ESKİ BİR AŞKI ANLATIR
03 Ekim 2020 Cumartesi 20:15
Bugüne kadar yaptığı dört albüm ile, müzik alanında da, en az sinema ve tiyatroda kadar iddialı ve başarılı olan Zuhal Olcay, yepyeni bir albümle dönüyor aramıza. Diğer dört albümden tamamen farklı, daha renkli, daha gösterişli bir albüm bu.
Müzik direktörlüğünü Bülent Ortaçgil’in yaptığı albümdeki şarkıların düzenlemeleri Baki Duyarlar ve Gürol Ağırbaş’a ait. “Başucu Şarkıları” olarak adlandırılmış albümde, Türk Popu’nun farklı zaman ve safhalarından seçilmiş tam on iki şarkı yer almakta. Birbirine çok yakışan iki isim olan Bülent Ortaçgil ve Zuhal Olcay, kafa kafaya verip; yepyeni bir şekil ve ruh verebilecekleri şarkıları seçerek oluşturmuşlar bu albümü. 70’ler, 80’ler, hatta 90’lardan seçilmiş şarkılar; çok sağlam şekilde harmanlanmış, iç içe geçmiş, yepyeni bir bileşimin parçası olmuşlar.
İlk söylendiklerinde, bir kısmımızın hiç dikkat etmediği, belki ciddiye bile almadığı şarkılar ile başından beri çok sevilmiş ve gönüllerde yer etmiş şarkılar yanyana bu albümde. Malzemenin ne olup olmadığına aldırmaksızın albüme alınmış bu şarkılar, önemli olanın ‘niyet’ olduğunu biliyor Bülent Ortaçgil ve Zuhal Olcay, bu şarkıların, elinizde ve sesinizde ne hale gelebileceğidir önemli olan.
Her iki isim de, müthiş bir özgüven ile girişmiş işe ve sonuçta, Türk Popu’nun belki de en sağlam üç – beş albümünden biri çıkmış ortaya. Hem çok popüler olabilecek, çok satacak, hem de yıllar yılı elinizin altında tutacağınız, her fırsatta başvuracağınız ve adını fazlasıyla hak edecek bir albüm bu.
UÇUYOR, UÇUYORUM
Sinema ve tiyatro alanında elde ettiği başarı ve şöhretin kaymağını, müzik alanında da yeme niyeti ile yola çıkıp, “bir de albüm yapayım” demiş biri değil Zuhal Olcay. Bugüne kadar çıkmış dört albümün, hiçbiri ‘laf’ olsun diye yapılmış gibi durmuyor. Üzerlerinde çok düşünülmüş, çalışılmış albümler bunlar: Mehmet Teoman’ın yazıp, Vedat Sakman’ın bestelediği şarkılardan oluşan “Küçük Bir Öykü Bu”; yine Vedat Sakman’ın önderliğinde yapılmış “İki Çift Laf”; Onno Tunç ve Leyla Tuna işbirliği ile yapılmış “Oyuncu” ve sanatçının yeniden Vedat Sakman ile kolkola girdiği “İhanet” adlı bu albümlerden sonra, şimdi de, Bülent Ortaçgil’in desteği ile düşüyor yola Zuhal Olcay. Diğer dört albüme benzemez, daha farklı ama en az onlar kadar sağlam bu son albüm gerçekten çok renkli ve keyifli...
Bora Ayanoğlu’nun, 70’lere damgasını vurmuş “Güller ve Dudaklar” adlı şarkısı ile açılıyor albüm. “Fabrika Kızı” ile birlikte, Ayanoğlu’na bütün yolları açmış iki şarkıdan biri olan “Güller ve Dudaklar”, Gönül Akkor’un o tadına doyulmaz buğulu sesi ile hayat bulmuştu o yıllar... Cenk Taşkan/Mehmet Teoman ikilisinin Nükhet Duru’ya şöhret kapılarını açmış olan şarkıları “Beni Benimle Bırak”; Salim Dündar’ın sesinden herkesin ezberlemiş olduğu (ve bugünlerde Ata tarafından da kötü bir versiyonu yapılmış olan) “Aynalar”, “Şanar Yurdatapan’ın en mükemmel şarkılarından olup, Banu’nun emsalsiz sesi ile ölümsüzleşmiş “Ölsem de Bir Kalsam da Bir”; Erkin Koray’ın çok sevilmiş onlarca şarkısı arasında yeri her zaman ayrı olan “Yalnızlar Rıhtımı”; Özdemir Erdoğan’ın had safhada içten şarkısı “Canım Senle Olmak İstiyor”; Sezen Aksu’nun 80 sonlarında yaptığı bir düzine temiz şarkıdan biri olan “El Gibi” ve Bülent Ortaçgil’in canyakıcı bir hüzün ile örülmüş şarkısı “Yağmur”, “Başucu Şarkıları”mız olsun diye seçilmiş şarkıların bir bölümü. Nejat Yavaşoğulları’nın “Tepedeki Çimenlik” ve Mehmet Güreli’nin “Kimse Bilmez” adlı şarkıları da yer alıyor albümde, ama belki bu iki şarkı size hiç tanıdık gelmeyebilecek. Zuhal Olcay, her iki şarkıya da, albümün geri kalanında olduğu gibi, tamamen kendi damgasını vurmuş ve yepyeni şarkılar haline getirmiş. O zamanlar çok sevilmiş ama nedense günümüze kadar gelemeyip tamamen unutulmuş iki şarkı daha var albümde. Ercan Yenal’ın “hüzünlü melodi ve Napoliten şarkı”lı “Unutamıyorum” u ile Funda’nın samimiyet ve naifliğin doruk noktası olarak kabul edilmesi gereken çığlığı “Çaresizim”i de, her şeyden önce içtenliğin egemen olmasına gayret edilmiş bu albümün diğer parlak noktaları.
Eşsiz Zuhal Olcay; çok çalışarak, emek vererek, deliler gibi hazırlanarak bir albüm daha yapmış. Asıl işi müzik olanlar bile, bestelerşarkılar ayaklarına gitsin diye bekler ve on-on beş gün içinde şarkılarını okuyup çıkarlarken, o yine dört başı mamur bir iş çıkararak geliyor önümüze. Hak ettiği ilgiyi bulacağına kuşku yok. Dudakların, gülünce, gonca güle benzediği ya da benzetildiği o günlerden, ağır bir işçilik sonrası günümüze kadar getirilebilmiş bu şarkılara kimse kayıtsız kalamayacak.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Küçük Bir Öykü Bu – Göksoy – CD
İki Çift Laf – Göksoy – CD
Oyuncu – Tempa – CD
İhanet – Ada – CD
Güller ve Dudaklar / Gönül Akkor – Saner – 45’lik
Çaresizim / Funda – Doğan – 45’lik
Unutamıyorum / Ercan Yenal – EMI – 45’lik
NAİM DİLMENER
[email protected]
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.