiler grubunu kurdu. Bu grupla 1969'a kadar sahneye çıktı.
15 Mart 1932’de İstanbul Cihangir’de doğdu. Ablalarının plaklarında Bing Crosby ile Glenn Miller’ı dinleyerek küçük yaşta müzikle tanıştı. İngiliz okulu High School’da okurken Cüneyt Sermet’le caz yapmaya başladı. Sermet ile 1953-54 arası Arto Haçuturyan’ın orkestrasına gird undu. 15,16 kişilik topluluk Şan Sineması, İnci Sineması, Pangaltı Ermeni Lisesi gibi mekanlarda caz standartları çalıyordu.
İlkokul üçüncü sınıftayken mandoline başladı. Müziğe yeteneği olduğu anlaşılınca konservatuara verildi. Ekrem Zeki Ün tarafından yetiştirildi. Fransız kız okulunda eğitim gördükten sonra konservatuvara yatılı devam etti. Bu arada 1968-1974 arası Fehmi Ege Orkestrası’yla Kervansaray, Suadiye Oteli gibi gözde mekanlarda müzik yaptı, keman çaldı.
1969’da İstanbul’da doğdu. Babası ünlü davulcu Hasan Hür’dü (Hürsever). Ortaköy Gazi Osman Paşa Ortaokulu’nu bitirdikten sonra İstanbul Mimar Sinan Devlet Konservatuarı Kontrbas Yaylı Sazlar bölümüne girdi. 1995’te yüksek lisans derecesiyle mezun oldu. Bir süre İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde öğrenci yetiştirdi. İlk stüdyo albümü Hediye, Ekim 2009’da yayınlandı.
Türkiye’ye caz 1920’lerde Avrupa’dan gelmişti. Klasik müzik ve keman eğitimi almış Leon Avigdor, arkadaş tavsiyesi üzerine Paris’te dinlediği cazdan etkilenip yurda döner dönmez alto saksafon öğrenmeye başlamıştı. Çevresi genişleyince Kolya Yakovlev adlı Beyaz Rus piyanist, bir davulcu ve banjo çalan bir iş adamıyla İstanbul’un ilk caz topluluğu ‘Ronalds Dörtlüsü’nü kurmuştu.
12 Ekim 1945'te Adana'da doğdu. Önce disk-jokeylik yaptıktan sonra kendi kurduğu orkestrayla kulüplerde sahne almaya başladı. 1967'de İstanbul'a gidip Kontrastlar'a katıldı.1969'da Mustafa Boz Orkestrası'na girdi; bas gitarı çaldı, şarkıları söyledi. Ardından İstanbul'da çeşitli topluluklarda Ajda Pekkan gibi yıldızların arkasında çaldı.
25 Mart 1954’te Topkapı İstanbul’da doğdu. 1958 yılında Kadıköy Moda’ya taşındılar. 1967’de Fazıl Çağlayan’dan özel trompet dersleri almaya başladı. 1970’de dayısı Norayr Demirci’nin isteğiyle İstanbul Belediye Konservatuarı’na girdi. Profesyonel müzik hayatına 1971’de Kamil Özpekin Orkestrası’nda adım attı ve Çakıl Gazinosu’nda sahneye çıktı. Birkaç ay sonra Nükhet Duru’nun tavsiyesiyle ‘Kare As’ Orkestrası’na katıldı.
Şubat 1947’de İzmir’de doğdu. 1961’de babası ona akordeon armağan etti ve Eyüp Çalışkantürk’ten uzun süre dersler aldı. 1964’te Atatürk Lisesi’nde arkadaşlarıyla Los Sombreros grubunu kurdu. Bir yıl sonra adları Sputnik-6 oldu. Akordeon ile piyano çalıyordu. Gece kulüplerinde, otellerde çalıştılar. 1966’da adlarını Sol Anahtarları yaptılar.
1962’de İstanbul’da doğdu. 1979’da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (İDGSA) FOTOĞRAF Enstitüsü’ne girdi ve iki yıl sonra ve Yüksek Resim Fakültesi’ne geçiş yaptı. O dönemde kanun çalıyordu. 1985’te saksafonu keşfetti ve devamında çeşitli gruplarda yer alarak profesyonel müziğe giriş yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediye Bandosu’nun açtığı sınavı kazanarak bu oluşumda çalışmaya başladı.
1972’de İstanbul’da dünyaya geldi. 1990’da caz kompozisyonu okumak üzere ABD’ye Berklee’ye gitti. Dört yıl sonra döndü ve gitar, caz armonisi dersleri verdi. 1996’da Uçurumda Açan adlı ilk solo albümünü yayınladı. 1997-2000 arası Bilgi Üniversitesi’nde dersler verdi. Aynı dönemde Neşet Ruacan ve Kamil Özler’le trio halinde konserlere çıktı.
21 Mart 1954’te doğdu. Küçük yaşta gitar çalmayı öğrendi. 1977’de Erol Büyükburç’un grubu Evren’e girdi. Ailece, kardeşleriyle rock müziğe gönül vermişlerdi. Exorcist Child grubunu kurarak rock yapmaya başladı. Ardından bir süre Egzotik Band’e katıldı. Nejat Tekdal’la Seksenler’in başında Devil grubunu kurarak, türlü zorluklara rağmen kafasındaki müziği üretmeyi başardı. Gitar çaldığı ve şarkı söylediği Devil ile Seksenler boyunca 55 konsere çıkma verme başarısı gösterdi.
1950’de İstanbul’da doğdu. 1964’te Kabataş Erkek Lisesi’nde okurken okul orkestrasında davul çalmaya başladı. Işıldaklar Orkestrası’nda profesyonel oldu. Konserler düzenlemeye, plaklar doldurmaya, turnelere çıkmaya, yarışmalara katılmaya başlayan Selçuk Alagöz ile ekibi, bir ara Işıldaklar topluluğuyla iş birliği yapmıştı. Bu toplulukta, yaşamını daha sonra Rana’yla birleştirecek ‘davulcu damat’ Taylan Kök de vardı ve böylelikle aile orkestrasına bir eleman daha katılmıştı.
Eylül 1943’te Eskişehir’de doğdu. Babası sanat müziği bestekarlarından İsmail Sefa Olcay’dı. Kardeşi Tuncer Olcay da Opera Orkestrası’nda keman çaldı. Ailesinin desteğiyle müziğe yöneldi ve Martılar Orkestrası’nda profesyonel oldu. Daha sonra Savaş Özdenizmen Orkestrası’na girdi ve trompetle trombon çaldı.
Seksenler’in başında Barış Manço/ Kurtalan Ekspres’e katıldı ve klarnet ile piyano çaldı. Daha sonra Duru Gence 12 topluluğuna geçti. Film ve TV dizisi müziklerine de ilgi duydu. 1994’te Bir Aşk Uğruna filmine yazdığı müzikle Altın Portakal ödülünü kazandı. Yedi Numara, Bir Demet Tiyatro, Üvey Baba gibi popüler TV dizilerine müzikler hazırladı.
1944’te Gaziantep İslâhiye’de doğdu. Altı yaşındayken ilk müzik derslerini babasından aldı. Türk silahlı Kuvvetleri’nde albay olan babası ut çalmayı öğretti. 13 yaşında babasının çalıştırdığı Rami 66. Motorlu Topçu Alayı’nın korosuyla konsere çıktı. Lisedeyken İstanbul’da gitara geçti. 1963’te ilk orkestrasını kurdu. 1965’te de Volkanlar grubunda gitar çalmaya başladı. Filmlerden önce sinema salonlarında müzik yapıyorlardı.
1947'de Ankara'da doğdu. Ailede müzisyenler vardı. Baba klasik gitar, anne ağız mızıkası çalıyordu. 1962'de İstanbul Belediye Konservatuarı’na girdi. Ojen Glezer'den trombon, Şerif Yüzbaşıoğlu'ndan solfej dersleri aldı ve bir yıl sonra Ankara Devlet Konservatuarı’nın trombon bölümünde eğitim görmeye hak kazandı.
1991’de Manisa’da doğdu. 13 yaşında elektrik bas çalmaya başladı. 2009’da Işılay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü'nden mezun oldu. Lise ve sonrası birçok grup bünyesinde müzik yaptı. Daha sonra çeşitli burslar kazanarak aralıklarla yurt dışında müzik eğitimi aldı.
1954’te İstanbul Sultanahmet’te doğdu. İlkokuldan sonra İstanbul Belediye konservatuarı gündüzlü bölümünde trompet dalında eğitim gördü. Askerden sonra bir arkadaşının haberi üzerine Cem Karaca’nın Şubat 1978’de kurduğu Edirdahan (Edirne’den Ardahan’a) grubuna trompet ile trombon çalmak üzere katıldı ve turneye çıktılar. Karaca soundunda ilk kez nefesliler başrolü üstlenmişti.
22 Temmuz 1954’te İstanbul Üsküdar’da doğdu. Küçük yaşta akordeona ve mandoline başladı. İyi kulağı vardı ve müzik dersleri alıyordu. İlkokula giderken ailesi ona piyano aldı ve klasik müzik eğitimi görüyordu. Kimsesiz çocuklar yararına Beyoğlu Saray Sineması’nda düzenlenen konserde ödül kazandı.
1950’de İstanbul Anadolu Hisarı’nda dünyaya geldi. Küçük yaşta mandolin çalmaya başladı. Lisede gitara geçti. 60'ların sonlarında Boğaziçi’nin Anadolu yakasında toplantılarda, lokallerde programa çıkan, dönemin yabancı parçalarını iyi yorumlayan Kanlıca Altılısı’nda bas gitar çalıp vokal yaparak profesyonel oldu. Sonra ASS Ltd. grubuna girdi.
2020 Mart ayından bu güne, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde, geçmiş sayılarda yayınlanmış eski yazılarımı paylaştım. 5 Mart 2021’den itibarense, sinema salonları perdelerini açana dek, her yeni hafta, o tarihe ait eski ‘sinemadan çıkmış insan / vizyonda bu hafta köşeleri’ni sizlerle buluşturdum. Sizlere her hafta sinema tarihinden 5 klasik film önerdiğim ‘Önce Tavsiyeler’ adlı bölüm ve geçmiş vizyon haftalarını anımsadığımız ‘Tarihte Bu Hafta’ adlı bölümler devam edecek! İkisi yerli yapım olmak üzere toplam altı yeni filme ev sahipliği yapıyor Haziran ayının son vizyon haftası! İstanbul dışında bulunduğumdan dolayı bu haftaki basın gösterimlerine katılamadığımdan; yeni filmlere sadece yapım notlarıyla değineceğiz.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Evliliği, ayrılma fikriyle ‘şiddet’li bir noktaya gelen Harper için her şey çok kötü gelişir... ‘Ex Machina’ ve ‘Annihilation’ gibi yönettiği filmlerin yanı sıra ‘Kumsal’, ‘28 Gün Sonra’, ‘Günışığı’, ‘Beni Asla Bırakma’ gibi yapımlardan da yazar kimliğiyle tanıdığımız Alex Garland, genel olarak eserlerinde ‘cennet’ metaforunu öne çıkarıyor. Onun karakterleri ruhlarındaki acıları dindirmek için gittikleri yerde problemlerinden kurtulmuyor, aksine çok daha zor denklemlerin içinde boğuşuyorlar... UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/03.06.2022)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Bu yılki Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde çok fazla sayıda film izlediğimi yazmıştım. Fazla vakit kaybetmeden, festival izlenimlerinin üçüncü bölümüne başlayalım. Yolumuz uzun.
Bu ara plaklar popüler. Kimi albümler yeniden basılıyor, döneminde plak olarak yayımlanmamış albümler plağa kaydediliyor. Sadece bunlar değil, yeni albümler de plaklar aracılığıyla dinleyiciye ulaştırılıyor. Ekseriyetle 33’lük plaklar bunlar ama benim gibi 45’lik sevdalılarını sevindiren hamleler de yok değil. MURAT MERİÇ (gazeteduvar.com.tr/03.10/2021)
TRT sanatçıları tarafından, birbirinden güzel eserlerin icra edildiği Akşam Sefası programı bugün 21.00'de TRT Müzik'te.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Bir süre önce Netflix'te İyi ki Yapmışım adlı belgeseli yayınlanan Metin Akpınar'ın yaşamı bu kez de kitaba konu oldu. Mundi etiketiyle satışa sunulan 'Sahneye Adanmış Bir Ömür: Metin Akpınar' adı yapıtın yazarı ise Zeynep Miraç.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık: