11 MAYIS 2018
9 Mayıs Perşembe günü vizyon gören Onur Ünlü filmi ‘Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok’ dışında, yedisi yerli toplam on yeni film merhaba diyor salonlara. 26 Ocak tarihinde vizyon gören Ali Atay’ın yönettiği absürt suç komedisi ‘Ölümlü Dünya’ ise, ikinci kez vizyonda! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. İyi seyirler herkese.
AŞKIN GÖREN GÖZLERE İHTİYACI YOK (9 Mayıs 2011)
-Sorunlu ve zorunlu körleşme-
Onur Ünlü, nevi şahsına münhasır ‘hissiyat’ sinemasını sürdürüyor. 24. Adana Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’ndan, ‘En İyi Film’, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ (Fatih Artman) ve ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ (Hare Sürel) ödülleriyle ayrılan dram, zamanla tamamen kör olacağını öğrenen bir cinayet masası dedektifi ve etrafında oluşan ‘tuhaf’ evren üzerinden dönüyor. Kişisel sorunlarıyla mücadele ederken, üzerine yoğunlaştığı yeni cinayet davasında, öldürülen kişinin karısına ilgi duyan dedektifi zora sokan en tuhaf durum, kendi geçmişinin de ‘kör’ olmasıdır!
Onur Ünlü, tabu deviren anlatısını, B sınıfı oluşlarla yoğurduğu filminde; kendi dünyasına uygun, ilginç bir atmosfer yaratmayı ve izleyeni, farklı bir duygu labirentine sokmayı başarıyor. Bu noktada şahsi itiraz, bu gayet serbest, kural tanımaz ve savruk anlatı dünyasına. Daha özenli ve dikkatli yaratılabilecek atmosferin ödün vermezliği, ‘katılmadığı’ ve ‘ait hissetmediği’ tarihi sosyo-politik durum ve oluşları protesto hakkı anlaşılabilir; bu ayrı konu. Fakat oluşları alaşağı edip, Yeşilçam öykülerine ters köşeden bakarken ve klasik kara filmin yapısını bozarken, belli bir yapı kurmaması-kuramaması asıl mesele! Onur Ünlü’nün son dönem sinema anlayışı, kendi mottosuna uygun projeler üretmeyi sürdürüyor özetle. Bu sebeple beğenilmesi kişiye kalmış ama yarattığı yeni sinema anlayışında, çizgisini inat ve bilinçle sürdürdüğü yüzde yüz!
Körleşen bir dünyanın ortasında kendi köklerine bakan sıradan bir adamın ‘görememe’ durumu duruyor perdede. Fatih Artman, Demet Evgar, Hare Sürel, Ezgi Eyüboğlu, Özgür Emre Yıldırım ve Ayşenil Şamlıoğlu, oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar. Ezcümle aşkın görülmeye tabii ki ihtiyacı yok fakat ‘aşk’ nerede? (2 / 5)
MURTAZA
-Upuzun mutsuzluklar-
Özgür Sevimli’nin yazıp yönettiği dram, gözlerini yıllar önce kaybetmiş eşinden kızlarının ölümünü saklayan Murtaza’nın öyküsü. Malatya’nın ücra dağ köylerinden birinde yaşayan yaşlı çift Sabure ve Murtaza, yapayalnız sürdürmektedirler yaşamlarını. Sabure yıllar önce iki gözünü de kaybetmiştir. Kocası Murtaza ilgilenmektedir onunla. Kızları İstanbul’da yaşamaktadır. Murtaza bir gün kasabaya inip, İstanbul’daki kızını arar ve çok hasta olduğunu öğrenir. Sabure’ye kızının durumunu söylemeden İstanbul’a gider. Ancak kızı o akşam ölür. Murtaza, Sabure’nin üzülmemesi için ondan kızının öldüğünü gizler.
Cezmi Baskın ve Meral Çetinkaya gibi iki güçlü oyuncunun etrafında dönen film, çaresizlik, yoksunluk, yoksulluk ve ‘zoraki birliktelik’ üzerine içli bir yapım. İncinur Daşdemir, Bülent Düzgünoğlu, Mine Teber ve Kadir Çermik, kadronun diğer isimleri.
Göremeyen ve duyamayan bir dünyanın, yıllarca süren sürgününde bir olanaksızlıklar öyküsü perdede duran dokunaklı film. Söylenen ve işitilen yalanlar, gerçekler, kurduğumuz model dünyalar, rollerimiz ve çaresiz küçük insanın dinmez yürek acısı! Cezmi Baskın’ın müthiş performansına dikkat çekmek gerek. (2,5 / 5)
10x10
-Dar alanda eziyet-
Yönettiği dört kısa metrajın ardından ilk uzun metraj kurmacasında gerilim türünü deneyen Suzi Ewing, büyük ölçüde tek mekanda geçen filminde kariyeri için başarılı bir çıkış yapamıyor. Kendi halinde yaşayan Cathy, bir yoga dersi sonrası, tanımadığı bir yabancı tarafından kaçırılır. Kaçırma girişimini uzun süredir planlayan Lewis, evinde özel olarak hazırladığı, ses geçirmeyen on metrekarelik bir odaya kapatır ve Cathy’ye, geçmişiyle ilgili sorular sormaya başlar. Sırlar ortaya çıktıkça, kurban kim sorusu farklı bir boyut kazanır.
İngiltere’den çıkagelen gerilimde, başrolleri, Kelly Reilly ile Luke Evans paylaşıyorlar. Bir takım içi dolu sorularla yazıldığı belli fakat hedefi vurmayı bırakın, yanından bile geçmeyen prematüre bir sonuç duruyor perdede. Tekrarlar ve sıradan gelişmeler, karşınızda ilerlemeye çalışan öyküye inandırıcılık ve akıcılık sağlayamıyor! İki iyi oyuncuyu bir eve tıkın ve birbirlerini yesinler durumu dışında pek bir gelişmesi olmayan film, görünenin ardında yatan hakikatin neden ve sonuçları ile ilgilenir gibi yapıyor ama bıçak sırtı tuzağa kendisi düşerek, boğucu bir sıradanlığa hapsediyor kendini. Yönetmen öyküsünde, geçmişin hesabını on metrekarede sormakta hür fakat koca salondan istediği nedir; gerçek soru bu! (1,5 / 5)
Julie Binochet’nin başrolde olduğu komedi türündeki ‘Telle mère, telle fille / Eyvah Anne Oluyorum’, Erdal Ceylan imzalı korku türündeki Kanada yapımı ‘Selfie from Hell / Cehennemden Selfie’ ile birlikte altı yerli yapım; Ayşe Toprak imzalı belgesel dram ‘Mr. Gay Syria’, Dilek Çolak’ın yazıp yönettiği dram ‘Hemşire’, Beyza Çimenot imzalı korku filmi ‘Tutsak’, Banu Kaptanoğulları’nın yönettiği duygusal dram ‘Elim Sende’, yönetmen koltuğunda Ayhan Sonyürek’in oturduğu gençlik komedisi ‘Öğrenci Kafası: Soygun’ ve Berk Tokay ile H. Can Dizdaroğlu’nun birlikte gerçekleştirdikleri animasyon ‘Kral Şakir Oyun Zamanı’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese. MURAT ERŞAHİN