'SANATÇI, İNSANLARIN HAYKIRAN SESİDİR'

Hep farklı şarkılar sundu topluma 50 yılı aşkın süre. Sivas'ta yakılan 37 aydının anısına Türküler Yanmaz adını verdi albümüne. Karabiberlerin, şıkıdımların, nankör kedilerin baştacı edildiği ortamda Aşık Mahzuni'den, Can Yücel'den, Vedat Türkali'den, Oktay Rifat'tan, Ahmet Arif'ten söyledi. İnatla, bazen tek başına, yılmadan, küsmeden yoluna devam etti. Cumhuriyet Gazetesi'nde farklı zamanlarda kendisiyle yaptığımız söyleşilerden pasajlar seçtik:
4 Şubat 1995 tarihli Cumhuriyet Gazetesi:
-Sol müzik kulvarında kedinizi yalnız hissetmeye başladınız mı?
Bizim çizgimizdeki insanlar, bir elin parmakları kadar kaldı. Karamsarlığa kapılmamaya çalışıyorum ve birey olarak, sanatçı olarak aynı mücadeleye devam ediyorum. İnsanın doğru bildiği, inandığı fikirleri vardır, bunlar kolay kolay değişmez. Ama değişiyor, yıllardır topluma sol mesajlar vermiş insanların nerelere gittiğini görünce kahroluyorum. Bu insanlarla yıllardır aynı sahnenin tozunu yuttuk. Binlerce insana şarkı söyledik.
30 Mart 1996 Cumhuriyet Gazetesi:
Güçlü ses ve bağlama üzerine oturtulan bu çizgi hep aynı ilgiyle sürüyor. Bu işin sırrı ne?
'Birincisi, işime büyük saygı gösteriyorum. 'Ben Edip Akbayram'ım, 25 yıllık geçmişim var, ne okursam tutulur' dersem çağın gerisinde kalırım ve hiç bir şey yapamam. İkincisi, bu toplumda yaşıyorsam, insanlarla iç içe olmalıyım diye düşünüyorum. Belediyeden atılan arkadaşlara gidip türkülerimle destek vereceğim, başka bir gün kayıplarını arayanlarla beraber olacağım. Yoksa, güzel şarkı sölemek, besteler yapmak bence sanatçılık değil. Sanatçı omuzunda çok önemli misyonları yükediğinin farkında olmalı.'
16 Ağustos 1997 Cumhuriyet Gazetesi:
Yola çıktığınızdan bu yana beş kuşak geldi geçti ama çizgi değişmedi. Gençler nasıl değerlendiriyor çizginizi?
Konserlerimde 'Hep böyle kal Edip Ağabey' diyorlar. Çok önemli bu, çünkü sanatçı insanların umududur, heyecanıdır, haykıran sesidir. Sesimiz, soluğumuz dediklerinin değişime uğradığını görünce yolundan sapmayan birkaç isme yöneltiyorlar umutlarını.
17 Ocak 1998 Cumhuriyet Gazetesi:
Çeyrek yüzyılda Edip Akbayram nereden neye geldi?
Ben Türkiye'de yaşıyorum. 1972'de çıkarken kafamda oluşan düşünceleri hala yaşatıyorum, bunları çağa uydurmaya çalıyorum.Toplumun yaşadıklarına duyarlıyım, demokratik haklar için gerçekleştirilen etkinliklere katılıyorum, insanlarla yürüyorum, bu benim için onurdur... Ben gece yattığım zaman rahatım. 1972'de Aşık Mahzuni ile tanışmam, onun toplumsal içerikli türkülerini içimde hissetmem ufkumu genişletmişti. Toplum için sanat ilkesiyle çıktığım yoldayım bugün yine.'
Sol pop müziğin zirvesinde yalnız kaldınız artık. Bir dönem birlikte yürüdükleriniz şimdi başka adreslerde. Bir parça burukluk var mı içinizde?
Yalnız kalmak beni etkilemiyor. Yaşadığım toplumu yansıtan şarkılar söylüyorum. Tirajım çok yüksek olmasa da bu toplum beni yeterince destekliyor. Sesim çıktığı kadar devam edeceğim, hiçbir maddi, manevi güç beni bu yoldan koparamaz.
25 Aralık 1999 Cumhuriyet Gazetesi:
Anadolu popta kıpırdanma oldu. Nasıl değrelendiriyorsunuz yeni yorumcuları?
Bu kadar yozlaşmış bir ortamda genç arkadaşların Anadolu popu denemesi bana kazanç gibi geliyor. Genç kuşaktan umutluyum açıkçası. Ancak dünya görüşleri, ciddiyetleri, altyapıları bizimkilerden çok farklı bir yerde. Büyük bölümü moda diye izliyorlar açıkçası. Üç, beş ay sonra farklı müzik türü gündeme gelirse oraya da rahatlıkla kayacaktır bazıları'.