KUZEY YILDIZI
30 Nisan 2023 Pazar 10:44
Uzun bir zaman, birilerinin “Çırpınıyor” şeklindeki asılmaları – sahiplenmeleri nedeniyle uzak durduğumuz Karadeniz’i son beş - on yıldır keşfettik. “Zümrüt yeşili” sloganlı tur ilanlarına güvenip yollara düşenler, gittiklerine hiç pişman olmadı. Gittiler, gezdiler, huzur buldular ve çantalarında o bölgeye özgü kasetler ile döndüler. Karadeniz’in müziği de, tıpkı bölgenin kendisi gibi farklıydı. Kemençe ve tulum gibi bölgeye özgü aletlere elbette yabancı değildik. Hatta bir kuşak Barış Manço’nun “Derule”si ile büyümüştü ve kemençenin büyüsü nedir zaten bilirdi. Ama yine de, bu bölgenin müziğinin her yanımızı kuşatması için bir zaman geçmesi gerekmişti. Önce Karadeniz’in ‘çırpınması – titremesi’ safhasının kötü izleri (en azından hafızalarda) nihayet bulmuş, ardından da birbirinden sıkı, birbirinden aydınlık kafalı müzisyenler ortaya çıkıp, bölgenin diğer yüzünü göstermişti bize. Karadeniz müziğini ‘Davut Güloğlu – Kont Adnan – İsmail Türüt garabeti’nden ibaret sayanlar olmasa bile, geri kalan aklı başında herkes bu isimlere gönül düşürdü, hem kendilerinin hem şarkılarının peşine düştü. Fuat Saka, Birol Topaloğlu, Kazım Koyuncu, Bayar Şahin ve Gökhan Birben bu grup müzisyenlerin önde gelenleri. Çok hoş bir tesadüf olarak, bu gruptan tam üç kişi de, yeni albümlerini aynı zaman dilimi içinde sundu bize. Aynı köklerden – topraklardan yola çıkmasına – beslenmesine rağmen, birbirinden tamamen farklı müzikal yapıların üzerine oturan çalışmalar bunlar. Fuat Saka’nın “Lazutlar Livera”, Kazım Koyuncu’nun “Hayde” ve Bayar Şahin’in “Bani” adlı albümlerinin tek ortak noktası ‘Karadeniz’ de değil. Bu üç albümdeki diğer ortak payda çağdaş ve yenilikçi tavır.
HAYDE SEVDİĞİM HAYDE
“Bani” Bayar Şahin’in üçüncü albümü. “Horona Çağrı” ve “Rüzgara” adlı ilk iki albümünü Ada’dan çıkaran müzisyenin bu üçüncü albümü kendi firması tarafından yayınlandı. BayŞahMüzik, yalnızca Bayar Şahin’in albümlerini yayınlamak için kurulmuş bir firma değil. Niyet çok daha kapsamlı. Şimdiden Gürcü müzisyenlerden kurulu olan Maçahela’nın albümü yayınlandı zaten. Artvin’in Camili (Maçaheli) köyünde doğan Bayar Şahin’in Gürcü müziğine duyduğu ilgi her zaman üst noktada oldu. “Bani” adlı albümde de Gürcü müzisyenlerin desteği var. Gürcü halk şarkıları ve özgün bestelerin harmanlanmasından oluşan bu tam 18 şarkılık albüm gerçekten eşsiz. Bayar Şahin’den çok İlhan Şeşen’e yakışacak gibi duran Hüseyin Bayer’in şarkısı “Ölümsüz Dünya” hariç albümün hiç falsosu yok… Mısır taneleri anlamına gelen “Lazutlar” ile kaç zamandır hepimizi derin bir şekilde etkilemiş olan Fuat Saka da, kimi şarkılarında efsanevi Maria Faranduri’nin (Farandouri) eşlik ettiği “Lazutlar Livera” ile yepyeni yerlere – formlara yelken açıyor. Saka, ‘iki yaka’yı birleştirmeye gayret etmiş bu son çalışmasında ve mükemmel bir şekilde de başarmış bunu. Faranduri’nin varlığı nedeniyle görünüşte kalmış bir başarı değil bu. Müziğin altında, sahiden de ‘İki yaka’nın sesleri – ritimleri akıyor… Zugaşi Berepe zamanlarından beri herkesin peşinde koştuğu Kazım Koyuncu ise, “Viya!” ile yalnızca bağırlara sıkı bir şekilde basılmakla kalmamış bir de ‘kült’ bir statü edinmişti. “Viya!”yı milyon sefer dinlemekten sıkılmayanların, şimdilerde (“Hayde”nin çıkışı nedeniyle) keyiflerine diyecek yok. İlk elde, “Kazım Koyuncu’nun bir albümünde yeri yok” diye düşünülebilecek Şevval Sam’lı “Ben Seni Sevduğimi” adlı şarkı bile dinledikçe – sözlerin anlamına vardıkça vazgeçilmez oluyor. (Tıpkı “Viya!” gibi) hiç rafa kaldırılmayacak, hep CD player’in içinde dönüp duracak bir albüm “Hayde”.
Hayata anlam katan, insanı yenileyen - dönüştüren müzisyenler – albümler bunlar. Davut Güloğlu ve benzerlerine takılıp çırpınanlar, kulaklarını bu seslere açsalar ne iyi ederlerdi.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
İgzas / Zugaşi Berepe – Ada – CD
Viya! / Kazım Koyuncu – Metropol – CD
Hayde / Kazım Koyuncu – Metropol CD
Hey Gidi Karadeniz / Gökhan Birben – Metropol – CD
Gitarın Asi Çocukları / Derleme – Anadolu – CD
Lazutlar 1, 2 / Fuat Saka – Kalan – CD
Lazutlar 3 / Fuat Saka – DMC – CD
Lazutlar Livera / Fuat Saka – artvizyon – CD
Seçmeler 1, 2 / Fuat Saka – Yeni Dünya – CD
Tragouda Lucio Dalla / Maria Farandouri – Minos - CD
Horona Çağrı / Bayar Şahin – Ada – Kaset
Rüzgara / Bayar Şahin – Ada – CD
Bani / Bayar Şahin – BayŞah – CD
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.