SİNEFİLDEN NOTLAR / HASAN NADİR DERİN

TOP GUN, PIG VE DEMONIC

29 Mayıs 2022 Pazar 10:50
SİNEFİLDEN NOTLAR / HASAN NADİR DERİN
 

Top Gun: Maverick:
Çok ideal bir devam filmi olmuş. İlk Top Gun'un tarzını tüm film boyunca devam ettiriyor. Hikâye ve kimi sahnelerde çok belirgin paralellikler var. İlk filmi sevenler, o günlerde sinemada izlemiş olanlar kaçırmasın derim. Film, bir 80'ler filmi izliyoruz havasıyla başlıyor ve o hissi hiç bırakmıyor. Müziklerde bile Lady Gaga'nın şarkısı dışında ağırlıklı olarak 80'lerin şarkıları var (Take My Breath Away'i niye bir yere sıkıştırmadılar, anlaşılır gibi değil.).
Teknik olarak ilk filmden kesinlikle iyi. Tom Cruise'un bilgisayar efektlerini minimumda tutacağım manyaklığı, etkisini hissettiriyor. Oyuncuların o gerçekliği yaşadıklarını hissediyorsunuz. Ama duygu olarak ilk film daha güçlüydü bence. O zaman genç olmamızın da etkisi vardır tabii. Aslında tam da bu nedenlerden dolayı, günümüz gençliğini ne kadar yakalayacağından emin değilim. Vizyon öncesi Perşembe gecesi gösterimi olduğu halde, IMAX salonunun ancak yarısı doluydu. Marvel filmi olsa, tıklım tıklım olurdu. Film arasında, bir muhabbette gençlerin, "Hollywood filmi gibi düşün, keyif alırsın" dediğini duydum. Beğendikleri filmler de Hollywood filmi tabii de demek istediklerini anladım. Bunu eski usül bir film olarak kabul et diyorlardı. Gişe sayıları gelince, genç kuşaktaki etkisini göreceğiz.
Filmin Tom Cruise-Jennifer Connelly üzerinden dönen romantik ayağı da çok güçlü değildi bana sorarsanız. Yine ilk filmin etkileyiciliği yoktu. Bir de sanki bu ikilinin hikayesini takip ettiğimiz, 10 sene önce çekilmiş, izlemediğimiz bir film daha varmış hissi yarattı.
Val Kilmer'e bir saygı ifadesi olarak, kısa bir sahnede de olsa yer verilmesi güzeldi ve duygusal bir an yaratmıştı ama aynı güzelliğin Kelly McGillis'e yapılmaması üzdü. Kendi ifadesine göre, teklif bile gelmemiş. Tamam, ana karakterlerden biri olmasına gerek yoktu belki ama Kilmer gibi, bir selam çakılabilirdi.

 

Pig (Domuz):
Nicolas Cage'in iyi oyuncu olmadığını, çok abartılı oynadığını düşünenleri buraya alalım diyeceğim de, ilk hafta 41 salonda giren film, ikinci haftada 7 salona düşmüş, onlar da sadece İstanbul salonları. Neyse ki ben geçen hafta yakalamıştım. Aslına bakarsanız, ilk hafta için aşırı düşük de değil seyirci sayısı (2.157 kişi). Bu hafta, yarısı doğru dürüst izlenmeyecek 11 yeni film gireceğine, Pig gibi bazı filmlerde biraz daha ısrar edilse, daha iyi olur diye düşünüyorum. Neyse, dağıtımcılar ve sinemacılar bunu tercih ediyorlar demek ki diyelim, filme dönelim.
Cage, zamanında başına gelenlerden dolayı münzevi bir hayat süren, çok sınırlı sayıda insanla görüşen, en yakın dostu bir domuz olan karakteri çok başarılı bir şekilde canlandırmış. Domuzu kaçırıldıktan sonra, hah şimdi deliren Cage ortaya çıkacak diyorsunuz ama tüm filmi çok dengede götürüyor. Hep o tedirginliği veriyor ama sınırı da belki bir sahne hariç, neredeyse hiç geçmiyor. Aslında film Cage'in karakteri ile birlikte, ona yardım eden Amir karakterine de odaklanıyor. Her ikisinin de geçmişten gelen yüklerini, adım adım, sabırlı seyirciyi ödüllendirerek açıyor.
Yine de takıldığım birkaç yer oldu. Mesela bu adama film boyunca kimse, "bir elini yüzünü yıkayalım" demiyor mu? Ve, o haliyle aşırı lüks bir restorana nasıl giriyor? Hadi, geçmişinden dolayı girmesini de anladım ama müşterilerden en ufak bir yadırgama gelmemesi inandırıcı değil. Yalnız, o restoran sahnesi, hem senaryo, hem oyunculuk olarak harikaydı, demeden de geçemeyeceğim. Cage, karşısındaki oyuncuyu cümleleri ile ve o cümleleri söyleyiş tarzı ile, tabir yerindeyse, evire çevire dövdü.

 

Demonic (Şeytani):
Sevgili Neill Blomkamp. Abicim, sen ne yaptın öyle ya? District 9 ile, çıtayı yukarı koydun, Elysium ve Chappie o kadar iyi olmasa da izlenebilir filmlerdi. Youtube için yaptığın kısalar da ilginçti de gele gele, içine şeytan giren kadın filmi mi çektin?
Komadaki bir kadının zihnine girip, oradan sanal bir dünya çıkarma fikri ilginç gelmiş olabilir. Filmde ilginç/yenilikçi olabilecek tek şey de o zaten. Ama o da hem tahminimden az kullanılmış, hem de pek iyi değil. Filmin geri kalanı tam bir vasatlık abidesi. Şeytanın etkisinde cinayetler işleyen bir kadın, yıllar sonra aynı şeytanın, kadının kızına musallat olması, gizli bir örgüt içindeki rahipler vs. Hele o final. Aman aman, evlerden ırak.
Üzgünüm ama bu kariyer çizgisiyle, sonraki filminde Türkiye'ye gelip cin filmi çekerse şaşırmam. Umarım sonraki filminde bir sıçrama yapar da, biraz toparlar. Zamanında yeni Alien ve Robocop uyarlamaları için adı geçen birisinden bahsediyoruz yani.

 

Ankara’dan Etkinlikler:
Geçtiğimiz Perşembe günü açılışı yapılan, Cuma günü de (27 Mayıs) film gösterimlerinin başladığı, Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’ni tekrar hatırlatalım. Geçen hafta önerilerimizi yapmıştık, önümüzdeki hafta, kısmetse detaylı bir inceleme ile karşınızda oluruz.

Haftaya görüşmek üzere (festivale gelecek olanlarla, hafta boyu da görüşebiliriz).

HASAN NADİR DERİN

GALERİ


Diğer Yazılar