YALAN DÜNYA
Özbek sanatçı Yulduz Usmanova geçtiğimiz hafta birkaç günlüğüne İstanbul’ a geldi... Bir –iki ay önce çıkmış albümü “Dünya” , türlü çeşitli nedenlerden dolayı bir kenarda kalmıştı. Avrupa piyasası ile aynı anda bizde de - hem de Türkçe olarak yayımlanmış albüm ( ister deprem nedeniyle deyin ister Sony’nin isteksizliği, ister Usmanova’ nın memleketimizde bir türlü şeytanın bacağını kıramamışlığı deyin) hak ettiği ilginin bir bölümünü olsun görmemiş ve bir kenarda kalmıştı. Usmanova bu nedenle Istanbul’ daydı.
Başta Hollanda olmak üzere bütün Avrupa’ da büyük ilgi görmüş bu albümün, nasıl olur da Türkiye’ de ilgi görmemiş olduğunu bir parça olsun anlamaya, yapılacak bir şey varsa yapmaya gelmişti sanatçı... Usmanova ile Pera Palas’ ta konuştuk. Yanında , albümü yurt dışında yayımlamış Double T Music’ in (Sony’ nin bir alt firması) yöneticilerinden Marcel Albers de vardı.
Marcel Albers Usmanova’dan daha da şaşkındı bu konuda... Bu ülke için özel bir versiyon da yapılmışken nasıl olur da bu albüm hiç önemsenmemişti? Sohbetimiz epey bir süre yalnızca bu konuda sürdü durdu. Yulduz Usmanova; uluslararası piyasada yayımlanmış olan ilk üç albümünü memleketimizde yayımlayan Topkapı Müzik’ ten epeyce şikayetçi...
Firmanın bu albümleri gerektiği gibi tanıtmadığını düşünmekte Usmanova. Albümlerin ve Yulduz Usmanova adının peşinden gitmeleri gerekirken gitmedikleri ve bütün enerjilerini, bu albümlerde yer alan şarkıları Türkiye’ de başka sanatçılara pazarlamaya harcadıklarını düşünüyor. Candan Erçetin’in “Yalan” ve Nükhet Duru’ nun “Nerde Nerde” örneğini veriyor sanatçı... Aslında benim kişisel fikrim de böyle... “Yalan” ın ortalığı kıyamet gibi sardığı günler, Usmaova’ nın tanıtımı için çok büyük bir fırsattı ama Topkapı bunu bilmezden geldi. Belki Candan Erçetin’ in hızını kesmemek, belki bu ve başka nedenler...
Marcel Albers, Serdar Ortaç adını ortaya atıyor bu sırada. Bir gün durduk yerde, daha kendi albümleri bile çıkmamışken Serdar Ortaç ya da firmasının onları arayıp “Dünya” nın haklarını almak istediklerini söylüyorlar... Buna çok fazla şaşırmış Albers... “Bizim henüz yayımlanmamış bir albümümüzde yer alacak bir parçayı istiyorlardı” diyor. “Üstelik ellerine nasıl geçmiş, o bile belli değildi” diye ekliyor... Usmanova bunu geçen yılki Istanbul konserinde söylemişti, muhtemelen birileri kaydetmiş bu konseri. “Dünya” nın da “Yalan” ın akıbetine uğramaması için elbette kabul edilmemiş bu teklif... “Biz yapacağız” bunu demişler... Usmanova yurtdışında ilk dört albümünü yayımlamış Blue Flame’ den ayrılıp Double T Music’ e geçince, albümün Türkçe versiyonu da Sony Türkiye’ ye kısmet olmuş... Epey uzun bir çalışma dönemi geçirilmiş bu versiyon için...
Türkçe sözleri, Usmanova ile birlikte Murat Hasarı yazmış... Ülkenin en dört dörtlük müzisyenlerinden biri ile işbirliği yapmış Usmanova... “Murat Hasarı ile çalışmak nasıldı?” sorusunu gözleri parlayarak cevaplıyor sanatçı... “Çok uyumluyduk...Aslında işin kolayına kaçmamız da mümkündü. Sözler zaten yazılmış,alır bunları çevirirsiniz, biraz değiştirirsiniz... filan. Ama öyle yapmadık. Yeniden yazdık. Bir ruh ve duygu birliği oluştu Hasarı ile aramızda ve büyük bir keyifle yaptık...” Sahiden de öyle. Özbekçe sözlerin Türkçe’ ye çevrilmesi dururken daha zor olan yol seçilmiş... Yurt dışına doğru değişiyor konuşmanın seyri... Orada nasıl karşılanmış albüm?.. “Her zamanki gibi” diyor Usmanova... Albüm önce Hollanda’ da yayımlanmış, sonra da diğer ülkelerde. Usmanova’ nın çok sevildiği Fransa’ da bu aralar çıkıyor olacakmış. Dışarıda kısaca “Yulduz” olarak isimlendirilmiş albüm bir single ile de desteklenmiş. “Tak Boom” adlı şarkı ilk single için seçilmiş... Birkaç versiyon olarak basılan bu single epeyce ilgi görmüş Hollanda’ da... Almanya ve Fransa’ da ise henüz çıkacak. Hollanda için ise ikinci single vakti gelmiş bile. Bizde de ilk klip için seçilen “Dünya” orada ikinci single olacak. Yine bir dolu versiyonu ve dans mix’leri de olacakmış.
Usmanova,bugüne kadar single piyasasında hiç iddialı olmadığını, her zaman albüm satmak için çabaladıklarını, ama artık yeni plak şirketi ile birlikte bu piyasada da söz sahibi olmak istediğini söylüyor. Zaten aslında çok memnun olduğu, aralarında hiçbir ihtilafın bulunmadığı Blue Flame’ den ayrılma nedeni de bu... Daha da büyümek, dünyanın ulaşamadığı diğer bölgelerine de gitmek. Usmanova bunu yeni şirketi ile mutlaka yapacağını söylüyor. Son albüm, diğer albümlerin hiç yayımlanmamış olduğu ülkelerde de çıktı ya da çıkmak üzere. “Her zaman ileri bir adım daha atmak gerekiyor” diyor sanatçı...
“Blue Flame ile sınıra kadar gelmiştik.Onlar çok küçük bir firma ve daha fazla büyümek de istemiyorlardı, zorlamamak gerekir diye düşünmeye başlamıştım artık...” Blue Flame, sanatçıyı Alma Ata’ da yapılan “Voice of Asia” festivalinde keşfedip , sanatçıya Avrupa kapılarını açan firma aslında. “Bu konuda çok büyük bir destek gördüm onlardan” diyor sanatçı, “bunu inkar etmek imkansız... Ama benim bundan sonra yapmak istediklerim için yeteri kadar istekli ve büyük değillerdi...” Öyle olunca yeni bir firma ile anlaşmış sanatçı... “Sizin açığınızı Mokhira adlı yeni bir Özbek şarkıcıyı pazarlayarak kapatmaya çalışıyorlar” diyorum... Usmanova, Mokhira isminin bir şekilde ortaya getirilmesine bir parça şaşırıyor... “Dışarıda epeyce iyi eleştiriler aldı, internet’ te bazı siteler yere göğe koyamıyorlar albümü” diyorum. Usmanova da dinlemiş Mokhira’ yı... Çok fazla sevmemiş ama “inşallah bir şeyler becerirler” diyor sanatçı, “world – music dediğimiz piyasa daha çok insan kaldırır” diye ekliyor. Konu kendiliğinden Tarkan ve world-music’ e kayıyor. Usmanova Tarkan’ ı çok seviyor ve bugüne kadar aldığı yolun çok önemli olduğunu söylüyor.
“Peki durduk yerde ne oldu da herkes world-music peşinde koşmaya başladı acaba?” diye soruyorum... “Sıkıldılar “ diyor sanatçı, “çok sıkıldılar ve kulaklar farklı şeyler aramaya başladı. Eğer biz de yaptığımız müziğin alt yapısını çok sıkı tutmasaydık yine bir alternatif olamıyacaktık onlar için... İster Türkçe ister başka bir dil, bu müziğin çok sevilmesinin en önemli nedeni alt yapısı... Onlara yadırgıyamıyacakları bir formda sunduk bu müziği...” Usmanova’ ya göre bu asla gelip geçici bir heves değil... İsimler değişebilir ama world-music dediğimiz akım artık hep kalacak... Konu kendiliğinden bu müziğin ortak noktalarına, benzerliğine geliyor. Başta Ara Dinkçiyan ve Goran Bregoviç olmak üzere; dış piyasaya açılmak isteyen çoğu müzisyenin, memleketinin “anonim” melodilerini biraz da fazlaca serbest olarak kullandıklarını ve sahiplendiklerini söylüyorum. Usmanova, bu konuda ben ne söyleyebilirim ki der gibi bakarken bana ekliyorum; “sözgelimi siz de, aslında çok eski ve çok ünlü bir Arap şarkısının altına kendi isminizi yazıp “Jeli Jeli” adıyla albümlerinizden birine koydunuz...”
Büyük bir heyecanla açıklamaya başlıyor Usmanova... “Blue Flame ile birlikte çalıştığımız süre boyunca yapılan en büyük hata bu... Bu şarkının bir Arap şarkısı olduğunu söylemiştim onlara... Sözlerini ben yazmıştım ve bestecisini de onlar araştıracaktı... Ne yazık ki benim ünümün bu kadar yaygınlaşacağını hiç tahmin etmemiş olmalılar ki işin kolayına kaçıp benim adımı yazdılar şarkının altına... Ama hemen düzeltilmesini istemiştim o zaman... Yaptılar da... Adamı buldular ve besteye isabet eden telifi kendisine ödediler...” Blue Flame parayı doğru kaynağa aktarmaktan imtina etmemiş anlaşılan ama, albüm kapaklarında gerekli düzeltmeyi yapmaya da hiç niyetlenmemiş besbelli. Çok sonraları yayımlanmış ve sanatçının ilk üç albümünden seçilmiş bir tür best of olan “The Selection Album” plağında bile adamcağızın adı yoktu ve bahis konusu şarkıyı Usmanova bestelemiş gibi gözükmekteydi. Usmanova’ nın sözlerinden bunun sahiden de Blue Flame’in hatası olduğu anlaşılıyor. Bir dünya star’ı yaratmaya girişmiş firma, bu star’ ın yalnızca kendi yazdığı şarkıları söylüyor olduğunda ayak diremiş besbelli...
“Şimdi ne olacak” diyorum Usmanova’ya... Yani bundan sonra sırada ne var?.. “Bu albümün akıbeti ne olursa olsun hiç etkilenmiyeceğim ve bir Türkçe albüm daha yapacağım” diyor sanatçı... “Ne yazık ki bugün gelinen nokta her yerde aynı... Albüm ne kadar iyi olursa olsun, eğer tanıtamamış ve pazarlayamamış iseniz hiçbir şey olmuyor... Bu nedenle buradayım...”
Hem kendisi hem de Marcel Albers; ülkemizdeki müzik kanallarının çalışma biçimi ve mantığı hakkında sorular soruyorlar bana... Duyduklarından neredeyse dudakları uçukladı. Bir klip’ in bu kanallarda gösterilmesi için klip’in ve şarkının “güzel” olmasının yetmediğini anlatmaya çalıştım ve başaramadım. Sahiden de çok kolay anlaşılabilir bir şey değil bu. Kimse için değil. Bütün dünyayı birbirine katmış Yulduz Usmanova için ise tamamen imkansız.
NAİM DİLMENER