HİLAL ÇETİNDER

KADINCA KARARINCA

23 Mayıs 2020 Cumartesi 12:53
HİLAL ÇETİNDER

Sinemanın, görkeminin arkasına saklanarak da olsa kendini sevdiren iki önemli gücünden biri hayattan, düşüncelerden kaçış yolunu aralamaksa, diğeri hayatın içinden geçmesi olmalı... Senarist ve yönetmen Sarah Polley’nin bağımsız sinema dünyası, ikincisine daha çok yaklaştırıyor bizi. 

Asıl kadın ve sadece silüet olarak beliren erkeğin görüldüğü açılış sekansının hemen ardından beş yıllık evliliklerini, getirdikleri ve götürdükleriyle yaşayan Margot ve Lou ile tanışıyoruz önce. Bu birliktelik, Margot’nun hayatına tesadüflerle(!) giren (Daniel) ikinci adam çıkmazıyla sınanıyor. 

Sarah Polley, Margot’nun dünyası, bakış açısı ve en nihayetinde seçimleriyle kuruyor olay örgüsünü. Kadın-erkek ilişkilerine dair kurduğu bakış açısına göre öznesi yüklemi değişmeye meyilli, düşündürmeye iten cümleleri, filmin can alıcı noktası. Kendi dünyalarında eğlenceli bir birliktelik yürüten Margot ve Lou’nun aslında pek de yolunda gitmeyen, hatta yüzeyselliğiyle zamanla monotonluğa kayan evlilikleri örneğin, ya da ‘yeni’ye karşı duyulan ilgi, merak, fiziksel çekim ve belki toplamıyla gelen ‘aşk’...  Oysa dillendirmesek de biliriz, hemen çoğu birliktelik yazıya hatta düşünceye dökülmeyen monotonluğu da taşır yanında; günü geldiğinde yüzeye çıkmak üzere. Tıpkı, ‘yeni’nin yanında getirdiği bilinmezliği, sanki sonsuzmuş gibi gelen kandırmacalı heyecanı gibi...

Filme ismini de veren Leonard Cohen’in ‘Take This Waltz’ şarkısı boyunca Daniel ile Margot’nun etrafında durmadan dönen kamera, bu alev almaya hazır ilişkiyi başından sonuna tüm evreleriyle mükemmel yansıtıyor. Yaşanamayan, geride kalmış ya da yokluğu hissedilenleri bertaraf edercesine eskisinde ne eksikse onunla çoğalan, giriş gelişme ve sonucu layıkıyla veren. Film, sadece bu sahne için bile izlenir...

Aşk üçgeni, aşkın gücü ya da yıkıcığı sinemada görmeye alışık olduğumuz temalar. Polley’nin erkek karakterleri öteleyip kadın karakterine yüklediği filmi, sanki hep yanımızdaymış gibi düşündüğümüz ya da sadece bir el uzatmalık mesafede gibi görünen mutlulukları kesip biçiyor ve bunu yaparken Michelle Williams’ı o çok yakıştığı sahneye davet ediyor. Williams’ı, kocasını severken aşka yakalanan Margot karakterinde izlemek, mimikleri ve doğallığıyla filme hakkını her hareketiyle teslim edişini gözlemlemek müthiş keyifli...

Renkleriyle, zamansızlığıyla, sıkışmışlığı sindirmek için sanki tiyatro dekorunun içindeymişcesine özgürce dolaşan anlatımıyla klasik aşk üçgeninin dışına taşıyor ‘Bu Dans Senin’. Sakin ritmine inat kıra döke hayatın içinden geçen hikayesiyle belki daha çok kadın izleyenini (cinsiyetçilik gibi oldu) yakalayacak olsa da, ilgiyi hak ediyor... Sarah Polley’in taraf tutup tutmadığının kararı ise izleyicide... HİLAL ÇETİNDER

 

Yönetmen: Sarah Polley

Senaryo: Sarah Polley

Oyuncular: Michelle Williams, Seth Rogen, Luke Kirby, Sarah Silverman

IMDb: 6,5

GALERİ


Diğer Yazılar