14 ŞUBAT 2025
.jpg)
Şubat ayının ikinci vizyon haftasındayız… Yine kalabalık bir sinema gündemi mevcut. Kapitalist eğlence geleneğinin önemli bir parçası olan 14 Şubat Sevgililer Günü dolayısıyla vizyonda romantik filmler daha fazla göze çarpıyor.
Spike Jonze’nin 2013 tarihli zeki ve bilimkurgu soslu romantik dramı ‘Her / Aşk’, sevgililer günü şerefine on iki yıl sonra yeniden vizyonda! Uzun bir ilişkiden kalbi kırık bir şekilde çıkan yazarın, kullanıcıların tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış bir işletim sistemiyle olan alışılmadık ilişkisine odaklanan yapım, daha önce filmi sinemada izlemeyenler için bir müjde anlamı taşıyor.
Sıralama kültürüne ve popülist kapitalist zırvalara sinirlensem de mesleğimizin ‘önemli’ bir parçası oldu uzun zamandır ‘en iyi film’ seçkileri… Herkesin sorduğu, merak ettiği, inkâr edilemez ‘en iyiler’… ‘Sevgililer Günü’ deyince aklıma birden geliveren ‘en sevdiğim romantik komedi’ filmlerini size armağan ediyorum… Dev hizmet! Hem de 10 değil, tam 20 tane! Yanlış anlaşılmasın; en iyi aşk filmleri ve duygusal filmler değil, özellikle ‘en iyi romantik komediler’ olsun istedim. Hüzün, ayrılık, elemle değil, birliktelik, neşe ve kahkahayla geçsin sevgi dolu günleriniz…
1- It Happened One Night / İki Gönül Bir Olunca (Yönetmen: Frank Capra / 1934)
2- Roman Holiday / Roma Tatili (Yönetmen: William Wyler / 1953)
3- Annie Hall (Yönetmen: Woody Allen / 1977)
4- When Harry Met Sally / Harry Sally’le Tanışınca (Yönetmen: Rob Reiner / 1989)
5- The Apartment / Garsoniyer (Yönetmen: Billy Wilder / 1960)
6- The Philadelphia Story (Yönetmen: George Cukor / 1940)
7- Moonstruck / Ay Çarpması (Yönetmen: Norman Jewison / 1987)
8- Sleepless in Seattle / Sevginin Bağladıkları (Yönetmen: Nora Ephron / 1993)
9- Notting Hill / Aşk Engel Tanımaz (Yönetmen: Roger Michell / 1999)
10- Love Actually / Aşk Her Yerde (Yönetmen: Richard Curtis / 2003)
11- His Girl Friday (Yönetmen: Howard Hawks / 1940)
12- You’ve Got Mail / Mesajınız Var (Yönetmen: Nora Ephron / 1998)
13- The Shop Around the Corner / Aşk İlanları (Yönetmen: Ernst Lubitsch / 1940)
14- (500) Days of Summer / Aşkın (500) Günü (Yönetmen: Marc Webb / 2009)
15- What’s Up, Doc? / Aşka Vakit Yok (Yönetmen: Peter Bogdanovich / 1972)
16- The Goodbye Girl / Elveda Güzelim (Yönetmen: Herbert Ross / 1977)
17- Frankie and Johnny / Frankie ve Johnny (Yönetmen: Garry Marshall / 1991)
18- Groundhog Day / Bugün Aslında Dündü (Yönetmen: Harold Ramis / 1993)
19- Pretty Woman / Özel Bir Kadın (Yönetmen: Garry Marshall / 1990)
20- Splash / Deniz Kızı (Yönetmen: Ron Howard / 1984)
Giriş yazımıza, Cemal Süreya’nın ‘Güzelleme’ şiiri ile koyalım noktayı bu hafta. Sahici aşıklara gelsin…
‘Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
Sabahlara kadar koynumda yatmışsın
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
İşe bak sen gözlerin de burda
Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
İyi ki burda yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya
Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.’
SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK
Singin' in the Rain / Yağmurun Altında
(Yönetmen: Stanley Donen, Gene Kelly / 1952)
Du rififi chez les hommes / İnsanlar ve Para
(Yönetmen: Jules Dassin / 1955)
The Bridge on the River Kwai / Kwai Köprüsü
(Yönetmen: David Lean / 1957)
Some Like It Hot / Bazıları Sıcak Sever
(Yönetmen: Billy Wilder / 1959)
To Kill a Mockingbird / Bülbülü Öldürmek
(Yönetmen: Robert Mulligan / 1962)
HAFTA SONU AİLE SİNEMASI
ANNE VE BABA İÇİN
Raising Cain / İçimizdeki Şeytan
(Yönetmen: Brian De Palma / 1992)
8 MM
(Yönetmen: Joel Schumacher / 1999)
The Weather Man / Fırtınalı Hayatlar
(Yönetmen: Gore Verbinski / 2005)
ÇOCUKLAR İÇİN
Pinocchio / Pinokyo
(Yönetmen: Matteo Garrone / 2019)
Teddybjørnens jul / Ayı Teddy’nin Maceraları
(Yönetmen: Andrea Eckerbom / 2022)
Lassie-Ein neues Abenteuer / Lassie: Yepyeni Bir Macera
(Yönetmen: Hanno Olderdissen / 2023)
Vizyonda bu hafta (14 Şubat 2025)
Beşi yerli yapım olmak üzere toplam on bir yeni film merhaba diyor 14 Şubat vizyonuna…
İstanbul dışında bulunduğumdan ötürü kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine katılamadığımdan, haftanın yeni filmlerine yapım notlarına değinerek yer vereceğim.
Ülkemizde ilk olarak14 Şubat 2014 tarihinde vizyona girmiş ve bu hafta yeniden vizyon görecek olan ‘Her / Aşk’ ise o tarihte kaleme aldığım eleştiri ile aşağıda yer alıyor.
AŞK
Yakın gelecekte, eşinden yeni ayrılmış Theodore, başkaları için, onların ağzından, duygu yüklü mektuplar yazmaktadır. İşi budur Theodore’un. İnsansız, temassız bir dünyada yalnızdır adam. Sanal video oyunları ve tanımadığı insanlarla telefon seksi yaparak geçirir gecelerini. OS1 adında bir yapay zekâ programını, piyasaya sürülür sürülmez alır. Samantha adındaki yapay zeka, Theodore’un hayatını düzenlemeye programlanmıştır. Kısa sürede, adamın en yakın dostu ve sevgilisi olur Samantha. Video işleriyle tanınan, ‘Being John Malkovich / John Malkovich Olmak’, ‘Adaptation / Tersyüz’, gibi entelektüel filmlerle hayran kitlesi edinmiş Spike Jonze’nin ‘En İyi Senaryo’ dalında Oscar ve Altın Küre kazanmış filmi, romantik bir dram. ‘En İyi Film’ dahil olmak üzere beş dalda Oscar adayı olan yapım, özellikle yakın geleceği, kostümden dekora dek incelikle ve titiz yarattığı yapım tasarımıyla dikkat çekiyor. Pantolonlar, ortamın mat rengiyle uyumlu renkli gömlekler, bilgisayarların zarif tahta çerçeveleri ve hemen her şey. Yakın geleceğin Los Angeles’ında, insanları hücrelerini oluşturan devasa gökdelenler, caddeleri, sokakları, metroyu dolduran herkesin, yapay zekalar sayesinde bir sıcaklık araması. Tasarım harikası bir yakın gelecek yaratmış diyebiliriz kolaylıkla Jonze’nin filmi için. Zekice planlanmış, iyi yazılmış bir film orijinal adıyla ‘Her’. Bilinçli olarak yaratılmış mesafe, filmle izleyici arasındaki sıcaklığı belli bir yerde tutuyor. Bir yapay zekâ ürünü ile insan arasındaki karşılıklı aşkın imkânı, yakın gelecekte; iletişimsizliğin tavan yaptığı zaman ve yerde ilişkiler; hemen her şeyin ötesinde, son tahlilde; mutlak bir yalnızlık ve melankoli ağıdı… Joaquin Phoenix, çok iyi. Rafine bir performans. Eski eş rolündeki Rooney Mara, yakın dost Amy Adams ve aşık olunan yapay zeka ‘Samantha’ya sesiyle kan veren Scarlett Johansson, filmin güçlü aktrisleri. Ağzı bozuk avatar çocuk sesinde ise bizzat Spike Jonze var. Eski, sahici aşkın acıları, dostların ve çevrenin aşk hayatları, her yeri tıka basa dolduran mutlak yalnızlık. Bu mutlak yalnızlığı, sanal bir ilişkiyle yok etme çabası yaşam. Sahici kılmak aşkı fakat sonunda, kendi salt yalnızlığına sokulup, yeniden bir başına kalmak. Zeki ve yaratıcı metin, müthiş tasarımla birleşince yılın iyi filmlerinden biri çıkıyor ortaya ama eksik olan bir şeyler var. Aynı meseledeki eksiklik hissi gibi. Hisler geçemiyor perdeden. İnandırıcı olamıyor savunulan tez. Aynı, temassız aşkın buruk tadı gibi. Anlıyor ama anladığınız kadar hissedemiyor, içselleştiremiyorsunuz perdeden akanları. (3,5 / 5)
‘Bridget Jones: Mad About the Boy / Bridget Jones Onun İçin Çıldırıyor’, ilk filmini 2001’de izlediğimiz romantik komedi serisinin yeni halkası. Kocasının ölümünün ardından flört piyasasına geri dönen Bridget Jones’un yeni macerasına tanıklık ediyoruz. Artık elli yaşında olan Bridget Jones, sonunda hayatında bir parça şans yakalamıştır. Senarist olarak harika bir işi, babasız da olsa küçük bir ailesi ve ardından yeni bir erkek arkadaşı olmuştur. Ama hayatında sorun yaratan tek şey sevgilisinin kendisinden yirmi yaş daha genç olması değildir tabii! Michael Morris’in yönettiği romantik komedide başrolü üstlenen Renée Zellweger’e, Hugh Grant ve Colin Firth’in yanı sıra; Isla Fisher, Emma Thompson ve Leo Woodall eşlik ediyorlar.
Yönetmenliğini Julius Onah’ın üstlendiği Marvel’in yeni süper kahraman filmi ‘Captain America: Brave New World / Kaptan Amerika: Cesur Yeni Dünya’, yeni bir epik bilimkurgu ve avantür denemesi. Yeni seçilen ABD Başkanı Thaddeus Ross ile bir görüşmesinin ardından kendini uluslararası bir krizin ortasında bulan yeni Kaptan Amerika Sam Wilson’ın öyküsünü izliyoruz. Başrolü üstlenen Anthony Mackie’nin rol arkadaşları, usta aktör Harrison Ford başta olmak üzere, Tim Blake Nelson, Liv Tyler, Giancarlo Esposito, Rosa Salazar, Shira Haas, Danny Ramirez, Takehiro Hira ve Jóhannes Haukur Jóhannesson.
Başrolünü Sylvia Kristel’in üstlendiği 1974 tarihli erotik ve romantik dram ‘Emmanuelle / Hisli Duygular’, yeni çevirimiyle beyazperdede. Audrey Diwan’ın yönettiği yeni ‘Emmanuelle’de ünlü karaktere Fransız aktris Noémie Merlant hayat veriyor. Merlant’ı, Céline Sciamma’nın 2019 tarihli yaman romantik dramı ‘Portrait de la jeune fille en feu / Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’ filminden anımsayacaksınız. Emmanuelle, iş için Hong Kong’a gider. Ancak beklemediği şey, bu gezinin kendisini ve arzusunu yeniden keşfetmesine yardımcı olacağıdır. Gizemli Kei ile tanıştığında Emmanuelle’in hayatında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır artık. Will Sharpe, Jamie Campbell Bower, Adam Pak, Chacha Huang, Anthony Chau-Sang Wong ve usta aktris Naomi Watts oyuncu kadrosunu oluşturan diğer isimler.
Usta auteur Steven Soderbergh’in yönettiği psikolojik korku-gerilim ‘Presence / Varlık’ın senaryo yazarı türün başarılı ismi David Koepp. Banliyöde bulunan bir eve taşınan ailenin hayatına odaklanıyor kamera. Aile yeni hayatlarındaki sorunların üstesinden gelmeye çalışırlarken, çok geçmeden mülklerinde yalnız olmadıklarını fark ederler ve kendilerini korku dolu günlerin içerisinde bulurlar. Oyuncu kadrosunda ise Lucy Liu, Chris Sullivan, Callina Liang, Eddy Maday ve West Mulholland yer alıyorlar.
İtalya yapımı animasyon ‘Alla Ricerca Dell'idolo Artico / Kutup Köpekleri 2’, bir devam filmi. Kuzey Kutup Bölgesi’nin sevimli kasabası Taigasville’de Swifty, P.B, Jade ve dostlarının yeni macerasını konu alıyor özellikle küçük yaştaki izleyiciye seslenen yapım. Yönetmen koltuğunda oturan ikili ise Luca Scanferla ile Alessandro Scaretti.
Mustafa Kotan’ın yönettiği romantik gençlik dramı ‘Aşk Sadece Bir An’, arkadaşının ricası üzerine onun yerine taksiye çıktığı gün hayatının aşkı Hayal ile tanışan Rüzgar’ın geçmişinin, ikilinin arasındaki aşkı çıkmaza sokmasıyla gelişen olayları taşıyor perdeye. Rüzgar bir bar çalışanıdır. Arkadaşı Ferit bir gün kendi taksisine çıkması için Rüzgar’dan yardım ister. Rüzgar taksideyken Hayal’le tanışır ve aşık olurlar. Hayal’in ailesi bu durumu öğrenir ama bu ilişkiye izin vermez. Rüzgar’ın bir katil olduğunu öğrenmişlerdir ancak olayın aslı Rüzgar’ın babası annesini öldürmüştür ve olay Rüzgar’ın üzerine kalmıştır. Hayal’in babası Rüzgar’a kızıyla olamayacağını söyler, onu aşağılar ve tehdit eder. Buna rağmen Rüzgar, Hayal’den ayrılmaz. Emirhan Çakal ve Nilsu Berfin Aktaş’a, Gonca Vuslateri, Emre Kınay, Diren Polatoğulları, Teoman, Burcu Kara, Gürgen Öz, Tuba Ünsal ve Cihan Şimşek eşlik ediyorlar.
Senaryosunu Barış Başar’ın kaleme aldığı, yönetmenliğini ise Özgür Bakar’ın üstlendiği ‘C Takımı 2’, devam eden bir komedi serisine dönüştüğünü müjdeliyor. Ekip, Orhan’ın adamlarından kaçarken gittikleri Elazığ’ın ‘Fenk’ kasabasında mahsur kalır, acımasız ve cimri Murtaza Ağa’nın çiftliğine sığınarak burada hem gözlerden uzak kalmak hem de geçimlerini sağlamak için çalışmaya başlarlar derken… Toygan Avanoğlu, Murat Akkoyunlu, Sera Tokdemir, Ömer Kurt, Hakan Bulut, Hakan Bilgin ve Barış Başar, oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
‘Yarasaları İstilası: Değirmen’, Gani Rüzgar Şavata imzası taşıyan bir korku öyküsü. Yarasaların insanlıktan intikam almak için bir değirmenin olduğu bölgeye musallat olmasına tanıklık ediyoruz. Gani Rüzgar Şavata, Neslihan Acar ve Yalçın Dümer oyuncu kadrosunda yer alıyorlar.
Anastasya Budakva’nın yazıp yönettiği korku filmi ‘Zeccac’, Mustafa Koçak, Melike Vural, Irmak Horan, Alper Gündeci ve Selin Acar’dan oluşan bir oyuncu kadrosuna sahip. Yaren küçük bir kasabada öğretmenlik yapmaktadır. Burak ile evlenmek üzere olan Yaren, Evlenmeden önce en yakın arkadaşı olan Aysel’in ortadan kaybolması ile büyük bir şok yaşar. Bilmediği gerçek ise görünenden çok daha ürkütücüdür.
Mustafa H. Öztürk’ün yönetmenliğini üstlendiği yerli animasyon ‘Zatonya: Yeni Dünya’, hareketli ve huzurlu bir kasaba olan Zatonya’da geçiyor. Kasabanın mucidi Sırrı Usta, yeni icadıyla yanlışlıkla boyutlar arası bir kapı açar ve kasaba halkının bir kısmını modern, kaotik bir dünyaya sürükler. Neon ışıklı, dev gökdelenlerle dolu bu dünyada, Lidyalı Emmi fırsatçılığıyla ticari çıkarlarını düşünürken, Tunç ve Fikri yeni düzene uyum sağlamaya çalışırlar. Ancak gelecekten geldiğini söyleyen Heymen isimli gizemli kişi işlerin daha da karmaşık hale gelmesine sebep olur. Zatonya halkı, kendi dünyalarına dönmek ve tarihlerini korumak için mücadele ederlerken hem bireysel hem de toplumsal değerlerini sorgularlar. Alışık olmadıkları bu modern dünyanın içinde kendi yollarını bulmaya çalışan ekip, Sırrı Usta’nın önderliğinde unutulmayacak bir maceraya atılacaktır.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!
İyi seyirler herkese!
MURAT ERŞAHİN