OKŞUYORUM ANILARI : İNCİTMEDEN HÜZÜNLE
Derya Köroğlu; her şeye rağmen Yeni Türkü’ yü sürdürmeye kararlı. Bütün olup bitenlere, tartışmalara, gidip gelen laflara rağmen; Derya Köroğlu, etrafına yeni insanlar toplayabilecek, çalışacak ve bir albüm çıkartabilecek morali bulabilmiş. Son derece sade ama tam da olup biteni ve yapılmak isteneni açıklayabilecek bir şekilde “Yeni” olarak isimlendirilmiş bu albüm, bize yine taptaze Yeni Türkü şarkıları getiriyor.
Sıra dışı şarkılar, sıra dışı söz yazarları, bizi hüzünlere boğan ya da keyiften deliye çeviren dizeler. Derya Köroğlu bambaşka biri. Tam bir müzik tutkunu ve ne iyi ki kolay kolay da boş vermiyor. İşte elimizdeki albüm: Derya Köroğlu’ nun yerinde başkası olsa çoktan nokta koymuştu Yeni Türkü macerasına, çoktan başka türlü sürüklemeye çalışırdı bu hikayeyi. Derya Köroğlu ve yeni ekibini kaç zaman önce Rumelihisarı’ nda dinleme imkanını bulmuştum. Daha henüz bir araya gelmiş olmalarına rağmen aralarındaki uyum beni şaşırtmıştı. Üstelik çok iyi çalıyor olmanın yanında eğleniyor da gözüküyorlardı. Gerginlik ve sıkıntı bitince kendine gelmiş gibiydi Derya Köroğlu. Bu rahatlık elbette yaptığı müziğe de yansımış... Daha ferah, daha az karanlık şarkılar yapmış bu sefer sanatçı. Üstelik bilinen Yeni Türkü müziğinden fazlaca uzaklaşmadan, üstelik ‘hurma gözlü kuşlar’ gibi insanın düşmekten kendini alamayacağı tuzaklara da düşmeden. Bu tuzaklara, siz kendinizi koruyup düşmeseniz de plak şirketinizin ısrarlı telkinleri sonucu da düşebilirsiniz. Hadi bunu da atlattınız diyelim, gün gelir satış listeleri gözünüzü boyayabilir ya da eşinizin dostunuzun ısrarı. Hele hele adınız ‘Akdeniz’ dendi mi akla gelen ilk isimse, kendinizi ‘Ege’ ye kaptırıp gitmeniz işten bile değil. Tabii öyle olmamış; Derya Köroğlu yanına Murathan Mungan’ ı, Yıldırım Türker’ i, Mete Özgencil’ i ve diğerlerini alıp çıkmış yola... ‘Kuşlar’ ı ‘Ege’ de bırakarak
YAKLAŞIYOR FIRTINA
Türkü ilk albümünü 1979 yılında yayımladı. Ankaralı mahalli bir firma olan (belki de bu albüm için kurulmuş bulunan) Ze Plak yayımladı bu albümü. Grup o zamanlar üç kişiden oluşmaktaydı. Derya Köroğlu’ na ilaveten Selim ve Zerrin Atakan. Bu birinci albümün tamamen Selim Atakan damgalı olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz. Selim Atakan, Nazım Hikmet , Can Yücel ve Yaşar Miraç’ a ait şiirleri bestelemişti bu ilk albüm için. Kimi eleştirmenlere göre en ‘radikal’ Türkü albümü budur, en azından seçilen şiirler açısından.
Ama albüm şanssız bir dönemde yayımlanır. 12 Eylül günlerinin hemen öncesinde. Dolayısıyla sonraki günlerde ortalığı saracak ‘kasvetli’ hava herkesi perişan ettiği gibi grubu da perişan eder ve ‘Buğdayın Türküsü’ sadece meraklısının bilip sevdiği bir albüm olarak kalır bir köşede. Sonraki yıllarda, Yeni Türkü’ nün memleketin her köşesini sarıp sarmaladığı günlerde bile bu albüm hiç gündeme getirilmedi. Ancak yıllar sonra yayımlanan ‘live’ albümleri ‘Rumeli Konseri’ adlı plaklarında bu albümdeki bazı şarkılar hatırlandı. Ama bu ‘hatırlama’, ‘Her Dem Türkü’ adlı ‘asıl’ best of’ larına kadar sıçrayamadı. Belki yine bir ‘damga sorunsalı’ mevcuttu ortalıkta, bu son best of, daha çok Derya Köroğlu’ nun koşturması sonucu yapılabilmişti çünkü...
Karanlık ve kasvetli günlerin dağılmaya yüz tutması ile birlikte, grup ikinci albümlerini piyasaya verdi: ‘Akdeniz Akdeniz.’ İlk albümden epeyce farklı olan bu albüm yalnızca Yeni Türkü’ nün en başarılı albümü olmakla kalmadı, Türk Popu’ nun da en önemli albümlerinden biri haline geldi... Ama yıllar yıllar sonra. Albüm ilk çıktığında ne yazık ki kimsenin dikkatini çekemedi.
Sonradan Türk popunun görüp görebileceği en büyük hit’ lerden biri haline gelecek ‘Telli Telli’ ye rağmen albüm ancak sınırlı bir kesimden ilgi gördü ilk yayımlandığı yıl. Bunun bir nedeni grubun tamamen Ankara’ da bulunuyor olması, oraya buraya koşturamıyor olmasıydı. Ama asıl neden yine de içinde bulunduğumuz günler ile ilgiliydi. Henüz paranoya dolu günlerden tam da sıyıramamıştık yakamızı, henüz adı ‘solcu’ ya çıkmış bir grubun bir albümünü gönül rahatlığı ile alabilecek bir noktada değildik. Korkunun gözü kör olsun... Ancak yıllar sonra ‘Akdeniz Akdeniz’ albümünü almak için ellerimiz cebimize girdi, artık cebimizde bir ‘evren’ olmadığına kendimizi inandırabilmiştik.
Bu albüm ile ilgili söylenebilecek epeyce fazla şey var. Sonradan epeyce ‘zengin’ epeyce ‘yaratıcı’ şarkılara sebep olacak Murathan Mungan-Yeni Türkü beraberliği bu albüm ile birlikte başladı. Haris Alexiou , bu albüm ile birlikte Türk Popu için ‘vazgeçilmez’ ve adım adım takip edilmesi gereken bir isim haline geldi. Gerçi bir zaman sonra, Haris Alexiou’ nun önünde uzayan ‘çalma çırpma’ kuyruğunu bağıra çağıra eleştirdi Fikret Kızılok ve üstelik ne tuhaf Türkü’ yü de bunların içinde saydı ama; doğruya doğru, Kızılok her şeyi birbirine (bilerek ya da bilmeyerek) karıştırmıştı yine. Çünkü Türkü, adlı adınca yapmıştı bu şarkıları. Yabancı şarkılar olduğu belliydi, saklanmamıştı, bestecinin adı (Manos Loizos) verilmişti.
Fikret Kızılok’ un haklı olduğu konu ise ‘diğerleri’ ile ilgiliydi, ‘anonim’ dediler mi akan suların duracağını sanan diğerleri...
DENİZ’ LERE ÇIKAR SOKAKLAR
‘Akdeniz Akdeniz’ in boşa geçen zamanı da telafi etmek istercesine kıyamet kopartması Yeni Türkü’ nün önündeki tıkalı bütün yolları açtı. Artık çok satan bir gruptular ve ne isterlerse onu yapıyorlardı. Göksoy Plak ile anlaşmışlardı zaten ve bu firma hem eski, hem yeni albümlerini arka arkaya bastı grubun. Kıymeti yeterince bilinmemiş bir başka albüm olan ‘Günebakan’ da yeniden basıldı.
Bu sefer de ‘Olmasa Mektubun’ bütün basamakları bir çırpıda çıkıp en tepelere yerleşti. Sonra da ‘Dünyanın Kapıları’ ve ‘Yeşilmişik’.
‘Dünyanın Kapıları’ nda yer alan ‘Göç Yolları’ bu son albüme de alınmış. Herhalde zamanında arka planda kalmış olduğu düşünülmüş olmalı ki, doğru bu. ‘Bir Murathan Mungan Şarkısı’ ydı ve bu sefer şeytanın bacağını kıracağını umalım...
‘Göç Yolları’ nın o zaman yapamadığını ‘Yeşilmişik’ albümünde yer alan ‘Fırtına’ yaptı. Şarkı sahiden de fırtına koparttı. ‘Yeşil’ , ‘kırmızı’ ya da başka bir renkte olan hiç kimse için fark etmedi ve şarkı sokakların ‘Deniz’ lere açılmasını dileyen, talep edenlerin diline marş oldu. Üstelik hala da öyle...
Yeni Türkü’ nün ‘Yeşilmişik’ sonrası epeyce karışık. Bu albümden sonra iniş ve çıkışlarla dolu günleri başladı grubun. Muhtemelen yıllardır bir arada bulunmanın yarattığı sıkıntı ve gerginlik Yeni Türkü’ yü bir oraya bir buraya çekiştirdi durdu. Öyle olunca grup kimseye yaranamadı. Ne eski hayranlarına, ne yenilere... Ne ‘Buğdayın Türküsü’nden beri kendilerinden o ayarda bir albüm bekleyenlere, ne de benim gibi her şart altında Murathan Mungan şarkıları istiyenlere. Bu dönem benim için yalnızca ‘Aşk Yeniden’ demek ne yazık ki. Belki bir başkası için bir başka şarkı demek... Ama zaten sorun da buradaydı; kimse bu albümlerin tamamını sevemedi. Kısım kısım, parça parça sevebildik.
Şimdi de, bütün o karışıklık sonrası, Derya Köroğlu yepyeni bir başlangıç yapıyor. Türk Popu için vazgeçilmez olmuş bir müzik anlayışını; ülkenin en ayrıksı söz yazarlarının katkısı ile yeniden önümüze çıkarıyor... Şarkılara kulak verelim: ‘Düşmesin Kimse Yılgınlığa, Geçit Vardır Yarınlara’.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Buğdayın Türküsü – Ze Plak – LP
Akdeniz Akdeniz – Safora – LP
Günebakan / Dünyanın Kapıları – Göksoy CD
Her Dem Yeni Türkü - BMG – CD
Telli Telli / The Remixes –BMG - CD Single
Yeni – BMG - CD
NAİM DİLMENER