Konuk Yazar

'SOSYAL AĞLAR'A TAKILAN BİR KARİYER

14 Eylül 2022 Çarşamba 08:29
'SOSYAL AĞLAR'A TAKILAN BİR KARİYER

Genç ve başarılı bir yazar; Cezayir kökenli olmanın ve yabancı sularda yüzmenin üstesinden geliyor. Annesini odağına aldığı son kitabı da önceki çalışmaları gibi beğenilmiş; TV programlarında, radyolarda ondan bahsediliyor. Yeni çalışması dolayısıyla yayınevi onun için parti veriyor.

Karim D. işte bu, son derece şatafatlı görünen dünyanın parlayan yeni yıldızı... Ne var ki onuruna parti verildiği gece, geçmişte ‘Arthur Rambo’ takma adıyla attığı ırkçı, homofobik, cinsiyetçi, faşizan tweet’ler birdenbire sosyal medyada paylaşılmaya başlıyor. Ve çok kısa bir sürede işin rengi değişiyor. Ve eski ‘günahları’ yüzünden zirveden son hızla dibe doğru yol alan bir figür haline geliyor.

Fransız sinemasının ölçülü ve vicdanlı isimlerinden, Altın Palmiye’li yönetmen Laurent Cantet, ‘Arthur Rambo’da içinden geçtiğimiz zamanların dertlerinde geziniyor. Film, 2017’de bir medya kahramanıyken antisemitik, homofobik, ırkçı tweet’leri ortaya çıkan ve büyük bir tartışma konusu olan Mehdi Meklat’ın yaşadıklarından esinlenerek çekilmiş. Cantet’yle birlikte Fanny Burdino ve Samuel Doux’nun kaleme aldığı senaryo, ana karakterinin yaşadığı düşüşü 48 saate sığdırmış ve öykü, bu zaman dilimi içinde yaşanan hesaplaşmaları aktarmış.

Karim D.’nin yükseliş yaşadığı dönemde raflarda okurlarıyla buluşan 30 bin, baskıda bekleyen 15 bin adet kitabı var. Film teklifi alıyor, Paris’in edebiyat çevreleri onu tüm samimiyetiyle kucaklıyor. Amma velakin geçmişte, kendi ifadesiyle ‘kara mizah’ yapmak adına attığı tweet’ler bu harika masalı sonlandırıyor.Film, karakterin düşüşüne odaklandığındaysa Karim D.’nin editörü, yayıncısı, sevgilisi, dostları, annesi ve erkek kardeşine bu durum üzerine görüşlerini aktarmasını ve ‘Merak etmeyin, ben şimdiki benim’ şeklindeki savunusunu izliyoruz. Laurent Cantet,
çeşitli söyleşilerinde vurguladığı gibi karakterini yargılamıyor, onu iyi ya da kötü çizgilerde ifade etmiyor, sadece böylesi bir kişiliğin açmazlarına; insanlar ya da kitleler gözündeki yerini ‘sosyal medya’ çağında ne kadar çabuk kaybedebileceğine; unvanların, parıltılı serüvenlerin kaygan zeminler üzerindeki konumuna dikkat çekiyor.

Öte yandan öykünün geçtiği coğrafyanın yaşadığı acı deneyimler var. Charlie Hebdo ve Bataclan gibi iki büyük katliamın yaşandığı Fransa’da böyle bir film çekmek bence önemli bir adım. Ama yönetmenin yargılamadan uzak durmak adına seçtiği yol, filme ilişkin okuduğum kimi yabancı eleştirilerde sorun olarak addedilmiş ve Cantet’nin sonuna kadar gitmediği ifade edilmiş.

‘Arthur Rambo’nun en etkileyici yanlarıysa annesinin ona “Hakkımda kitap yazarken beni akıllı buluyordun, şimdi ise aptal muamelesi yapıyorsun” dediği ve kardeşinin onu attığı eski tweet’leri dolayısıyla ‘rol modeli’ olarak benimsediğini belirttiği sahneler...

Filmin sosyolojik ve ideolojik meselelere bakışı, yaklaşımı, ele aldığı konuyu daha ileriye taşıma potansiyelini reddedişi beğenilmeyebilir. Ama kendi adıma nispeten eski kuşak bir yönetmenin, şimdiki zamana ait kuşakların alanı gibi kabul edilen ‘sosyal medya’ (‘Twitter âlemi’ de diyebiliriz) gerçeğini ele almasındaki tavrı ve bakışı beğendim.

Sonuçta ‘Arthur Rambo’, tartışmaya açtığı bütün parantezler itibariyle izlenmeyi hak eden bir çalışma olmuş diyebilirim.

UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/10.09.2022)



Diğer Yazılar