'BENİM BEDENİM, BENİM KARARIM!'
Kürtajın henüz yasallaşmadığı yıllar...
15 yaşında bir kız çocuğu annesi olan ev kadını Joy hamiledir. Karnındaki bebek 3 aylıkken kimi rahatsızlıklar başgösterir. Günün birinde yere yığılır ve akabinde kendisine kalp yetmezliği teşhisi konur. Doğum sırasında hayatta kalma şansı yüzde 50’dir. Bir ceza avukatı olan eşiyle birlikte yasal yoldan kürtaj yapılması isteğiyle bir kurul karşısına çıkar. Erkek doktorlardan oluşan heyet katı bir tutumla“Hayır” der. Eşi de ‘beyaz yakalı bir hukukçu’ olarak yasal çözümlerin dışına çıkılmamasından yanadır. Joy, kendi başına bir maceraya atılır; önce illegal kürtaj operasyonu yapan bir yere gider ama buradaki hijyenik koşullar yüzünden mekânı terk eder. Yolda yürürken gördüğü bir el ilanında ‘Jane’i Arayın’ ibaresi vardır. Arar ve bir kurtuluş tüneli olduğunu fark eder.
60’lar sonunda Şikago’da Dorie Barron adlı bir genç kız bebeğini aldırmak zorundadır ve arkadaşının verdiği bir numarayı arar.
Telefonun ardında mafya vardır ve 500 dolar karşılığı son derece sağlıksız koşullarda operasyon tamamlanırken kızcağız kanlar içinde bir otel odasına bırakılır. Bu vakanın ardından bir grup kadın kürtajın Yüksek Mahkeme tarafından yasallaştırılmasına kadar olan süreçte, 1969’dan 1973’e kadar kurdukları birlik çatısı altında kürtaj operasyonları gerçekleştirir. Parası olanlardan ücret alırlar, olmayanlar için hali vakti yerinde olanlardan yardım toplanır ve ‘Jane Collective’ adı altında hareket edilir.
Konusunu özetlediğim ‘Acil Durumda Jane’i Ara’ (Call Jane), kurgusal bir karakter eşliğinde işte bu oluşumun hikâyesini perdeye taşıyor. Yönetmenliğini, unutulmaz klasik ‘Carol’ın senaristi Phyllis Nagy’nin üstlendiği yapımın perdeye taşıdığı kadın dayanışması bu yıl gösterilen ‘The Janes’ adlı belgeselle varlığını hatırlatmıştı. (Meraklısına: Bu yapımda rol alan isimlerden Judith Arcana ‘Acil Durumda Jane’i Ara’da danışmanlık görevini üstlenmiş.)
Hayley Schore ve Roshan Sethi’nin kaleme aldıkları senaryodan çekilen kurgusal versiyonda ana karakter Joy’un bir tür el yordamıyla doğruları bulması, ev kadını kimliğinden sıyrılarak sıkı bir aktiviste ve bizatihi kürtaj operasyonlarında yer alan bir görevliye dönüşmesinin hikâyesi anlatılıyor. Bu dönüşümde ‘Jane Collective’ dahilindeki ekipteki kadınlar ve özellikle onların vicdanlı, kararlı, sert, çözüm üretici bir kişiliğe sahip liderleri Virginia son derece etkili oluyor. Joy, aynı sorunla yüzleşen, çeşitli yaş gruplarından ve farklı sosyal sınıflardan kadınlara yardım ederken ister istemez statükocu kocasına ve yetişme dönemindeki kızına da yalan söylüyor. Bu süreçte ailesini yer yer ihmal ettiği hissine kapılsa ve eşi, genç yaşta dul kalan komşuları Lana üzerinden bir kafa karışıklığı yaşasa da o yüreğinin sesine kulak veriyor ve zorlu bir mücadeleye önemli katkılarda bulunuyor.
Sakin bir anlatım
1968’in isyankâr ortamında, Joy’u göstericilerle polis arasındaki hatta tanıtarak başlayan film, sakin bir anlatıma sahip. Hem senaryo hem de reji, dönemin kendi içindeki hareketliliğini bir aksiyon ve heyecan unsuruna dönüştürmeden ‘Kadın hareketi tarihi’nin geride kalmış meşakkatli bölümlerinden birinde dolaşmayı yeğlemiş. Bence filmin bu tür bir hatırlatma işlevine soyunması bile çok önemli. Joy’un girdiği kuruldaki halden anlamaz erkek doktorlar, ailelerine durumlarını açıklayamayacak kadınlar, dönemin umutsuzluk halleri, gidecek yerleri olmayanlar, operasyon masraflarını karşılamakta zorlananlar vs. derken ‘Acil Durumda Jane’i Ara’ başarılı bir dönem arka planı çiziyor ve sosyolojik saptamalarda bulunuyor. Elizabeth Banks’in dönüşüm içindeki Joy karakterini son derece gerçekçi çizgilerle aktardığı yapımda Sigourney Weaver da komik bir resmiyete sahip Virginia’yı canlandırıyor.
Son olarak ‘kadın dayanışması’nın geçmişteki köklerini hatırlatan Phyllis Nagy’nin filmi, Mike Leigh’in ‘Vera Drake’i ve Annie Ernaux’nun romanından uyarlanan, Audrey Diwan imzalı ‘Kürtaj’la (L’Événement) aynı sularda geziniyor... UĞUR VARDAN (03.12.2022)