BU AŞKIN ÇARESİ
29 Ağustos 2020 Cumartesi 18:51
90’lı dalganın farklı, yetenekli ve üretken isimlerinden Bendeniz “Aşk Yok mu Aşk” adlı bir albüm ile yeniden karşımızda. Hemen hemen her ‘pop’ şarkının para ettiği yıllarda (tam olarak 1993 yılında) karşımıza bir “Sezen Aksu mukallidi” olarak çıkmış olan Bendeniz, çoğu insana manasız ya da gereksiz gelen bu özelliğini çok çabuk olarak bir kenara bırakmış ve 1995 yılında yayınlanan ikinci albümüyle (“Bendeniz II”), izinden gittiği sanatçıyı bile geride bırakacak bir ‘sahicilik’ sergileyerek gönülleri fethetmişti. Bendeniz’in son albümü, şarkıcının yıllardır yapmaya çalıştığının yeni bir dönüm noktası. Bir yandan pop yaptığını hiç unutmayarak farklılaştırılmış-hızlandırılmış ritm, bir yandan daha önceki albümlerinde sürekli ve tutarlı olarak sergilemeye calıştığı aşkın ‘her iki yakasını’ koruma ve kollama isteği bu son albümün de en temel özelliği. Bendeniz’i (aslında yalnızca ‘Deniz’, ama ilk albümüne verilen isim “Bendeniz”, rekor miktarda satınca şarkıcının isminin de değişmesine yol açmış ve ‘Deniz’, ‘Bendeniz’e evrilmişti) kendi kuşağından ayıran en önemli özellik, aşkın tek kişilik bir ‘eğlence’ (ya da ‘oyun’) olmadığını ve bir şekilde bittiğinde, arkada bırakılanın da elden geldiğince korunmasının-hakkının teslim edilmesin gerektiğini ısrarlı bir şekilde vurgulamasıydı. 90’lı kuşağın önemli bir bölümü, biten bir ilişkinin ardından küfürler-hakaretler yağdırır, bütün kabahatin ‘karşı taraf’ta olduğunu belirtir ve “Bittiyse bitti, canın isterse, keyfin bilir…” der, “Canıma Minnet” çığlıkları atarken, Bendeniz, (bir gün ya da bir yıl hiç farketmez) bir zaman sürmüş bir ilişkinin nihayete ermesinin ardından ‘iki kişilik’ gözyaşı dökmüş, “Sen geber, ben başkasını hemen bugün bulurum” diyerek aşklarına-yaşadıklarına ihanet etmemişti. Böyle olduğu için de, (diyelim ki bir Serdar Ortaç’a layık görmediğimiz bir biçimde) Bendeniz’i bağrımıza bastık, hayatımızın zor ve karanlık evrelerine eşlik etmesi için onun şarkılarını tercih ettik. Tökezlediğimizde (“Yine taş toprak, yüreğim çırılçıplak, hadi bir bak sonumuza, neler olacak…), yaşadıklarımızla baş etmeyi beceremediğimizde (“Beni ne hale koydun insafsız, böyle mi ayrılacaktık, ben böyle yana yana, ne hale düştüm”) 90’lı kuşaktan çoğunlukla Bendeniz oldu yanıbaşımızda. O yaşadıklarına, biz ona inandık. İlişkiler (günü birlik ya da değil) yaşanır ve biterdi. Bittiğinde de, “Sen bir hiçsin, bense elmas-pırlanta” diyerek bir sonraki ilişkiye anında dalmak yerine, efendice köşeye çekilip olup bitenler üzerine kafa yormak gerekirdi. Böyle yapmak gerekirdi ki bir sonrakinde yeniden bir tokat yemeyelim, yeniden yalnız kalmayalım.
YÜREĞİM UNUTMUYOR
Her firmanın ‘genç popçu’ avına çıktığı günlerde İsviçre üzerinden popa dahil edilen Bendeniz, ilk albümü sırasında (heyecan ve kafa karışıklığı nedeniyle) yapılmaması gereken her şeyi yaptı neredeyse. O yıllarda, bugün artık hepimizin çok güldüğü Neslihan Yargıcı damgalı (sözde) ‘imaj’ çabalarına bile girdi. Yargıcı’nın bu yüreği pırpır eden gencecik kıza layık bulduğu imaj (Allah bilir ne demek istenmişti) bir ‘abajur’du. Bu ve buna benzer ‘kitsch’ özellikleri hemen ikinci albümüyle ardında bırakan Bendeniz, her yeni şarkısıyla yerini sağlamlaştırdı, kendisiyle birlikte aynı sıralarda müzik dünyasına girmiş çoğunluktan daha farklı bir yerde tutulması gerektiği konusunda bizi ikna etti.
Bendeniz’in “kadir kıymet bilme” konusunda en önde gidenlerden biri olduğu 1998 yılında yayınlanan “Bendeniz’den” adlı albümle tescil edildi. Genç şarkıcı, bu albümü “Yaşanmış ve ilelebet yaşayacak olan tüm aşklarına” (*) adamıştı… Şarkıcının ilk firması Raks-Neşe Müzik ile yollarını ayırması üzerine yayınlanan best of’u (“Bendeniz Şarkıları”), bu fark ya da durumun altını daha da keskin bir şekilde çizdi. Bu genç kız, söylediği şarkıların tamamına yakınını (Deniz Çelik imzasıyla) kendisi yazmış; Garo Mafyan’dan Murat Yeter’e, Ahmet Özden’den Ozan Çolakoğlu’na kadar her türden ve her kuşaktan müzisyen ile çalışarak bu şarkıları doğrudan doğruya kalplere yollamıştı. Yılların geçmesi, piyasanın değişmesi, genişlemesi-daralması (genellikle) Bendeniz’i ilgilendirmiyor. Farklı bir yerde duruyor, yaşadıklarının hepsine sahip çıkarak şarkılarını yaratıyor. Bu şarkılar her zaman da dinleyecisine ulaşabildi. Bu son albümle de bunu başaracağı kesin gibi. Yaz boyu “Bırak Beni” ve “Kırmızı Biber” adlı şarkılarla taş üstünde taş bırakmayanlar, sonbahar gelip de eve (tek başlarına) dönmek zorunda kaldıklarında “Aşk Yok mu Aşk”a yaslanacaklar. Bu ya da böyle mevsimlerde buna benzer bütün Bendeniz şarkıları bir kenarda bizi bekliyor olacak. “Gönül Yareler İçinde”yken, en büyük desteği yine ondan alacağız.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
(Başta son albümündekiler olmak üzere) Bendeniz’in (hemen hemen) her şarkısı
Ümit Sayın’ın (başta “Mai” olmak üzere) her şeyi
Dışarda yayınlanan “Best of Turkish Pop” dizisi
İçerde yayınlanan “Aşk Şarkıları” dizisi
SAKIN YAKLAŞMAYIN
90’lı dalganın (en azından) yarısı
KEŞKE OLSA
(Ümit Sayın’ın “Gönül Yareler İçinde” şarkısıyla) bir Bendeniz-Sezen Aksu düeti
(*) Kaynak: www.bendeniz.org
NAİM DİLMENER
[email protected]
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.