BİR ARKADAŞ BULDUK İSMİ HÜLYA
10 Ocak 2021 Pazar 23:26
Başlığa çıkardığımız dize “İlkokulda Tanışmıştık” adlı şarkıdan; devamı da şöyle gelir: “Birden yıkıldı başıma dünya…” Daha doğrusu “dün-ya”, tam ortasından ikiye bölünerek, “dün” ve “ya” ayrı sözcüklermiş gibi hecelenerek. Ajda Pekkan’ın (Regal değil ama:) Odeon döneminden bir şarkıdır bu ve sözler de Fecri Ebcioğlu’ya aittir; yakın bir zamanda, yazdığı şarkılardan bir “buket”in “Fecri Ebcioğlu 1” adlı bir albümde toplandığı meşhur mu meşhur ve Türkçe popu başlatan şarkıda da (“Bak Bir Varmış Bir Yokmuş”) imzası bulunan, kıymetli mi kıymetli bir şahsiyete.
Meşhur ve kıymetli, bu tamam. Buna itiraz etmek zor. Ama Ebcioğlu ve benzerlerinin, mesela Sezen Cumhur Önal, Bora Çakır, Bülent Pozam, Aykut Sporel ver benzerlerinin, 60’ların tamamını “kafiye de kafiye” diye geçirdikleri de kesin. Evet, yaptıkları işte hece sayısı da, orijinal şarkı ile yakalanması gereken ses uyumu da, onları buna mahkum etmekteydi muhakkak. Yabancı şarkıları Türkçeleştirmeye niyetlenmişseniz ve üstelik elinizde-önünüzde fazla da (hatta Ebcioğlu’nun durumunda hiç) örnek yoksa, ne yapabilirdiniz ki? İngilizce, Fransızca, İtalyanca ya da İspanyolca şarkılardan (hazır, telif melif de sorulmuyorken) canınızın çektiğini seçer, sonra da oturur parmak hesabı dahil, bir biçimde heceleri sayar, başlardınız Türkçe söz yakıştırmaya ya da uydurmaya. Uydurma derken, hiç varolmamış yepyeni ya da saçma sözler icat etmek anlamında değil (hoş, bu da yapılmamış değildir); sözleri-cümleleri gelişigüzel dizmek, uysa da/uymasa da kesmek/yapıştırmak anlamında. Yan yana getirdiklerinizin gerçekten ama gerçekten bir “mana” ifade edip etmediği; o zamanlar için, o şarkıları yazanlar için lüksün de lüksü bir durum kabul edilmiş(miş).
Evet, “miş”; nihayetinde bir “masal”la başlamamış mı her şey; “Bak bir varmış bir yokmuş” diyerek ve “Boğaziçinde yaşayan tatlı kız”ı anlatarak.
Sizinle deli miyiz, dolu mu?
Ebcioğlu ve diğerlerinin yazdıkları-yaptıkları nedeniyle, bu topraklara gayet Fransız gibi duran bir müzikal türün filizlenebildiğini biliyoruz. Zaten bu nedenle de onlara her zaman minnettar kalacağız. Ve böyle olduğu içindir ki, Ebcioğlu için yapılmış albüm, mühim bir albümdür ve devamı da gelmelidir. Bu tür albümler, başta Sezen Cumhur Önal için olmak üzere, popüler müziğimizin geçmişine ciddi emek vermiş herkes için yapılmalıdır. Bu tamam.
Ama o zamanlarda yazılan-söylenen çoğu şarkının, en azından yabancı şarkılardan uyarlananların (tamamının değil ama) büyük bir kısmının pek de ciddiye alınası, göğüsler gerile gerile dosta düşmana gösterilesi şarkılar olduğunu da söylemek, gerçekten mümkün değil.
Serbestçe yazıp çizmişler. Ne yazmışlarsa, “Oldu!” demişler, “Biz yazdık, oldu!” İflah olmaz kafiye saplantısı, onları daha tuhaf, hatta daha komik yerlere de çekmiş. Başlığımıza dönelim; bulunan kızın isminin “HülYA” olmasının yegane sebebi, Ajda’mızın başına “dünYA”yı yıkabilmek içindir. Nino de Murcia da, bu sebepten dolayı bir “esmer”le aldatılır “Seni Beklerim Öptüğün Yerde” adlı şarkıda: “Seni beklerken duydum annemdEN, saklarmış veda mektubunu bendEN, evlenmişsin bir esmerlE…” Bu eksik kalan sonuncu “N” için yapılmış hesabı-kitabı bile hissedebiliyor insan: “Türkçe bilmeyen biri söyleyecek bu şarkıyı; zaten doğru telaffuz hak getire, biraz zorlarız ‘esmerlEN’ diye söyler…” Nino’cuk da, hakikaten tam da bunu yapmış! Bu takıntının, şarkının tamamını etkilediğini, yapısını o ya da bu yöne doğru çektiğini söylemeye, herhalde gerek yoktur.
Hayat Kısa, Değmezmiş Bir Kıza
Bu takımın varlıklı ailelere mensup olmaları, daha doğrusu yokluk nedir bilmemeleri de, şarkılarını suya yazmalarının bir başka önemli sebebi olmuş. Bu şarkıların büyük bir bölümü, o Yeşilçam filmlerinin köşklerinde, bahçeden bahçeye ya da odadan odaya koşturan “Küçük Bey” ya da “Küçük Hanım”ların ağzına yakışır cinstendir. Bu şarkıların sözlerini takip ederek, o yıllarımız hakkında izler yakalamak isteyenleri aynı akıbet bekliyor: Yanılgı! Evet, tam olarak bu! Bu şarkılara göre, 60’ların tamamı hepimiz için bolluk ve refah içinde geçmiştir. Ne askeri darbe ne de işkence; ne yoksulluk vardır ne de açlık. Her şey pembedir, pespembe. Bazen Luigi dahil olmuş bu rüyaya, bazen başkası: “Hayat kıSA, değmezmiş bir kıZA.”
Geldiğimiz noktadan çark edebilmenin imkanı kalmadı ama deneyelim. Ebcioğlu ve diğerleri böyle görmüş-böyle yazmış ama bu şarkıların bir kısmı, türlü nedenlerle hala kıymetli. “Hayalimdeki Resim” (Alpay), “O Yaz Gecesi” (Gönül Turgut), Enrico Macias’ın anlattıklarını aynen tekrarlamış olsa bile “Arkadaşımın Aşkısın” (Gönül Yazar), ilk düetlerimizden (hatta, adlı adınca ilk) “Yaşanmaz Aynı Evde” (Rüçhan Çamay-Tanju Okan) başta olmak üzere, “Fecri Ebcioğlu 1” albümünde renk çok, sürpriz çok. Onlarca Ebcioğlu şarkısı söylemiş Ajda Pekkan yok ama; “Ben nostaljik değilim” demiş, biricik Nostalji Kraliçemiz.
Çok da eğlence. Kendinizi çok kötü hissettiğiniz bir zamanda, Güneri Tecer’in “Boşvermişim Dünyaya”sına kulak verin mesela; bir bakın Ajda’nın “Ahmet-Mehmet-Süreyya”sı, nasıl “Ayşe-Fatma-Süheyla”ya dönüvermiş; nasıl bir incelik, nasıl bir zerafetle yapılmış bu. Ve nasıl bir taşla bütün kuşlar vurulmuş: Hem bir erkek şarkıcıya, başka erkekleri saydırmayarak ahlak kurtulmuş hem de kafiye(miz).
Bu şarkının dediği gibi işte: Hepsi boş, hepsi rüya; bir de (onsuz hayatta olmaz) Hülya.
Fecri Ebcioğlu 1, Karma, Odeon
NAİM DİLMENER
[email protected]
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.