18 MAYIS 2018
İkinci kez vizon görecek olan ‘Arif v 216’ dışında, dördü yerli toplam on yeni yapım merhaba diyor bu hafta! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. İyi seyirler herkese!
DEADPOOL 2
-‘Mavra’ya devam!-
Süper kahraman filmlerinde; şüphesiz, taze, yeni, derin bir soluk anlamı taşıyordu 2016 tarihli ‘Deadpool’! Marvel Comics’in en farklı, edepsiz, alaycı ve kendine özgü anti-kahramanının beyazperde versiyonunu imzalayan isimse, animasyon kökenli Tim Miller’dı. Oscar adayı kısa animasyon ‘Gopher Broke’ ve iki kısa kurmaca filmin ardından ilk uzun metrajında, gerçekten dikkatle izlenecek yönetmenler sınıfına adını yazdırıyordu Miller. Bilimkurgu katkılı aksiyon, eski özel kuvvetler askeri olan Wade Wilson’un, ölümcül kanser hastalığına yakalanmasının ardından, bir nevi şeytanla anlaşarak, üzerinde gerçekleştirilen deney sonrası, bazı olağanüstü güçlere kavuşmasının ve aşkı sebebiyle atıldığı intikam macerasının öyküsüydü. Ryan Reynolds, kendisiyle ve dünyayla hunharca dalga geçen, hınzır, ağzı bozuk, kural dışı anti-kahraman Deadpoll rolünde çıkıyordu karşımıza! Mutant evreninden iki sıkı kahraman, Colossus ve Negasonic Teenage Warhead ile birlikte, kötücül bir ekibe karşı savaşan Deadpool, süper kahraman mitiyle, tarihiyle, karakteriyle ve belki de bütün Hollywood’la gönlünce geçiyordu dalgasını! Sokaktan ve garibandan yana, ağzı bozuk, serseri Deadpool, süper kahraman filmlerinin bayıcı aynılığına da kafa tutuyordu. Dinamik kurgusu ve ne yaptığını bilen gidişatıyla çok sevildi ‘Deadpool’!
Fabian Nicieza ve Rob Liefeld tarafından ilk olarak New Mutants’ın doksan sekizinci sayısında kötü karakter olarak yaratılan ‘Deadpool’, Wolverine’nin kurduğu X-Force’a katılıp iyilerin safına geçmişse de ‘tam olarak iyi bir karakter’ değil anti-kahramandır özünde! Beyazperdenin aniden çok sevdiği bu edepsiz anti kahraman, ikinci filmle yeniden bizimle. Yönetmen koltuğunda bu kez, dublörlük, dublör koordinatörlüğü ve aktörlükten gelme David Leitch’in ismini görüyoruz. Leitch, ‘uncredit’ olarak aniden kült bir seriye dönüşen ‘John Wick’ ve Charlize Theron’lu ‘Atomic Blonde / Sarışın Bomba’nın yönetmenliklerini üstlenmişti sırasıyla. Kahramanımızı ‘itinayla’ canlandıran Ryan Reynolds, bu kez yapımcı kartvizitinin yanı sıra, senarist olarak da yer almış ikinci filmde! Kız arkadaşı Vanessa ile mutlu bir birliktelik sürdüren Wade Wilson, namı diğer Deadpool, yaşadığı büyük yıkımın ardından gelecekten gelen gizemli intikamcı ‘Nathan Summers / Cable’ ve özenle bir araya getirdiği X-Force ekibiyle birlikte yeni bir macera yaşar. Ryan Reynolds’a, Josh Brolin, Morena Baccarin, Zazie Beets, Leslie Uggams, Julian Dennison, Brianna Hildebrand ve Eddie Marsan eşlik ediyorlar yeni filmde. Hemen her şey bildiğiniz gibi. Gülüyorsunuz da arada! Serseri ve alaycı anti-kahraman yeni macerasında bir nevi tekrara düşse de, popüler kültür ikonları ve Hollywood mitleri dahil yine herkes alıyor ağzının payını. Marvel evreninin yetişkin kontenjanında ‘mavra’ya devam yani! (3 / 5)
DAHA YENİ BAŞLADIK
-İçi geçmiş bir film-
Genelde yorulduğunu anladığın vakit, köşene çekilmeyi de bilmek gerek! Her meslekte, her işte böyle bu! 1988 tarihli ‘Bull Durham / Boğa Takımı’ ile ‘En İyi Orijinal Senaryo’ dalında Oscar adayı olan senarist-yönetmen Ron Shelton, eski ‘cin fikirli’ günlerine veda etmiş gözüküyor. 1945 doğumlu tecrübeli sinemacı, yazıp yönettiği ‘Just Getting Started / Daha Yeni Başladık’ adlı komedide ne denli yorulduğunun kanıtını teyelliyor perdeye!
Hollywood’un veteran ustalarının boy gösterdiği komedi, Palm Spring’deki lüks bir emekliler evinde geçiyor. Morgan Freeman ve Tommy Lee Jones, ‘her kulvarda’ rekabete giren iki sevimli amca olarak, avantür sosuyla lezzetlendirilmeye çalışılmış yapımın başrol oyuncuları olarak çıkıyorlar karşımıza! Joe Pantoliano, Rene Russo, Jane Seymour, Elizabeth Ashley ve geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan Glenne Headly, emektar yıldızlardan oluşan kadronun diğer isimleri.
Palm Spring’de bulunan lüks bir emekliler evinde müdürlük yapan Duke Driver’ın geçmişi gizem yüklüdür! Yaşlılığını keyifle süren Duke, Villa Capri’de yaşayan bütün sakinlerin, hayatı durmadan devam eden bir parti olarak görmeleri için didinmektedir. Müşterileri tarafından hayranlık derecesinde sevilen Duke’un statü ve karizması, formundan ve yakışıklılığından hiçbir şey kaybetmemiş, eski asker Leo’nun gelişiyle sarsılır. Kısa süre içinde ikili arasında Villa Capri’ye denetleme görevi sebebiyle gelmiş Suzie’nin gönlünü çalma konusunda amansız bir rekabet başlar. Ancak bu esnada Duke’un geçmişi su yüzüne çıkacaktır!
Okuyunca kulağa iyi gelen öykü, izlendikçe, içinden çıkılmaz bir sıkıntı balonuna dönüşüyor! Yavan, tatsız, oyuncu performanslarıyla doğru orantıda yorgun, sıkkın bir film çekmiş Ron Shelton. Mantıksız, içi boş oluşlar, devamlılık problemleri, sarkmalar ve gereksiz gelişmeler ortasında, gözünüzü saatten ayıramıyorsunuz! Elde değil, yıldızlarla dolu karosuna rağmen, içi geçmiş bir seyirlik olarak duruyor perdede film! O size bakıyor, siz ona! (1 / 5)
SAPLANTI
-Yavan bir kolaj-
Güney Afrika Cumhuriyeti’nden çıkagelen film, ülkesine ait karanlık mitler ve masallardan esin alınmış, doğaüstü oluşlarla bezeli bir korku öyküsü anlatıyor. Ülkesi Güney Afrika adına ‘en iyi yabancı film’ dalında Oscar adayı olan 2005 tarihli ‘Yesterday’ adlı dramla tanınan Darrell Roodt’un yazıp yönettiği yapım, arzulamadığı bir hamilelik sonrası; bebeği ile birlikte kasabasına, annesinin evine geri dönen Chloe’nin karanlık hikayesi.
Psikolojisi fena halde bozuk genç kadın, istemeden dünyaya getirdiği bebeğine rağmen, annelik içgüdüsü ile hareket etmektedir. Gördüğü kabuslar, doğum sonrası depresyon olarak adlandırılır. Bir süre sonra, etrafında sıklıkla beliren, ‘ruhlar bölgesinden’ ürkütücü bir yabancı varlığı keşfeden Chloe, etrafındakilere asla güvenmeden, bebeğini korumak için mücadele verecektir.
Reine Swart, Brandon Auret ve Thandi Puren’in başlıca rolleri üstlendiği korku filmi, türüne ait birçok yapımdan tanıdık anlar toplamış bünyesinde. Gelişmeleri ve sıçramaları tahmin edilebilir film, sıklıkla tekrara düşen bir yol haritası belirlemiş kendisine. Sıkıcı olmanın ötesinde, iflah olmaz bir aynılık hissi bırakıyor bünyede. Yeşil elmalar ve koleksiyon kelebekleri haricinde zihinde fazla bir şey kalmıyor hikayenin ardından. (1,5 / 5)
John Cameron Mitchell imzalı, başrollerinde Elle Fanning ve Nicole Kidman’ı izleyeceğimiz müzik soslu romantik komedi ‘How to Talk to Girls at the Parties / Partilerde Kız Tavlama Sanatı’, Kanada yapımı animasyon ‘Charming / Yakışıklı Prens’, Filmartı dağıtımcılığında izleyici ile buluşan, dünyanın dört bir köşesinden, katıldıkları festivallerden önemli ödüllerle ayrılan, Oscar adayı beş kısa filmin oluşturduğu ‘Ödüllü Kısa Filmler’ ile birlikte dört yerli yapım; yönetmen koltuğunda Onur Tan’ın oturduğu aile filmi ‘Bal Kaymak’, Durmuş Akbulut’un yönettiği romantik dram ‘Kiraz Mevsimi’, Özlem Kayhan ve Volkan Gültekin imzalı ‘3 Vakte Kadar’ ve Fuat Yılmaz’ın yazıp yönettiği korku-gerilim ‘Mezarlık’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese! MURAT ERŞAHİN