HİLAL ÇETİNDER

BUNLARI İZLEDİM-1

17 Nisan 2022 Pazar 15:41
HİLAL ÇETİNDER

Dijital platformu, salonu, televizyonu, DVD'si derken eski, yeni birçok filme, diziye, belgesele ulaşmak geçmişe göre daha zahmetsiz bugün. Artık, seçeneğimiz, film yelpazemiz çok geniş ve renkli. Son dönemde izlediklerimi, anımsadıklarımı art arda sıraladım:

 

Splendor in the Grass (1961)

Dönemin getirip götürdükleriyle ergenliği, toplum ve ebeveyn otoriterliğini, bastırılmış duyguların beraberindeki çelişkileri kurcalayan en güzel filmlerden bence… İç burkan finaliyle ‘zaman denen şey…’i yüzümüze çarpar ya bir de… Oscarlı senaryosu, Elia Kazan’ın Hollywood klişelerine uzak dokunuşuyla sıra dışı melodram olmayı başarıyor.

 

C'mon C'mon (2021)

Tatlı, minimalist ama bir o kadar da iddialı proje. Mike Mills, Amerikan sinemasındaki yeni ‘duygusal, basit öykü’ arayışının izinde bir gazeteciyle küçük yeğenini çıktıkları yolculukta birlikte ‘büyümeye’ davet ediyor…

 

Alice in den Städten (1974)

C'mon C'mon demişken... Bir başka yol filmi daha; ama mekan bu kez Almanya. Bir gazeteciyle, küçük kızın serüveni. Fotoğraf, manzara, diyalog, vicdan ve Wim Wenders’in ustalık yolundaki önemli adımı…

 

White Heat (1949)

Eskilerden, yönetmen Raoul Walsh’ten... Suç filmleri klişelerini ıskalamayan, ana-oğul arasındaki saplantılı ilişkiyle klasik kara filmlerden ayrışıyor; düşmeyen temposu, dur durak bilmeyen olay örgüsüyle…

 

The Song of Lunch (2010)

İki eski sevgiliyi öğle yemeğinde buluşturan bu kısacık (50 dakika) TV filmi (yönetmen Niall MacCormick) Christopher Reed’in şiirinden uyarlama. Şiir eşliğinde Alan Rickman ile Emma Thompson ziyafeti. Bırak eski, eskide kalsın…

 

Tanghi Argentini (2006)

Gününüzü güzelleştirecek nefis, yönetmen Guy Thys’nin Oscar adayı olmuş 15 dakikalık kısa filmi. Orta yaşlı adama arkadaşı, tangonun tutku, öfke olduğunu, bir panter gibi dans edilmesini söylüyor ve…

 

Paranoiac (1963)

Geceye uygun, (neredeyse) psikolojide değinmediği dal bırakmayan Paranoiac (yönetmen: Freddie Francis) çılgın geriliminin yanında sinematografisi ve oya gibi örülmüş detayları için bile seyredilir.

 

À ma soeur! (2001)

Fransız sinemacı Catherina Breillat'nın iki kardeş arasındaki aşk-nefret ilişkisini, rekabetini, masumiyet ile cinsel uyanış arasındaki ikircikli alanı anlatan etkileyici filmi.  Yönetmenin, 'ne oldu, nasıl oldu da böyle bir son oldu?' filmlerinden. Zor öykü, çok zor final... İki kızkardeşi canlandıran oyunculardan biri (Roxane Mequida) 20, diğeri Anais Reboux 14 yaşındaymış filmin çekildiği tarihte. İdealize edilmiş güzellik/ cinsellik ve karşıtlığı… Genç kadının cinselliği hatta çocuk pornosu eleştirisiyle bir süre yasaklanmış kimi ülkelerde. Tartışmalı film, tartışmalı yönetmen haliyle…

 

Der Wald vor Lauter Bäumen (2003)

Maren Ade'nin bu ilk filmi, Toni Erdmann'dan önde geliyor benim için. Her şeyin sıradan göründüğü hikayesinde iç içe geçen sosyal beceri, başarı, en nihayetinde depresyonu yalnızlıkla öyle etkili buluşturuyor ki... Karakterin yalnızlığını, kırılganlığı iliklerimize kadar hissettiren cevher adeta...

 

Slava (2016)

Siyasal ve sosyal sistem, yolsuzluk… Dürüstlüğün bu denklemde yeri yok haliyle... Ferhadi 'Kahraman' için belki bu filmden de esinlenmiştir biraz; kim bilir... Türkçe ismi 'Kol saati', senaryonun da kalbi aynı zamanda... İyi bir Bulgar filmi. İstanbul Film Festivali İnsan Hakları'nda yarışmıştı. Sade bir anlatımı var, oyunculuklar da çok iyi destekliyor bu anlatımı.

Yönetmenler Kristina Grozeva ile Petar Valchanov'un önceki filmleri Urok da, Slava gibi sınırlar zorlandığında düşülen ahlaki ikilemlere dair başka hikaye anlatıyor. İkisi de tavsiye edilesi.

 

The World of Us (2016)

Güney Kore yapımı The World of Us (yönetmen: Yoon Ga-eun) çocukların masum-acımasız dünyasını, aralarındaki çatışma ve akran zorbalığını, sosyal farklılıklar ve ebeveyn etkisiyle çok güzel anlatıyor. Arkadaşlığın büyüleyici, karmaşık tasviri çok etkileyici.

 

Varjoja Paratiisissa (1986)

Çöp kamyonu şöförü ile market kasiyeri kız bir dizi olay sonucu kendilerini Estonya’ya yol alan Rus gemisinde buluyor. Muhteşem Fin yönetmen Aki Kaurismaki üçüncü uzunmetrajlısında, kapitalizmin çarkları arasında ufalanmayı reddeden bir başka ’kaybedenler kulübü’ üyelerini anlatıyor. Türkçe adı Cennetteki Gölgeler.

 

Anatomy of Scandal (2022)

Netflix’te başladı; ilgilenenlere duyurulur. Aldatma ile açılan, sansasyon, taciz, tecavüz ve ‘me too hareketi’ne dönüşmesiyle bol suçlamalı, mahkeme salonlu devam eden altı bölümlük dizi. Yönetmen S. J. Clarkson.

HİLAL ÇETİNDER

GALERİ


Diğer Yazılar