GÖNLÜM HEP SENİ ARIYOR
Firması Majör ile, kısıtlı imkanlara rağmen harikalar yaratan Selda, ‘Türkülerimiz’ üst başlığını koyduğu eski şarkılarını sırayla yayımlıyor. Bir yandan, etrafına topladığı Türk Popu’ nun en önemli isimlerine (Cem Karaca, Uğur Dikmen, Banu ...) yeni albümler yaparken, bir yandan da kendi geçmişini oldukça titiz bir çalışmayla disklere aktarıyor: Sırayla, bir plan dahilinde, bir şey atlamamaya çalışarak...
Farklı farklı firmalardan çıkmış, bir kısmı LP bir kısmı 45’ ler üzerinde kalmış ve genç kuşağın tamamını bilmediği koca bir tarih sırasıyla önümüze geliyor. Memleketimizde, genel olarak geçmişte yapılanlara meraklı çok az insan ya da kuruluş var. Türk Popu’ nun geçmişine ilgi duyan plak şirketi sayısı ise neredeyse sıfır. Majör Plak, bu az sayıda firmalardan biri. Tıpkı Özdemir Erdoğan’ ın yaptığı gibi; İMÇ’ nin zor şartlarına, türlü çeşitli ayak oyunlarına rağmen; Selda da deliler gibi direnerek, vazgeçmeyerek çalışıyor da çalışıyor.
‘Türkülerimiz’ serisinin dördüncü albümü, geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız piyasaya verildi. Birbirinden güzel, birbirinden önemli tam on iki şarkının yer aldığı albüm dizinin bir parçası olarak zaten yeterince önemli. Ama aynı zamanda tek başına da ayakta durabilen bir albüm bu. Ağırlıklı olarak Aşık Mahzuni Şerif ve Muhlis Akarsu’ nun Türkülerinden oluşan albümde, Aşık Ali Sultan’ ın emsalsiz ‘Dostum Dostum’ adlı Türküsü de var. Üstelik bu Türküde, Arif Sağ’ ın bağlamasına ilaveten Moğollar da eşlik etmiş Selda’ ya... O ‘unutulmaz’ 70’ lerden; günümüzde gerçekleştirmek bir yana, kimsenin aklından bile geçirmeye cesaret edemediği sıkı ‘işbirliği’ örnekleri. O hem çok kasvetli hem de umut dolu 70’ lerin ilk yarısından.
NEREDESİN SEN?
Sahiden de anlatmanın mümkün olmadığı kadar kasvetli günlerdi o günler. Özellikle 70’ li yılların başları. Bir yandan ‘Mahir – Deniz – Ulaş’ ile özgürlüğe, aydınlığa doğru kanat çırpmak isteyen yüz binler, öte yandan ‘bunları yok edene kadar savaş’ diyen Hitler takipçileri... Tam o günlerde, bir ‘umut’ olarak çıktı Selda önümüze. Nereedeyse birlikte iki 45’ lik çıkardı piyasaya: ‘Katip Arzuhalim Yaz Yare Böyle’ ve ‘Tatlı Dillim, Güler Yüzlüm’... O güne kadar adı sanı hiç duyulmamış üstelik de Ankaralı olan bu genç kızın sesi çok kısa bir zamanda herkesin içine işledi... Çok can yakıcı, çok farklı bir ses ile karşı karşıyaydık ve hiçbirimiz direnemedik... Plakları aldık ve dinleyip durduk... Herkes farklı anlamlar yükledi şarkılara, herkesin o günler duymak istedikleri şeyler başka başkaydı. Ama kesin olan şey, herkesin tutunacak bir dal arıyor olduğuydu ve bu nedenle “Tatlı Dillim Güler Yüzlüm, Ey Ceylan Gözlüm, Gönlüm Hep Seni Arıyor, Neredesin Sen?” dizeleri çoğumuza ilaç oldu...
Her iki plak da çok satıp listelerin en tepesine kurulunca, Selda’ nın ilk iki plağı basan Sel Plak’ ta kalması elbette imkansızlaştı. Tekliflerin, sanatçının önüne sürülen kontratların sayısı arttıkça arttı ve Selda, dönemin en büyük ve en güçlü firmalarından Türküola’ ya geçti... Sanatçı, her şeye kaldığı yerden yeni firması ile devam etti... Plaklar arka arkaya çıktı ve tamamına yakını listelerin en üst sıralarına kuruldu: ‘Adaletin Bu mu Dünya?’, ‘Çemberimde Gül Oya’, ‘ Kaldı Kaldı Dünya’... Büyük çaptaki bu başarı, gazinocuları da sanatçının kapısında sıraya koydu ve olurdu olmazdı derken Selda gazino sahnelerinde de boy göstermeye başladı.
1972 yılında Çakıl Gazinosu’ nda dinlediğimi hatırlıyorum sanatçıyı. Neredeyse hiç dekoru olmayan bomboş bir sahnede, bir taburenin üzerinde, elinde gitarı şarkılarını bildiği usulde söylemekteydi... Çakıl’ ın epeyce dişli epeyce huysuz müşterilerine hiç aldırmadan gönlünün çektiği gibi... Doğrusu o sahnelere hiç yakıştıramıyacağınız ender isimlerden biridir Selda. Tıpkı Hümeyra gibi, tıpkı Fikret Kızılok gibi. Özellikle Fikret Kızılok. Aynı tarihlerde karşı gazionada (Gar Gazinosu) muhtemelen Selda ile baş edebilsin diye sahneye sürülmüş olan Fikret Kızılok da tıpkı Selda gibiydi. Yerini yadırgamış, bu maceradan mümkün olduğunca en az yara bereyi alarak sıyrılmak ister bir haldeydi sahnede. Gerçi Kızılok Selda’nın aksine giydiği kaftanlar ile bir parça görsellik katmaya çalışmıştı işin içine ama sonuç ikisi için de değişmemişti. Gazinolar, plaklardan kazanamadığınız parayı cebinize koyabileceğiniz yerlerdi ve bunu da tadında bırakmak zorundaydınız. Uzattığınız zaman, ortada ne tabure, ne kaftan, ne de gitar kalırdı. Gidebileceğiniz yer ya Faize Sevim ya da İlhan Şerif olurdu eninde sonunda. Ama Selda, son derece hesaplı bir şekilde günü gelince noktayı koydu bu maceraya. Noktayı koydu ve yola yeni plakları ve konserleri ile devam etti.
Herkes gibi Selda’ da; çeşitli imtihanlardan geçerek, zorluklarla mücadele ederek, ortalığın tozduman olduğu günler ve yıllardan geçerek bugüne kadar gelebildi. Her zaman kendisini deli gibi takip eden bayağı geniş bir hayran kitlesini hiç kaybetmeden... Belki de bu ‘Türkülerimiz’ serisi daha çok, bu asla Selda’ dan vazgeçmemiş hayranları sevindirmek, onları keyiften deliye çevirmek içindir. Bu böyle oluyor zaten, hem de serinin ilk albümünden beri. Ama bu dizi çok daha fazlasını hak ediyor. Selda, bir insanın her Allahın günü karşılaşacağı bir ses değil... Zaten o yıllardan beri başka bir Selda da olmadı.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Katip Arzuhalim Yaz Yare Böyle – Sel Plak – 45’lik
Tatli Dillim - Sel Plak – 45’lik
Çemberimde Gül Oya – Türküola – 45’lik
Aşkın Bir Ateş / O Günler – Yavuz – 45’lik
Çifte Çiftetelli – Majör – CD
Türkülerimiz 1 , 2 , 3 , 4 – Majör – CD
NAİM DİLMENER / RADİKAL (14 KASIM 1999)