Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

03 OCAK 2025

02 Ocak 2025 Perşembe 16:08
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

2025 sinema sezonu bu hafta resmi olarak başlıyor! Heyecanla bekliyoruz yeni sezon filmlerini… 
Mutlu, sağlıklı, huzurlu, keyifli, anlamlı, özgürlük ve barış dolu, bol sanatlı ve tabii ki bol filmli bir yeni yıl dileğiyle öncelikle!
‘Auteur’ü fazla, yıllar boyu unutamayacağımız, zihne ve yüreğe yerleşip orada yatıya kalacak, şahane filmlerle dolu bir sezon olması dileğiyle ayrıca!
Sinema salonları eviniz olsun!


SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK
Seconds / İki Yüzlü Adam
(Yönetmen: John Frankenheimer / 1966)

Point Black / Dönüşü Olmayan Yol
(Yönetmen: John Boorman / 1967)

The Swimmer / Aşıklar
(Yönetmen: Frank Perry, Sydney Pollack / 1968)

The Italian Job / İtalyan Usulü Soygun
(Yönetmen: Peter Collinson / 1969)

Get Carter / Alçaklar
(Yönetmen: Mike Hodges / 1971)

 


HAFTA SONU AİLE SİNEMASI

ANNE VE BABA İÇİN
Donnie Brasco
(Yönetmen: Mike Newell / 1997)

Man on Fire / Gazap Ateşi
(Yönetmen: Tony Scott / 2004)

American Ganster / Amerikan Gangsteri
(Yönetmen: Ridley Scott / 2007)


ÇOCUKLAR İÇİN
Alvin and the Chipmunks / Alvin ve Sincaplar
(Yönetmen: Tim Hill / 2007)

G-Force
(Yönetmen: Hoyt Yeatman / 2009)

Diary of a Wimpy Kid / Saftirik Greg’in Günlüğü
(Yönetmen: Thor Freudenthal / 2010)

 

 

Vizyonda bu hafta (3 Ocak 2025)
Yeni yılın ilk vizyon haftasında dördü yerli yapım, toplam altı yeni film yansıyor perdeye. İki yerli, ‘Tur Rehberi’ adlı komedi ile aksiyon-dram türündeki ‘Doğulu’, 1 Ocak Çarşamba günü vizyon görüyorlar.
Haftanın notlarımız arasında geniş olarak yer alan iki yenisi ise, Robert Eggers’in ünlü korku klasiğine yeniden dokunduğu ‘Nosferatu’ ile Soner Sert’in ilk uzun metraj kurmacası olan kara komedi ‘Acı Kahve’.


NOSFERATU
-Aşk, kan ve karanlık-

Sinema tarihinin efsane ismi ve Alman Dışavurum Sineması’nın mimarlarından F. W. Murnau’nun 1922 yapımı ‘Nosferatu, eine Symphonie des Grauens / Nosferatu, Bir Dehşet Senfonisi’ adlı klasiğinden günümüzün yaman yaratıcısı Robert Eggers’in uyarladığı ‘Nosferatu’, bir genç kadın ile ona aşık olan ve o ana dek görülmemiş bir kabusa neden olacak korkunç vampir arasındaki takıntının gotik öyküsünü taşıyor perdeye yeniden! ‘The Witch: A New-England Folktale / Cadı’, ‘The Lighthouse / Deniz Feneri’ ve ‘The Northman / Kuzeyli’ adlı sıkı filmleriyle tanıdığımız Robert Eggers, Bram Stoker tarafından yazılan orijinal romana (Dracula) ve Henrik Galeen tarafından uyarlanan klasik senaryoya (Nosferatu), yeni bir dokunuş yapmış. Başlıca rolleri Bill Skarsgård, Nicholas Hoult ve Lily-Rose Depp’in canlandırdığı gotik korkuda diğer önemli rolleri, Aaron Taylor-Johnson, Willem Dafoe Ralph Ineson ve Simon McBurney gibi usta aktörler üstleniyorlar.
Almanya Wisborg’da ofisi olan Emlakçı Knock, sevgili eşi Ellen’e, daha iyi bir hayat yaşatmak isteyen genç çalışanı Thomas Hutter’i, bir satış anlaşması gerekçesiyle gizemli alıcı Kont Orlok’la görüşmesi için Karpat’lara, Transilvanya’ya gönderir. Thomas’ın gözlerden ırak gizemli şatoya varmasıyla, Wisborg sokaklarına taşınacak bir dehşet öyküsü başlamış olur. 
‘Kötülükle mücadele etmek için önce onun varlığını kabul etmek gerek’ diyen öykü, bilim ve inanç arasındaki geniş sahada, özellikle okültizm üzerine incelikli tespitler yaparken aynı orijinal filmdeki gibi aşkın ölümsüzlüğü konusunda oldukça romantik bir öyküyü, karanlığın kolları arasında başarıyla yansıtıyor perdeye. Sahip olma, gerçeğin halleri, doğaüstü oluşlar, gördüğüne inanan akılcı modern insanın çıkmazı ve aşkın sınır tanımaz karanlığı… Murnau’nun 1922 tarihli benzersiz klasiğinin altında ezdirmiyor filmini Eggers. Siyah beyaz klasiğin kusursuzluğuna yaklaşamasa da özellikle yarattığı atmosfer, yapım tasarımının göz önüne çıktığı şahane plastik ve orijinal hikâyeye sadık kalan ancak yeni dokunuşlarla kendi artı değerini yaratan öykü, çağdaş bir fantastik korku dönemecini işaret ediyor beyazperdede. Oyuncu kadrosunun ‘yerinde’ performansı göz dolduruyor. Şahsım adına tek itiraz orijinal filmde belki de Kont Orlok’u zihne kazıyan dev aktör Max Schreck’in yerine zorlu karakteri canlandıran Bill Skarsgård’ın yarattığı Orlok ‘fizyonomisine’ olabilir. Eggers, bir Karpatlı gibi bıyığıyla, iri yarı kılmış Kont Orlok’u. Bu da Max Schreck’in kötücül, bilge, ölümsüz aşık Orlok karakterini, ‘abartılı’ vücut dili ve makyajıyla zihne çakan performansında gizli olabilir. Eggers’in gotik korkuda eklediği nitelikli kilometre taşını izledikten sonra, özellikle orijinal filmi izlememiş olanlar mutlaka geri dönüp hem film hem de Alman Dışavurum Sineması adına bilgi sahibi olsunlar. (4 / 5) 


ACI KAHVE
-Aile mikroskop altında!-

‘Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.’ der dev yazar Leo Tolstoy ünlü klasiği ‘Anna Karenina’da! İlk uzun metraj kurmacasını imzalayan Soner Sert’in yazıp yönettiği kara komik dram ‘Acı Kahve’, galasını ‘Ulusal Yarışma’da yer aldığı 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gerçekleştirmişti. ‘Kızı istemek ve yüzükleri takmak’ için kız tarafının evinde bir araya gelen iki farklı ailenin toplumsal cinsiyet rollerinden, siyasal meselelere uzanan tartışmalarına ve küçük burjuva değerlerine-değersizliklerine tanıklık ediyoruz.
Sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda farklı iki aile, söz-nişan töreni için kız tarafının evinde bir araya gelirler. Kısa sürede gerginliklerini atan aileler rahat tavırlarla sohbet ederlerken damadın geçmiş yıllarda bir cinayet işlediği ortaya çıkar. Bu beklenmedik gelişme, değerler toplamı üzerinden, sosyal ve politik bir dizi tartışma açığa çıkarır. Güven bunalımının doruğa çıkıp, maskelerin atıldığı gecede herkes eteğindeki taşları dökmeye başlar. 
Usta isimler Nazan Kesal, Şerif Erol ve Reha Özcan’ın yanı sıra Buse Buçe Kahraman, Atay Yıldız, Benian Dönmez ve Name Önal başlıca rolleri üstleniyorlar. Tek mekânda geçen hikâyede, erdem, manevi ve vicdani değerler, iyilik, kötülük, ahlak ve etik tartışılırken, küçük burjuvanın algı dünyasına da birçok dokundurma var. Fonda ülkenin sosyal ve ekonomik durumuna da göndermeler yapma gayretindeki yapım, toplum içindeki en küçük birlik olan aileyi mikroskop altına yatırmayı denese de üzerine gittiği veya gideceği noktaları biraz muğlakta bırakıyor. Kaçan bir fırsat gibi dursa da rahatlıkla ve ilgiyle izletiyor kendini öte yandan! (2,5 / 5) 

 

Haftanın diğer yenilerine bakacak olursak…
Usta senarist-yönetmen Paul Schrader imzası taşıyan dram ‘Oh, Canada’, manevi kurtuluş ve huzuru arayan bir adamın karanlık geçmişine ışık tutuyor. Hayatının son demlerini yaşayan belgeselci Leonard Fife’ı usta aktör Richard Gere canlandırıyor. Ünlü olduğu kadar tartışmalı belgeselci Fife, eski öğrencilerinden birine son bir röportaj vererek hayatı hakkındaki bütün gerçekleri anlatmaya karar verir. Durumdan habersiz eşinin ve kameraların önünde filme alınan bu itirafnamede Fife, Vietnam savaşı sırasında askerden kaçarak ABD’den Kanada’ya gittiğini açıklar. Jacob Elordi, Uma Thurman ve Victoria Hill, kadronun öne çıkan diğer isimleri. Parçalı anılardan ve farklı video formatlarından oluşan bir bulmaca olarak kurgulanan Oh, Canada, dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nin ana yarışmasında yaptı.
Hakan Algül’ün yönetmenliğini üstlendiği ‘Tur Rehberi’ adlı komedide başlıca rolleri Cem Gelinoğlu, Atılgan Gümüş ve Eda Akalın ile birlikte Kevork Malikyan, Macit Koper, Meral Çetinkaya, Vedat Erincin, Suna Selen, Metin Coşkun, Tarık Pabuççuoğlu ve Sadık Gürbüz üstleniyorlar. Rehberlik ettiği ilk gezi turunda başına gelmeyen kalmayan Ercüment'in mizah yüklü öyküsü. 
Aksiyon da içeren dram ‘Doğulu’, Bilal Kalyoncu imzası taşıyor. Fırat Doğulu ve Can yoldaşı Akın, uzun yıllar kaldıkları cezaevinden çıktıktan sonra kendilerini amansız bir intikam serüveninin içinde bulurlar. Savaş Satış, Onur Akbay, Melih Özkaya, Cansel Elçin, Duygu Arda ve Erkan Meriç, oyuncu kadrosunda yer alan isimler.
Utku Uçar’ın yazıp yönettiği ‘Hüddam 5: Zuhur’, bir seriye dönüşen korku öyküsünün yeni halkası. Fatma, uzun süredir içinde bulunduğu depresyondan kurtulmak ister. Yeni bir yerde hayata yeniden başlamanın kendisine iyi gelebileceğini düşünen Fatma, şehir dışında yaşayan Ayşe adında felçli yatalak bir hastanın bakımını üstlenir. Başlarda buraya gelmekle çok doğru bir karar verdiğini düşünse de ilerleyen günlerde çok özel bir sebep için burada olduğunu fark edecektir. Sevim Oyar, Eser Ağçalı, Engin Yüksel, Sefa Zengin, Zişan Özlem Akçalı, Ayşe Kaya ve Aykut Yavuz, oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!

İyi seyirler herkese!

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar