NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

GÖZLERİN YİNE ÖYLE, SU YEŞİLİ

31 Mayıs 2020 Pazar 08:58
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Ayşegül Aldinç, kısa bir süre önce, beşinci albümünü yayımladı. Sanatçının dördüncü albümü “Söze Ne Hacet” 1996 yılında yayımlanmıştı, yani aşağı yukarı tam dört yıldır Ayşegül Aldinç’ten bir haber yoktu. Aslında “bir haber yoktu” demem lafın gelişi... ‘Dört dörtlük’ sanatçılarımızın başında gelmekte olan Ayşegül Aldinç hep faaldi bu yıllarda; çok iyi olduğu iki alanda da, hem sinemada, hem müzikte. Bütün hasılat rekorlarını altüst eden, kısmen komik ama tamamen gevşek “Kahpe Bizans” ın en hoş sürprizlerindendi Ayşegül Aldinç. Aynı zamanda filmin müziğinde de katkısı vardı.
Bülent Ortaçgil için yapılmış ‘tribute’ albümünde de yer alanlardan biriydi Ayşegül Aldinç. Evet, tamamen kaybolmamıştı ama, onu çok özleyenleri kesecek çalışmalar değildi bütün bunlar. Gözler yollarda bekleyenler, taa bu yıla kadar sabretmek zorunda kaldılar...

“Nefes” adı verilen ve Nihat Odabaşı’nın elinden çıkma ‘oksijen maskeli’ fotoğraflarla sarmalanmış albüm yayımlandı ve nihayet Ayşegül Aldinç’e kavuştu sevenleri... Türk Popu’nun en farklı, en nitelikli sayfalarından biri Ayşegül Aldinç... Gündelik olana, popüler olana, ticari olana ‘ille de’ yüz vermek gerektiğine inanmayıp, kendi bildiği yolda gitmeyi sürdürenlerden biri. Denilebilir ki; bugün, Candan Erçetin’in önde koşarak sürüklemekte olduğu bir anlayışın da öncüsü Ayşegül Aldinç. ‘Sıradan’ olanın değil, farklı’ olanın peşinden giden; herkesin katıldığı ‘bir örnek’ koronun bir üyesi olmayı değil de, ‘kendi’ şarkısının şarkıcısı olmayı seçen bir anlayış bu.

90’ların Türk Popu patlamasında, böyle bir kulvar oluşturup yürümeye niyetlenenlerin en başında gelmekteydi Ayşegül Aldinç. Bu anlayıştan bir milim bile sapmayarak tam dört albüm yaptı ve şimdi de sıra beşincisinde. Türk popunun içinde bulunduğu bütün olumsuzlukları iplemiyerek, hiçbir sorunun altında kalmayarak hazırlanmış bir albüm bu. Bu kadar düzgün, bu kadar parlak bir albüm insanı şaşırtıyor doğrusu.

Bu şartlar içinde nasıl yapılabilmiş olduğu sorusu insanın kafasını kurcalıyor. Bir mucize bu albüm. Birbirinden güzel tam on şarkının üstüne, bir de CD alacak olanlara verilecek iki şarkılık bir ikramiye eklenmiş. Sanatçının ilk albümünün en parlak iki noktası olan “Gözlerin Su Yeşili” ve “Kara Sevda” nın yeni versiyonlarından oluşmakta ikramiyemiz de.

BENİ HATIRLA

İlk albümünü 80’lerin son günlerinde çıkarmış olmasına rağmen, Ayşegül Aldinç ile bir ‘şarkıcı’ olarak tanışmamız epeyce eskilere dayanmakta. Sanatçı, 1981 yılında, Modern Folk Üçlüsü ile birlikte “Dönme Dolap” ı seslendirmişti Eurovision’da. Ali Kocatepe’nin, bu hala çok güzel ve fişek gibi şarkısı, o günlerin ‘standart’ sonuçlarından biri ile dönmüştü yarışmadan ama, epeyce insanın Ayşegül Aldinç ismini kafalarının bir yerlerine yazmasına da sebep olmuştu.

Ayşegül Aldinç, hem çok güzel hem de insanı o saniye etkileyen bir ses rengine sahipti ve herkesin ondan çok daha fazlasını beklemesine de şaşmamak gerekirdi. O ise ağırdan aldı, bayağı ağırdan. Sinemaya verdi bütün gücünü. Sıra dışı bir şey yapmak isteyen her yönetmenin mutlaka kapısını çaldığı biri oldu bütün 80’lerin ilk yarısında. Müziğe sıra geldiğinde ise 80’lerin bitmesine sadece bir-iki yıl kalmıştı. İlk albüm 80’lerin sonu ya da 90’ların hemen başında yayımlanmış olmasına rağmen, çok daha öncesi başlanmış bir hazırlanma sürecine sahip.

Albümün hazırlığına 1987 yılında başlamıştı sanatçı. Bu kadar uzun sürmesi şaşırtıcı gibi gözükse de, Ayşegül Aldinç gibi, kılı kırk yaran biri için makul bir süre bana kalırsa. Barış Manço, Aysel Gürel, Fuat Güner, Özkan Uğur, Timur Selçuk, Banu, Attila Özdemiroğlu, Ali Kocatepe ve İlhan Şeşen gibi kadroyu tek albümde bir araya getirmek istiyorsanız, bunu daha kısa bir sürede becermeniz zaten mümkün değil. Böyle bir kadroyu toparlamıştı etrafına birinci albümünde Ayşegül Aldinç.

Bu albümün çıkışı ile birlikte de, sanatçının hayatında “Dönme Dolap” ı bir ‘fantezi’ olarak görmeye niyetlenmiş olanlar fikirlerini değiştirmek zorunda kaldılar ve onlar dahil hepimiz Ayşegül Aldinç’i, diğer yaptıklarının yanında, aynı zamanda, ‘mükemmel bir şarkıcı’ olarak da selamladık. Bir sonraki albüm daha da fazlasını yaptı...

Metin Özülkü, Attila Özdemiroğlu, Aysel Gürel ve Özkan Uğur’un yanına bu sefer Sezen Aksu da katılmıştı. Sezen Aksu’nun en tadına doyulmaz şarkılarından biri olan “Sorma” nın adını alan bu albüm de büyük ilgi gördü. Özellikle albüme adını vermiş “Sorma”, hepimizin dilinde marş oldu ve başta Kibariye olmak üzere, kapanın elinde kaldı bu şarkı.

Arka arkaya yayımlanmış bu iki albümün başarısından dolayı, üçüncü albüm de çok gecikmedi. 1993 yılında “Alev Alev”i yayımladı Ayşegül Aldinç. Bu sefer başrolde Onno Tunç vardı sanatçı ile birlikte. Türk Popu’nun emsalsiz söz yazarlarından Leyla Tuna da katılmıştı aralarına. Çok sert bir şekilde ‘İspanyol’ rüzgarlar estiren bu albüm, Türk Popu’nun üç-beş yıl ‘Akdeniz’ e de kilitlenmesine de sebep oldu. Özellikle “Alev Alev” şarkısı, o kadar dinamik, o kadar farklıydı ki, bir dolu insan, mutlaka bunun açtığı yoldan gitmek gerektiğine o saniye karar verdi ve zaten öyle de yaptılar.

Onlar öyle yaparken, Ayşegül Aldinç, bir yaptığını bir daha tekrar etmeyen insan olarak, sonraki albümünün hazırlıklarına başlamıştı bile, kendi doğru bildiği şekilde. “Söze Ne Hacet” adlı albüm 1996 yılında yayımlandı. Metin Özülkü ağırlıklı albüm, daha çok; bir Şehrazat-Aysel Gürel ortak çalışması olan “Alimallah” ve Nazan Öncel şarkısı olan “Beni Hatırla” ile ses getirdi. Türk popunun en ‘samimi’ şarkılarını yazmakta olan Nazan Öncel’in en güzel şarkısı bu bana kalırsa. “Beni Hatırla” yı sevmeyene, bu şarkı ile göz yaşı dökmemiş olana ben henüz rastlamadım. Bu şarkının çaldığı herhangi bir yer ve zamanda herkesin gözü o saniye yaşarır. İnanılmaz bir gücü var şarkının.

Bu son albümde de durum değişmemiş: Sezen Aksu, Erkin Arslan, Barlas Erinç, Meral Okay, Aysel Gürel, Timur Selçuk, Gökhan Kırdar, Can Dündar ve Barış Manço gibi isimlerin şarkıları; pırıl pırıl genç bir kadroya emanet edilmiş. Türk popunun büyücüsü Kıvanç K, yine harikalar yaratmış. En ölü, en yerlerde sürünen şarkıyı bile ayağa kaldırıp yürütebilen biri Kıvanç K; şarkı bir de iyi oldu mu, havalara uçuruyor. Burada böyle olmuş.

Özellikle “Kara Sevda” nın yeni versiyonu olağan üstü. Tansel Doğanay da bir başka çok genç ama çok önemli bir isim. “Haberi Yok” adlı şarkının, bütün bir kış herkesin dilinde gezeceğine eminim. Kendi şarkısını, kendisi düzenlemiş olan Gökhan Kırdar’ın albüme adını vermiş şarkısı “Nefes” de öyle. Keşke Gökhan Kırdar’dan daha çok haber alabilsek.

“Anlat derim nasıldı uzaklar, beni unutmadın ya” diyor Ayşegül Aldinç, Timur Selçuk’un “Gözlerin Su Yeşili” adlı şarkısında bir defa daha. ‘Uzaklar’ hiç de fena değilmiş, son dört yıl boşa geçmemiş. Çalışılmış, biriktirilmiş... Unutmaksa boş laf. Ayşegül Aldinç biz hayranlarını zaten unutmaz, biz de onu. Ne bugün ne de yarın.

 

BULURSANIZ KAÇIRMAYIN


Dönme Dolap – 1 Numara – 45’lik

Ve Ayşegül Aldinç – Kent – CD

Sorma (kutulu ikinci baskı) – Bay Müzik – CD

Alev Alev – Tempa&Foneks – CD

Söze Ne Hacet – Tempa&Foneks – CD

 

NAİM DİLMENER / RADİKAL


[email protected]



Diğer Yazılar