20 TEMMUZ 2018
İkisi yerli, dokuz yeni yapım merhaba diyor bu hafta. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. Herkese iyi seyirler.
KISMET, SEVGİLİM: İLK ŞARKI
-Benim söylemek için çırpındığım gecelerde siz yoktunuz-
‘Altın Aslan’ için yarıştığı Venedik’ten iki ödülle ayrılan duygusal dram, ait olunmayan bir zamanın ve yerin öyküsü! ‘La vie d´Adèle / Mavi En Sıcak Renktir’ adlı filmiyle Cannes’den Altın Palmiye ile dönen Tunuslu yönetmen Abdellatif Kechiche, 90’lı yılların ortasında başka bir ‘şeye’ dönüşen dünyaya, günümüzün et aşklarına sert ve dokunaklı bir eleştiri getirmiş!
2008 tarihli Laurent Cantet filmi ‘Entre les Murs / Sınıf’ın senaristi François Bégaudeau’nun ‘La blessure, la vraie’ adlı romanından uyarlanan dram, hevesli bir senarist ve fotoğrafçı adayı olan Amin’in, bir yıl geçirdiği Paris’in ardından doğup büyüdüğü yere yaz tatili için dönüşünün ve yaşadıklarının öyküsü. Fransa’nın güneyinde bir balıkçı kasabası. 1994’ün sıcak yazındayız. Çocukluk arkadaşları, aile üyeleri, aşık olduğu kız, barlar ve plaj arasında sürüp giden günler. Yaz mevsiminin tendeki yanıltıcı hazları, güneş ışığının genç insan vücutları üzerinde oynadığı oyunlar, başka bir şeye, daha materyalist bir dünyaya evrilen zaman aralığında yaşanan yabancılaşma, acı çekmek, aşık olmak, gelir geçer tutkulara hapsolmuş ruhlar ve ‘başka türlü bir şeyi isteyen, bekleyip, özleyen’ genç adamın bir başınalığı…
Usta sinemacı Abdellatif Kechiche’nin müthiş bir gözlemle ve nostalji duygusuyla döktürdüğü film, insancıl ve natüralist bir pencereden; ‘duygunun’ tamamen yok olduğu günümüze bir ağıt işin aslı! Aşk ve et aşkları arasında salınan gençler, hayatı törpüleyen acımasız, aldatıcı zaman, suni temaslar, en nihayetinde örselenmiş ruhların hüzünlü kabullenişleri! Bir masal gibi ele alınan kesitler. Fiziksel ihtiyaçlar ve ruhu besleyen sahici duygular. Yetersizliğin ve idealize etmenin ruh altı röntgeni. Omuz başımızdan akıp giden zamanın hiç kimseyi takmayan küstah ve vakar hali!
Shaïn Boumedine, Ophélie Bau, Salim Kechiouche ve Alexia Chardard’ın başlıca rolleri, üstlendiği duygusal yapımın başarılı görüntü yönetmeni Marco Graziaplena’nın, izleyeni, o eski uzun ve sıcak yazlara götürdüğü enfes kamerası, Kechiche’nin anlatısına büyük destek çıkıyor. Ailenin etrafta dolaşan kadın üyelerinin gündelik rutinleri arasında Amin’in arayışına odaklanan hikaye; kural tanımaz gün ışığı yasaları altında başka bir şeyi özleyen romantik ve mahcup adamın kaçınılmaz yalnızlığı üzerine işin aslı! ‘Çocukluğun Soğuk Geceleri’ni, güney Fransa’nın yaz sıcağına kaydırmış usta sinemacı. İki bölüm halinde çekmiş filmini Kechiche. İkinci bölüm yakında perdeye yansıyacak ve Amin’in arayışı sürecek büyük ihtimalle. 90’ların tam ortasından, 2000’lere sarkacağız ve o günleri de herhalde mumla arayacağız. İnsansız kalmış yerleri ziyaret etmemiz büyük olasılık! Hüzünle ve buruk bir gülümsemeyle izleyeceksiniz Kechiche’nin yeni filmini. Hele şiirsiz kalmış günümüzde ‘şiir’e de inanıyorsanız, kaçırmayın sakın! (5 / 5)
PABLO ESCOBAR’I SEVMEK
-Azılı suçluya sevdalanmak-
Kolombiyalı efsane uyuşturucu baronu Pablo Escobar ve gazeteci sevgilisi Virginia Vallejo’nun ilişkisi üzerinden gerçek bir suç biyografisi! Acımasızlığıyla bilinen Kolombiyalı uyuşturucu kaçakçısı ve çete lideri Pablo Escobar’ın (1949-1993) gerçek yaşamından geniş bir kesit perdeye yansıyan. Ülkesinde ve dünyada çokça tartışılan ve korkulan uyuşturucu lordunun yükseliş ve düşüş hikayesini, en çok 2002 tarihli unutulmaz dram ‘Los lunes al sol / Güneşli Pazartesiler’ ile tanınan usta İspanyol yönetmen Fernando León de Aranoa imzalamış. Escobar ile ilişki yaşayan gazeteci Virginia Vallejo’nun biyografik kitabından uyarlanan suç öyküsünde başrolleri, gerçek hayatta 2010’dan bu yana evli olan iki büyük yıldız, Javier Bardem ile Penélope Cruz paylaşıyorlar. Peter Sarsgaard, biyografik suç öyküsünün bir diğer yıldız ismi!
Ülkesinde uyuşturucu üzerinden bir terör saltanatı süren ve ABD başta olmak üzere neredeyse bütün dünyanın bir numaralı hedefi haline gelmiş suç örgütü lideri Escobar’ın gerçek öyküsü, bir parça yüzeyden ve klişelere dayalı olarak anlatılsa da, kimi ‘hakiki’ sahneler son derece iyi kotarılmış. Uyuşturucu kartelinin ‘içerden’ röntgenini çekmeye çalışırken, tekrar tuzaklarına düşen İspanya-Bulgaristan ortak yapımı, cani bir suçlu ile ülkesinin en çok sevilen gazetecilerinden birinin aşk hikayesi üzerinden, çokça tartışılan bir kişiliği yeniden gündeme getiriyor. 1981’den, Escobar’ın 1993’te hayatını kaybetmesine dek geçen süreyi perdeye yansıtıyor film. Karizmatik ve acımasız cani Escobar rolünde Javier Bardem, karikatür bir performans sergilemiş. Penélope Cruz da, olmasa da olur bir havada! Güçlü yönetmeni ve iki müthiş başrol oyuncusuna rağmen, çok fazla parıldamayan fakat kimi anlar, vasat gidişata kafa tutup, oldukça yükselen bazı sahneler içeren film, çokça tartışılan suç figürünü yeniden anımsamak için cazip olabilir. (3 / 5)
KORKULUK
-Kargalara yem!-
Kanada yapımı korku filmi Stuart Stone imzalı. Bir göle doğru yolculuğa çıkan dört genç, ıssız bir mısır tarlasından geçmek zorunda kaldıklarında, bu netameli yerden çıkamayacaklarını akıllarına bile getirmezler fakat…
Klasik korku-gençlik hikâyesi, aşırı tanıdık anlara sahip! Ucuz hamlelerle ürkütme gayreti, son derece yavan bir anlatıya dönüşüyor kısa sürede. Kargaları beslemek ve ürünleri korumak adına yapılan vahşi ve psikopatça saldırı, kurbanların genel hallerine bakıldığında alkış alıyor doğrusu! Bu denli boş ve gereksiz insan yığınının, mısırlar karşısında ‘feda’ edilmesi pek yanlış değil diye düşünüyor insan; izlediği dörtte biri erotik, dörtte üçü vahşi olmaya soyunmuş gereksizlik resitali sonrası! (1 / 5)
Keanu Reeves’in başrolü üstlendiği gerilimli suç öyküsü ‘Siberia / Sibirya’, bir seriye dönüşen aksiyonu bol korku örneğinin yeni halkası olan ‘The First Purge / İlk Arınma Gecesi’, ABBA’lı ünlü müzikal ‘Mamma Mia’nın devam filmi olan ‘Mamma Mia! Here We Go Again / Mamma Mia! Yeniden Başlıyoruz’, Almanya’dan çıkagelen komedi aksiyon ‘Hot Dog / Kod Adı: Sosisli’ ile birlikte iki yerli yapım; Ebubekir Uyğur ve Ercüment Kolay’ın birlikte yazıp yönettikleri gerilim türündeki ‘Fenomen’ ile yine bir ikili; Ferit Karahan ve Gülistan Acet’in yönettikleri komedi ‘Eski Köye Yeni Adet’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese! MURAT ERŞAHİN