Salim Ağırbaş Dörtlüsü, Yalçın Ateş Altılısı, Özdemir Erdoğan Orkestrası gibi çeşitli topluluklarda yer alan Yunkuş, devamında ünlü bir otelde piyanosuyla 27 yıl program yapmış, bir dönem TRT Caz Orkestrası`nda çalmış, belediyenin konservatuarında klarnet dalında öğrenciler yetiştirmişti. Türkiye’de caz müziğin gelişmesinde büyük katkıları olan Yunkuş, Ocak 2017’de yaşamını yitirmişti.
Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin 2005’te ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık gördüğü Falay, Doksanlı ve 2000’li yıllarda Muvaffak Falay Beşlisi grubuyla sahneye çıkmış, 2010’da da 24. Uluslararası İzmir Festivali’ne katılmıştı. Trompet çalmayı Kuşadası’nda öğrendiği için Kuşadası Belediyesi Muvaffak Falay’ın heykelini ilçeye dikmişti.
Ardından Onno Tunç’un olduğu bütün albüm kayıtlarında yer almış, sağlam tekniği ve büyük müzik tutkusuyla yerli popun tarihinde çok önemli bir yer edinmişti. Bu arada büyük orkestralarla da çalmış, TRT Eurovision Türkiye finallerinde, Kuşadası Altın Güvercin yarışmaları büyük orkestralarında iri cüssesiyle ve sempatik hareketleriyle sürekli dikkat çekmiş, 1977’de katıldığı İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda yaşamını yitirdiği 2011 yılına dek yer almıştı.
Berç Yeremyan ya da piyasa adıyla Berç Yenal, stüdyo adıyla Beco… Evde babasının çaldığı gitarı dinleyerek lise yıllarında bu enstrümanı öğrenmeye karar vermiş, iki yıl dersler almıştı. Aydın Çakus’un yanında Bunalım’ın provalarını izlerken bir süre sonra gruba dahil olmuştu. Kardeşi Nur Yenal da 15-16 yaşında aynı gruba davulcu olmuştu.
Vatani görevi sırasında dost olduğu, Süheyl Denizci Orkestrası’nın bas gitarcısı Eray Turgay’ın yardımıyla caz camiasıyla tanışmış ve Zekai Apaydın Orkestrası’na girmişti. Oradan da İsmet Sıral Orkestrası’na geçmiş ve 1965’te İsmet Sıral’la cazın çok rağbet gördüğü İsveç’e gitmişti. İyi bir orkestranın bünyesinde deneyim kazanmayı amaçlamıştı. İki yıl bu ülkede müzik yaptıktan sonra ülkeye dönmüştü.
Necdet Koyutürk, 1949’dan itibaren her hafta İstanbul Radyosu'ndaki programlara kendi orkestrası ile katılmıştı. Ayrıca, otuz yıl boyunca İstanbul Radyosu Tango Orkestrası'nın şefliğini de üstlenerek tango programları yapmıştı.
Bir ara başka orkestralarda da çalışan çıkan Faruk Akel, başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde beş yıl müzik yapıp ülkeye dönmüştü. Bütün nefesli enstrümanları ustalıkla çalan Akel ve topluluğu, 1963’te Boğaziçi Müzik Festivali’nde en iyi orkestra ödülünü de kazanmıştı.
Hüseyin Sultanoğlu’nun yerine Kardaşlar’a katılıp Kardaşlar’ın Ersenli döneminde davula oturmuştu. Ondan sonra, aralarında İstanbul Gelişim’in de olduğu bir dolu orkestrada çalmış ve Türkiye’de aşağı yukarı bütün starların sahne çalışmalarında, stüdyo kayıtlarında yer almıştı. ‘Grup Karma’ üyesi olarak Eurovision Türkiye elemelerinde İmkânsız adlı parçayla yarışmış ve hep arkadaki adamken bu kez vokaliyle vitrinin önüne yerleşmişti.
Müzik hayatına ortaokulda Fethi Bey'den keman dersleri alarak başlamış, üniversite yıllarında ud, rebab, ney ve tambur öğrenmişti. 1970’de Halit Kakınç ve Muhtar Turan’la tanışmıştı. Bu ikili Oruç Güvenç'e gruba katılmasını teklif etmişti. Güvenç elektronik müzik kullanılmaması kaydıyla Dönüşüm’e girmişti.
... Devamında, sahnelerde piyanist şantör modası esmeye başlayınca, tek piyano ve ritm makinasıyla saatlerce sahnede kalarak ve de albümler çıkartarak büyük üne kavuşmuş, tavernalar döneminin yıldızlarından olmuştu.
Okul zamanı çeşitli topluluklar kuran Aksu, 1952’de profesyonel müzik hayatına girmiş ve İbrahim Özgür ile Süheyl Denizci’nin orkestralarında deneyim kazanmıştı. Bir ara, adını verdiği trioyla müzik yaparak yoluna devam etmişti. Ardından, kendi orkestrasını oluşturup seçkin mekanlarda çalışmış ve aynı ekiple İsveç, Finlandiya, Almanya, İtalya gibi ülkelerde sahneye çıkmıştı.
1960'da müziğe başlayan, kalburüstü birçok orkestranın kadrosunda davul çalan Veysel Çadır, 1970'lerden itibaren stüdyo müzisyeni olarak da yüzlerce plağın kaydında yer almıştı. Özellikle alaturka kayıtların aranan ismi olan Çadır devamında caz yönelmiş, TRT İstanbul Radyosu Hafif Müzik ve Caz Orkesrası'nda uzun yıllar sahne çalışmaları yapmış, yine dostlarıyla caz lokallerinde keyifli programlara çıkmıştı.
13 Mart 1944 Ankara doğumlu olan Selçuk Başar, konservatuar eğitimi sırasında Mete ve Metinler adlı amatör toplulukta çalmaya başlamıştı. Profesyonel müziğe ise Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası’nda adım attı. Kısa sürede gitardaki yeteneği kadar müzik bilgisi ve düzenlemeci tarafı da fark edilince aranan bir müzisyen haline gelmişti. 1968’de Yunanistan’da Apollonia Müzik Festivali’nde Ajda Pekkan’ın yorumladığı Özleyiş adlı bestesiyle dördüncü olan Başar, Durul Gence Beşlisi’nde de çaldıktan sonra kendi grubunu kurmaya karar vermişti.
Profesyonel müziğe adım attığı Grup Bunalım’la 1969’da Taş Var Köpek Yok/Yeter Artık Kadın 45’liğini kaydetmiş ve 1970’de Kardaşlar’a geçmişti. Kardaşlar’da davulun yanında, askılı davul, bongo, darbuka, tumba gibi diğer vurmalıları da başarıyla kullanarak sounda büyük katkı yapmıştı.
3 Mart 1948’de İstanbul’da doğmuş ‘panço’ lakaplı Danışan, müziğe lise sıralarında başlamıştı. Yurdaer Doğulu Orkestrası’nda profesyonel olduktan sonra Kaygısızlar, Aydın Daruga 5'lisi, Kurtalan Ekspres, Moğollar, Dostlar, Marşandız, Erenler’de bas çalmış ve bulunduğu her oluşumda ağırlığını hissettirmişti.
25 Aralık 1952 Antalya doğumlu Cudi Koyuncu müziğe bağlama çalarak başlamıştı. Yıllar sonra Dostlar’a katılınca, aynı teknede cura ile bağlamayı bir araya getirerek grubun soundunda önemli değişiklikler gerçekleştirmişti. Koyuncu, ayrıca yaylı tambur, ıklığ, rebab da çalabiliyordu.
Pop yapmasına karşın, gönlündeki caz müziğini hiç ihmal etmemiş, altı yıl tromboncu ve solist olarak TRT Hafif Müzik Ve Caz Orkestrası’nda trombon çalmıştı. Fatih Erkoç, uluslararası standartlarda bir tromboncu olarak kabul görmüştü.
7 Ocak 1945'de, subay babasının görevi nedeniyle ailesinin bulunduğu Maraş'ta doğmuş, çocukluğu Karagümrük'te, gençliği Kadıköy'de geçmişti. 1967’de Selçuk Alagöz Orkestrası'na katılmıştı. Kısa süre sonra da 12 Aralık 1967'de Cahit Berkay, Haluk Kunt, Murat Ses ve Aziz Azmet'le Moğollar'ı kurmuştu.
Avrupa’da çeşitli orkestralarda da bas çalan Abadan, 1977’de Ankara Belediyesi Kent Orkestrası’na aranjör basçı olarak girmiş ve 1981’de ayrılarak İstanbul’a yerleşmişti. 1982’de kendi orkestrasını ve vokal grubunu kurarak sahneyi bırakana kadar çalışmalarda bulundu, filmlere müzik yazdı, plaklar üretti.
Genç kuşağın en yetenekli, tekniği kuvvetli davulcularından olarak stüdyo çalışmalarının aranan ismi haline gelmişti ve Şebnem Ferah'ın ‘Artık Kısa Cümleler Kuruyorum’ albümünde de bazı parçaları çalmıştı. Yeniden Kurban grubuna dönen Gürpınar, Doksanlı yıllardan başlayarak, sahnedeki duruşu, sempatikliği ve üretkenliğiyle İstanbul’un rock hayatına damga vuran davulculardan biri olmuştu.
22 Mart haftasına hoş geldiniz! Yine bol filmli, kalabalık bir hafta. Sinema takviminde 22 Mart’a bakıyoruz… Usta aktris Fanny Ardant’ın yanı sıra ünlü oyuncular Reese Witherspoon, Lena Olin ve Matthew Modine 22 Mart günü dünyaya gelen beyazperde yıldızları... Altısı yerli yapım olmak üzere toplam on üç yeni filme merhaba diyor 22 Mart vizyonu! Notlarımız arasında yer alan haftanın iki yeni filmi ise gizemi yüksek korku öyküsü ‘Haunting of the Queen Mary / Queen Mary’nin Laneti’ ile İngiltere’den çıkagelen aynı türdeki yapım ‘Evie’!
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Kariyerinin eksik parçalarını oğulları üzerinden tamamlamak isteyen eski bir güreşçi ve onun despotik yapısıyla darmadağın olan hayatlar... Sean Durkin imzalı ‘Demir Pençe’ gerçek öyküye dayanan etkileyici bir trajediyi perdeye taşıyor. Büyük kısmı ringlerde geçen hüzünlü aile dramını anlatan yapım, yılın en iyilerinden. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/23.03.2024)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Önceki hafta, Berlin Film Festivali izlenimlerimize başlamıştık. Vakit kaybetmeden, kalan filmlere geçelim. Bu filmlerin bir kısmının İstanbul Film Festivali’nde de gösterileceğini de hatırlatalım.
TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı Ayşen Birgör, gökteki yıldızlar misali ışıl ışıl şarkıları bugün 17.15'de TRT Müzik'te ekranlara gelecek Yıldızlar Altında programında seslendiriyor.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Burhan Şeşen’in kaleme aldığı “Nesinİ Söyleyim” kitabı yayınlandı. "Biz Kitap" etiketi taşıyan yapıtı Şeşen, kitabını, oğlu Serhan ile kızı Dilhan'a armağan etti. Okuma serüveninin başladığı mahalle kütüphanesinden bu günlere süreci okuyucularıyla paylaşan Şeşen'in kitabı 183 sayfa.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.