1916’da İstanbul’da doğan Orhan Avşar, ortaokuldan sonra ailesiyle Arjantin’e yerleşti. Gençlik yıllarını bu ülkede geçirirken solfej, armoni, bandoneon dersleri aldı ve iyi bir bandoneonist oldu. 1935-37 arasında Arjantin ve Avrupa’da orkestralarda çalıştıktan sonra ülkeye döndü, Ertuğrul Soysal (bandoneon, akordeon) ve Selçuk Kaskan’la (vokal) 1938'de Orhan Avşar Tango Orkestrası’nı kurdu. Atatürk'e tangolar çalmış ilk kadroda bu üçlüden başka Avşar’ın kardeşi Turhan Avşar da (bandoneon) vardı.
24 Temmuz 1921'e İstanbul'da dünyaya geldi .Haydarpaşa Lisesi’nde okurken, Kadıköy Halkevi Caz Orkestrası’nda klarnet çalmaya başladı. 1944’de metalurji yüksek lisans için ABD’ye gitmiş, orada orkestralarla çalmış ve opera eğitimi alarak yurda dönmüştü. Yurda dönüşünde İstanbul Belediye Konservatuvarı Şan Bölümü’ne girip mezun olmuştu. Sonra İstanbul Operası’nda ses sanatçısı olarak görev aldı, besteler yazdı. "Tosca" operasında "Scardia" rolünü oynadı. Askerliği sırasında Ankara Orduevi’nde müzik yaparak sahnesini geliştirmişti.
21 Mart 1967’de İstanbul’da doğdu. Pertevniyal Lisesi`ni bitirdi. Heavy metal ülkede yeni yeni tanınıyordu. Mahalleden arkadaşı Hakan Utangaç’la TRT 3’teki Stüdyo FM programı ve plaklar aracılığıyla Batı’da müzik adına olan biteni izlemeye başladı. İstanbul Üniversitesi Antropoloji Bölümü'nden mezun oldu.1987'de Hakan Utangaç ile Pentagram grubunu kurdu. O dönem Türkiye’de sert ve İngilizce müzik yapmak zordu ve konser verirken, kayıt yaparken zorlanıyorlardı. Besteler birikmiş, albüm vakti gelmişti.
1944’de Adana’da doğan, 1962’de Mavi Gölgeler grubuyla müziğe başlayan Okan Dinçer, üniversite için gittiği İstanbul’da Gökçen Kaynatan Orkestrası’yla profesyonel müziğe adım attı. Devamında Durul Gence 5’e geçti ve bu gruptan da ayrıldıktan sonra Adana’dan arkadaşları Zafer Dilek (gitar) ile İzzet Bici (vokal, gitar) ve İstanbul’daki arkadaşları Taner Öngür (bas gitar), Türker Özdoğan (tenor saksafon), Metin Tekmen’le (davul) Okan Dinçer-Kontrastları kurdu.
1951’de Ankara’da doğdu. Babası Türk Sanat Müziği bestekârlarından Hayri Yenigün'dü. İlkokulda mandolin ile müziğe adım attı. Okul yıllarında gitara geçti ve Ankara Deneme Lisesi’nde okurken Milliyet Liseler Arası Müzik Yarışması’na katıldı. Grup kurarak gece kulüplerinde, lokallerde çaldı ve profesyonel müziğe geçti.
1955’de İstanbul’da doğdu. Genç yaşta davul çalmaya başladı ve çeşitli gruplara girip çıktı. Özellikle Anadolu popun gözde olduğu dönemde vitrindeki isimlerden biriydi. Kardaşlar’da Hüseyin Sultanoğlu bir süre F. Almanya’da yaşayacağını söyleyince yerine Ağustos 1971’de Fehiman Uğurdemir’le birlikte gruba katılmıştı.
9 Eylül 1909’da İstanbul’da doğdu. İlkokulda klasik piyano dersleri aldı. Berlin’de yaşarken arkadaşlarıyla caz çalmaya ve orkestra şefliği okumaya başladı. Piyanonun yanında gitar, kornet, klarnet, saksafon, trompet, trombon da öğrendi. Paris’e geçti ve düzenlemeler, film müzikleri yazdı.
1 Mayıs 1902 Kıztaşı-İstanbul doğumlu Hasan Fehmi Ege, 12 yaşında Şehzadebaşı Ferah Tiyatrosu’nda ustaların arasında keman çalmaya başladı. Bestekar İsmail Hakkı ile Ali Rıza Bey’in öğrencisi olmuş, ilk bestelerini alaturka yapmıştı. Sonra alaturkadan alafrangaya geçti ve sessiz filmler zamanında sinema salonlarında piyano çaldı.
1955’te doğdu. 15 yaşında Kadıköy Maarif Koleji’nde gitar çalmaya, 20 yaşında cazla ilgilenmeye başladı ve çeşitli gruplarda yer aldı. 1985’den itibaren yerli ve yabancı caz etkinliklerine katıldı. 1994’de 'Önder Focan JAZZ GUITAR' kasedini ve 'Önder Focan Group-ERKEN' CD’sini yayınladı.
1969’da İstanbul’da doğdu. Yedi yaşında piyano çalmaya ve klasik müzik eğitimine başladı. Lise yıllarında Faris Akarsu ile piyano çalıştı, senfonik rock gruplarında ve caz gruplarında yer aldı. İstanbul Oda Orkestrası’nda altı yıl tenorluk yapan Benba, 1990’dan itibaren caza ağırlık verdi ve Can Kozlu ile caz tarihi ve teorisi çalıştı; albümlerde yer aldı.
1952’de İstanbul’da doğdu. 1972’de dört arkadaşı ile Grup Marşandiz'i kurdu. Marmara Üniversitesi Piyano Bölümü'nden mezun oldu.1975’te grup arkadaşlarıyla Stüdyo Marşandiz'i açtı. 1980’de ses mühendisliğine başladı
Ağustos 1938’de İstanbul'da doğan, İstanbul Belediye Konservatuarı piyano bölümünü bitiren Güven Aydın, profesyonel müzik hayatına 1957’de Güven Aydın Dans ve Show Orkestrası’nda başladı.1957-1985 arası bu orkestra ile İngilizce, İtalyanca, İspanyolca müzik yaparak, her zevke hitap ederek İstanbul ve İzmir lokallerinde, pavyonlarında çalıştı.
1947’de Ankara’da doğdu. Dört yaşında iken babası Kemal Eroğlu’ndan piyano dersleri alarak başladığı müzik eğitimine Leyla Atak ile devam etti. 1955’te piyanist Mithat Fenmen’in öğrencisi oldu. TED Ankara Kolejinde okudu. 1960’ta Ankara Devlet Konservatuvarı piyano bölümüne girdi, Mithat Fenmen ve Ulvi Cemal Erkin ile çalıştı. 1965’de İstanbul’da aranjör ve...
27 Ağustos 1954’te İstanbul’da doğdu. İlkokulda mandolin, genç yaşta gitar çalmaya başladı. Profesyonel müziğe adım attığı düğünlerde, lokallerde çeşitli gruplarla müzik yaparken gitarın yanında şarkı da söylüyordu. Bas gitarist eksikliğini görünce bu çalgıyı denemeye karar verdi. Bu arada yüksek öğrenimini de sürdürdü. 1982’den itibaren stüdyo müzisyeni olarak yüzlerce albümün kaydında yer aldı ve deneyimiyle yapıma çok şeyler kattı.
1944’te İstanbul’da doğdu. Profesyonel müziğe 1958’de Gökçen Kaynatan Orkestrası’nda adım attı. Mesut Aytunca ile Erol Bilem, Gökçen Kaynatan’ın grubundan ayrılarak, soyadı sonradan Erenus olacak Bilgesu Duru’ya radyo programlarında eşlik etmişti. Bir sınavın ardından radyoda program yapma hakkını Duru kazanmıştı ve Duru’nun adıyla radyoda çalabiliyorlardı.
6 Mayıs 1954'te İstanbul'da doğdu. Babası Erdoğan Altındağ'ın teşviki ile yedi yaşında mandolinle müziğe başladı. Sekiz yaşında akordeon ve piyano çalmayı öğrendi. 14 yaşında ise nefesli sazları seçti. Orta okulda öğrenimini yarı bırakıp ağabeyi Behiç Altındağ'ın orkestrasında çalmaya başladı.
1961’de Trabzon Sürmene’de doğdu. Adapazarı’nda ilkokulda mandolin çalmaya başladı. Lisede bas gitara geçti. Düğünlerde, pavyonda, taverna, gece kulüplerinde, gazinolarda profesyonel olduktan sonra 1980’de caza yöneldi ve Neşet Ruacan’dan kompozisyon, Ali Perret’den armoni dersleri aldı.
1910’da İstanbul’da doğdu. 16 yaşında Ankara’da Riyaseti Cumhur Musiki Heyeti’ne kabul edildi ve burada saksafon çalmayı öğrendi. Saksafonun yanında Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisiyken balo ve çaylarda orkestra eşliğinde şarkı söylüyordu İbrahim Özgür. İşi ilerletti ve Ankara Radyosu’nda Şevket Yücesaz Orkestrası’yla caz programları yaptı.
1938 İstanbul doğumlu Vural Cantürk’ün müzik yaşamı 50’li yılların sonunda başladı. Sırasıyla Neşet Can ile Şevket Uğurluer orkestralarında bas çalan Cantürk, adına orkestra kurup renkli şovlarıyla lokallere canlılık getirdi. Filmlerde oynadı.
11 Kasım 1962’de Federal Almanya’da doğdu. İlkokulda mandolinle müziğe başladı, ortaokulda flütü de denedi. Lisede de gitara geçti.İTÜ gemi mühendisliği bölümünde okudu. Okul döneminde pavyonlarda çaldı, E-5, Painted Bird, Çapkınlar gibi gruplarda ve Asım Can Gündüz’le müzik yaptı.
Ali Ulvi ile Sinema adlı YouTube kanalımda, hem gösterime giren filmler ile ilgili film eleştirileri bölümünü, hem de mutlaka izlenmesi gereken filmler hakkındaki önerilerimi sizlerle paylaşıyorum. Film analizleri kapsamında, unutulmaz filmler ve haftanın filmlerine ek olarak, Altın Küre - Golden Globe ve Oscar başta olmak üzere, uluslararası film festivalleri bünyesinde yer alan filmlere ait yorum ve tavsiyelerimi bu kanalda bulacaksınız. Kısaca, vizyondaki filmler ile ilgili, hangi filme gidilir ya da hangi filmler izlenmeli gibi sorularınızın cevapları bu kanalda olacak. Kanalıma abone olmayı unutmayın. ALİ ULVİ UYANIK
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Zamanının büyük ilgi görmüş kara komedilerinden ‘Güllerin Savaşı’ farklı bir uyarlamayla karşımızda. ‘Güller’ adını taşıyan bu versiyon birbirini tutkuyla severek evlenen mimar Theo Rose ve mutfak şefi Ivy Rose’un zaman içinde birbirlerinden nefret eden iki kişiye dönüşmesini anlatıyor. Orijinal filmde Kathleen Turner ve Michael Douglas’ın canlandırdığı ana karakterlere bu kez Olivia Colman ve Benedict Cumberbatch hayat vermiş. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/30.08.2025)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Uçan Süpürge izlenimlerimizin ikinci bölümü epey gecikti. Araya yaz ve başka bir festival de girdi. Ama ilk bölümde de vurguladığımız gibi, bu filmlerin çoğu başka mecralarda henüz karşımıza çıkmadı. Bu nedenle yine filmler eskimez diyoruz ve kaldığımız yerden devam ediyoruz.
TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı Ayşen Birgör, gökteki yıldızlar misali ışıl ışıl şarkıları bugün 19.00'da TRT Müzik'te ekranlara gelecek Yıldızlar Altında programında seslendiriyor.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Müzik yazarı, eleştirmen ve program yapımcısı Yavuz Hakan Tok'un yeni kitabı Şarkı Hikayeleri Masa Kitap yayınevi etiketiyle satışa çıktı. 240 sayfalık yapıtta Tok, 60'lardan 90'lara uzanan zaman diliminde yerli popu şekillendirmiş 80 şarkının yaratı öyküsünü, ilginç notları ve toplumdaki yeri ile rolü hakkındaki görüşlerini anlatıyor.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Hemen her öğretmenin, okul müdürünün maratona benzettiği hayatın henüz başında biri Lezzet. Başka bir deyişle; böğürtlenli, limonlu, çilekli, çikolatalı, vişneli, karamelli, karadutlu dondurmalardan henüz tatmadı, sadece vanilyalının tadını biliyor. Onunla tanışmak için sayfaları çevirmen yeterli. Çelişki Bilmez Lezzet’in Geçmiş Zaman Maceraları Uğur Vardan’ın çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor.
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.
İsmi Açık Hava Tiyatrosu; halkın ağzında Harbiye Açıkhava; kartvizitinde ise ‘Türkiye’nin Müzik Mabedi’ yazılı. Hem ülke, hem dünya kültür tarihinde bir Royal Albert Hall, Madison Square Garden, Olympia kadar önemli ve değerli bir amfitiyatro. Kent mimarisi için de önemli merkez. Batılı örneklerine benzer şekilde bir eğlence vadisinin ortasında bulunuyor.