NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

DENİZLER GEÇİLMİYOR, KİLİTLER AÇILMIYOR

17 Temmuz 2022 Pazar 22:05
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Bu sefer 'Gönül' sayfasını açtı Kayahan. Hem sanatçı, hem firması Universal; "Gönül Sayfam" ın yeni bir sayfa olduğunu söylüyor ama, aslında Kayahan, bir önceki albümde kaldığı yerden devam etmiş. Aynı şarkılar, aynı dünya, aynı hava… Hep aynı şarkıyı yazıyor ve söylüyor Kayahan. Ama her seferinde de, bu şarkılar dinleyicisini buluyor. Dinleyici de; her yeni albümle birlikte, her yeni şarkı eşliğinde; artık çekip gitmiş  ama her an döneceği umulan 'sevgili' için yeniden göz yaşı döküyor, dünya yıkılsa beklemekten vazgeçmeyeceği konusunda bileniyor… 
Albümün  piyasaya  verilmesinin üzerinden henüz bir ay bile geçmedi. Ama bu kadar kısa bir süre içerisinde bile, yüzlerce dinleyici mektubu akmış Kayahan'ın adresine. Üstelik mektuplar "Gömeç" adresine postalanıyor, oradan topluca sanatçıya ulaştırılıyor. Dinleyicilerin hepsi, albümü hemen ilk gün almış ve duygularını hemen o an yazıya dökmüş neredeyse.
 Kayahan'ın, Etiler civarındaki evindeyiz. İki daire kullanıyor bu binada Kayahan. Alt katta minik Gönül mışıl mışıl uyurken, üst katta, gazeteci ve televizyoncuları ağırlıyor  babası. Universal'in elemanları, son derece sıkı ve disiplinli çalıştıkları için, hiçbir program çakışmıyor, röportaj ya da çekime gelen  hiç kimse arka odaların birinde bekleme mecburiyetinde kalmıyor. 
Hemen salona alınıyorsunuz. Geniş ve dağınık olan salona. Dağınıklığın nedeni, bu mekanın bu işler için ayrılmış olması. Diskler, kasetler, gazete küpürleri, fotoğraflar, dosyalar, mikrofonlar, müzik aletleri doldurmuş her tarafı. Köşelerden birinden, minik Gönül, anne ve babası ile birlikte gülümsemekte size, "Bebek" adlı bir derginin kapağından. Bir başka köşede ise Demet var, papatyaların içinden bakmakta o da, bir parça hüzünlü. Kayahan'ın çok sevdiğini, çok takdir ettiğini ve eninde sonunda hak ettiği yere çıkacağını söylediği Demet, son albümüne ait büyükçe bir fotoğraf ile kurulmuş bu salona. Bir de hayran mektupları… Karton kutulara doldurulmuş binlerce mektup. Kayahan; anlattıklarının, söylediklerinin bir bölümünü, bu kutulardan gelişigüzel seçtiği mektuplar ile desteklemeye çalışıyor. Hangi mektubu seçse farketmiyor… 
Dinleyicileri tapıyor Kayahan'a. Büyük bir hasret ile beklemişler bu albümü. Bir çift; albümü dinlemeye başladıkları gece hiç televizyonu açmadıklarını ve neredeyse sabaha kadar albümü dinlediklerini söylüyorlar. Epeyce genç hayranı Burcu Sezar ise; bir sanatçının hayatı boyu duyabileceği en güzel sözleri yazmış Kayahan'a: "Güçlü bir akıntı, beni küçük denizlerden okyanuslara taşıdı. Bu akıntı sizsiniz…"

BİR YEMİN ETTİM Kİ DÖNEMEM
Hayatının en mutlu günlerini yaşamakta Kayahan. İpek Açar, aşağıda Gönül'e "Ninni" söylerken, yukarda Kayahan, son albümün başarısını anlatmakta. Albüm, son derece ağır bir krizin ortasında  yayımlanmış olmasına rağmen, kısa bir süre içerisinde inanılmaz satış rakamlarına ulaşmış. "Gönül Sayfam" ın faydası bir tek kendine olmamış. Genel olarak, bütün piyasayı hareketlendirmiş, durma noktasına gelen müzik piyasasını: "Aynen bir gömlek, bir pantolon almaya girdiğimiz dükkandan,  başka şeyler de alıp çıktığımız gibi" diyor Kayahan. 
Dağıtımcılar, epeyce yoğunlaşmış olan Kayahan taleplerini karşılarken, başka albümler de katmaya çalışmaktalar siparişlerin arasına. Katmışlar da. "Bunu "Yemin Ettim" albümü sırasında da yaşamıştım" diyor Kayahan. O albümün yayımlanması sırasında da ağır bir kriz mevcutmuş ve "Yemin Ettim" ilaç gibi gelmiş herkese, tıpkı şimdiki gibi. O zaman, neden hep mutsuz, hep acı içinde Kayahan? Şarkılarında demek istiyorum; neden güleryüzlü, keyifli dizeler yok, nasıl oluyor da, bu mutluluk hali hiçbir şarkının hiçbir dizesine yansıyamıyor?.. Neden hep; görülmüyor, bulunmuyor, bilinmiyor; neden hiç "denizler geçilmiyor, kilitler açılmıyor"?.. Bütün gece bekleniyor, ışıklar hiç söndürülmüyor, "içip içip" "delik deşik" olunuyor, fenerler söndürülüyor, "eski bir gemi gibi" batılıyor… 
"Benden beklenen bu" diyor sanatçı, "ben yaşadıklarımı yazmıyorum ki?" Evet ama, keyfiniz çok da yerindeyken, nasıl olup da, bir anda  dünyanın en 'bedbaht' adamına dönüşebilirsiniz ki?.. "Çalışarak, çaba harcayarak" diyor Kayahan. Karanlık bir odaya kapanıyor söz gelimi. 
Vakıa, böyle yaratılabiliyor demek ki. Orhan Pamuk'un da, "Kara Kitap" i yazarken, neredeyse bomboş bir eve geçtiğini, aylarca orada yalnız yaşayarak kitabını yazdığını okumuştum bir yazısında. Bir süreliğine, dünya nimetlerinden el ayak çekmek, yaratıcılığın baş şartlarından biri demek ki. Böyle yaptığınızda; hüzün, ayrılık, acı, kalp kırıklığı sökün ediyor ve ancak böyle açabiliyorsunuz  gönül sayfanızı…Daha merak ettiğim, daha konuşulacak çok fazla şey var ama, birazdan damlaması beklenen televizyoncuların zamanını çalarak, tam iki saattir gördüğüm 'kıymetli eleştirmen' muamelesini tehlikeye atmanın alemi yok. O zaman "Tek Delikli Kaval" a geçmeliyim hemen. Kim bunlar sahiden? 
"Bizde nefes olmasa" işe yaramayacak, "çil paranın sesiyle"  şıkır şıkır oynayacak olanlar da kim acaba? "Her türlü ahlaksızlar" diyor Kayahan, "başta, oradan buradan şarkı çalıp, kendi bestem diye ortaya çıkan ve hakları olmayan telif paralarını ceplerine indirenler olmak üzere bütün ahlaksızlar…" 
Belalı bir konu bu. Fas, Tunus, Cezayir, İran, Lübnan, Azerbaycan, Özbekistan, bütün Balkanlar hatta  bütün Güney Amerika'nın müzikal geçmişini, herkes kendi malıymış gibi yağmalıyor. Hasbelkader, bir kaset ya da bir disk üzerinde kendisine ulaşmış şarkıları, anında cebe indirmekten kimse imtina etmiyor. Aynı şarkıya birden fazla talibin olması bile bir şeyi değiştirmiyor, kardeş kardeş paylaşılıyor şarkı: " Birinci bölümü senin, ikinci bölümü de benim…"  Kayahan, işlerinin yoğunluğundan dolayı Mesam'ın yönetiminde yer alamamış ama, "çok sıkı çalışacak bir disiplin kurulunun başında olmak isterdim" diyor, "böyle yapmaya cesaret edeni Mesam'ın dışında bırakacak bir kurul"…
İşe yarar mıydı bilmem. Başkasının sırtına basarak, bir anda şöhret ve paraya kavuşmanın kolay yolunu, hiçbir engelin kapatabileceğini sanmam. Bunlar hep var olmaya devam edecekler. Ama diğer yanda da Kayahan ve benzerleri var. Koca bir yılını, yalnızca dokuz parçayı yazmakla geçirmiş  Kayahan. Ortaya çıkanı beğenmeyip, yeniden ve yeniden yazmış. Yüzlerce müsvedde, çizilmiş dizelerle, oklarla, soru işaretleri ile dolu onlarca kağıt. Ortaya çıkanı ister beğenin ister beğenmeyin ama çok fazla emek harcanarak çıkabiliyor bu şarkılar ortaya.
Belki de çoktan yerle bir olması gereken bu müzik piyasası da ancak böyle ayakta kalabiliyor. Binlerce insanın kusurunu Kayahan ve benzerleri kapatmaya çalışıyor. "Allahım, neydi günahım" çığlığı durduk yerde atılmıyor.


BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Bir Mektubun Var / Yosun Gözlü Sevgilim - Hülya - 45'lik
İstanbul Hatırası / Neden Olmasın - Yonca - 45'lik
Bekle Gülüm / Ateş - Öncü - 45'lik
Benim Şarkılarım - CD - Yaşar
Siyah Işıklar - CD - Yaşar
Yemin Ettim - CD - Yaşar

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar