BU NE YALAN DÜNYA

Türk popunda kayıp bir sayfa daha: Ay-feri. Ayten Alpman, Tülay German, Ayla Dikmen, Erol Büyükburç, Gönül Turgut ve Alpay ile birlikte Türk popundan önce bile var olmuş bir avuç şarkıcılarımızdan biri. Türk popunun temelinde onun da bayağı bir harcı var. Caz söyledikten, başta Erol Büyükburç olmak üzere çeşitli orkestranın solistliğini yaptıktan sonra, önce ‘Bak Bir Varmış…’ın ardından da Burçak Tarlası’nın rüzgarına kapılıp ‘Türkçe söylemeye başlamış’ şarkıcılarımızdan Ay-feri. Tıpkı diğerleri gibi. Aras, Televizyon, Sahibinin Sesi ve Philips ile çalışmış, kimi zaman az kimi zaman çok tutmuş, ama hepsi de derli toplu epeyce 45'lik yapmış, sonra da çalışmak için gittiği İran'a temelli yerleşerek ‘pop’ sayfasını kapatmış.
ÇAL ÇİNGENE ÇAL
Yıl 1964: Yurdaer Doğulu, Işık Tapan ve Çetin Çalışır’ın da yer aldığı Erol Büyükburç orkestrasının şantözüdür Ay-Feri. Orkestranın şantörü de hiç şüphesiz Erol Büyükburç’tur. O yıllarda gelenek böyleydi. Orkestraların çoğunlukla hem kadın, hem de erkek sesi olurdu. Ay-Feri solist olarak çalıştığı orkestralarda herkesin yaptığını yaptı: Caz söyledi günün popüler şarkılarını söyledi. İngilizce, Fransızca, İtalyanca söylenirdi şarkılar o zaman. Adamo, Françoise Hardy, Tremeloes, Hollies, Chuck Berry, Lulu, Cilla Black, Roy Orbison, Elvis Presley ve elbette Beatles baş köşedeydi. Bu nedenle bütün orkestraların ve solistlerin repertuarları az ama çok, bir şekilde kesişirdi. Söz gelimi Roy Orbison’ın ‘It’s Over’ı orkestralar arasında epeyce bir rekabet ve yarış estirmiş olmalı. Çoğunun repertuarındaydı bu şarkı Ay-Feri de bunu söyledi mi bilmem ama bir süre sonra şiddetle etmeye başlayan Türkçe rüzgarlar zaten herkesin repertuarını allak bullak etti, değiştirdi. ‘Burçak Tarlası’ yeni bir sayfa açmıştı artık. Bu nedenle solist ve orkestralar türkülerin peşine düştü, sahnelerde ‘Dere Geliyor Dere’, ‘Kızılcıklar Oldu mu’, ‘Arabamın Atları’, ‘Bakkallar Satıyor Karaca Üzüm’ çalınır oldu, Roy Orbison ve diğerleri bir kenara itildi: It’s Over.
ELVEDA ŞARKILARA
Hatırlayabildiğim ilk Ay-Feri plağı ‘Bu Son Olsun’dur. ‘Adios Amor’ adlı bir şarkıya Edward Saatçi söz yazmıştı. Edward Saatçi aynı zamanda şarkıcıların menajerliğini de yapmaktaydı. Sonraki plakların büyük bir kısmında söz yazarı olarak onun imzası yer alır ve üstelik Ay-Feri’nin yaşamını köklü bir şekilde değiştirecek İran macerasında da onun parmağı vardır. Aras'tan çıkmış bu plaktan sonra yine aynı firmadan Gönül Akkor ile çakışan ‘Ben Sana Kulum’, bir Marc Aryan şarkısı olan ‘İkimize Bir Dünya’, ‘Those Were The Days’in onlarca Türkçe versiyonundan biri olan ‘Yalan Dünya’ çıkar. Araya bir Dalida şarkısı olan ‘Elveda Şarkılara’ ve Iva Zanicchi-Bobby Solo tarafından söylenmiş ‘Zingara'nın Türkçesi Falcı girer ve Ay-Feri o zamanların en güçlü firması Philips'e transfer olur.
Aras'tan sonra geçtiği Televizyon Plak ve Sahibinin Sesi’nde çok kalıcı olmamıştır. Ay-Feri Philips’te kalıcı olur. Bize ve şarkılara elveda diyene kadar da orada kalır.
Buradan çıkan plakların hepsi de çok tutar. Sözlerini, şarkıcının kendisinin yazdığı ‘Çal Çingene Çal’ ve hem yazıp hem bestelediği ‘Yavaşça Yavaşça’ ortalık kırar geçirir 70'lerin başında. Zaman Anadolu pop’un zamanındır ve bu formda bir şarkı olan ‘Yavaşça Yavaşça’ da Ay-Feri'yi yanıltmaz Zaten bu türde de yabancı değildir. Daha önce ‘Kışlada Bahar’ı bir plağın B yüzüne koymuş ve ‘İbibikler öter ötmez orada olacağına’ dair söz vermiştir.
Hatırlayabildiğim kadarıyla Ay-Feri’nin son plağı ‘Bekleme Boşuna’ oldu. Sonra menajeri Edward Saatçi’nin önüne koyduğu ‘çok parlak’ İran teklifini kabul ederek ‘şah’lı ve ‘diba’lı yollara düştü. Normal olarak İran'daki sahne çalışması bittiğinde geri dönmesi gereken Ay-Feri geri dönmedi. Çalıştığı gazinonun sahibinden aldığı evlenme teklifini kabul etti ve orada kaldı.
Yakın bir zamanda (tahmin edeceğiniz gibi benim yakın tarih dediğim en az 10 yıl öncesi) yakın dostu Şevket Uğurluer'in televizyon programında denk geldim Ay-Feri’ye. İngilizce-Türkçe söylediler. Göründüğü kadarıyla da onlar da çok eğleniyordu, biz de çok keyif aldık. Günümüzde Ay-feri Mersin'de yaşıyor. İran'dan Mersin'e uzanan yollarda neler olup bittiği konusunda hiçbir fikrim yok. Ama 30 lira yakındır bize tek bir plak, tek bir şarkı ulaşmadığına göre bu yolların müzik ve dolu olduğunu söylememiz de mümkün değil. ‘Çingene’ hala çalıyor, ‘Falcı’ hala ortalıkta Ama Ay-feri yok. Ah ‘Yalan Dünya’.
NAİM DİLMENER