Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

13 NİSAN 2018

12 Nisan 2018 Perşembe 20:34
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Dördü yerli, on yeni yapım merhaba diyor yeni vizyona. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.


VAHŞİLER

-İnsan insana düşman-

Yunanistanlı ‘auteur’ Costa-Gavras’ın önemli filmlerinden 1982 tarihli ‘Missing / Kayıp’ ile ‘en iyi uyarlama senaryo’ Oscar’ı kazanmış Donald E. Stewart’ın el yazmalarından perdeye uyarlanan western’in yaratıcısı, ‘Crazy Heart / Çılgın Kalp’, ‘Out of the Furnace / Kardeşim İçin’, ve ‘Black Mass / Kara Düzen’ gibi kalburüstü filmlerle tanıdığımız aktör kökenli yönetmen-senarist Scott Cooper.

Cooper’ın senaryosunu yazıp yönettiği yapım, bir ‘yol filmi’ olarak da ele alabileceğiniz dram ağırlıklı bir western. Politika, sosyoloji ve tarih içeren, iki saat on dört dakikalık epik bir macera öte yandan. 1892 yılındayız. Beyaz adam tarafından esir alınmış, esaret süresinde kansere yakalanmış ve ölümü bekleyen Cheyenne şefini ve onun ailesini, doğduğu topraklara götürmekle görevlendirilen efsane bir askerin, Yüzbaşı Joseph J. Blocker’ın ve yol boyunca maceraya eşlik edenlerin hikayesi orijinal adıyla ‘Hostiles’!

New Mexico’daki Ordu karakolu Fort Berringer’den, Montana çayırlarına kadar sürecek tehlikeli yolculuk sırasında, ekip, eşi ve çocukları, at hırsızı yerlilerce öldürülmüş genç bir dul ile karşılaşır. Yol boyunca karşılaşılan tehlikeleri yenmek için dost, düşman, grubu oluşturan herkes güçlerini birleştirmek mecburiyetindedir. Başrolde alışageldiğimiz üzere yine son derece üst düzey bir performans sergileyen usta aktör Christian Bale’e, Rosamund Pike, Wes Studi, Ben Foster, Rory Cochrane, Paul Anderson, Adam Beach, Peter Mullan, Stephen Lang, Jesse Plemons, Bill Camp, ve yıldızı hızla parlayan genç aktör Timothée Chalamet’den oluşan son derece iyi ve iddialı bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor.

Yol filmi görünümlü klasik western, son derece iyi yazılıp, iyi çekilmiş, sezonun önemli filmlerinden biri! Beyaz adamın, zorla ele geçirdikleri toprakların gerçek sahipleri Kızılderililere yaptıkları soykırımı, yekten dile getiren ve son derece hümanist metnini, pişmanlık ve vicdan azabıyla dolu karakterlerinin, kefaret ve kendini bulma, kendinle yüzleşme, arınma için çıkılan bu yolculukta yaptıkları hesaplaşmaları ‘dolandırmadan’, dürüst ve samimi biçimde öyküleyen yapım, eline korkak alıştırmıyor öte yandan. Durumdan kaynaklanan bütün ‘sert’ oluşlar olduğu gibi yansıyor perdeye. Görevlendirildiği kirli ve kanlı savaşta, kendi benliğinden çıkarak, ‘şartlar’ sebebiyle vahşi bir katile dönüşen Yüzbaşı Joseph Blocker’ın acı yüklü öyküsü ve en büyük düşmanı Cheyenne şefi ile dost olma süreci, samimi ve yalın biçimde resmedilmiş. ‘İnsandır insanın en büyük düşmanı’ derken, yine salt insan kalmakla ‘insan’ olunabileceğinin altını çiziyor film. Usta görüntü yönetmeni Masanobu Takayanagi’nin titiz kamerası, genel yapım tasarımı ve bir diğer usta Max Richter’in orijinal film müziği üst düzey. Kaçırılmaması gerekir! (4,5 / 5)




MUHTEŞEM KADIN

-Sevgi şart! sevmeyince kötü!-

Gündüzleri garson olarak çalışan, arada gece kulüplerinde şarkıcılık yapan Trans kadın Marina, yaşça büyük sevgilisini aniden kaybedince, toplumun ikiyüzlü, zalim kötücüllüğüyle mücadele etmek zorunda kalır!

2013 tarihli ‘Gloria’ ile zihne kazınan Şilili yönetmen Sebastián Lelio imzalı dram, birbirinden güçlü rakipler arasından sıyrılıp; ‘En İyi Yabancı Film’ Oscar’ının sahibi olmayı başarmıştı. Ayrıca Berlin Film Festivali’nden ‘En iyi Senaryo’ dahil olmak üzere üç ödülle dönen yapım, toplamda on sekiz ödül ve otuz altı adaylığı yazdırdı, başarı hanesine. Kendisi de bir trans birey olan aktris ve şarkıcı Daniela Vega’nın müthiş performansıyla artı değer kazanan fikri ve vicdanı hür filmin yapımcıları arasında, Şilili auteur Pablo Larraín de yer alıyor. Francisco Reyes, Luis Gneco, Amparo Noguera gibi Larrain filmlerinden tanıdığımız usta oyuncular, eşlik ediyorlar Daniela Vega’ya.

Gayet iyi kurulmuş dram, ‘öteki’ olmanın anlamı ve toplumun ötekine karşı duyduğu kin ve korkuyu en net biçimde yansıtıyor perdeye. Yalancı, özgüveni eksik muhafazakar bakış ve ezber edilmiş kötücül ahlakçılık… Öte yandan; cesaret ve sevgi! Bu ikisi olmayınca pek bir anlamı yok yaşıyor olmanın, diyor Sebastián Lelio. Kaybettiğimiz değerler, sevdiklerimize edilen kesin vedalar ve geride kalan mutlak yalnızlık. Yalnızlık ve acıyla baş ederken, üstüne üstlük bir de riyakar, zalim, korkak, acımasız kalabalığın düşmanca öfkeleriyle mücadele etme derdi. Yürek burkan yanıyla, bünyeye güç ve güven veren dirençli inadını, aynı karede yaşatmayı başarması nedeniyle önemli ve iyi ‘Muhteşem Kadın’! Cesareti, dürüstlüğü, özgüveni ve sevgisiyle akılda kalıcı. (4 / 5)


SESSİZ BİR YER

-Ses yapma, aile var!-

Aktör kimliğiyle tanıdığımız John Krasinski’nin yönetmen koltuğunda oturduğu üçüncü uzun metraj filmi, bir korku-gerilim örneği! Krasinski başrolleri, eşi; yetenekli İngiliz aktris Emily Blunt ile paylaşıyor. Sese gelen gizemli yaratıklara karşı hayatta kalmaya çalışan bir aile ve sessiz, izole yaşamlarını bir şekilde sürdürme çabaları.

Bryan Woods ve Scott Beck imzalı öykü, yine aynı ikili ve Krasinski tarafından senaryolaştırılmış. Danimarkalı görüntü yönetmeni Charlotte Bruus Christensen ve orijinal film müziğine imza atan bol ödüllü, iki kez Oscar’a aday gösterilmiş Marco Beltrami, filmin hemen her şeyi olmuşlar. Ses kurgusundan ses miksajına, teknik işçiliği de çok iyi filmin. Sıradan, sıkıntılı olan nokta ise, daha önce yüzlerce kez benzerini izlediğimiz duygusuyla tuhaf bir yabancılaşma yaşamamız perdedeki öyküyle! M. Night Shyamalan’ın 2002 tarihli filmi ‘Signs / İşaretler’ henüz zihinden çıkmamışken, orijinal adıyla ‘A Quiet Place’ tuhaf ve pek orijinal olmayan yavan bir tekrar gibi duruyor!

En ufak seste hemen orada bitiveren sese duyarlı yaratıkların nerden çıktığı belli değil öyküde! Uzaydan mı geldiler, yoksa dünyanın sonunu mu simgeliyorlar, yeraltından mı çıktılar, hemen her şey; sırra kadem! Sonra öyküdeki büyük boşluklar, mantık hataları, sese bu kadar duyarlı yaratıkları durduran ve komik bir zayıflık farkındalığıyla öğrenilen başa çıkma yöntemi! Bir de, Tanrı kutsal aileyi korusun söylemi. Muhafazakarlıkla yoğrulmuş öykü, ‘yuva’yı tehdit eden tekinsiz yabancılara karşı çekirdek aileyi sonuna dek koruma ekseninden başka hiç bir yere kaymıyor. Son derece sevimsiz bir film, bütün atmosfer yaratma gayretine ve teknik kalitesine rağmen, Krasinski’nin yönettiği korku gerilim denemesi. Uyanık yapımcı Michael Bay’in işin içinde olması, para kokusu ve gişe başarısıyla doğru orantılı öte yandan.

Gencecik oyuncular Noah Jupe ve Millicent Simmonds başarılı performanslarıyla; gerçek hayatta da birlikte olan Krasinski-Blunt çiftini gölgede bırakıyorlar. Son tahlilde pek bir özelliği olmayan, ‘hişt yabancı sessiz ol, aile var’ filmi duruyor perdede! ‘Aile salonumuz mevcuttur’ ibaresi, filmin resmi tanıtım cümlesine iyi giderdi doğrusu! (2 / 5)


RAMPAGE: BÜYÜK YIKIM

-Kaotik bir oldubitti!-

Aynı adlı video oyunundan beyazperdeye üç boyutlu olarak uyarlanan ‘Rampage’, dünyayı, uzaydan gelen bir tehdit sonucu, genetik mutasyona uğrayan devasa canlılardan kurtarmaya gayret eden primatolog Davis Okoye’nin mücadelesini öykülüyor! Brad Peyton’un yönettiği filmin başrolünde namı diğer ‘The Rock’, Dwayne Johnson var! Naomie Harris, Malin Akerman, Jeffrey Dean Morgan ve Jake Lacy, filmin öne çıkan diğer isimleri.

Doğumundan beri ilgilendiği albino goril George’un en yakın arkadaşı olan Dr. Davis Okoye, uzaydan gelen tehditle genetik mutasyona uğrayan dostu yanında, devasa boyutlara ulaşan vahşi bir kurt ve bir timsahla da mücadele etmek zorunda kalacaktır! Üç hayvanın Chicago şehrini harabeye dönüştürmeleri ve yitip giden onca canı umursamadan, aynı, uyarlandığı video oyunu duyarsızlığıyla sanal bir hissiyat yaratan ve umarsızca sürüp giden film, yaşları on iki ile on beş arasındaki ergenler için keyifli olabilir elbet fakat genel kültür sahibi yetişkin izleyici için, anlamsız ve mantıksız bir boşluk anlamına geliyor perdeye yansıyanlar! İyi huylu goril ve kötü karakterli diğer hayvanlar ayrımı, filmin hemen her detayında var! Gürültülü kaos, filmin süresi boyunca, ilkokul seviyesindeki bir oldu bitti zincirini besliyor sürekli! (1,5 / 5)


Galasını, 37. İstanbul Film Festivali bünyesinde yapan stop motion animasyon, dört Oscar ödüllü yönetmen Nick Park imzası taşıyan ‘Early Man / Taş Devri Firarda’, Rusya’dan çıkagelen bilimkurgu katkılı aksiyon ‘Rubezh / Zamanın Sınırında’ ve dört yerli yapım; Mu Tunç imzası taşıyan, başrollerini Burak Deniz ile Büşra Develi’nin paylaştıkları müzikli aşk öyküsü ‘Arada’, Deniz Güvenç ile Zaim Güvenç’in birlikte yönettikleri, Yeşim Salkım’ı başrolde izleyeceğimiz ‘Eğreti Gelin Ladik’, yönetmen koltuğunda Murat Onbul’un oturduğu ‘Kardeşim İçin Der’a’ ve Çetin Altay’ı başrolde izleyeceğimiz, sevilen bir seriye dönüşen komedi ‘Oflu Hoca Trakya’da, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar herkese iyi seyirler. MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar