BİR DARBE, BİR DARBE DAHA

Müzik endüstrimizin (ya da piyasamızın) tamamen çöktüğü bir yıl oldu 2006. Bunun işaretleri önceki yıllardan alınıp durulmaktaydı ama bu kadarını kimse tahmin etmiyordu doğrusu; satışların bu kadar düşeceğini, karların bu kadar dibe vuracağını, renklerin bu kadar solacağını kimse beklemiyordu. Ama oldu. Oldu ve şu an her şey tam olarak dip noktasında. Hiçbir firma ya da prodüktör yeni isim aramıyor, yeni proje geliştirmiyor. Yalnızca, bir şekilde kapılara kadar gelebilen ‘hazır master’lar alınıyor, biraz cila-biraz promosyon zerk ediliyor ve öyle idare ediliyor. 2007’de bu kadarı da kalmayabilir; yani firma ve prodüktörler, “Biraz cila, biraz promosyon da kalmadı, haydi başka kapıya!” da diyebilir. Öyle ya; bilgisayararlarımızın başına çöktük, onu download ettik, bunu kopyaladık ve artık ‘müzik’ kalmadı: Deniz bitti! En azından ‘ticari’ anlamda bitti, en azından bildik usullerle iş görmek bitti.
Buna rağmen başta Müyap olmak üzere, bazı kurum ve kişiler, değişen şartların ne götürdüğünü, ne getireceğini doğru gördü, değerlendirdi. “Madem bilgisayarın başından kimseleri kaldırıp plakçılara sokamıyoruz, o zaman biz de tavır-sistem değiştirelim, biz de download ettirelim,” dediler. Ve iyi ettiler. Geçen yılı tek kurtaran da bu oldu. Bu iş şimdilik “cep telefonlarına melodi indirme” çerçevesinde yürüyor ama yakın bir gelecekte değişmesi-farklılaşması da mümkün. Eğer yaptıklarımızı ahlaken sorgular ve böyle para mara ödemeden yaptığımızın aleni bir hırsızlık olduğunu kabul edersek, bu işler bir ihtimal düzelebilir, ya da düzelme yoluna girebilir. Ama kabul etmeyip yaptıklarımızı yapmaya devam edersek, hatların-kabloların üzerinden, bizzat kendi geleceğimizi yemiş bitirmiş olacağız. Önce müzik kalmayacak, ardından da biz.
İNANDIĞIMIZ MASALLAR
Çoğunlukla her şey kötüydü geçen yıl. “Manken Kızlar Korosu” daha da sesini yükseltir, daha da bağırır çağırır oldu; üstelik, bırakın şarkı söylemeye, ‘konuşma’ya bile zar zor yetecek sesleriyle. 2006 yılı, “Ses olmadan da şarkıcı olunur, hem de gayet güzel olunur!” kuralının resmileştiği bir yıl oldu. Hoş, 90 ortalarından beri bu durum geçerliydi ama, ilk defa bu çapta bir ‘ses’sizlik kapladı piyasayı. Birileri şarkı söylemeye talip oluyor, huzurumuza çıkıyor ama biz onları duyamıyorduk; sesleri çıkmıyordu, duyamıyorduk. Ve bu “Allah Allah!” nidaları-şaşkınlıkları ile karşılanması gereken gelişme, her nasılsa normalleşiyor, sıradanlaşıyor, gündelik bir hale gelebiliyordu. Allah hepimizi ıslah etsin! Artık yapılabilecek bir şey kalmadı bu alanda; dün Gizem, bugün Aysu oldu, yarın Ebru, Asuman olacak, torba dolacak… Bilmem kaçıncı albümünü yapmakta olan 90’lı kuşağın ileri gelenleri de iyice yerlerde süründürdü müziğimizi. Yıllar yıllar önce bir DJ’ken şarkı söylemeye karar vermiş olan Serdar Ortaç, “Asrın Hatası”nın yüzüncü kopyası ile salladı memleketi. Ortaç’ın bininci türevi olan diğer gençler, daha da beter şeyler yaptılar; kalbimizi, onunla birlikte şarkıları da kırıp geçirdiler ve buna karşılık bütün söyleyebildikleri “Affedersiniz!” oldu. Elimizde, o 70’lerin ‘bayağı, kötü ve çirkin’ sloganından-cevabından başka bir şey de yoktu silah olarak: “Affedersek bir daha yaparsın(ız)!” Yapacaklar da. Bugün (Perihan Mağden’in deyimiyle) Dakalın oldu, yarın Gözdilli, öbür gün de Abaceoğlu ya da bir benzeri olacak ve bu “şarkı olmayan şarkılar” (ne yazık ki) dönüp duracak.
Ama iyi şeyler de vardı; zor şartlara, imkansızlıklara rağmen iyi şeyler de vardı. “Mahşerin Dört Atlıları” Mor Ve Ötesi (“Büyük Düşler”) ile Rashit (“Her Şeyin Bir Bedeli Var”), yalnızca bu yılın değil, bütün zamanların en iyileri arasına girecek albümlere imza attılar. Bu iki ekibi Zardanadam (“Kalbim Yok”), Mavi Sakal ekolünden Karapaks (“İkinci Yol”), Ogün Sanlısoy (“Üç”), Yüksek Sadakat (“Yüksek Sadakat”), Almora (“1945”), Murat Köseoğlu ile Zeynep Arıkan (“Kalabalıkta Bir Yüz”) takip etti. İyi müziğe gem vurulamıyordu; şartlar ne olursa olsun, ‘iyi müzik-iyi müzisyen’ bir yolunu bulup akıyordu. Öyle bir akıyordu ki hem de, hiç bilmediğimiz-duymadığımız genç isimler bile çıkarabiliyordu karşımıza; Sinan ve Eylül’den oluşan Pinhani (“İnandığın Masallar”) gibi gencecik, pırıl pırıl isimler… Ajda Pekkan, Nazan Öncel, Nilüfer ve Nükhet Duru gibi dev isimler de geçen yıl yeni bir halka eklediler, yıllardır binbir emekle oluşturdukları altın zincirlerine. Superstar Pekkan, genç kuşağı, genç kuşak şarkıcıların sound’u ile yakalayabileceğini düşünmüştü ve yanılmadı; yakaladı, “Cool Kadın”, geçen yılın en çok satan albümlerinden biri oldu. Duru ve Nilüfer ise bambaşka yollar denedi. Duru, sıkı müzik adamı Fuad Abdullah’ın desteği ile son derece up-tempo, son derece ritmik bir albüm yaptı yapmasına ya, başımızı ‘dım-tıs-çak-çuk’lardan kaldıramadığımız için bu albümün hakkını veremedik. Nilüfer’in ‘esaret zincirleri’ni paramparça ettiği “Karar Verdim” ise hem hak ettiği ilgiyi gördü, hem de Nilüfer’e özlediği saygınlığı getirdi; bu albümle birlikte Nilüfer, yalnızca sıkı bir yorumcu olarak değil, iyi bir yaratıcı olarak da bağırlara basıldı… Nazan Öncel ise her zamanki gibiydi; mükemmel ve çok dokunaklı. Şarkılarını, bazen “Sibirya’dan beter bir yatak”tan söylüyordu, bazen de yemyeşil ormanların, masmavi denizlerin içinden. Öncel’in şarkılarına kulak verdiğimizde, hem müzik adına mutlulukla-keyifle dolup taşıyorduk, hem de dönüp kendimize bakıyor, neyi-nerde yanlış yaptığımızı görüyor-anlıyor ve düzelmeye-düzeltmeye niyetleniyorduk. Bir yaratıcıdan, bir müzisyenden, bir yorumcudan, bir şarkıdan daha başka, daha fazla ne bekleyebilir ya da umabilirdik ki?
Böyleydi işte. Genel gidişat kötüydü, çok kötüydü ama yolunu seçmişleri, kararını vermişleri de kimse engelleyemiyordu. Pinhani çıkabildiyse geçen sene, daha neler neler olabilir. Varsın bütün bir piyasa “Azıcık alttan, azıcık üstten” hoplatsın, göbeğini atsın. Pinhani ve benzeri aydınlık kafalar var oldukça müzik de hep var olacak. Hep!
2006’NIN EN İYİLERİ
1-“Büyük Düşler”/Mor Ve Ötesi
2-“Her Şeyin Bir Bedeli Var”/Rashit
3-“İnandığın Masallar”/Pinhani
4-“7’n Bitirdin”/Nazan Öncel
5-“Kalbim Yok”/Zardanadam
6-“Yıldızlar Kuşandık”/Grup Yorum
7-“Kalabalıkta Bir Yüz”/Murat Köseoğlu-Zeynep Arıkan
8-“Gece Saat On İki”/Nükhet Duru
9-“Ayrılığın El Kitabı”/Betül Demir
10-“Cool Kadın”/Ajda Pekkan
2006’NIN EN KÖTÜLERİ
1-“Bombabomba.com”/İsmail YK
2-“Sen Sağlığa Zararlısın”/Aysu Baceoğlu
3-“Kam”/Gizem Özdilli
4-“Kusursuz 19”/Demet Akalın
5-“Bazen”/Yeşim Salkım
6-“Dinle”/Mahsun Kırmızıgül
7-“Mesafe”/Serdar Ortaç
8-“Yerli Plaka”/Ceza
9-“Tek Taşımı Kendim Aldım”/Nil
10-“Come Closer”/Tarkan