HİLAL ÇETİNDER

'KARA FİLM'LERİN İZİNDE...

27 Eylül 2021 Pazartesi 20:57
HİLAL ÇETİNDER

Sinema sanatının geçmişini süsleyen siyah beyaz filmlerle ilgili bir dolu değerlendirme, beğeni listeleri, öneriler, seçmelerle dolu internet siteleri. 
Bunlardan yararlanmak, zaman zaman dışına taşıp merakın peşinden giderek 'Yedinci Sanat'ın uçsuz bucaksız külliyatında keşfe çıkmak, çoğu ıskalanmış  sağlam filmleri bulmak işin çok keyifli yanı. 
Bu yazıda 'kara film'lerle melodramların izini sürdük.

 

 

 

 

 

 

 

Dobro Pozhalovat, Ili Postoronnim Vkhod Vospreshchyon (Hoş Geldiniz, Veya Girmek Yasaktır, 1964)

Elem Klimov'un doğanın göbeğinde, izci/yaz kampında geçen, neredeyse tamamını çocuk oyuncuların sırtlandığı film öyle tatlı ki, mizahıyla, yer yer gerçeküstü anlatımıyla özel ilgiyi hak ediyor kesinlikle...

Çocuklardan biri 'kurallar'a uymayınca kamptan atılır…

Bir grup afacanın despot kamp müdürüne ve yancısı çürük elmaya rağmen yürüttüğü dayanışmanın hikayesi bu. İsmi ayrı, kendi ayrı güzel Hoş Geldiniz, Veya Girmek Yasaktır özellikle 'Gel ve Gör (1985)' ile tanınan Klimov'un sinemasında sıkça karşılaştığımız gelenekle karşıtlığının da iyi örneklerinden biri.


 

Something Wild (1961)

Alex Karmel'in psikolojik romanı Mary Ann'den uyarlanan Something Wild, genç bir kadının okuldan evine dönerken tecavüze uğradığı sahneyle açılıyor. Genç kadını takip ediyoruz sonrasında...

Tecavüze uğradığını sadece seyircisiyle paylaşan karakterinin yalnızlığını, iletişimsizliğini hiçbir şey olmamış gibi ört bas edişini ve içinde kopanların yansımalarını anlatış biçimi önemli. İlk bölümdeki psikoloji, hem ikinci bölümle hem finalle renk değiştirip çeşitleniyor. Pek de göz önünde olmayan kıymetli filmlerden biri...

 

 

Blast of Silence (Sessizliğin Gürültüsü, 1961)

Allen Baron’un yazıp, yönetip, oynadığı film, yalnızlık ve yabancılaşma üzerine tam tetikçi klasiği... Düşük bütçeli bir film. İlk ortaya çıktığında yeterli değeri görememiş.

Ancak, seyrettiğinizde anlayacaksınız, ki şehrin sokaklarını arşınlayan karakterin iletişimsizliğini en yalın haliyle veren, finaldeki aksaklığı saymazsak şayet, son derece etkileyici kara filmlerden biri. Gözden kaçıranlar ve özellikle türün meraklıları için gizli kalmış hazine.
 


 

The Country Girl (Taşra Kızı, 1954)
Bing Crosby, William Holden ve Oscar kazandığı performansıyla Grace Kelly'nin başrolleri paylaştığı film, aynı isimli tiyatro eserinden uyarlanmış. Gözden düşmüş alkolik bir oyuncu, bakış açısına göre değişebilen denge unsuru eşi ve oyuncuyu yeniden tiyatroya döndürmeye çalışan yönetmen arasında yaşananları anlatan film, tam karakter draması.

 

 

Separate Tables (Ayrı Masalar, 1958)
Oyun uyarlamalarından devam edelim: Bol yıldızlı (ve ansambl) oyuncu kadrosuyla (Rita Hayworth, Deborah Kerr, David Niven, Burt Lancaster) göz dolduran Ayrı Masalar da psikolojik sorunlardan çıkmazlara, insana dair türlü halleri anlatan iyi bir dram.

Birbirini tanımayan, kendi dünyalarında problemler yaşayan karakterlerin konuşlandığı, tabiri caizse 'sığınak' otelde geçen filmde David Niven'ın canlandırdığı karakteri merkeze alan hikayeye, diğer karakterlerin inişli çıkışlı ilişkileri eşlik ediyor. David Niven'ın ilk ve tek Oscar'ını bu rolüyle kazandığı bilgisini de not düşelim..


 

Le Crime Ne Paie Pas (1962)
İntikam, entrika, ihanet, kıskançlık ve ölüm gibi ortak temalı dört kısa (daha doğru deyişle farklı mekan/dönemde geçen üç hikâyeli ve çemberi açıp, kapatan ana hikâyeli 3 + 1) filmden oluşan Fransa-İtalya ortak yapımı Le Crime Ne Paie Pas, kara film ustalarından Fritz Lang'ın tarzını da çağrıştıran suç, 'kusursuz cinayet' antoloji filmi...

 

 

Detective Story (Dedektif Hikayesi, 1951)

William Wyler’ın yönettiği Detective Story de oyun uyarlaması filmlerden. Tek mekanda (karakolda) geçiyor ve dedektif ekibinin bir gününü anlatıyor. Kirk Douglas’ın canlandırdığı prensip sahibi dedektif karakterinin ‘hassas noktası’ sorunlu. Ancak, karakol içindeki çok boyutlu hareketlilik ve mekan kullanımı çok iyi.

 

 

Carrie (1952)

Theodore Dreiser'ın romanından uyarlanan, yine bir William Wyler klasiği Carrie ağdalı, zamanının ötesine taşan melodramlardan.
Kadın-erkek, (yasak) ilişkiler, toplum ve ahlak kurallarıyla ilerleyen hikâye günümüzde uyarlansa nasıl bir film çıkardı ortaya, insan merak ediyor doğrusu... Uyarlandığı kitap ise zamanında (1900) hem fazlasıyla yerilmiş, sansüre uğramış, hem de gerçekçi bir örnek olarak kabul görüp övülmüş.

 


 

Scandal Sheet (1952)

Kıyıda köşede kalmış kara filmlerden biri... Gazetecilik ve etiğiyle paralel ilerleyen bu suç hikayesi, Samuel Fuller'ın 'The Dark Page' romanından uyarlanmış. Türü sevenleri memnun ederken, birçok açıdan gazeteciliği de masaya yatırarak ilgi çekiyor.

 

 

The Fallen Idol (1948)

Söylenen kadar söylenmeyenin, görünen kadar görünmeyenin önemini layıkıyla vurgulayan parlak bir Carol Reed filmi.
Şüpheli ölüm üzerinden ilerleyen hikaye, Reed'in bir sonraki yıl çekeceği nefis kara filmi The Third Man gibi Graham Greene uyarlaması.

 

 

The Bad Seed (Canavar Tohumu, 1956)

"Rhoda Hakkında Konuşmalıyız"... Mervyn LeRoy'nun yönettiği, aynı adlı tiyatro eserinden uyarlanan film, psikolojik gerilim olmanın ötesinde, 'kötü çocuk' konusunu ele almasıyla da önemli.

Çocuk oyuncu Rhoda'yı canlandıran Patty McCormack gibi filmde yer alan isimler tiyatro eserinde de birlikte rol almış.

Evin fazla mükemmel küçük kızını canlandıran Patty McCormack, ufak tefek roller ve TV dizilerini saymazsak, bir sinema filminde ilk başrolünde.

Final sonrası oyuncuların tiyatro sahnesindeki gibi seyirciyi selamlaması, baştan sona hız kesmeyen gerilimin yumuşatma çabası olarak da görülebilir.

The Bad Seed'in aynı isimli yeniden çevrimi de yapıldı. Ayrıca, Kötü Tohum adıyla 1963 yılında uyarlanan, orijinal filmin aksine daha fazla dış mekana yer veren Yeşilçam versiyonu da (Lale Oraloğlu, Alev Oraloğlu, Nedret Güvenç Suna Pekuysal, Öztürk Serengil) var filmin. Hatta Yeşilçam, kendi versiyonu için, "Bugüne kadar yapılan en iyi psikolojik gerilim filmlerinden..." övgüsünü de esirgememiş.

HİLAL ÇETİNDER

 



Diğer Yazılar