Hollywood’da 1970'ten 1990'a yirmi yılda müthiş işler yapıyor. Taking Off'la (1971) Hollwood stüdyolarına adım attıktan sonra 1975'te başyapıtı ilan edilecek Guguk Kuşu’nu (One Flew Over the Cuckoo's Nest) yönetiyor. Filmin başrolüne Kirk Douglas dahil 10 aday arasından seçilmiş Jack Nicholson’ın devleştiği Guguk Kuşu, Forman’ın en çok gişe hasılatı toplayan yapıtı oluyor.
1999’da, dinleyicileri arasında yaptığı ankette ‘best of’un parçalarını saptar. Geçmişte farklı şirketlerden yayımlanmış parçaların haklarını bir araya toplamanın zorluğunu çokiyi bildiğinden, bunları özgün halleri yerine yeni düzenlemelerle (yazan: Eser Taşkıran) kullanmaya karar verir. Ancak, Mançoloji adlı bu best of albüme son rötuşları atarken, 31 Ocak 1999’u 1 Şubat’a bağlayan gece aramızdan ayrılır. Manço’nun ölümü ülkeyi yasa boğar ve televizyondan canlı yayımlanan cenaze törenine binlerce seveni katılır.
Bu topraklarda rockla pop müzik adına yapılan birçok yenilikte imzası olan, arayışın, dinamizmin, sol duruşun önderliğini üstlenen, çok genç yaşta arkadaşıyla Anadolu’nun binlerce yıllık müzik hazinesinden örnekleri kente taşımaya çabalayan, yorumculuğunun yanında besteleriyle de müziğimizin şekillenmesinde büyük pay sahibi olan bir sanatçıdır Muhtar Cem Karaca (doğum: 5 Nisan 1945 İstanbul).
Bu kez durum farklı; The Holdovers vitrinlik film olmasa da Giamatti'nin Oscar şansı yüksek. Tabii aynı filmle kısa süre önce gelmiş Altın Küre ödülü Oscar yarışında büyük avantaj. The Holdovers’da zengin, disiplinsiz, cahil bir grup öğrenciye Barton Koleji’nin kalın duvarları arasında medeniyeti aşılamaya çabalayan huysuz, çaresiz öğretmen Paul Hunham’ı oynuyor.
İlk filmi C-Blok'la üç yıl önce İstanbul Altın Lale'de ödülü reddeden ve basının büyük bölümünce yaramaz çocuk diye tanımlanan Demirkubuz, bugün sinemanın, medyanın baş tacı. Bu ilginç ikilemi, son gelişmeleri ve Masumiyet'le ilgili bir takım teknik konuları konuştuk Demirkubuz'la:
Sette motor dendiğinde atlar bir soldan sağa, bir yukarıdan aşağıya defalarca koşturuluyor. Başroldeki oyuncunun dikkatini çekiyor ve Atadeniz’e nedenini soruyor. Atadeniz büyük ciddiyetle alternatif sahneler planladığını anlatıyor. Oysa başroldeki oyuncu bilmiyor ki, aynı anda iki farklı filmde oynuyor.
Bütün bölümleri satın alıyor TRT ve çoluk çocuk, anne-baba, dede-nine basketbolu, smacı, koçun ne olduğunu keşfediyoruz hep birlikte. Gençler, çocuklar basketbola sevdalanıyor birden; hiçbir yerde pota yok ama. Okullara pota koyuluyor; zengin semtlerin parklarında potalar mantar gibi çoğalıyor. Fakirler de demir çember, altı delik kova ne bulursa asıyor gecekondu duvarlarına.
12 Ekim 1997; yardım kuruluşları temsilcileriyle bir avuç gazeteci İstanbul'da havalanında buluşuyor. Yolculuk önce Diyarbakır'a, oradan da karayoluyla Şırnak'ın ilçesi İdil'e. Hafta sonu Bizim İdil Festivali var; katılmaya gidiyoruz. Bulutsuzluk Özlemi konser verecek. Bizden bir gün sonra varacak İdil'e grup.
İzmir Fuarı sırasında Cem Karaca boş bir gününde Filistin pavyonunu gezerken ziyaretçi defterine ‘Egemen güçlere karşı yürütülen bütün bağımsızlık savaşlarının başarıya ulaşacağına inancım var. Namuslu bir Türk aydını ve devrimcisi olarak kardeş Filistin halkına başarılar dilerim’, yazıyor. Satırlarını okuyan Filistinliler, gazino kulisinde Karaca’ya ulaşıyor ve ondan, davalarına destek verecek bir plak doldurmasını istiyor.
Pop müziğin en kaliteli şarkı sözü yazarlarından olan, Anadolu Pop’un öncüleri arasına adını yazdıran, halk müziğini çağdaşlaştırma yolunda önemli işler yapan, ancak bu kulvarda pek uzun kalmayan, kısa yaşamında her zaman ‘kendi yolunda’ yürümüş, doğrularından ödün vermeden çizgisini korumayı bilmiş Fikret Kızılok 77 yıl önce bugün dünyaya gelir.
Kemençe deyince akla ilk gelen sanatçılardan Cüneyt Orhon. Müzik tarihinde yeri değerli ve önemli. Hem akademik, hem de popüler müzikte yaptığı çalışmalarla bir dönemin müzik zevkinin şekillenmesine büyük katkısı var. Radyo reklamlarında Orhon Reklam adlı kuşakta, gerek eşi Özdal Orhon’un yorumladığı parçalarla, gerekse enstrümantal icralarla önemli bir dinleyici kitlesi yakalıyor 70’lerin başında.
Yirmi yıl önce, Cahit Berkay'ın yaşamıyla ilgili bir kitap projesi sürdürürken, zamansızlık nedeniyle çalışma yarıda kalmıştı. Geçen bunca yıl Berkay'la ilgili doyurucu bir kitap gelmeyince, elimdeki kayıtları kağıda döküp tarihe not düşmek istedim. İşte Berkay'ın çocukluğu, gençliği ve Moğollar'ın ilk dönemiyle ilgili anlattıkları:
Artık 'Harbiye’ yok; 1834’te açılmış okulun yeni adı 14 Kasım 2016’dan sonra MSÜ Kara Harp Okulu. ‘Harbiye Marşı’ ise hala halkın en sevdiği marşlardan biri; sosyal medyaya göre birincisi. Sözleri, çoğumuza göre İstiklal Marşı kadar anlamlı. Ülkenin varlığını korumak adına, moda deyimle ‘alayına gider’ yapan, tüyleri diken diken eden söylem…
Özkan Uğur’un ardından fiilen sona eren Mazhar Fuat Özkan’ın diğer iki üyesinin yola nasıl devam edeceği merak konusu. Uğur varken de uzun süre solo çalışmalara ağırlık veren, sadece konserlerde bir araya gelen üyeler ikili olarak neler yapacak? Bekleyip göreceğiz. Ele güne karşı yalnız kalan Mazhar Alanson ile Fuat Güner’in 1960’larda başlayan birlikteliğinin öyküsünü Kentin Türküsü: Anadolu Pop/ Rock kitabından derledik:
Sezen Aksu'nun doğum günü 13 Temmuz. Nüfus kütüğünde 70; profesyonel müzikte 49. yılı Sezen Aksu’nun. Şarkıların aksine ne yaşanmamış, ne de kaybolan yıllar bunlar. Çok genç yaştan popun ana kraliçesi; yazdıkları, söyledikleri de 'Deli Kızın Türküsü'.
Yıl 1996; Teoman’ın (O zamanlar soyadı Yakupoğlu’nu da kullanıyor) ilk albümünü hazırladığı günler. Bizi, Cumhuriyet Gazetesi adına son derece sade düzenlenmiş evinde kabul ediyor ve albümüyle ilgili tüyolar veriyor:
Yeşilçam’ın en büyük güldürü ustalarından Kemal Sunal’ı yitireli 23 yıl (03 Temmuz 2000) oldu. Her ölüm erkendir ama Sunal’inki daha bir erken ve zamansızdı. Yetmişli ve Seksenli yıllarda tipten tipe girerek, orta halli komedilerle Türkiye’nin en büyük eğlence kaynaklarından biri olan Sunal, son döneminde farklı filmlerde oynamaya başlamıştı. Yetmişli yıllarda Kemal Sunal’ın başrolleri ilk günlerde geniş kitleleri yakalayamamıştı. Filmler, taşradan gelip kente kabul edilmeyi bekleyen kitleyi ele alıyordu ve bu insanlar beyazperdede kendilerinin eleştirilmesinden, onlarla alay edilmesinden hoşlanmıyordu.
Türlü olanaksızlara karşın filmleri bitirmeye kararlı Atadeniz. İskelet kostümü giyen, kafasını kaplayan muşambadan maskesi olan Kilink’in suratında hep aynı bakış. Ağzı oynamıyor ve muşambanın altından konuşuyor. Atadeniz’in bize anlattığı üzere en çok bu maskeyle uğraşıyor yapım ekibi. Muşambanın üzerine mürekkeple çizilen dudak ve dişler, Kilink kadınlarla öpüşünce siliniyor ve bütün mürekkep kadın oyuncunun dudağına bulaşıyor. Sonunda oto sanayiden bulunan özel boyayla sorun hallediliyor.
70’lerle 80’lerin gençlik ve müzik dergisi HEY’in 7 Aralık 1985 tarihli sayısında yayınlanan ‘Erkin, Bir Pizzacıda Onur Savaşı Veriyor’ başlıklı haber o günlerde büyük yankı yapmıştı. İmzasız yayınlanan haberde, gönlündeki plağı yapabilme uğruna Erkin Koray’ın bir pizzacıda piyano çalıp şarkı söylediği yazıyordu.
Kenti anlatan besteleri vardı ve grup kentli rock kavramını ilk dillendirenlerdendi. Albüm için kayıtları bitirmişlerdi. Ancak, plak şirketi şarkıların satmayacağını söyleyince makaradaki bantları sokakta yokuştan aşağı boşaltıp tüm kayıtları imha etmişlerdi. TANK 1975'de dağıldı.
Kasım’ın ortasındayız. Birçok şeyin ortasını çoktan geride bıraktık oysa… 35. Ankara Film Festivali’ni takip ediyorum. Neredeyse tümünde ben de vardım! Önce sinefil bir izleyici, ardından çok meraklı ve gönüllü bir takipçi ve nihayet profesyonel bir sinema yazarı olarak. Evim, ailem bu festival… Annemizi, ablamızı, festival başkanı İnci Demirkol’u, geçtiğimiz hafta festivalin açılışından bir gün önce yitirmiştik. Yürekte yer eden tarifi güç bir acı ile sürüyor hemen her şey… İnci’ye layık, son derece titiz ve iyi bir festival sürüyor... Dördü yerli yapım olmak üzere toplam beş yeni film merhaba diyor 15 Kasım vizyonuna!
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Ridley Scott’ın 2000 tarihli başyapıtı ‘Gladyatör’ün devamı ‘Gladyatör II’ Maximus’un oğlu Lucius’un, babası gibi Roma’nın yozlaşmış iktidarına karşı verdiği mücadeleyi ve gladyatörlükten halk kahramanına dönüşüm hikâyesini anlatıyor. Kadrosunda Paul Mescal, Pedro Pascal, Connie Nielsen, Joseph Quinn, Fred Hechinger gibi isimler olan filmde en dikkat çekici performans Makyavelist Macrinus karakterini canlandıran Denzel Washington’dan geliyor. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/16.11.2024)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Bir önceki yazımızda, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Uzun ve Kısa film yarışmalarındaki filmlerden bahsetmiştik. Bu hafta, Uluslararası Yarışma bölümündeki filmler ağırlıklı olmak üzere, festivaldeki diğer filmlere bakalım ve Altın Portakal izlenimlerimizi bitirelim. Festival izlenimlerimiz, biraz gecikmeli de olsa, Filmekimi ve Ankara Film Festivali ile devam edecek.
Didem Dilara Duman Avar’ın sunumuyla eski eserler yeni yüzler tarafından bugün 19.00'da TRT Müzik'te ekranlara gelecek Saklı Sesler programında icra ediliyor...
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Timur Selçuk'un Adam Sanat dergisinde yayınlanmış müzik yazılarının bir araya getirildiği Sana Dün Bir Tepeden Baktım Aziz Türkiye - Müzik Yazıları - 1 kitabı Eksik Parça Yayınları etiketiyle satışa çıktı. 256 sayfalık yapıt için Turgay Fişekçi şunları yazmış:
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.