NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

ÇOK ARADIM BEN

29 Ocak 2023 Pazar 21:19
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

51. Sanremo Festivali'nin finali, geçen cumartesi (3 Mart) günü yapıldı. 80'li yılların ortasından sonra, herkes gibi benim de unutmuş olduğum bu  festival, kablolu yayının İtalyan kanallarını da dağıtmaya başladığı 90'lı yılların ikinci yarısında yeniden merakımı uyandırmıştı. Bilinen hikayeler nedeni ile, İtalyan olan her şeyin boykot edildiği günlerde  İtalyan kanalları kablolu yayının programından çıkartılınca da yeniden unutmaya niyetlenmiştim ama, Digitürk yayın programına RaiUno'yu aldı ve buna (zaten çok istekli değildim) yani unutmama gerek kalmadı, ben de sevdiklerime bir kere daha kavuştum.

Festivalin 51. yılı da anlı şanlı bir şekilde kutlandı. Elemeler hafta boyu sürdü. Her gün aynı saatte (gece on gibi) televizyonun karşısına çöktüm, yarışanları ve konuk sanatçıları seyrettim… Artık çok ama çok yaşlanmış Raffaella Carra sunmaktaydı yarışmayı ve bin yıl öncesinden kalma kılıklarla alkış toplamaya çalışmaktaydı. Konuk sanatçıların başında da Eminem ve Ricky Martin vardı. Hafta ortası bir gece şarkısını söyleyen Eminem, her zamanki 'aykırı' havalarını bastı ve şarkısı bitince kendisini yanına çağıran Raffaella Carra'ya tek kelime bile etmedi. Ailemizin şarkıcısı Ricky Martin ise final gecesi, sonuçlar açıklanmadan hemen önce çıktı sahneye ve ortalığı birbirine kattı. "She Bangs" i bitirdiğinde ortalık birbirine girdi, alkışlar, çığlıklar… Allah için, bizim delikanlı da ne yapması gerektiğini çok iyi öğrenmiş olanlardan. Her biri bir 'slogan' olan hareket ya da davranış biçimlerini üst üste koydu ve bir ilah muamelesi gördü. Ama kendini çok kaptırmasa da iyi eder, bir yıl sonra onu kimse hatırlamayabilir oralarda. Her ülkede bu yapılır ya, İtalyanlar biraz daha insafsızdır bu konuda, sizi çok çabuk sever bağırlarına basarlar ama, ondan daha da çabuk bir şekilde kıçınıza tekmeyi atarlar.

Başta Nick Kamen olmak üzere çok fazla sayıda adama darbeyi indirmekten hiç kaçınmadılar. Ama henüz Ricky için tehlike yok, ertesi gün yayımlanan bir çeşit 'Sanremo sonrası' programında da konuktu bizimki ve bu sefer yarışmayı sunan efsanevi Iva Zanicchi'ye de aynı 'şirin' hareketleri çekti. Tuhaf tabii, yıllar yılı Ricky Martin'i elli sefer cebinden çıkartacak şarkılar söylemiş  Iva Zanicchi, bir kaş bir göz hareketine tav olup kendini kaybetti… Yarışmacıların arasında ise çok fazla tanıdık (en azından benim için) yoktu. Emektar Matia Bazar ve Peppino Di Capri, 80'lerde takip etmeye başlamış olduğum  iki güzeller güzeli Anna Oxa ve Paola Turci tanıdığım isimlerdi. Geri kalan herkes çok genç ve çok yeniydi benim için. Meğer pop (saçmaşamış olacağım ama olsun) bizde olduğu gibi İtalya'da da patlamış(mış). En azından ismen tanıdığım Syria ve Gigi D'Alessio'nun yanında, bin tane benzerini bulabileceğiniz Elisa (ki o kazandı yarışmayı), Hakan Pekerimsi Alex Britti, İtalya'nın Cure versiyonu olmaya gayret etmiş zor isimli bir grup, önündeki boşluğu her fırsatta avuçlamayı marifet bilen Eminemsi Sottotono ve "bizimkiler Napoliten sever" tesbitinin üzerine çok fazla yaslanmış olan Quintorigo da diğer yarışmacılardı. Çalındı söylendi, dekorlar ışıklar değişti, Raffaella'mız bir onu giydi bir bunu çıkardı ve sonuçta tam anlamı ile üç kuruşluk bir şarkı ve şarkıcı birinci oldu. Ne rap ne Cure ne  Napoliten havaları bir işe yaramamıştı.Ne de Anna Oxa ve Paola Turci'nin şarkılarına ayırdıkları zamanın on mislini ayırdıkları çok belli olan havalı kıyafetleri… Millet, kulağına kar suyu kaçırmayan bir şarkıyı seçmişti yine.

ÇAL ÇİNGENE ÇAL
Bugünü bırakıp düne bakalım: Ülke olarak her zaman büyük ilgi gösterdiğimiz bir festival oldu Sanremo... Bir şekilde takip ettik, kazanan şarkıları sevdik, plakları yayımlandı, Türkçe versiyonları yapıldı... Zaten Türk Popu; bütün 60’lı yıllarını ve 70’li yılların ilk yarısını İtalyan ve Fransız müziğinin etkisinde geçirdi. Her zaman İtalyan şarkıcıları çok sevdik. Üstelik çoğu bizzat geldi memlekete, hatta Türkçe şarkı bile söylediler, başta Mina olmak üzere. O yıllar; Mina, Milva, Nada, Nicola Di Bari, Peppino Di Capri, Gianni Morandi ve nicelerinin üzerimizde tam bir hakimiyet kurduğu yıllardı. Öyle olunca da, hepsinin toplu olarak yarıştığı Sanremo’ya hiçbirimiz ilgisiz kalmadık. Festival dönemi geldiğinde, herkeste bir heyecan ve koşturmaca başlardı. Kim kazanacak, neler olacak diye... TRT’nin yayına başlaması ile de artık ‘canlı’ olarak seyredebilmeye ve iyice tadına varabilmeye başladık yarışmanın... Ta 80’li yılların ortasına kadar. O yıllardan sonra da, çoğu şeye yaptığımızı Sanremo’ya da yaptık ve pabucunu dama attık. Kendimizi tamamen İngilizce şarkılara teslim ettik.
Ben ise kadir kıymet bilen biriyim bildiğiniz gibi. Bir hafta boyu ders çalışır gibi takip ettim yarışmayı, görüp öğrendiklerimden de (tamamına yakını dedikodu olsa bile) şu yazıyı çıkardım işte. Görünen o ki, hala, beş - on kişiye "ayyy, amaann, offff" detirtip  şaşırtacağım diye o Eurovision bu Sanremo gezinip duracak, kendimi perişan etmeyi sürdüreceğim.Kıymetimi bilen olsa diyeceğim ama diyemiyorum, çünkü var. Yarın mail box'ım tıkanacak yine: "Ahhhh! Bir tek siz unutmuyorsunuz" diyecek bir dolu okur.
Bir tek ben mi unutmuyorum, yoksa bir tek ben mi gönül indiriyorum bütün bunlara? Ben de bilmiyorum. Bildiğim, Digitürk'e abone olmamın en belli başlı sebeplerinden birinin RaiUno'yu da dağıtıyor olmasıydı.


BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Ma Che Freddo Fa / Nada - RCA - 45'lik
Il Cuore e Uno Zingaro / Nicola Di Bari - RCA - 45'lik
Jesahel - Delirium / Yankı - 45'lik
Bahar Gelince / Özdemir Erdoğan - Columbia - 45'lik
Yanımda Olsa / Ayten Alpman - Ses - 45'lik
Working Late Tonight / Amii Stewart - RCA - Maxi single
Il Fiori Di Sanremo / Karışık - 6CD

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar