SİNEFİLDEN NOTLAR / HASAN NADİR DERİN

HAFTANIN NOTLARI VE ALTIN KÜRE TAHMİNLERİ

28 Şubat 2021 Pazar 18:09
SİNEFİLDEN NOTLAR / HASAN NADİR DERİN

Günlerimizin, gecelerimizin giderek birbirine benzediği şu günlerde, geçen haftamız da çeşitli platformlardan film izleyerek geçti. Çoğu az çok bilinen kült filmler ve ikinci ya da üçüncü kez izlediğim Türkiye filmleri idi. Bu filmlerin konularından bahsetmeye de çok ihtiyaçları olmadığını düşünerek, bu hafta köşemizin adına uygun olarak yazımı tümüyle kısa kısa notlardan kurayım dedim. Buyurunuz:


Sinemaların açılışı 1 Nisan’a ertelendi. Zaten 1 Mart’ta açılmasını da kimse beklemiyordu. Ama içimden bir ses, bunun son erteleme olacağını ve 1 Nisan’da gerçekten sinemaların açılacağını söylüyor. Umarım salgın daha kötüye gitmez de gerçekten böyle olur. Geçtiğimiz yaz açıldığında ilgi çok az olmuştu ama artık insanlar yasaklardan iyice bıktılar. Bu kez ilginin daha çok olacağını düşünüyorum ama bunun için de seyirci çekebilecek film lazım. Ufukta o gözükmüyor. Bekleyelim, görelim.
Abel Ferrara’nın Fear City’si tam bir 80’ler aksiyonu imiş. Neon ışıklar, striptizciler, sürekli poz kesen erkek karakterler ve onların korumasına muhtaç güzel kadınlar, motivasyonunun ne olduğu belli olmayan kötü karakterler vs. Bugünden bakınca demode kalmış denebilir ama harika bir 80’ler nostaljisi.

Klasik Hollywood dönemi yönetmenlerinden Anthony Mann’in birkaç western filmini izlemiştim ama film noir döneminde yaptığı filmlerde eksik kalmışım. Bu da benim ayıbım olsun. Özellikle Raw Deal, türe çok uygun harika görüntü yönetimi ile dikkat çekiyor. Ayrıca bu türde çok kullanılan dış sesi, filmin kadın kahramanına teslim etmesi ile 1948 için gayet yenilikçi bir yapısı var.

Gençliğimizin toplu gösterilerinin vazgeçilmez filmi Delicatessen (Şarküteri) uzun süredir izlemediğim bir yapımdı. Aradan 30 yıl geçmiş ama hala taptaze, hala eşsiz. Neredeyse eşsiz. Marc Caro ve Jean-Pierre Jeunet’nin en verimli dönemleri, görüntü yönetmeni Darius Khondji’nin Se7en’la Hollywood’a geçişinin ilk adımları. Sinemalar açık olsaydı, bir kez daha salonlarda da izleme şansımız olacaktı sanırım. Buradan söz, sinemalara gelirse, bir biletiniz garanti.

Min Dît, 2009 yılında gösterime girdiğinde nerdeyse tüm filmin Kürtçe olması ve filmdeki bazı olaylar yüzünden çok tartışma yaratmıştı ama tekrar izleyince, bugün o noktaları geçmişiz sanki. Hatta arkasından Press de izlendi. Kimi amatörlükleri göze çarpsa da 10 yıl öncesi için önemli filmler. Filmin yayınlandığı platformda, hâlâ sırf politik açıdan bakıp, olumsuz yorumlar yazanlar var ama 90’larda ülkede yaşananlarla biraz daha yüzleşmişiz galiba. En azından belli bir kesim, o yaşananları inkâr etmeyi bıraktı. Bunlarda, bu tip filmlerin de payı vardır diye düşünüyorum.

2014’de gösterime girdiğinde Deniz Seviyesi’ni yeteri kadar övmedik, biraz gözlerden kaçtı diye düşünüyorum. Halbuki, çok incelikli bir senaryosu ve detaylara dikkat eden bir yönetmenliği olan, başarılı bir film. Üçüncü izleyişte de aynı keyfi aldığımı söyleyebilirim. 105 dakikalık bir filmde, iki ana karakterinin ilk diyalogları için bir saat bekleyebilecek sabrı göstermesi bile başlı başına övülmeli. Kuşağının en iyi oyuncuları arasında saydığım Damla Sönmez yine çok iyi. Ahmet Rıfat Şungar da öyle. Oyuncular arasında bir tek Amerikalı damat, Jacob Fishel zayıf kalmış zaten. İzleyelim, izlettirelim, Nisan Dağ ve Esra Saydam’ın bu sefer ayrı ayrı çekecekleri yeni filmleri de merakla bekleyelim.

Yetişmesi gereken bir sürü film varken, dayanamadım Tolga Karaçelik’in üç filmini de tekrar izledim. İzlemeyen kalmamıştır, tekrar önermeyelim ama Sarmaşık’ın 2000’lerin en iyi yerli filmleri arasında olduğu yönündeki düşüncem değişmemiştir.

Altın Küre Tahminleri:
Bu sene çok heyecan yaratmıyor belki ama bir ödül sezonunun sonuna doğru daha adım adım yaklaşıyoruz. Bu hafta da Altın Küre Ödülleri sahiplerini bulacak. Âdettendir, tahmin yapmadan geçmeyelim.

En İyi Film (Drama): The Trial of the Chicago 7
En İyi Erkek Oyuncu (Drama): Chadwick Boseman (Ma Rainey’s Black Bottom)
En İyi Kadın Oyuncu (Drama): Viola Davis (Ma Rainey’s Black Bottom)
En İyi Film (Komedi / Müzikal): Borat Subsequent Moviefilm
En İyi Erkek Oyuncu (Komedi / Müzikal): Sacha Baron Cohen (Borat Subsequent Moviefilm)
En İyi Kadın Oyuncu (Komedi / Müzikal): Maria Bakalova (Borat Subsequent Moviefilm)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Daniel Kaluuya (Judas and the Black Messiah)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Amanda Seyfried (Mank)
En İyi Yönetmen: Chloé Zhao (Nomadland)
En İyi Senaryo: The Trial of the Chicago 7 (Aaron Sorkin)
En İyi Özgün Müzik: Soul (Trent Reznor, Atticus Ross, Jon Batiste)
En İyi Özgün Şarkı: Speak Now (One Night in Miami)
En İyi Yabancı Film: Minari
En İyi Animasyon: Soul

Haftaya Berlinale izlenimlerinin ilk bölümü ile görüşmek üzere.

HASAN NADİR DERİN

GALERİ


Diğer Yazılar