NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

VURULMUŞUM SANA, YÜREĞİM BİN PARÇA

20 Şubat 2022 Pazar 21:10
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

90’lı yılların en kayda değer isimlerinden Asya, dördüncü albümü “Dönmem Yolumdan” ile yeniden karşımızda. Albümün böyle adlandırılmış olması (albümde bu isimde bir şarkı olması bile bunu değiştirmiyor) Asya’nın müzik dünyasına giriş yaptığı 90’ların başından (hatta 80’lerin sonundan) bu yana aldığı tavrın –seçtiği yolun değişmediğine– değişmeyeceğine işaret ediyor.

Çok karışık, ne arasanız bulunan o 90’lı dalganın en farklı, en kayda değer isimlerinden biriydi Asya ve dört albümle taçlandırılmış bu aykırı duruş, yeni albümle de sürüyor. Şartların  değişmiş olması, piyasanın kilitlenmesi, yeni bir firmanın varlığı bile Asya’yı engellememiş. Söylemek istediği şarkıları, bu sefer ağırlıklı olarak kendisi yazmış, her zamanki gibi bütün ruhunu vererek söylemiş. Olağanüstü bir ses rengine sahip bu genç şarkıcı, ilk üç albümünde, deneme babında giriştiği şarkı yazma–kurma işini bu sefer oldukça profesyonel bir şekle döküp, tamamen içinden geçenleri söyleme yolunu seçmiş. On küsur yıllık bir zamanın boşa geçmediğini, her anının dolu dolu yaşandığını gözler önüne seren şarkılar bunlar.

Her anı öğrenerek–daha iyi olmak için çaba harcanarak yaşanmış bu yılların başlangıcı lise yıllarına kadar dayanıyor. Eskişehirli şarkıcının, Eskişehir Halk Eğitim Merkezi’nde yıllar boyu sürmüş amatör müzik çalışmaları, ilk olarak (bir zamanlar adı Liselerarası Hafif Batı Müziği Yarışması) Milliyet’in yarışmasında geniş yığınların dikkatine sunulur. Beyaz Güvercin ve Eurovision yarışmaları, şarkıcının kendisini gösterebilmek için katıldığı diğer yarışmalar olur. 1990 yılında, “Tülay Saygın” adıyla, Selmi Andak’ın şarkısı “Zamanda Gezinti”yi seslendirir Eurovision’da. Diğer yarışmacıların arasında İzel, Sibel Tüzün, Sertab Erener ve Candan Erçetin de vardır. Türk popunda yaşanacak patlama, ilk işaretini 24 Şubat 1990 tarihinde vermiştir. Kısa bir zaman sonra, bütün firmalar “genç ve yeni” şarkıcı peşine düşecek, ilk bakmayı akıl edecekleri yer de Eurovision yarışmaları olacaktır.

SOR YAĞMURA, SOR RÜZGARA
Asya’nın şansı, 90’lı dalgayı da ipi en ön sıralarda göğüsleyerek karşılayabilmiş olan Nilüfer ile tanışması ile birlikte tamamen değişir. Nilüfer, kimilerinin “Sezen Aksu’nun yaptığını yapmaya çalışıyor” diye burun büktüğü bir işe niyetlenir ve  vokalisti olan Asya’yı bir star yapmak için ciddi bir çaba harcamaya başlar. Yılların şarkıcısı, destek verdiği kişinin kumaşından son derece emindir ve böyle bir çabanın “taklit” ile en ufak bir ilgisi yoktur.

Türk popunun kraliçelerinden olan Nilüfer, piyasaya bir “prenses” sunmaya gayret etmektedir. Bu uğurda, o güne kadar pek fazla bulaşmadığı işlere bile girişecektir. Prodüktörlük yapacak, söz yazacak, hatta beste yapacaktır. Yaptıklarını da, canını dişine takarak sunacaktır bizlere.  Asya’nın her albümünü, kendi imkanlarını kullanarak tanıtacak, kendi ekibini sakınmadan bunun için seferber edecektir.

Desteğin ilk ürünü 1994 yılında verilir piyasaya. Sanatçının adıyla sunulmuş bu albüm, o sıralarda piyasada mevcut satandartların oldukça üzerindedir. Suat Suna (“Sözüne Kanmam”), Çelik (“Ateşteyim”), Gökhan Kırdar (“Serseri Mayın”), “Yeşim Salkım (“Hiç Keyfim Yok”) ve Burak Kut (“Benimle Oynama / Çılgınım”) Asya ile aşağı yukarı aynı sıralarda piyasaya sunulmuş diğer isimlerdir. Üstelik bir–iki ay sonra Tarkan’ın “A Acayipsin” fırtınası da esmeye başlayacaktır. Ama bu bolluğa–karışıklığa rağmen, Asya kendisini göstermeyi becerir. Nilüfer yanılmamıştır.

İyi bir ses–sağlam bir teknik ve güçlü şarkılar formülü, şartlar ne olursa olsun yolu açabilmiştir... 1996 yılında ikinci albüm yapılır. “İsyankar” adlı muhteşem bir şarkı (Leyla Tuna / Gökhan Kırdar) ile açılan bu albüme de şarkıcının adı verilmiştir. Bir aranjör ordusu tarafından (Gökhan Kırdar, Mustafa Sandal, Aykut Gürel, Deneb Pinjo, Sadun Ersönmez, Feyyaz Kuruş, Garo Mafyan) hazırlanmış bu albüm, Asya fırtınasını estirmeye devam eden bir albüm olur.

Albümün müzikal yapısına onlarca isim karışmış olmasına rağmen (muhtemelen “prodüktör Nilüfer’in” çabası ile) son derece derli toplu bir albümdür bu, üstelik Türk popunın giderek yükselmekte olan ritmine de ayak uydurmuştur. O sıralarda her albüme bulaşmış olan “remix” takıntısı da vardır albümde ama, Deneb Pinjo’nun bu marifetli versiyonu o güne kadar yapılanların en iyi örneklerinden biridir...

2000’lere girmek üzereyken, Asya, vuruş sayısı–devir hızı iyice yükselmiş  üçüncü albüm “Masum” ile çıkar karşımıza. Piyasaya verilmeden önce bin kişiye dinletseniz, bininin de “kesinlikle hit olur” diyeceği bir şarkı olan “Günaydın” ile açılan bu albüme, o sıralarda Nilüfer’in gözbebeği olan Mete Özgencil’in de katkısı büyüktür. Bu albümdeki “Olmadı Yar” şarkısı, Asya’nın ününü daha da yukarılara taşır. Zaten bu şarkı, sonraları,  Müslüm Gürses’in gönül vermesiyle birlikte bir “kült” statüsüne erişecektir.
Asya, artık Sony’nin kanatları altında. Nilüfer gibi, o da Yaşar Plak ile olan işini bitirdi. “Dönmem Yolumdan” adlı bu dördüncü albümde Nilüfer desteği–imzası da yok. Asya tek başına artık. Özel yaşamına uygun (eşli–çocuklu) olarak biraz daha yavaş dönüyor şarkılar. Çoğunu kendisi yazmış. “Those Were The Days”in yeni bir versiyonu ve “Sensiz Saadet Neymiş” ile 60–70’lere de gönül borcunu ödemiş olan Asya dimdik ayakta. Birileri desteğini çektiği anda tuzla buz olan yüzlerce isim ile doludur 90’lı yıllar. Attığı her adımı ter dökerek–emek harcayarak atmış olan Asya’nın böyle bir korkusu yok. Müziğe, yalnızca müziğe tutkun olduğu için hep de böyle olacak.


BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Asya (1) – Yaşar – CD
Asya(2) – Yaşar – CD
Masum – Yaşar – CD

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar