SİNEFİLDEN NOTLAR / HASAN NADİR DERİN

TENET'İ BEKLERKEN

21 Ağustos 2020 Cuma 08:07
SİNEFİLDEN NOTLAR / HASAN NADİR DERİN

Bu hafta da sinema gündemimizde pek bir yeni konu yok. Tüm sektör, gözlerini dikmiş 26 Ağustos’ta gösterime girecek olan Tenet’in beklentileri karşılayıp karşılamayacağını bekliyor. Bu durumda biz yine, mevcut seyirci sayılarına bir göz atalım(*). Geçen hafta, bir önceki hafta sonunda vizyondaki toplam 25 filme 16.155 bilet satıldığını söylemiştik. Geçtiğimiz hafta sonu ise toplam 29 filme 21.110 bilet satılmış. Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla açılan sinema sayısı hemen hemen aynı olduğuna göre ufak da olsa bir artış var. Ancak istenen sayıların çok altında elbette. Yine de bu konuyu sadece korona nedeniyle seyircinin sinemaya gitmekte isteksiz olmasına bağlamak yanlış olur. Elbette bu büyük bir etken ama birkaç durumu daha göz önüne almak gerekli.

Öncelikle gösterime giren yeni filmlerin kalitesi. Geçen hafta gösterime giren filmlerin üçü (Geçit, Aslan Krallığı ve Kahramanlar) fazlasıyla vasat, hatta kötü filmler. Bazen kötü filmler de seyirci çekiyor ama bu filmler, normal zamanda da seyirci çekme potansiyeli olan filmler değiller. Dağıtımcıların, seyirci potansiyeli olan filmleri bu dönemde gösterime sokmak istememeleri anlaşılabilir ama biraz da risk almak lazım. Boyalı Kuş’un gösterime girmesini bu açıdan cesur bir karar olarak niteleyebiliriz. Geçen haftanın yeni filmleri arasında en iyisi olduğu tartışılmaz. Aslında belli bir seyirci potansiyeli de var ama 3 saatlik süresi ve kısıtlı seans sayısı nedeniyle (Ankara’da sadece 1 sinemada, günde 1 seans oynadı örneğin), hafta sonunda ancak 109 seyirciye ulaşabilmiş.

Geçtiğimiz hafta sonunun asıl değerlendirilmesi gereken filmi ise Başlangıç (Inception). Tenet’e bir hazırlık niteliğinde, sadece IMAX salonlarında gösterime giren film, toplam 8 salonda 1.727 bilet satmış. Günde ortalama 3 seans olduğunu varsayarsak, seans başına ortalama olarak, yaklaşık 24 seyirci anlamına geliyor ki, içinden geçtiğimiz dönemde, 10 yıl önce gösterime girmiş ve meraklısının mutlaka izlemiş olduğu bir film için, hiç fena değil. Tenet için de ümit verici doğrusu. Buradan şöyle bir sonuç da çıkarabiliriz. Dağıtımcılarımız, kimsenin duymadığı, izlemek istemediği filmler yerine, yakın geçmişin popüler filmlerine ya da klasiklere de bir dönüş yapabilirler. Bu konuda, bu hafta gösterime girecek olan Ran, bir gösterge olabilir mi? Uzun süresi ve yine kısıtlı seans sayısı ile biraz zor gibi. Ama sinemalar kapalıyken, Karışık Kaset ve Neredesin Firüze gibi filmlerin tekrar gösterime gireceği konuşuluyordu. Bu tarz denemeler belki iyi bir tercih olabilir. En azından bir denemek lazım.

Not: Tam yazıyı bitirdim derken, Warner Bros’dan, Tenet’in gişe rakamlarının açıklanmayacağı bilgisi geldi. Büyük ihtimalle Avrupa ya da Asya gişesi kötü olursa, bunun Amerika’ya olumsuz yansımaması için. Hâlbuki Tenet’in seyirci sayısı, pek çok konuda belirleyici olacaktı. Özellikle seyircinin gerçekten merakla beklediği bir filme ne kadar ilgi gösterdiğini görebilecektik.

Inception:

Madem Tenet öncesi Inception tekrar gösterime girdi dedik, o halde 10 yıl sonra filmi tekrar izlemenin bıraktığı izlenim ne oldu bir bakalım. Merak edenler olduğunu biliyorum, önce sinemadan izlenimler. Yukarıda sayısal olarak belirttiğim olayı kişisel olarak da gözlemledim. Sinemalar tekrar açıldığından beri en fazla seyirci ile izlediğim film oldu. 30 civarında seyirci vardı sanırım. Bu süreçte Boyalı Kuş hariç tüm izlediğim filmlerde salonda tek kişiydim. Boyalı Kuş’ta da 3 kişiydik. Film sırasında, uzaktan gördüğüm kadarıyla genellikle maskeler yarım ya da tam takıldı. Ama tam önümdeki genç arkadaşlar hiç takmadılar ne yazık ki. Cinemaximum’un ücretsiz popcorn ve içecek uygulaması da devam ettiği için, arada bunlar da alındı. Yeri gelmişken, geçen hafta, Cinemaximum’un bilet alma sistemlerinde bir soru işareti olduğundan bahsetmiştim. Tek kişi olarak bilet alındığında sistemin otomatik olarak yan koltuğunuzu iptal etmesi lazım ama bunu yapmıyordu. Sonradan bu sorunun çözüldüğüne dair bilgilendirme yaptılar ama bu bilgilendirmeden sonra kişisel olarak sistemin doğru çalıştığını da gördüm, yanlış çalıştığını da. Yani kafamdaki soru işareti kaybolmadı.

Dönelim filme. Baştan şunu belirtmem lazım, katıksız Nolan hayranlarından değilim. Bazı filmlerini seviyorum, bazılarını sevmiyorum. Inception, sevdiğim filmleri arasındaydı. Arşivime dönüp baktığımda, 2010 yılındaki listemde 3. sıraya almışım. Ama geçen yılın sonunda 2000’lerin en iyi filmlerini sıralamaya kalktığımda, listeye almayı düşünmedim bile. Sonradan Blu-Ray’ini de almış olmama rağmen, tekrar izlemek de içimden gelmemişti. Yani ilk izleyişte epey sevmiş olmama karşın, öyle derin bir etki bırakmamıştı. Tekrar izleyince hissim, “biraz abartmışız yahu” şeklinde oldu. Özellikle o set tasarımlarını, katlanan şehirleri vs. ilk defasında ağzımız açık izlemiştik ama tekrarında ve aradan geçen 10 yılda pek de taze kalamamışlar. Filmin hikâyesi de öyle. İç içe geçen 4 rüya dilimi çok zekice bir fikir gibi gelmişti. Belki hâlâ zekice ama o da ilk izlemenin etkisini yaratamıyor. Aksiyon sekansları içinde, otel bölümü halen en iyisi ve etkileyicisi. Ama özellikle karların içinde geçen bölüm fazlasıyla zayıf. Gerçi, ilk defasında da öyle olduğunu düşünmüştüm ve hatta zihnimden neredeyse silmişim o bölümü. Ufak bir abartıyla söylüyorum. O bölüm, B sınıfı aksiyon filmlerinden çok da farklı değil.

Nolan fanlarını daha çok kızdırmak pahasına diyorum ki, son durumda benim için, Dark Night ve Memento en iyi filmleri arasında tepede kaldı. Diğerlerini iyi seviyesine indirdim. Dark Night Rises ve Dunkirk ise zaten orta, hatta ortanın altı seviyesindeydi benim için.

Siyad Ödül Töreni:

Bu seneki Siyad ödül tören için oylarımızı vermiş, törenin yapılmasını beklerken pandemi patladı ve her şey gibi o süreç de durmuş oldu. Sonunda, 23 Ağustos Pazar akşamı, Youtube’da, Siyad’ın kanalından canlı olarak yayınlanacak (https://www.youtube.com/channel/UCj02uVz3QCDtXkgHy6ygjfA) ve Siyad’a göre Türkiye sinemasında 2019’un en iyileri açıklanmış olacak. Açıkçası, araya o kadar fazla gündem girdi ki, o günler epey eskide kalmış görünüyor, hatta verdiğim oyları bile bakmadan hatırlayamadım ama kimlerin kazandığını görmek eğlenceli olacak. Herkesi bekleriz.

Ankara’dan etkinlikler:

· Macar Film Günleri: Mülkiyeliler Birliği’nin bahçesinde, açık havada düzenlenen Macar Filmleri Günleri devam ediyor. 23 Ağustos’ta 2014 yapımı, Bern Elçisi filmi gösterilecek.

· Cermodern Açık Hava Sineması: Cermodern’de de açık hava gösterimleri devam ediyor. Bu hafta, 25 Ağustos’ta Sınır, 27 Ağustos’ta ise Yüzleşme filmlerinin gösterimi var.

Haftaya görüşmek üzere.

(*) Seyirci ve film sayıları ile ilgili bilgiler, Boxoffice Türkiye sitesinden alınmıştır.

HASAN NADİR DERİN

GALERİ


Diğer Yazılar