NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

KALPTEN KALBE BİR YOL VARDIR

04 Haziran 2023 Pazar 16:56
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Her alanda olduğu gibi, müzik alanında da tuhaf bir yıl geçirdik.
2012 müzik tarihimize en insafsız yıl olarak geçecek. Kaybettiğimiz müzisyenlerin, yorumcuların sayısı çok fazlaydı. Tamamına yakını da yerleri dolduraulamayacak isimlerdi. Ayten Alpman, Neşet Ertaş, Berkant, kaybettiğimiz isimlerin sadece birkaçıydı. Yılın bitimine yakın da gencecik bir müzisyeni kaybettik. Hande Yener’in şarkısı “Paranoya” başta olmak üzere çok sayıda, genel pop ortalamasının üzerinde şarkıya imza atmış Ertuğ Ergin de ayrıldı aramızdan. Evet dünya hali bu ve kimselerin elinden bir şey gelmiyor ama bu kadar sayıda kaybın, müzik piyasamızın, müzisyen ve yorumculara en ufak bir güven, huzur, keyif vermemesiyle bir ilgisi de olmalı.
Kötü şartların tamamına katlanarak, şartları zorlayarak işe devam edenlerin sayısı da elbette çok. Zaten hala müzikten söz edebiliyorsak, sayelerindedir. Bu yazıya eşlik eden “En İyi” ve “En Kötü” listelerine bakıldığında, açık bir biçimde şartları zorlayanlarla, şartların orta yerine kendilerini bırakanlar seçilebiliyor. Caz ve rock direniyor. Pop ise yerlerde.

Alpay ve Aşka Dair
Pop yerlerde ama boylu boyunca değil. Bu türü hala layıkıyla yapan isimler mevcut. En iyiler listemizin tepesine yerleştirdiğimiz Alpay, son albümü “Aşka Dair” ile hem kendisinin hem de yılın en iyi albümlerinden birini yaptı. Pop müziğimizin ulu çınarının son albümü tam anlamıyla bir ders kitabı. Her döneme ait solistin ama özellikle genç kuşağa ait olanların, her sayfasını büyük bir dikkatle çevirmeleri gereken bir ders kitabı. Evet, kısmen stüdyo kayıt imkanlarının artık buna ihtiyaç duymamasından, kısmen de global bozulmanın emrettiklerinden dolayı, artık şarkı söyleyebilme yeteneği aranan bir özellik değil. Ama sahne gibi yerler, gerçek ile sahtenin görülebilmesine imkan vermekte hala. Sahtelikle işi olmasın isteyen genç kuşak şarkıcılar, Alpay’ın albümüne gerekli dikkati verirlerse eğer, çok şey kazanacaklardır.
 Nükhet Duru’nun albümü de aynı vazifeyi görebilir. Memleketin en iyi yorumcularından biri olan Duru da, 2012 yılında yapılması gereken popun ne  ya da nasıl olması gerektiği konusunda mükemmel bir örnek verdi. Büyük bir kısmı iyi ama bir kısmı vasat, hatta bir kısmı kötü şarkıları öyle bir seslendirmişti ki, yalnızca vokal biçimi nedeniyle dahi iyi albümler katına çıkıyordu “Tam Zamanında”. Bu kadar da değildi tabii; başta Aytuğ Yargıç olmak üzere, çok kıymetli bir müzisyen takımı, Duru’ya yakışır bir albüm çıkarabilmek için güç birliği yapmış ve başarmışlardı.

Uyandırsak Kendimizi
Sevinç Eratalay’ın “Kalbin Nerde” ve Pentagram’ın “MMXII” albümleri ise (tamamen farklı nedenlerle) bugünlerde en fazla ihtiyacımız olan şeyleri söylemekteydiler. Eratalay fısıldarken, Pentagram bağırmaktaydı kulaklarımızın tam orta yerine. Bu aralar her zamankinden fazla ihtiyaç duymaktayız şarkılara tutunmaya; bu iki isim bize ihtiyacımız olanı, hatta daha fazlasını verdi.
Listenin gerisi ise rock ve caz. Bu ik müzikal türün kötülükle çok az bağı var. Bu alanların müzisyenleri büyük bir çoğunlukla, o müziğin müzik olduğu zamanlardaymışız gibi davranıyor. İyi ve gerçek müziği arayan, bekleyenlerin hala mevcut olduğunu biliyorlar.
 Kötülere gelince; tek tek üzerlerinde durmanın bir anlamı yok. Büyük bir kısmı eleştiri kabul edenlerden değildir. Temel motivasyonları para, pul olanlara ne eleştiri ne de başka şey kar edebilir. Müzik her yerde bitti; artık yeterince para kazandırmadığı için, Kapitalizm dünyanın tamamında müziği gözden çıkardı ama bizde biraz daha hızlı ve trajik vuku buldu bu durum. Sebebi de En Kötüler listesinde yer alan isimler ve benzerleridir. Bindikleri dalı kesmekten dahi çekinmediler.
TRT’nin Eurovision konusunda geçen hafta yaptığı açıklama ise her şeyin üzerine tüy dikti. Müzik piyasamızı zenginleştirmeyi sağlayacak bir yarışma yapmak yerine, her yıl tek bir isimde karar kılıp cebini parayla dolduran, sırtını sıvazlayan TRT, kesinlikle ciddiye alınmayacak gerekçelerle dolu bir açıklama yaptı ve bu yıl Eurovision’a katılmayacağımzı duyurdu. Ağırlıkla yaslandığı gerekçe ülkelerin birbirini kollamasıydı ki bu oylama metodunun (gurbetçilerimizin bizi desteklemesi nedeniyle) en fazla bizim işimize yaradığı, gün gibi aşikardı. 
 Bu yıl katılmama kararının altında da bu “tayin” usulünün olduğu konuşulmakta zaten. Hande Yener, Murat Boz, Bedük, Hazal, Atiye ve birkaç başka ismin şiddetli bir “İlle de Eurovision’a ben gideceğim!” kampanyası” düzenledikleri ve ellerini sağlamlaştırmak için meclis içinde/dışında “joker” arandıkları söyleniyor. Bu konudaki rekabet öyle bir noktaya varmış ki sonunda en yukarılara kadar ulaşmış ve yukarısı da “Hiçbiriniz gitmiyorsunuz!” demiş(miş). Yani Eurovision bu sene, “ille de ben”in kurbanı oldu. Seçim bu kadar şahsi, bu kadar kapalı kapıların ardında, bu kadar gizli/saklı yapıldığında olacağı da buydu. Gelin de geçen seneki Can Bonomo kararının ardında/altında dönüp durmuşları merak etmeyin bakalım. 
2012 bitti, bitiyor. Ama çok fazla başka şeyin de bitmek üzere olduğunun işaretlerini verdi. Hümeyra’nın dediği gibi durum: Geri dönülmez bir yoldayız; artık vakit çok geç.
   

2012’nin EN İYİLERİ
1-Aşka Dair, Alpay
2-MMXII, Pentagram
3-Yengeç, Hediye Güven
4-Jazz İstanbul Volume 2, Jülide Özçelik
5-Kavis, Cenk Erdoğan
6-Kalbin Nerde, Sevinç Eratalay
7-Akustik 2012, Ogün Sanlısoy
8-kemenjazz, Baki Duyarlar/Derya Türkan
9-Tam Zamanında, Nükhet Duru
10-P!a, Mehmet Akbaş

2012’nin EN KÖTÜLERİ

1-Ey Şuh-i Sertab, Sertab Erener
2-Organik, Mustafa Sandal
3-Karnaval, Sinan Akçıl
4-Orhan Gencebay İle Bir Ömür, Karma
5-Ray, Serdar Ortaç
6-Herkes Aynı Hayatta, Mehmet Erdem
7-Sahne Müzikleri 1-2, Tolga Çebi
8-Es, Mustafa Ceceli
9-Aşk En Büyüktür Her Zaman, İzel
10-II Tek, Şevval Sam
 
NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar