'BÜYÜK USTA' 75 YAŞINDA
Tarihi 60 yıla varan yerli pop müziğin serüveninde, Seksenler ve Doksanlar deyince ismi neonların en üstüne gönül rahatlığıyla yazılan bir kaç isimden biriydi Kayahan Açar.
Müzik için, güzel Türkçe için çok çabaladı; Türk halkı da çabanın karşılığını O'na 'büyük usta' kartvizitiyle iade etti.
Aşağı yukarı üç kuşağı aşk şarkılarıyla duygudan duyguya sürüklemiş Kayahan'ın yaşamı, sözleri, çekişmeleri, düşünceleri, değerleri, ilişkileri, ayrılıkları ülkenin gündeminde hep yer buldu...
29 Mart 1949, İzmir doğumlu Kayahan; asker babasının görevi nedeniyle Anadolu’nun çeşitli yerlerinde büyüdükten sonra gençliği Ankara’da yaşamış ve lise orkestrasında ciddi anlamda müziğe eğilme olanağı yakalamıştı.
Pavyonlar dahil, Başkent’in türlü lokallerinde çalışmış ve tam anlamıyla müziğin kahrını çeke çeke sahnede pişmişti.
İlk çıkışı 1979 Altın Mikrofon Yarışması'ydı. Ünol Büyükgönenç’in ardından gelen ikincilikle televizyonda yer bulmuş ve ismi belleklere yerleşmeye başlamıştı.
Asıl sıçramayı 1986’da Uluslararası Akdeniz Akdeniz Müzik Yarışması’nda Nilüfer’in yorumladığı Geceler adlı bestesinin birinci seçilmesiyle yapmış; piyasayı arabesk şekillendirirken 1988’de yayımladığı Benim Şarkılarım adlı albümüyle vitrine oturmuştu.
Yolu sevgiden geçenlere…
Kayahan sadece kendi bestelerini söylüyor ve değerlerinden ödün vermeden çizgisini kabul ettiriyordu.
Eurovision Şarkı Yarışması’nın önemli olduğu günlerde, her yıl Türkiye elemelerine parça gönderip her yıl elendikten sonra 1989’da Ve Melankoli’yle yerli finali ikinci sırada kapatıyor; 1990’da da Gözlerinin Hapsindeyim’le Türkiye’yi Zagrep’te temsil etme hakkını kazanıyordu. Gözlerinin Hapsindeyim, bize göre Türkiye'nin seçtiği bütün zamanların en iyi Eurovision bestesiydi.
Yerli popun patlayıp çatlamaya başladığı dönemde Kayahan, arabeskle Batılı pop arası bir çizgiye oturuyor ve söylemini kaderciliğe, acıya doğru yöneltmeyi deniyordu. Bol sloganlı kariyerinde en çok ‘Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz.’ sözleri taraftar buluyordu. Bestelerini, Nilüfer, Sezen Aksu, İbrahim Tatlıses gibi rakiplerine vermekten de çekinmiyordu …
1990'da yumuşak doku kanseri olduğu anlaşılmıştı. Altı aylık ömrü kaldığının söylenmesine karşın bu belaya karşı koymuş ve savaşı kazanmıştı.
Acının prim yaptığı ‘Top On’ listelerinin beklentilerine yanıt veren bestelerle çizgisini değiştirmesine karşın, piyasadaki ‘esinlenme modası’na hiç kapılmamış, hiçbir zaman oradan buradan çalıp çırpmamış ve büyük emek verdiği kendi bestelerini söylemişti yalnızca. Çoğunluğun, Türkiye’nin etrafındaki coğrafyadan beste aşırdığı, allayıp pulladıktan sonra liste başı olduğu günlerde şaibesiz satış zaferleri yaşamıştı.
Ayrıca, iki yüze yakın şarkısına karşılık 'Best Of’a yeltenip ‘nefes almak’ niyetinde hiç olmamıştı Usta…
Yıllar akıp giderken Kayahan, Ekim 2000'de bir kez daha kanserle karşı karşıya geldi ve yine kazandı.
Bizim Şarkılarımız
Bu tarihten sonra müzikal anlamda sihir biraz bozulmuştu. Dinleyicileri iyi şarkılar, doyurucu albümler beklerken, Kayahan cephesinde ‘maestroluk’, ustalık yerine aynı saplantılar, çekişmeler devam etmiş, son derece steril yaşanan bir hayatın ürünü olan hep aynı tip aşk şarkıları çıkmıştı o meşhur gitardan.
Evet; son klasikleri Gönül Sayfam ile Büyük Aşkım'ı 2000'lerin başında armağan eden Kayahan’ın (ö. 2 Nisan 2015) müziğinde sürpriz yoktu artık.
Ne gam; onun 'Benim Şarkılarım' dedikleri, çoktan bizim şarkılarımız, bizim kıymetlimiz olmuştu zaten ...
CUMHUR CANBAZOĞLU