NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

ÇOK HIZLI DAHA CANLI

31 Mayıs 2025 Cumartesi 14:18
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Popüler müziğimizin büyük isimlerinden Yurdaer Doğulu’nun çocuklarından Kenan Doğulu, 90’ların başıyla birlikte yönünü net olarak belirlemişlerdendir. “Ben şarkı söyleyeceğim” demiştir; yani, “kameraların önünde olacağım, sahnede, ışıkların altında…

” Ağabey Ozan Doğulu ise, işin mutfağını tercih etmişti ve herkes de onu oralarda gayet keyfi yerinde, gayet mutlu sanmaktaydı. Belki öyleydi. Belki hala öyledir. Ama bunun artık ona yetmediği de belli. 2010 yılının ortalarında “130bpm” adlı bir albüm yayınlamıştı; bir yılı biraz geçmişken de ikinci albüm geldi: “130bpm Allegro”. Günümüz yaşamına gayet uyumlu, yani daha hızlı/daha canlı şarkılar ihtiva ediyor bu albüm. Sound ise bir öncekiyle aynı: Günümüz “teneke sound”unun bir parça daha cilalısı. 

Çoklu Görev
Ozan Doğulu gibi müzisyenlerin yaptığı şey aslında normal. Dışarda karşılığı var, hem de yaygın bir şekilde. İyi bir müzisyen ya da DJ iseniz, piyasa bir noktadan sonra sizden bu tür projeler/albümler bekler oluyor. Eğer siz de fazla nazlanacak bir halde değilseniz, ya da naz ne kelime, zaten için için bunu hayal eder/bekler durumdaysanız, yapıveriyorsunuz. İşin stüdyo tarafı zaten gani gani mevcuttur sizde; konuk vokalistleri de listelediniz mi, oldu bitti işte. Artık siz de “albümlü bir sanatçı”sınızdır.
İşin konuk vokalist kısmı aslında zordur bizim gibi ülkelerde. Başta kıskançlık, kırgınlık gibi gayet insani ruh durumlarından tutun da, kendini böyle bir işe/isme layık görememelere kadar, onlarca irili ufaklı sebep, listenizin toparlanmasına bir türlü imkan vermez. Ama Ozan Doğulu şanslı ve sevilen bir isim, bu konuda hiç zorlukla karşılaşmadı. İlk albümünün konuk listesi de gayet prestijliydi, bu ikincisinin de öyle. Süperstar’larımız Ajda Pekkan ve Sezen Aksu, “kuzgun değil şahin” kontenjanından Kenan Doğulu, genç kuşaktan Murat Boz, Atiye ve Yalın, ara kuşaktan Sibel Can, Ziynet Sali ve Teoman ve hatta (gazino programlarının komedi unsuruna denk gelen) Okan Bayülgen! Gerçekten, hiçbir fedakarlıktan kaçınılmamış bir gazino programı gibi.

Bütün Aşklar Yüreğinde
“Assolist” Sezen Aksu açıyor albümü. Zamanının (hem söz-müzik, hem düzenleme, ama daha çok vokal biçimi olarak) ağır arabesk şarkılarından sayılan “Gidiyorum”un “allegro” kılığı, elbette arabesk kılığı kapı dışarı etmiş. Ama bu şarkı, albümün sonrasında neyle karşı karşıya olduğumuzun ipuçlarını da vermiyor değil. “Allegro demişler”, diye düşünüyor insan; “hızdan, aceleden, telaştan hal bırakmayacaklar bizde.”
Bırakmıyorlar, kalmıyor da. Çağımızın en başta gelen özelliklerinden biri, hiç şüphesiz “hızlı ve hareketli” olmak. Hepimiz “çoklu görev”e alıştık, birkaç işi birden yapıyor ya da yapmaya gayret ediyoruz. Okurken SMS atmak çocuk işi mesela; film ya da konser seyrederken twitter ve facebook’ta taş üstünde taş bırakmamak da. Ama Doğulu’nun “130bpm Allegro”sunda, bu hız işinde ifrata kaçılmış. Albümün birkaç turu dahi, insanı halsiz/mecalsiz bırakabiliyor. Stüdyo filan tamam da, gündelik hayatta hiçbir karşılığı yok bu miktarda bir hızın. Tabii ayık kafalı bir gündelik hayattır, sözünü ettiğimiz.

Kahır Mektubu
Sezen Aksu’dan sonra gelen sesler/şarkılar da bu etkiyi azaltmaya ya da hafifletmeye yardım etmiyor. Aksine ağırlaştırıyorlar. Artık eski usul mükemmel bir biçimde şarkı söyleyemeyeceği belgelenmiş Ajda Pekkan’ın “Petrol”ü ve Sibel Can’ın, şarkının varoluş biçimine aykırı bir şekle evrilmiş “Kahır Mektubu” ise, işin daha da kanlı/kangren tarafına işaret ediyorlar.
Tamam daha hızlı/daha canlı olsun. Ozan Doğulu ve ekibi, canları ne çekerse çeksin, saniyesinde bu formata dönüştürmeye niyetlenmiş, bunu başaracaklarına inanmış olabilirler. Ama olmayabileceğini, bu mayanın tutmayabileceğini de düşünmeliydiler. Düşünmemişler ve başta “Kahır Mektubu” olmak üzere, popüler müzik tarihimizin en garip (sözcük biraz belalı ama sarfedelim; en “ucube”) şarkılarına/versiyonlarına imza atmışlar. Albümün sonuna gizlenmiş masumlar masumu bebeğin “A/Y/I” diyerek Barış Manço ya da Okan Bayülgen’e eşlik etmesi bile insanda şefkat uyandırmıyor. O kadar nefret yükler/biriktirir bir durum mevcut, bu albümün orta yerinde.
Herkes doğru bildiği gibi işini yapar, yaşamını sürükler. Ama çok değil, önümüzdeki birkaç yıl içinde Ozan Doğulu ve ekibi, bu yaptıklarının “ayıp” olduğunu idrak edecektir. İş işten geçmiş (ama ne gam, banka hesapları biraz daha kabarmış) olduktan sonra.

130bpm Allegro, Ozan Doğulu, DMC/Z

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar