04 TEMMUZ 2025
.jpg)
Temmuz ayının ilk vizyon haftasında; yazın ortasındayız!
Sokağın sıcağına inat serin sinema salonları bir kaçıştır bunaltıcı yazdan ve gündelik hayatın nobran bayağılığından! Çocukluğumuzun, ilk gençliğimizin, oluşturduğumuz kişiliğin kanıtıdır sinema salonları. Hemen her türden film o büyülü salonlarda birer güvenli liman gibi meraklısını, sizleri bekliyor.
Behçet Necatigil’in ‘Kaynar Kazan Temmuz’ adlı şiiriyle noktalayalım haftanın giriş notlarını
‘Hava seni almak için kış duman odalarda
Orman gür yeşillik yaz
Deniz seni görmek için tepilen yokuşlar.
Patlayan borulardan fışkırır gibi su
Akar araba araba
Tatil konaklarına koca kent.
Şiirin ilk bölümü sürüp gitmiş bir özlem
Şimdi kalk git dolu otobüsler
Dayalı döşeli bir tatil sitesine.
Hava mı aldığın, girdiğin deniz mi
Geri geri ayaklar
Ah, her şey çocukluktan gelmeli!
Tat! Hangi tat? Ancak kendin gibilere
(İstif yapıların değişmez bekçileri)
Sen gene bildik sokaklarda gece.
Betondan tüten duman ve kirli çevre.
Dön dolaş bir fırın ağzı kent
Serinle serinlikse!’
SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK
Blast of Silence / Sessizliğin Gürültüsü
(Yönetmen: Allen Baron / 1961)
A Child Is Waiting / Bekleyen Çocuk
(Yönetmen: John Cassavetes / 1963)
The Friends of Eddie Coyle / Eddie Coyle’un Arkadaşları
(Yönetmen: Peter Yates / 1973)
Dog Day Afternoon / Köpeklerin Günü
(Yönetmen: Sidney Lumet / 1975)
Mikey and Nicky / Dostluğun Sonu
(Yönetmen: Elaine May / 1976)
HAFTA SONU AİLE SİNEMASI
ANNE VE BABA İÇİN
Broken Arrow / Kırık Ok
(Yönetmen: John Woo / 1996)
Three Kings / Üç Kral
(Yönetmen: David O. Russell / 1999)
Swordfish / Kod Adı Kılıçbalığı
(Yönetmen: Dominic Sena / 2001)
ÇOCUKLAR İÇİN
Crin blanc: le cheval sauvage / Beyaz Yele
(Yönetmen: Albert Lamorisse / 1953)
The Secret of Kells / Büyülü Kitap
(Yönetmen: Tomm Moore, Nora Twomey / 2009)
Kubo and the Two Strings / Kubo ve Sihirli Telleri
(Yönetmen: Travis Knight / 2016)
Vizyonda bu hafta (4 Temmuz 2025)
Sadece biri yerli yapım olmak üzere toplam yedi filme ev sahipliği yapıyor Temmuz ayının ilk vizyon haftası!
Ron Howard imzalı ‘Inferno / Cehennem’ ve bir seriye evrilen klasikleşmiş animasyon ‘Ice Age / Buz Devri’ ikinci kez vizyon görüyorlar. İstanbul dışında bulunduğumdan ötürü kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine katılamadığımdan, haftanın yeni filmlerine yapım notlarına değinerek yer vereceğim.
Chris Wedge ve Carlos Saldanha imzalı, popüler bir seriye dönüşmüş kült animasyonun 2002 tarihli ilk halkası olan ‘Ice Age / Buz Devri’, Manny, Sid ve Diego’nun ilk macerası. Buzul Çağı’nın zorlu koşullarında, farklı karakterlere sahip üç hayvanın beklenmedik dostluğu bir bebeğin hayatını kurtarmak için birleşir. Artan soğuklar nedeniyle hayvanlar yaşadıkları yerleri terk etmeye başlamışlardır. Bu sırada, huysuz ama sevecen mamut Manny, miskin tembel hayvan Sid ve kılıç dişli kaplan Diego’nun yolları kesişir. Birbirinden oldukça farklı olan bu üç hayvan, hem tesadüfen buldukları bir insan bebeğini ailesine ulaştırmak hem de hayatta kalmak için iş birliği yapmak zorunda kalırlar. Filmde Manny’yi Yekta Kopan, Sid’i Ali Poyrazoğlu ve Diego’yu Haluk Bilginer seslendiriyor. Yirmi üç yıl sonra beyazperdeye yeniden yansıyan film, yeni nesiller için unutulmaz bir armağan niteliğinde!
Çok satan romanlarıyla tanıdığımız Dan Brown’un aynı adlı eserinden uyarlanan ‘Inferno / Cehennem’, yazarın üçüncü beyazperde çıkarması. İlk iki film gibi, yönetmen koltuğunda usta isim Ron Howard’ın oturduğu, aksiyonu bol gerilim, 2006 tarihli ‘The Da Vinci Code / Da Vinci Şifresi’ ve 2009 yapımı ‘Angels & Demons / Melekler ve Şeytanlar’ın ana karakteri, Harvard Üniversitesi Simgebilim profesörü Robert Longdon’u çıkarıyor yine karşımıza. Dolayısıyla da karakteri canlandıran usta aktör Tom Hanks’i. Robert Longdon, Floransa’da bir hastanede gözünü açtığında hafıza kaybı yaşamaktadır. Dante’nin ölümsüz eserlerinden ‘Cehennem’in şifreleriyle çözmesi gereken gizem ve tehlike dolu macerada yolu İstanbul’a da uğrayacaktır. İlk iki uyarlama gibi, gizli örgütler, semboller, dini ve tarihi gizemlere dayanan öyküde Tom Hanks’s, Felicity Jones ve Sidse Babett Knudsen eşlik ediyorlar. Irfan Khan, Omar Sy ve Ben Foster, kadronun öne çıkan diğer isimleri. Yönetmen Ron Howard’ın yanı sıra, kitabı uyarlayan ismin, bir diğer usta sinemacı David Koepp olması, beklentileri bir miktar yukarıda tutmanıza sebep olsa da gerçekler; bir miktar hayal kırıklığına dönüştürüyor, film öncesi heyecanınızı. Dante’nin ünlü eserinin sadece adı sinmiş filme.
Jurassic World dünyasının yeni filmi ‘Jurassic World: Rebirth / Jurassic World / Yeniden Doğuş’, Gareth Edwards imzalı. Michael Crichton’un orijinal kitabından David Koepp ve yine Crichton tarafından senaryolaştırılan öykü, Steven Spielberg yönetiminde ilk olarak 1993 yılında buluşmuştu izleyiciyle. Toplamda sekizinci filmiyle karşımızda Jurassic World teması… ‘Jurassic World: Hakimiyet’in ardından beş yıl sonra, dinozorların hüküm sürdüğü izole bir tropik adada, insanlığın kaderini değiştirecek bir sırrı arayan gizli bir ekip hayatta kalma mücadelesi verecektir. Jurassic World: Hakimiyet olaylarından beş yıl sonra, gezegenin ekolojisinin dinozorlar için pek uygun olmadığı anlaşılmıştır. Hayatta kalan dinozorlar, geliştikleri iklime benzer koşullara sahip, izole ekvatoral bölgelerde yaşamlarını sürdürürler. Bu tropik biyosferde, karada, denizde ve havada yaşayan en büyük üç dinozor türünün DNA’sı, insanlık için mucizevi, hayat kurtarıcı bir ilacın anahtarını barındırmaktadır. Yetenekli gizli operasyon uzmanı Zora Bennett, bu genetik materyali güvence altına almak için çok gizli bir göreve liderlik etmek üzere görevlendirilir. Zora’nın operasyonu, teknesi başıboş su dinozorları tarafından alabora edilen sivil bir aileyle kesiştiğinde, hepsi kendilerini bir zamanlar Jurassic Park için gizli bir araştırma tesisine ev sahipliği yapan yasaklı bir adada mahsur kalmış durumda bulurlar. Burada, çok farklı türlerden dinozorların yaşadığı arazide, onlarca yıldır dünyadan gizlenen uğursuz ve şok edici bir keşifle yüzleşmek zorunda kalacaklardır. Başrolü üstlenen Scarlett Johansson’a, Jonathan Bailey, Rupert Friend, Mahershala Ali, Ed Skrein, Manuel Garcia-Rulfo ve Luna Blaise eşlik ediyorlar.
Sürgün edilmiş bir ajan, Bangkok’tan San Francisco’ya giden bir uçakta gizemli bir hedefi izlerken, uçak dolusu suikastçıdan kurtulmak için hayat mücadelesi verecektir. James Madigan’ın yönetmenliği üstlendiği aksiyon ‘Fight or Flight / Ölümcül Uçuş’, Martial Arts olarak tanımlanan dövüş sanatlarından besleniyor. Başrolde izleyeceğimiz Josh Hartnett’e eşlik eden isimlerse; Charithra Chandran, Katee Sackhoff, Julian Kostov, Marko Zaror ve Danny Ashok. Sürgün edilmiş Amerikalı ajan Lucas Reyes’e, kendini affettirmesi için son bir şans verilir. Görev, Bangkok’tan San Francisco’ya giden bir uçakta yalnızca ‘Hayalet’ olarak bilinen gizemli, uluslararası yüksek değerli bir hedefi bulmak ve kimliğini tespit etmektir. Durumu daha da karmaşık hale getiren şey ise, uçağın hem Reyes’i hem de Hayalet’i öldürmekle görevlendirilmiş dünyanın dört bir yanından gelen suikastçılarla dolu olmasıdır. İkili, hayatları için verilen bu mücadelede 37 bin fitte birlikte çalışmak zorunda kalırlar.
Tuesday Knight, Victoria De Mare, Croix Provence ve Eric Roberts, Ashley Scott Meyers imzalı korku gerilim ‘The Rideshare Killer / Ölümcül Çağrı’nın oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar. Yeni bir araç paylaşım uygulamasının genç kadın CEO’su, şirketini yok etmeden ve tüm teknoloji ekibini öldürmeden önce, uygulamayı kurbanlarını arabasına çekmek için kullanan bir seri katili durdurmakla karşı karşıyadır. Bu tehlikeli yarışta hem şirketinin geleceğini hem de ekibinin hayatını kurtarmak için zamana karşı bir mücadele verir.
Endonezya yapımı korku örneği ‘Muslihat / Musibet’, Chairun Nissa tarafından yönetilmiş. Ebeveynlerini kaybeden iki genç kız, yeni bir hayata başlamak umuduyla uzaklardaki tenha bir yetimhaneye yerleştirilirler. Ancak bu yer, sadece çocukların değil, görünmeyen varlıkların da yaşadığı uğursuz bir mekândır. Geceleri duyulan fısıltılar, duvarlarda yankılanan eski ilahiler ve karanlıkta kıpırdayan silüetler giderek daha korkunç bir hal alır. Sessizlik, yerini ani çığlıklara ve açıklanamayan ölümlere bırakır. Bir çocuğun ruhunun ele geçirilmesiyle başlayan kâbus, yapılan bir ruqyah ritüelinin ardından kontrolden çıkar. Ritüel, karanlık güçleri durdurmak yerine onları daha da öfkelendirir. Genç kızlardan biri, bilinmeyen bir varlığın hedefi haline gelirken; diğeri, bu karanlığa karşı yalnız başına savaşmak zorunda kalacaktır. Asmara Abigail, Edward Akbar, Ajeng Giona, Ence Bagus ve Tata Janeeta başlıca rolleri üstleniyorlar.
Bülent Aydoslu’nun yazıp yönettiği ‘Cin Bebek 3’ dram ağırlıklı bir korku denemesi. Daha önce bir Cin’den hamile kalarak bebeğini doğurmak zorunda kalan Doğa; Cin Bebek’ten ve bebeği isteyen cin aşiretinden kurtulmak için Dinler Tarihi Uzmanı olan bir profesörle iş birliği yapar. Ama işler istediği gibi ilerlemez. Çünkü bebeğin, annesini bırakmaya hiç niyeti yoktur! Buse Sevindik, Ömer Polat, Berk Aygül, Bülent Aydoslu ve Onur Çimen, oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!
İyi seyirler herkese!
MURAT ERŞAHİN