RÜYALAR GERÇEK OLSA
Olacağı buydu: Bu da pop sayılır, yok şunda da bayağı bir pop havası var derken, artık her şarkıcıyı, her albümü kendi alanıma girer kabul etmeye başladım... Buna sebep, her türlü şarkı ve albüme bulaşmaya zaten dünden niyetli olmamsa da; müzik türleri arasındaki farkın giderek yok olması ve herkesin “ille de pop” demeye başlaması da asıl sebeplerin başında geliyor. Yıllar önce, çok yakın bir arkadaşıma; “Khaled ve Rachid Taha’yı yere göğe koyamıyoruz da, neden Emrah ve benzerlerine burun kıvırıyoruz ki” demiş ve arkadaşımın şaşkın bakışlarına maruz kalmıştım. Ama kendimce haklıydım. Sahi neden sevmez ve dinlemeyiz ki Emrah ve benzerlerini, ya da daha can alıcı soru: Dinleriz dinleriz de, neden bunu yüksek sesle dile getirmekten korkarız? Ben artık, korkmamaya, çekinmemeye, ürkmemeye ve bunu yüksek sesle dile getirmeye karar verdim. Evet ben Emrah’ı çok severek dinliyorum ve her albümünü de büyük bir merakla bekliyorum. Emel Sayın’ı da...
Özellikle “Başrolde Emel Sayın” albümünden sonra çıkaracağı albümü heyecanla beklemekteydim. Saner döneminin en gırgır, en şamata, en kitsch şarkılarını (‘Feride’, ‘Gülizar’, ‘Mavi Boncuk’, ‘Feryat’...) bu albümde toplamıştı Emel Sayın ve üstelik albümün sonuna bir ‘Mavi Boncuk Remix’ eklemeyi de unutmamıştı. Artık kendi fikri miydi, etrafındaki kadronun mu Allah bilir ama hoş ve çok derli toplu bir projeydi bu albüm. Tıpkı bu son albümünde olduğu gibi... “Ah Bu Şarkılar” adlı son albüm çok ama çok şık bir kapak ile sunuldu piyasaya.
Tam 15 şarkıdan oluşan bu albümde her şey var... Sanatçının her zamanki gözdesi Hulki Saner’den, herkese şarkı vermekte ve her türlü formda şarkı yapmakta çok ısrarlı ve iddialı Sezen Aksu’ya; benim, ne yapsa bayıldığım Selami Şahin’den, popüler müziğin kalelerinden biri olan Özkan Turgay’a; tangodan ‘Türk-Yunan dostluğu’ na ve çok popüler Türk Müziği şarkıları ‘Senede Bir Gün’, ‘Ellerim Böyle Boş mu Kalacaktı’, ‘Mihrabım Diyerek’ e kadar her şeyden bir tutam yer almış.
O İNCECİK BELİNE SARILARAK YÜRÜRDÜM
İster inanın ister inanmayın, çok şeker ve çok keyifli bir albüm bu. Özellikle yukarıda saydığım popüler şarkılar nedeni ile. Bu şarkıların, Muazzez Ersoy’un elinden nasıl kurtulmuş ve Emel Sayın’a kalabilmiş oldukları ise tam bir muamma. Biliyorsunuz, Muazzez Ersoy, 60 ve 70’lerin bütün şarkılarını “ille de ben söyliyeceğim” gibi bir obsesyon edindi son yıllarda. Bu nedenle “aman başkası kapmasın” diye albümleri tek tek çıkarmaktan vazgeçti ve ikişerli üçerli sürmeye başladı piyasaya. Artık beşli bir albüm beklemekte herkes sanatçıdan, bir sonraki adım da onluk bir kutu olacak herhalde. Yeter ki kimseye bir şey kalmasın... Emel Sayın’a dönelim. Yeni albüm çıkaran herkesin yaptığını Emel Sayın da yaptı haliyle. Basın danışmanının ayarladığı röportajlar bir bir yapılmaya ve yayımlanmaya başlandı. Bunların arasında, Yener Süsoy’un yaptığı en keyifli olanı.
Bu röportajda, Emel Sayın, hanımefendiliği de elden bırakmadan Muazzez Ersoy’u çekiştirmekteydi, “nedir bu, hep nostalji, hep nostalji” diyerek. Aslında, sanatçının bu takıntısı da son derece anlaşılabilir bir şey. Universal, sanatçının son albümü ile ilgili olarak hazırladığı basın bülteninde, Emel Sayın’ı “Türk Sanat Müziği’nin ‘tartışmasız’ kraliçesi” olarak sunmuş bize. Oysa öyle değil. ‘Tartışmasız kraliçe’ Muazzez Ersoy artık. Her albümünün satışı milyonu aşan, en çok sevilen, en çok iş yapan Muazzez Ersoy. Bu nedenle, Emel Sayın, eleştirmesi gereken ismi çok iyi seçmiş. Tıpkı ilk klibini çekecek olanı seçtiği gibi. İlk klip dönmeye başladı kanallarda. Albümün açılış şarkısı olan ‘Aşkını Söyle’ ye çekildi ilk klip. Özellikle kadın şarkıcılarımızı, birbirinden şık kıyafetler içerisinde orada burada dolandırıp klip yapmakta ünlenen Ayşe Ersayın çekmiş çekmiş bu klibi. Kadın şarkıcılarımız bayılıyor Ayşe Ersayın’a. Hepsini; çok güzel, çok genç, çok şık, inanılmaz bir ihtişam ve debdebe içinde çekip sürüyor önümüze. Şarkı ya da şarkıcı hiç fark etmiyor Ayşe Ersayın için. Yeter ki kadıncağızlar “ayy çok güzel görünüyorum” desinler ona. Herhalde diyorlar da.
Herkes ‘klip’ adı altında, neredeyse kısa metraj film çekmekte dışarıda... Senaryosu, kurgusu ile neredeyse bir festivale gitse ödül alacak kadar mükemmel şeyler yapılmakta ama; bizde, Ayşe Ersayın ve benzerleri nedeni ile; kadınlar o elbise bu kostüm içinde dağ bayır gezinmekteler. Emel Sayın’ın klibinde ‘sözde’ bir kurgu yok değil gerçi. Üstü açık bir araba ile gezinmekte olan Emel Sayın; güzergahının belirli noktalarında birilerine (Metin Özülkü, Soner Arıca...) denk geliyor. Denk geldiklerinde bir şaşkınlık bir telaş: “İnanılır gibi değil, Emel Sayın bu!..” Neden böyle Allah bilir. Emel Sayın hiç rastlaşılamayacak biri midir, Emel Sayın o gün ‘extra’ mı güzeldir de bütün başlar dönmekte, elde taşınanlar yerlere savrulmaktadır; yoksa son derece ‘ince’ bir kurgu mucibince Emel Sayın Madonna rolünde midir de rastlayanların eli ayağına böylesine dolanmaktadır? Son karelerde ise, ülkemizin en ‘çekici’ erkeği Beyaz çıkmakta sahneye ve Emel Sayın büyük bir gururla uzatmakta elini Beyaz’ın öpmesi için. Saçma, yanlış, çirkin bir kavramlar demeti bu klip de. Kanallarda gösterilmekte olan kliplerin tamamına yakının da olduğu gibi...
Bir de şu “ahlaksız teklif” konusu var. Yukarda sözünü ettiğim röportajda, Emel Sayın, bir de böyle bir şey açıklamış Yener Süsoy’a. Ankara Radyosu’nda iken, kadın sanatçılardan biri, bir gün bir arabada giderken (muhtemelen klipteki araba gibi bir araba değil) Emel Sayın’nın elini tutmuş ve bizimki acayip sarsılmış ve hala bunu unutamamışmış. Bu starlarımız da böyledir. Durmadan koştururlar, o kulüp bu gazinoda çalışır dururlar, her çeşit insan her türlü hayat biçimi ile karşılaşırlar ama bütün bunlar onlara dokunmadan geçer gider. Hiç etkilenmezler, ders almazlar, dönüşmezler. “Rüyalar gerçek olsa, seni her gün görürdüm” diye bağıra çağıra şarkı söylerler ama sözünü ettikleri hep kendi rüyalarıdır. Öpülmesi için büyük bir gururla Beyaz’a uzatılan eli, bir başkasının diyelim ki Hülya Avşar’a uzatmak istemesini asla anlamaz, şaşırır, derinden etkilenir ve kendi kendilerine tekrarlar dururlar: Neuzübillah...
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Mini LongPlay – Saner – 45’lik
Rüyalar Gerçek Olsa - Saner – 45’lik
Başrolde Emel Sayın – Raks - CD
NAİM DİLMENER
25 HAZİRAN 2000 / RADİKAL