25 Nisan 1959’da Kırklareli'de yedi kardeşin en küçüğü olarak doğdu. Ailede müzisyenler vardı babası davul çalıyordu. Vurmalı aletlere merak sardı. Bir dönem Kırklareli’deki orkestralarda davulcu olarak yer aldı. İstanbul Belediye Konservatuarı’nda bir dönem eğitim gördü ama bitiremedi. Askerlik görevinden sonra İsviçre’ye gitti.
Türkiye orkestralar tarihinin kilometre taşı isimlerinden Nihat Esengin 1908’de İstanbul’da doğdu. Klasik müzik eğitimi aldı. 1925’te Riyaseticumhur Musiki Heyeti’ne girdi yeteneğiyle kısa sürede yükselmeyi başardı. 1938’de Bükreş’e davet edildi ve saksafonuyla özel konserler verdi.
İstanbul’da yetişen ilk kuşak gitaristlerindendi ve notlarda elektro gitarı ülkede çalan ilk kişi olarak adı geçiyordu. Abrak, müzik hayatına klasik mandolin çalarak başlamıştı. Telli sazlara olan yeteneği ailesinin dikkatini çekmişti. Okuluna devam ederken müzik faaliyetlerini de sürdürebilirdi…
1967’de İstanbul’da doğdu. Babası Ümit Eroğlu’nun müzik çalışmaları nedeni ile 7 yaşına kadar yurtdışında yaşadı. Üniversite eğitimin Bilkent Üniversitesi Müzik Fakültesi Kompozisyon bölümünde devam etti. 1990 Eurovision Şarkı Yarışması’nda Kayahan’ın grubunda yer alarak Yugoslavya’da Türkiye’yi temsil etti.
1971’de Almanya’da doğdu. 10 yaşında düğünlerde tef çalmaya başladı. Sonra gitara geçti. Türkiye’ye dönünce Yurdaer Doğulu Sanat Merkezi’nde ve Raffi Arslanyan’dan gitar dersleri aldı. Kendini hazır hissedince piyasaya girdi ve Akrep Nalan’la çalıştı. 1992’de Banu Kırbağ’ın orkestrasıyla konserlere çıktı.
1972’de İsrail’de doğdu. 1990’ların başında Şişli Terakki Lisesi’nde Kaan Tangöze’yle Fly grubunu kurdu. İkisi de Ankara Bilkent Üniversitesi'ni kazandı. Fly olan grup adını 1993'te Mad Madame olarak değiştirdiler. Sık sık Ankara'dan İstanbul’a gidip popüler mekanlarda grunge çaldılar. Yakup ve Kaan müzik eğitimi almak için 1994'te ABD Seattle’a gittiler ve okulun yanında grunge üzerine incelemelerde bulundular besteler yazdılar.
1959’da Samsun’da doğdu. İlkokulda mandoline başladı. İlkokul 3’te gitara geçti. Sonra tuşluları öğrendi.15 yaşında ilk grubunu kurdu. Lokallerde çaldı. Devamında Avusturya’ya yerleşti ve tiyatro oyunlarında çalmaya başladı. Dört yıl bu ülkede müzik yaptıktan sonra Türkiye’ye döndü. 1988’de ilk solo albümü Aşka Vaktimiz Yok’u yayınladı. Lokomotif grubuna girdi; tuşluların yanında şarkı da söyledi.
24 Temmuz 1969’da doğdu. Babası piyanist Yayla Heparı’ydı. O da piyano dersleri almaya başladı. Saint Benoit Fransız Lisesi'nden mezun olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı piyano bölümünü bitirdi. Okul sırasında çeşitli gruplarda tuşluları üstlendi; ancak kalıcı oluşumlarda bulunamadı.
1968’de İstanbul’da doğdu. 11 yaşında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'na girdi ve on yıl keman ile piyano eğitimi aldı. Bu süreçte 19 Mayıs İstanbul Gençlik ve Akdeniz Oda Müziği orkestralarında müzik yaptı. 1985’de İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'na Lüküs Hayat Opereti ile girdi. Kariyeri boyunca tiyatro oyunlarına müzikler yazdı.
1955’de İstanbul’da doğdu. Saint Benoit kolejinde okurken arkadaşlarıyla grup kurup gitar çaldı, şarkı söyledi. Ardından bas gitarı öğrendi. Öğrenim hayatını bırakıp profesyonel müzik dünyasına adım attı. 1975’te Seyhan Karabay, Nurhan Özcan (gitar), Akay Temiz’li (davul) son Kardaşlar kadrosunda bas gitar çaldı. Erkin Koray'ın 1977 tarihli Tutkusu albümünün kayıtlarında bulunan Kolçak 1978’de Ritm 68 Orkestrası’na girdi.
Lise yıllarında tanışmış, çeşitli gruplarda ve projelerde müzik yapmış Turan Sarıbay (vokal), Özgen Akçetin (gitar), Zafer İpek (gitar), Baran Bekiroğlu (bas gitar), Mehmet Demirdelen (davul) Ankara’da Ambulans’ı kurdu. Konserlerle lokal çalışmalarının yanında 2009’da albüm kayıtlarına başladılar. 2000’li yılların başında Spitney Beers adıyla bir araya gelen Mehmet Demirdelen (davul), Barış Ertunç (gitar), Cenk Turanlı (bas gitar), Melis Danişmend (vokal) barlarda cover çalarak devam etti.
24 Temmuz 1948’de doğdu. Asıl adı Tahir Nejat Özyılmazel’dir. 1964’te Altın Parmaklar Orkestrası’nda başladı. Karamürsel Amerikan Üssü’nde çaldılar. 1965’te Çizgiler’e katıldı. 1967’de Siluetler’de bas gitarı üstlendi. Aynı yıl İzmir’de Murat Ses, Aziz Azmet ve Aydın Daruga’yla Moğollar’ın kurucu kadrosunda yer aldı. Kısa süre sonra ayrıldı.
12 Ağustos 1972’de Adana’da doğdu. 13 yaşında gitara başladı ve kendi çabasıyla ilerletti. Ortaokul ve lisede gruplar kurdu, söz ve besteler yazdı. Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim görürken 1990’da Pentagram grubuna gitarist olarak katıldı. Pentagram’la Trail Blazer albümünü tamamladıktan sonra Los Angeles'a giderek 1992'de Musicians Institute'da eğitime başladı.
İstanbul’da doğdu. 1988’de gitar çalmaya başladı. Üniversitede okurken Ankara’da The Crawling Snakes, The Jukes, The King Bees blues gruplarını kurdu ve gitarist, vokal olarak müzik yaptı, turnelere çıktı. 1999’da Janusz Szprot ile kurduğu grupla caza adım attı. 2001’de Alan Ginter Quartet’te Tuna Ötenel ile birlikte yer aldı.
1946 İstanbul doğumlu Cengiz Türksoy müziğe dokuz yaşında mandolinle başladı. 12 yaşında İstanbul Belediye Konservatuarı keman bölümüne kabul edildi. 16 yaşında İstanbul Teknik Üniversitesi Orkestrası’na girdi ve kısa sürede dikkat çekti.
16 Mayıs 1980'de Adapazarı’nda doğdu. Müziğe ilgisini fark eden ailesi bu yönde onu destekledi. 1994-1998 arası Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde ana branş olarak piyano, yardımcı branş olarak da keman eğitimi aldı. Bu arada arkadaşından gitar çalmayı da öğrendi.
22 Temmuz 1963’te tarihinde Ankara'da doğdu. Çocukken darbuka çaldı. Ankara Devlet Konservatuarı Piyano ve Nefesli Sazlar Bölümü'nden 1987’de mezun oldu, yüksek bölümünü İstanbul Devlet Konservatuarı'nda tamamladı. Son sınıfta Maksim Gazinosu’nda çalmaya başladı ve zamanla ünlü yıldızların topluluklarında sahneye çıktı.
Babası kemancıydı. Oğlundaki yeteneği görünce küçük bir keman yaptırdı. 10 yaşına kadar özel keman dersleri gördü. Sonra gitara merak sardı. Babası bu kez de Maksim’de çalan İspanyollar’dan ona ikinci el gitar almıştı. Şişli Terakki Lisesi’nde okurken öğretmeninin yönlendirmesiyle konservatuara girdi. Okuldayken hafta sonları düğün salonlarında gitar çalıyordu.
1941 doğumlu Yurdaer Doğulu dokuz yaşında mandolin öğrenmişti; ardından kanun ve ut çalmayı denedi. Profesyonel müziğe 1958’de Jüpiterler grubunda başladı. Attila Özdemiroğlu’nun (kontrbas) ayrılmasının ardından adlarını Jüpiter Kentet’e dönüştüren Yurdaer Doğulu ile Berkant, 1963’e kadar topluluğu sürdürdü. Bir ara ‘Alpay ve Arkadaşları’ adıyla Alpay’la çalışan Doğulu gitarıyla Durul Gence’nin grubu SSS Sextet’e katılmıştı. Rock’n’rolldan twiste, tangoya geniş repertuar sergileyen grup 1964’de dağılmıştı…
1952’de İzmir’de doğdu. 70’lerin başında genç yaşta Yurdaer Doğlu Orkestrası’nda davul çalmaya başladı. Piyasanın dikkatini çekmişti. 1973 yazında Dönüşüm grubunun eski bas gitaristi Vecdi Ören ile Edip Akbayram bir araya gelerek Dostlar’ı hayata geçirdi. Sevgi, kardeşlik, bağlılık simgesi olduğuna inanılan ‘Dostlar’ adını alan grubun ilk kadrosu Vecdi Ören (12 telli gitar, bas gitar), Cudi Koyuncu (cura, ıklığ, rebab, bağlama, yaylı tambur), Koral Sarıtaş (davul), Galip Kayıhan’dan (gitar) oluşuyordu.
Nisan sürüyor… 43. İstanbul Film Festivali başladı… Festival tarafından sinemaya gönül ve emek veren isimlere takdim edilen Sinema Onur Ödülleri, 16 Nisan gecesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen açılış töreniyle sahiplerine sunuldu... On iki gün sürecek festivalde ‘haydi salonlara!’ diye bir uyarı yapmaya gerek bile yok sanırım. Festival önerilerimi yeniden anımsatayım o halde… Beşi yerli yapım olmak üzere toplam on iki yeni filmlik kalabalık bir hafta var karşımızda! Basın gösteriminde izlediğim Alex Garland’ın dördüncü uzun metraj kurmacası ‘Civil War / İç Savaş’, haftanın notlarımız arasında yer alan tek yenisi.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Ülkeyi harap eden bir iç savaştan sonra hâkimiyeti ele geçiren güçler Başkan’ı öldürmek ve son noktayı koymak ister. Bu ana tanıklık etme çabasındaki farklı kuşaktan dört gazeteci de New York’tan Washington’a yola çıkar. Garland’ın distopik filmi ‘İç Savaş’ Trump dönemiyle su yüzüne çıkan politik meselelere ama asıl olarak zor zamanlarda gazetecilik ve meslek etiğine odaklanıyor. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/20.04.2024)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Berlin Film Festivali izlenimlerinden sonra, yazılarımıza biraz ara vermek durumunda kalmıştık. Bu arada vizyona giren bir grup filmle yorumlarımıza devam edelim. Senenin şu ana kadar en çok ses getiren filmi olarak Dune’un ikinci bölümünü atlamayalım, onunla başlayalım. Vizyonda çok ses getirmese de Reha Erdem’in yeni filmine ve Demir Pençe’ye de bir göz atalım. Sonra da Köylüler’e, Hayalet Avcıları serisinin yeni filmine bakarak devam edelim. Menümüzde, birkaç yıldır vizyon sırasını bekleyen Eflatun ve enteresan bir yabancı korku filmi de var.
Tuğçe Pala ile akustik eserler, bugün 21.15'te TRT Müzik'te ekranlara gelecek Nazende programında.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Burhan Şeşen’in kaleme aldığı “Nesinİ Söyleyim” kitabı yayınlandı. "Biz Kitap" etiketi taşıyan yapıtı Şeşen, kitabını, oğlu Serhan ile kızı Dilhan'a armağan etti. Okuma serüveninin başladığı mahalle kütüphanesinden bu günlere süreci okuyucularıyla paylaşan Şeşen'in kitabı 183 sayfa.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.