Son yirmi, yirmi beş yıldır ne zaman tamamen kızlardan oluşan bir orkestra ya da grup ortaya çıksa, tarihe bakmaksızın etiket yapıştırılıyor ve ‘Türkiye’nin ilk kadın grubu ya da orkestrası’ şeklinde gururla tanıtımları yapılıyor. Oysa bu işin ucu 19. Yüzyılın başında haremdeki kadınlar orkestrasına kadar gitse de, modern anlamdaki ilk kadın orkestrası olarak 1968 doğumlu Eroğlu Kızlar Orkestrası’nı bilmekte yarar var.
TRT’nin siyah beyazlı günleri. Tek kanal ve herkes aynı programı izliyor. Videoklipler daha icat edilmemiş; Erşan Başbuğ’un bol yıldızlı ve balonlu eğlence programlarına da çeyrek var. Stüdyoya çağrılan ses sanatçılarının arkasında hep aynı saz heyeti çalıyor. Sunucunun saz heyetini teker teker tanıtması âdetten. Kadro sayılıyor; bitiş ise aynı: ‘Ve Hüseyin İleri’… Evet; Hüseyin İleri dönemin efsane darbukacısı. 1970'lerin tamamında, 1980'lerin de bir bölümünde TRT’nin hemen hemen hemen her Türk Sanat Müziği programında ritm ondan soruluyor. Ciddiyetin başrolde olduğu bu programlarda mimikleri ve sempatik performansıyla, özgün ve sıcacık koreografisiyle solistten rol çalmakla meşgul.
Bir dönemin en ünlü müzik ve gençlik dergisi Hey’in 10 Ocak 1973 tarihli sayısında yer alan ‘Annesi Barış Manço’yu Anlatıyor’ başlıklı haberin kutusunda Manço’nun ‘kimliği’ kendi ağızından şöyle sıralanıyordu:
Neydi Moretti’yi kariyerinde ilk sıralara taşıyan özellikler? Öncelikle film yaparken genel eğilimleri, modaları, halkın beğenisini hiç önemsemedi ve bunu da açık dile getirdi. En kötü filmlerin halk adına yapılanlar olduğuna inanırken ticari filmlere de özde karşı çıkmadı. Ticari film deyince işin tamamıyla argo ve basitlikle götürülmesine, mantık dışı senaryolarla, masallarla seyirciyle dalga geçilmesini eleştirdi. Kolay tüketime prim tanıyan düşük düzeyde beğeniyi, tedavisi zor hastalığa benzetti.
45 yıldır yaşamıyor Pier Paolo Pasolini ama, fikirleriyle, yapıtlarıyla her dem güncel, hep aktif. P.P.P.’yi (1922-1975) bu derece saygın kılan, adına özel gösterimler düzenleten, ‘aşılamayan entelektüel’ düzeyine yükselten başarının sinemayla sınırlı olmadığını belirtmek gerek öncelikle. Biçim ve içerik açısından birçok yenilik sunduğu sinemayla dünya vitrininde yer almasına karşın, yazarlığıyla, şairliğiyle, sinema eleştirmenliğiyle, kuramcılığıyla daha bir kabul görmüş, bu dallardaki becerisiyle daha bir saygı uyandırmış sanatçı O.
1913 Marsilya doğumlu Pourcel keman ve davul çalarak müziğe girmiş, ardından caza gönül vermişti. Klasik eğitimin verdiği temelle plakçılara farklı bir tür önermişti: Popüler ve klasik parçaları yaylılarla nefeslilere göre düzenleyip caz tadıyla albümler yapacaktı. Ancak, plakçılar öneriye sıcak bakmayınca dans orkestralarında keman çalmaya devam etmişti. Fikrinden vaz geçmemiş ve 1953’te ilk albümü Blue Tango/Limelight’ı yayınlamayı başarmıştı. Ardından, klasik orkestraların popüler şarkıları çalmayı sürdürdükleri New York’a gitmiş ve burada Only Lou, Diana gibi parçaları kendince yorumlamış; bir dolu ödül kazanmıştı. ‘Ne çaldığın önemli değil; yeter ki iyi çal’ diyordu.
Dilmener’in çabası, eski 45’likleri dinlettiği özel geceler, ADA Müzik’in Eski 45’likler dizisine yaptığı danışmanlık, Hakan Eren’le yüklendiği albüm projeleri, İletişim Yayınları etiketiyle 2003’te satışa çıkmış kitabı Bak Bir Varmış Bir Yokmuş’un ardından, Eleştirmenin Günlüğü (Everest Yayınları) adını verdiği, hayli kapsamlı kitapla sürdü.
1958’de sinemaya girdi ve İzmir’de çekilen filmlerde oynadıktan sonra Yoakim Filmeridis tarafından İstanbul’a Yeşilçam’a götürüldü. Genelde kötü adam tiplemelerinde göründü. Pos bıyıkları ve keskin bakışlarıyla beyazperdedeki en başarılı ‘kötü adam’lardan biri oldu ve sürekli ‘esas oğlanla kızın arası’nı bozan inandırıcı tiplemeleri sonucunda halk arasında ‘Hüseyin Baradan, çekil aradan’ sloganıyla anılmaya başlandı.
Brooks, dostu Allen gibi sözlü mizahtan yola çıkıp vücut dilini geliştirmeye çalışan bir komik. Yahudi mizahından beslenirken etnik esprilerin İngilizceyle çok şey yitirmesi üzerine vücuda yükleniyor... Gözettiği dostları var Gene Wilder gibi.
Hey'in listesinde Büyükgönenç 5251 oyla birinciliği kazanırken Zerrin Özer yarısından daha az oyla (2221) ikinci, Coşkun Demir 1181 oyla üçüncü olmuştu. Kayahan ise 477 oyla altıncılıkta kalmıştı.
1974 Dünya Futbol Şampiyonası sırasında Almanlar'ın keşfettiği 'futbol balesi' uzun süre yurt dışından ithal görüntülerle devam etmiş, kısa bir süre de yerli versiyonları yapılmıştı. Özellikle maçların devre arasında yayınlanan bu görüntüler, bazı ilginç futbol sahnelerin ileri geri hareket ettirilmesiyle ve fona dans ettirecek, o görüntülere uygun bir ezginin konulmasıyla elde ediliyordu. Bu işi ilk yapan da Manfred Sellge adlı Alman televizyoncuydu.
İlk elektro gitarlardandı ve rock müziğin tanınmasında büyük rolü olmuştu. Buddy Holly, Fender Stratocaster kullanıyordu, Jimi Hendrix de. Fender'in çeşitleri Türkiye'de de büyük ilgi gördü. Anadolu pop/rockçılar Fender ile sahneye çıkıyordu.
1996 son aylarında yayınlanmaya başlamıştı Roll dergisi. Express dergisinin de yazı işleri müdürlüğünü üstlenmiş Derya Bengi'nin yönetiminde çıkıyordu. Express'te müzik yazanlar, oraya sığdıramadıklarını paylaşabilmek amacıyla başka dergi yapmaya karar vermiş, ağızlarda sakız olmuş rock yerine, devinime daha uygun gördükleri roll ismini seçmişlerdi.
Tarih, Mart 1996. Kral TV, ‘yerli müzik oscarları’ diye tanıttığı ödül gecesinde en iyi şarkı sözü heykelciğini Ercan Saatçi’ye vermiş. Saatçi de herhalde şaşırmış olmalı ki, sahneye ilerlerken sunuculara hangi şarkıyla kazandığını soruyordu. Çok övündüğü ‘Biz buradayız gitmeyiz/ Ülkemizi Bekleriz/ Karşı çıkan olursa/ A….!’ dizelerine ödül verilseydi belki daha çok sevinecekti ama ‘ince eleyip sık dokuyan’ yetkililer Hasretim şarkısına yazdığı sözleri sevmişti. İlhan Şeşen, Bülent Ortaçgil ile Mazhar Alanson'a müziği konuşturmanın bu kadar kolay mı olduğunu sormuştuk:
18. İstanbul Festivali kapsamında Santana 25 Haziran 1990'da İstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda sahneye çıkmıştı. Carlos Santana kendine ayrılan 40 bileti Kapalıçarşı’da gezerken dost olduğu tezgahtarlara, oteldeki komilere, yolda tanıştığı ayakkabı boyacısına vermişti. Polisler de bu konsere özel ilgi göstermişti. Çünkü,
Anadolu pop-rock birçok kaliteli şarkıcı, gitarist, davulcu yetiştirse de iyi klavyecilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmemişti. Bunlardan birisi, belki de en yeteneklisi, her şarkıya kendinden çok şey katan, ‘işi bilen’, ‘tuşluların sihirbazı' Kılıç Danışman’dı.
Teleskop, TRT televizyonunda yayınlanmadan bir ay önce radyo programı olarak başlamıştı. 1982’de TV ekranında yayına geçen Teleskop’un yönetmenliğini, yapımcılığını, sunuculuğunu İzzet Öz ve Saip Ertem üstlenmişti. İlk sezonda programda Nilgün Akça da sunucu olarak yer almıştı. Teleskop’ta müzisyenlerin yanı sıra fotoğrafçı, stilist, ressam, manken ve dansçı gibi sanatçılarda performans sergilemişlerdi. TRT’den sonra 1997 yılında programı Kanal D’ ekranlarına taşıyan İzzet Öz, 2011’de Teleskop’la yeniden TRT’ye dönmüştü.
Ne demişler; yaptığın şeyin en iyisini yapacaksın. Kötülük mü, dört dörtlük kötü olacaksın! Ancak, gel gör ki bizim filmler ‘kötü fakiri’. Ne bir seri katil, ne de işini bilen katliamcı. Böyle kısır ortamda gel de Camoka’ya hayran olma.
Türkiye’de görsel ve işitsel yayıncılık bir yere ulaşabilmişse bunda İsmail Cem’in payı çok büyük. Görevde kalabildiği bir yıl içinde ‘siyah-beyaz TRT’yi program kalitesi açısından Avrupa beşincisi yapabilmesi bu çabanın en çarpıcı örneği.
İtalyan yıldız Umberto Tozzi’nin hit parçası Gloria listelerde inişe geçmişken, şarkının İngilizce versiyonu plak listelerini alt üst etmişti. O güne kadar ağızlarda adeta marş halini almış parçayı bir de İngilizce dinlemek İtalyanlar’a garip gelse de dünyanın dört bir yanında İngilizce sözler daha bir taraftar bulmuş ve Gloria, İngiltere ve ABD’de haftalarca liste başında kalmıştı.
Geçtiğimiz hafta, yedinci sanatın en değerli isimlerinden David Lynch’i kaybettik... Absürt bir şair, titiz bir marangoz ve insancıl ama ‘doğal olarak’ yapayalnız bir dahi öte yandan… Başka dünyalarda kaybolup gitmeyi istedi ve bizi oralara götürdü. Rüyalarda buluşuruz ustayla!... İkisi yerli yapım olmak üzere toplam yedi yeni filme ev sahipliği yapıyor 24 Ocak vizyonu. İstanbul dışında bulunduğumdan dolayı, kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine iştirak edemediğim için haftanın filmlerini yapım notlarıyla paylaşacağım.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Büyük bir tufan sonrası, ortada insan kalmamış... Bir kedi öncülüğünde; üyeleri arasında bir kapibara, bir lemur, bir köpek ve bir sekreterkuşu olan teknedeki ‘yolcular’ hayatta kalma mücadelesine soyunur. Gints Zilbalodis imzalı ‘Flow: Bir Kedinin Yolculuğu’ her yaştan seyircisini içine alan, enfes bir animasyon. UĞUR VARDAN (25.01.2025)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Bu aralar, ara tatil olduğu için sinemalarımızda, bolca çocuk filmi var ama korku filmleri de birbiri ardına geliyor. Bu hafta, bunlar içinden 4 tanesine bakalım. Çok iyi bir vampir filmi, ortalama bir kurt adam filmi, bir seri katil filmi klasiği ve yerli sinemadan bir cin filmi.
TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı Ayşen Birgör, gökteki yıldızlar misali ışıl ışıl şarkıları bugün 19.00'da TRT Müzik'te ekranlara gelecek Yıldızlar Altında programında seslendiriyor.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Timur Selçuk'un Adam Sanat dergisinde yayınlanmış müzik yazılarının bir araya getirildiği Sana Dün Bir Tepeden Baktım Aziz Türkiye - Müzik Yazıları - 1 kitabı Eksik Parça Yayınları etiketiyle satışa çıktı. 256 sayfalık yapıt için Turgay Fişekçi şunları yazmış:
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.