HİLAL ÇETİNDER

BİZİMKİSİ BİR AŞK HİKAYESİ, SİYAH-BEYAZ FİLM GİBİ BİRAZ...

29 Nisan 2021 Perşembe 20:08
HİLAL ÇETİNDER
18 günlük tam kapanma döneminde geçmişe dönelim, siyah - beyaz klasiklere de yer verelim istedik. Elbette sayısız klasik film var. Görece daha az bilinenlerden, gün gün, 18 film seçkisi:
 
1- William Wyler'dan olabildiğince sert, hüzünlü, tadı damakta, zamansız bir klasik. Washington Square romanından uyarlanan The Heiress / Miras (1949), ‘beylik bir konu klişeye yaslanmadan da anlatılır’a mükemmel örnek.

Zengin ama sosyal becerileri zayıf genç kadınla, fakir ama uyanık (servet avcısı) adamın ilişkisi, baba-kızın o olmamışlığı... Büyük kısmı tek mekanda geçen atmosferiyle, hele benim gibi seveni için büyüleyici bir dönem filmi.
Olive de Havilland harika, ki Oscar'ı da almış zaten.
Meraklısına, kitapla aynı isimli, 1997 yapımı yeniden çevrimi de mevcut.

 

Yönetmen: William Wyler / Oyuncular: Olivia de Havilland, Montgomery Clift / IMDb: 8,2

 

2- Sıradan bir adamın sıradan hayatından kesit sunan Marty (1955), gündelik hayata, yalnızlık ve baş etmeye dair sıcacık hikaye anlatıyor.
34 yaşında, hala annesiyle yaşayan, evlilik baskısıyla ve hayatının kadınını bulamamakla cebelleşen Marty’i tanımak çok keyifli. Bu kadar basit bir konu ancak bu kader sade ama eğlenceli ve etkili anlatılır...
Kağıt üzerinde karakterine benzer şekilde albenisi yokmuş gibi duran filme duyulan sevgi, ödül (Cannes, Akademi) mıknatısı olması boşuna değil... Dönemin aile hayatına, kültürel yapısına dair tespitleri, öncesi/sonrası karakter çatışması nokta atışı.
 
Yönetmen: Delbert Mann / Oyuncular: Ernest Borgnine, Betsy Blair, Esther Minciotti / IMDb: 7,7
 


3- Frank Capra harikası, bol Oscarlı It Hapenned One Night / Bir Gecede Oldu (1934), tam bir Hollywood klasiği.
“Benden sonraki bütün romantik komediler bir karemi çalacak” der gibi sanki...

 

Yönetmen: Frank Capra / Oyuncular: Clark Gable, Claudette Colbert / IMDb: 8,1

 

4- Yine bir Capra klasiği... Mr. Smith Goes to Washington (1939) ABD güzellemesi belki, ama güce ve tapanlarına had bildirme iyimserliğine, hayal bile olsa siyasetteki dürüstlük mücadelesine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var sanırım.
Capra, kişisel çıkarla siyaset arasındaki sistematik çarkı çok güzel kuruyor. Tüm siyasi partiler seyretse keşke, eteğindeki taşı dökse. Biz bu katarsis abidesinden nasiplenirken, ‘karar vericiler’ de kendilerini görür belki...
 
Yönetmen: Frank Capra / Oyuncular: James Stewart, Jean Arthur / IMDb: 8,1

 


5- Elbette 1963 yapımı Tengoku to jigoku (High and Low)... Şahane film. İlk yarıdaki dramatik olay örgüsü, ikinci yarıda harika bir polisiyeye dönüşüyor. Finalse soğuk dram. Hala seyretmeyen varsa, bir Akira Kurosava filmi bu kadar ertelenmemeli.

Yönetmen: Akira Kurosava / Oyuncular: Toshiro Mifune, Tatsuya Nakadai and Kyōko Kagawa / IMDb: 8,4

 


6- Dokunaklı, güzelim Make Way for Tomorrow (1937), ortak mekanlarda yaşamak zorunda kaldığımız pandemi döneminde daha bir anlam kazanıyor sanki.
Evsiz kalan yaşlı çiftin, çoktan ailelerini kurmuş orta yaşlı çocuklarının yanına sığın(ama)ma hikayesi...

Yönetmen: Leo McCarey / Oyuncular: Victor Moore, Beulah Bondi / IMDb: 8,2

 


7- 1949 yapımı seri cinayet filmi Kind Hearts and Coronets, İngiliz tarzı mizahıyla, hınzır bir kara komedi. Riyakar, cüretkar ama öte yandan centilmence intikam hikayesi.
Sekiz kişiyi canlandıran Alec Guinness'e de sevgiler tabii...

Yönetmen: Robert Hamer / Oyuncular: Dennis Price, Alec Guinness / IMDb: 8

 


8- Benzer tondaki Charlie Chaplin kara komedisi Mösyö Verdoux (1947), diğerinden iki yıl önce çekilmiş. Gerçek seri katil (Fransız kadın avcısı Henri Desire Landru) hikayesine sihirli değneğiyle, zarif Chaplin dokunuşu...

Yönetmen: Charlie Chaplin / Oyuncular: Charlie Chaplin / IMDb: 7,9

 


9- 1950'lerden psikolojik bilim kurgu The Indredible Shrinking Man... Klasik Amerikan ailesinin üstünde kala bulutlar dolaşır. Gerçekten de bulutun yaydığı radyoaktif maddeyle yavaş yavaş küçülen bir adamın hikayesini anlatıyor film. Doğal olarak, Marvel filmlerindeki gibi fantastik oluşum içine girmeden hem de. Özellikle ikinci yarıda kibrit kutusundan bile küçük adamımızın hayata kalma mücadelesi, objelerin boyutuyla oluşturulan mimari etkileyici. Ama asıl önemi psikolojisi. Kendini dünyanın merkezinde gören küstan insanoğlunu resmettiği durum.

 

Yönetmen: Jack Arnold / Oyuncular: Grant Williams, Randy Stuart / IMDb: 7,6

 


10- 1930’lardan tatlı mı tatlı taşlama My Man Godfrey (1936) tam bir Hollywood klasiği.
Salon komedi ustası Gregory La Cava’nın bu geveze filmi, çılgın bir sahneyle açılıyor. İkinci yarıda biraz yön değiştirse de, zenginlere neler ediyor neler... Şahane komedi.

Yönetmen: Gregory La Cava / Oyuncular: William Powell, Carole Lombard / IMDb: 8

 


11- Otto Preminger'den kara film Angel Face (1952).
Güzel ve zengin, femme fatale Jean Simmons (ki role çok yakışmış) ile peşinden entrika ve felakete sürüklenen saplantılı Robert Mitchum.

Yönetmen: Otto Preminger / Oyuncular: Jean Simmons, Robert Mitchum / IMDb: 7,3


 

12- George Cukor’un Gaslight'i (1944) uzaktan bakıldığında 'nasıl olur ki...’ şaşkınlığıyla küçümseyip, anlamakta zorlandığımız psikolojik baskı gibi karmaşık bir süreci izliyor... Gaslighting denen manipülasyon yöntemini, taciz türünü işleyen iyi örneklerinden biri.

Yönetmen: George Cukor / Oyuncular: Charles Boyer, Ingrid Bergman / IMDb: 7,8

 


13- 1948 yapımı The Big Clock, tam kıvamında bir polisiye drama. Gerilimi, hikayesi, oyunculuklarıyla (Charles Laughton var üstelik) kara filmin güzel örneklerinden biri...

Yönetmen: John Farrow / Oyuncular: Ray Milland, Charles Laughton, Maureen O'Sullivan / IMDb: 7,7

 

 

14- Yine Otto Preminger’in (Advise & Consent) Washington’da Fırtına' sı (1962)’, zamanında çok tartışılmış, insanoğlunun sınır tanımayan çirkinliğini de ele alan, kitap uyarlaması şahane politik gerilim - dram. Türü sevenler için...

Yönetmen: Otto Preminger / Oyuncular: Henry Fonda, Walter Pidgeon, Charles Laughton / IMDb: 7,7


 

15- İşte zamansız şahanelerden biri...
‘Seyir zevkini bozmamak için hakkında hiçbir şey anlatmayın’a tam oturan suç, mahkeme filmi Beklenmeyen Şahit / Witness for the Prosecution (1957), en güzel Agahtha Christie uyarlamalarından biri...

Yönetmen: Billy Wilder / Oyuncular: Tyrone Power, Marlene Dietrich, Charles Laughton, Elsa Lanchester. / IMDb: 8,4

 

16- Brief Encounter (1945), bana kalırsa, sinema tarihinin en güzel aşk filmlerinden biri. Kısa süren bir aşkı geriye dönüşlerle anlatır. İç sese gizlenen yasak aşkı... Kusursuz bir David Lean filmi.

Yönetmen: David Lean / Oyuncular: Celia Johnson, Trevor Howard / IMDb: 8

 

 

17- Fransız filmi Gün Ağarıyor / Le Jour Se Leve (1939), daha o zamanlar, geriye dönüşlerle anlatıyor hikayesini. İşlenen cinayetin sonrasında, bir gecede geçiyor film. Jean Gabin'i gencecik görmek, neredeyse tanıyamamak da ayrı keyif. Aşk cinayeti çevresinde dolana dururken geri dönüşler, işçi sınıfından François'nın (katil) sonlara doğru kalabalığa sövdüğü, içini döktüğü sahne harika... Meraklısına, filmin ABD versiyonu da mevcut: The Long Night, 1946

Yönetmen: Marcel Carné / Oyuncular: Jean Gabin / IMDb: 7,8



18- Mary Jane Ward'un yarı otobiyografik romanından uyarlanan The Snake Pit (1948),
şizofren kadının hastalık öncesinde başlayan sürecini, çocukluk travmaları da dahil akıl hastanesi temasını çok başarılı işliyor.
Akıl hastaneleri ve hastalarla ilgili (bu kadar detaylı) ilk film olma özelliğini de taşıyor.
 
Yönetmen: Anatole Litvak / Oyuncular: Olivia de Havilland, Mark Stevens, Leo Genn, Celeste Holm, Beulah Bondi, Lee Patrick / IMDb: 7,6
 
HİLAL ÇETİNDER


Diğer Yazılar