HİLAL ÇETİNDER

HİÇ BİTMEYEN SORUNUN FİLMİ

06 Aralık 2020 Pazar 21:42
HİLAL ÇETİNDER

‘İnşallah (Inch’Allah) İsrail- Filistin’e odaklanan, meselesi olan filmlerden. Coğrafyasıyla zıtlık oluşturan ve bunu artı hanesine usulca iliştiren yönü ise savaşı göz önüne sermektense evrileceği noktayı doğal akışa bırakıp, sömürüden uzak durmasında büyük ölçüde. Kaçınılmaz yanıysa, bu akışın doğal da olsa ‘taraf’ıyla gelmesi tabii...
Baş karakteri Chloe, filmin orta yerinde (gerçek anlamda!) ve ‘insan’ rolünde. Yaşanan, altında yatan, en üste oturan tam da bu nokta bana kalırsa. Kanada’dan gelip Filistin kampında doktorluk yapan Chloe, İsrail’de oturuyor ve her gün Ramallah’taki kliniğe gidiyor. İki ‘şehir’ arasında mekik dokuyan Chloe’nun gözünden, taraflarla kurduğu diyaloglarla ilerliyor hikaye. Gündüzleri Filistinli Rand, akşamları İsrailli sınır askeri Ava ile geçiriyor vaktini. ‘Bütün kızlar toplandık’ karesi içinde asla buluşamayacak bu üç kadını topluca görebileceğimiz anlar Chloe aracılığıyla gönderilen küçük bir hediye ya da selamla sınırlı sadece. Tarihin henüz yazamadığını, kurmaca da yazmıyor; baş karakteri ne kadar dirense de, fiziksel ve ideolojik engeller geliyor önümüze.
Filmin gerçekliğindeki en büyük pay, ‘Chloe’yu canlandıran başrol oyuncusunun varlığı şüphesiz. Diğeriyse o bitmeyen, yıllara yayılan atmosferin ağırlığıyla huzursuz geçen zaman. Tüm gün klinikte ve çocuklarla geçen günün ardından sınır kapısından geçip, akşam Ava’yla yudumluyor içkisini. İçkiler içiliyor belki ama kimsenin keyfi yerinde değil... Savaşın nahoşluğunu, yürek yakan görüntüleri Chloe’nın iç savaşına dönüştürmeyi yeğliyor yönetmen. Öte yandan, son yarım saatine sıkıştırıyor can yakan vuruculuğunu.
Tıpkı Chloe gibi yönetmen Anais Barbeau-Lavalette’ de olabildiğince dışarıdan bakmaya çalışıyor meseleye, ancak ‘Tavrınız, yaklaşımınız ne olursa olsun, en çekimser halinizde bile taraf olursunuz (olmalısınız)’ diyor öte yandan. Zıtlaşma ve çatışmalar, birinin diğeri üzerinde kurmaya çalıştığı baskı, taraf olmayı hatta şiddeti meşrulaştırır ya zamanla; zulüm görenler zamanla kimlik kazanır veya tanıdıkça kimlikleşenlerin gördüğü zulüm fark edilir. Bir yanda ‘vicdanının sesi’, diğer yanda ‘bu senin savaşın değil’ gerçeği…
Temenni sözü ‘İnşallah’, bir kurmaca tabii... Ama biliyoruz ki yönetmenin de gerçeği aynı zamanda. Aslen Kanadalı belgeselci olan yönetmen, özgeçmiş kökenine inip belgeselleştirseydi meseleyi, bu kurmacadan çok da farklı yaklaşmazdı sanırım. Belki finalde o son noktaya da yöneltirdi kamerasını, o kadar… Orta Doğu’da geçen ve hiç bitmeyen soruna değinmesi açısından etkili bir film İnşallah...

HİLAL ÇETİNDER

Yönetmen: Anais Barbeau-Lavalette
Senaryo: Anais Barbeau-Lavalette
Oyuncular: Omri Ilan, Lionel Calniquer, Gil Desiano, Evelyne Beochu
IMDb: 6.9

GALERİ


Diğer Yazılar