90'LARIN GÜCÜ ADINA: TARKAAAN!
15 Kasım 2020 Pazar 10:58
Geç de olsa da oldu işte, yeniden 90’ların peşindeyiz. Albümler, partiler, müzikaller, filan; yeniden o Özallı günlerin tam ortasındayız.
Evet geç kaldık. Dışardakiler, 90’ları en az iki kere elden geçirdiler bugüne kadar. Almanya gibi “nostalji esiri” ülkelerde ise, üç hatta dört etti turların sayısı. Biz ise hep arkadan geliriz ya, bu sefer de öyle oldu. Gerçi erken uyanan radyocular, DJ’ler olmadı değil. Ahmet Kamil Taşkın ve Cüneyt Asi Duru mesela; 90’ların şarkılarından radyo programları, partiler yapmayı, 2000’lerin ilk yıllarında akıl etmiş, planlamışlardı. Ama işte, tekil istek ya da öngörüler çok da para etmiyor bizde; bir şeyin “ciddi bir hareket” haline gelebilmesi için, ille de herkesin birden işin içine atlaması, karışması gerekiyor.
Bu sefer öyle oldu. “90-60-90” adlı bir müzikal ya da gösteri hazırlandı, radyolar 90’lar için özel saatler, programlar ayırdı, bar ve kulüplerde partilerin biri bin para ve en mühimi, o yılların önde gelen müzisyenleri, o yılların isimleri ile albümler toparlayıp yayımlamaya başladılar. Yani, çanak çömlek geç ama tam patladı.
Hadi Bakalım Kolay Gelsin
Bu alandaki ilk iyi örnek (Ozan Doğulu’nun yaptıklarını “iyi” kabul etmemiş olmamız, herhalde kimseyi şaşırtmamıştır) İskender Paydaş’tan gelmişti birkaç ay önce. Doksanların harika çocuklarından Paydaş, “Zamansız Şarkılar” adlı albümünde, poptan rock’a, Mirkelam’dan Kenan Doğulu’ya kadar çok sayıda 90’lar unsurunu yan yana getirmiş ve “Bu kadar karışık bir malzemeden bütünlüğü olan bir albüm çıkmaz” diyenleri de yanıltmıştı. Yaptığı albümün hem bütünlüğü vardı, hem de yeni bir sound (en azından yeni bir pop biçimi) önermekteydi.
Geçtiğimiz günlerde, 90’ların bir başka harika çocuğu Ozan Çolakoğlu da albüm yayımladı. “01” adlı bu albüm tam bir star’lar geçidi. Tarkan, Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Sertab Erener, Göksel başta olmak üzere, çok sayıda büyük isim, Çolakoğlu için yan yana gelmiş. Çok da normal. Tarkan’ın Tarkan olmasının başta gelen sebebidir Çolakoğlu. Yaratıcı müzisyenlerin başında gelen Çolakoğlu, hem her yaptığını iyi yapmışlardandır, hem de geleceği iyi okur. Bir tek “Metamorfoz” zamanı bu özelliğinden saptı denebilir ama o albüme, onun da itirazları olduğu, zaten daha sonraları kulaktan kulağa duyulmadı da değil.
“01” boydan boya iyi bir albüm; hiç kötü şarkı yok. Hep aynı şarkıyı söyler gibi duran Yalın’ı bile ortalamanın üzerinde bir yere çekmiş Çolakoğlu. İyiler de kendi içlerinde daha iyi, en iyi gibi tasnif edilebilir. Ajda Pekkan mesela, 2003’teki “Sen İste”den beri, en iyi vokal performansını sergilemiş “Ben Yanmışım”da. Pekkan orta halli bir şarkıyı, doğru ve kendisine çok yakışan bir vokalle yukarılara taşımış; hatta uçurmuş… 90’ların kült şarkısı (Sezen Aksu’nun) “Hadi Bakalım”ını ise Tarkan söylemiş bu sefer. O güzelim şarkı, daha da güzel, daha da çekici hale gelmiş. Bu yaz muhtemelen hep Tarkan ve Ajda Pekkan dinliyor olacağız dört bir yanda: “Ben yanmışım… hadi bakalım.”
Kınasız Bebekler
Bazen iyi bazen de kötü şeyler, hatta bazen çok iyi bazen de çok kötü işler yapmış Volga Tamöz’ün “Tam 90’dan” albümü ise iyi bir albüm değil. Bütünlük filan zaten yok da, “karışık bir albüm” olarak da iyi değil; karmakarışık.
Ama 90’lara damga vurmuş çok sayıda ismi yan yana getirmiş olması da az bir başarı sayılmaz. Sibel Alaş, Tayfun, Ferda Anıl Yarkın gibi dün var/bugün yok isimlerden tutun da; hala faal Yonca Evcimik, Serdar Ortaç, Mustafa Sandal, Demet Sağıroğlu gibi isimlere kadar, neredeyse bütün 90’lar resm-i geçitte.
Tamöz, Paydaş ve Çolakoğlu’ndan çok Ozan Doğulu anlayışına yakın durmuşlardan. Çokça gündelik unsur, hafif bir teneke tadı, bir parça da “Kulüplerin altını üstüne getirelim” anlayışı ile derdiği, çattığı şarkıların, bütün bu “sentez”i arayıp duranlarca yaz boyu baş tacı edileceği kesin. Ama yarın ya da sonrasına ne kalır derseniz eğer, pek fazla bir şey değil. Biraz Demet Sağıroğlu (“Kınalı Bebek”), biraz da Mansur Ark (“Sana Demedim mi”) belki. Çünkü bu iki ismin ikisi de, her şart altında kendileri olabiliyor, gölgelenmeyi yıkabiliyor ya da kırabiliyorlar. Doksanların farklı sound/ritm avcısı Mansur Ark, özellikle zıpkın gibi.
Doksanlar da biraz buydu zaten. Çokça kötü isim/kötü şarkı, çok az da iyi. Ve kötüler, iyilerin yüzü suyu hürmetine yer edinebildi. Böylelikle de fırtına, bir patlamaya dönüştü. Şimdi bulunduğumuz nokta bize şunu da söyletebilir ama: “90’lar iyiymiş ya…” Değildi. Ama 2000’ler ve sonrası öyle feci ki, nispi de olsa bir iyilik varmış gibi görünüyor.
01, Ozan Çolakoğlu, DMC
Tam 90’dan, Volga Tamöz, Poll Production
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.