UYU SAYIN OKUYUCU, UYUTAYIM SENİ ARANJMANLA MARANJMANLA AVUTAYIM BENİ
04 Şubat 2024 Pazar 12:48
Şanar Yurdatapan, 1974 yılının Eylül ayında, Yılmaz Güney'den bir teklif alır. Yılmaz Güney, o sıralarda çekeceği ya da çekmekte olduğu 'Arkadaş' filminin müziğini yapmasını istemiştir Şanar Yurdatapan'dan...
Teklif kabul edilir, Şanar Yurdatapan müziği yapar ve Güney'e dinletir. Yılmaz Güney, ortaya çıkan şeyi o kadar sevmiştir ki, ‘Şu ana temaya bir de söz yazalım da plak olarak çıkartalım," der ve şarkıyı söylemesi için Melike Demirağ ismini ortaya atar...
Melike Demirağ'ın, 70'lerin en üretken firmalarından ŞAT Yapım'da (Ş. Yurdatapan- Attilla Özdemiroğlu) yapılan deneme kayıtları çok başarılıdır ve plak çıkar...
Bilindiği gibi, hem film, hem de 45'lik çok tutulur. Melike Demirağ filmde de oynamaktadır...
"Bir burjuva kızının bir 'Arkadaş' vasıtası ile gerçekleri kavrayıp, ortada olan bitenlerin farkına varması" hepimizi etkiler. Zaten öyle de bir dönemdir...
Filmler, kitaplar, gazeteler, dergiler; 'İnsanların gözünü açma', 'bilinçlendirme' yarışındadır. Dayak yemeyi, küfredilmeyi göze alarak 'Cumhuriyet' taşırız koltuklarımızın altında, defalarca okuyarak, satır altlarını çizerek ama buna rağmen (hem plansız programsız ve altyapısız okumaktan, hem de kötü ve kuru çevirilerden dolayı) ancak yarım yamalak anlayarak 'Ailenin, Devletin ve Özel Mülkiyetin Kökeni'ni okuruz. Öyle olunca da herkes 'Dolduramaz boşluğunu ne ana ne kardaş-Bu en güzel bu en sıcak duygudur arkadaş' dizelerine sarılır ve 'kardaş-arkadaş' uyumunun zorlama olduğuna hiç ses çıkarmaz.
ŞARKILAR BÖYLE SÖYLER
'Arkadaş' 45'liğinin üzerinden çok fazla geçmeden Melike Demirağ ve Şanar Yurdatapan evlenirler. Evlilikten önce de Melike Demirağ'ın ikinci 45'liği yayınlanmıştır: 'Hadi Canım Sen de / Merhaba'. Plak önlü arkalı çok tutar. Bach üzerine söz yazılarak oluşturulan 'Merhaba'da 'yeni doğan güneş'ten 'filizlenen toprak'a kadar herkes selamlanır ve yine hiçbirimiz bu kadar alenen dile getirilmiş bir 'hümanizm'den şikayetçi olmayız. Plağın diğer yüzünde yer alan 'Hadi Canım Sen De' ise, daha sonra 'Ninni' ile devam edecek olan bir dizi şarkının ilkidir. Şanar Yurdatapan ve Melike Demirağ'ın çok kıvrak, çok hoş melodileri ile bizi kendimizden geçirdiği ve şarkıların ritmine kendimizi henüz kaptırmış da sallanmaya başlamışken.
'Ama hayatta bunlardan güzel şeyler var' diye bizi sarsmaya ve uyandırmaya çalıştıkları bir dizi şarkının ilki... Arkasından çok çabuk bir şekilde 'Ninni' geldi... Bir pop şarkısına sığdırılabilecek azami 'eleştirel doz'un bir misli fazlası ile doldurulmuş 'Ninni'de hepimiz 'aranjmanla-kuponlarla-renkli menkli sinemaskopla' uyutuluyor olmamıza bangır bangır eşlik ettik...
Bunun sahiden de böyle olduğuna her gün yeniden karar verdik... Ama her seferinde de başka hiçbir şey yapmayarak, yalnızca pikabın kolunu 45'liğin başına getirip durduk. Şarkının 'Yahu bu ne biçim ninni, çocuğun uykusu kaçacak' bölümü hepimiz tarafından yüzde yüz tasdik ediliyor ama hiçbirimizin de uykusunu kaçıramıyordu. Akşam olduğunda mışıl mışıl uyuyorduk.
Bir süre sonra Melike Demirağ hepimizle toplu olarak uğraşmanın zorluğunu ve umutsuzluğunu görerek 'siz'den, 'sen' dönemine geçti: 'Ne bu halin dostum, ne olmuş sana?'
Bu şarkısında Melike Demirağ hepimize ayrı ayrı seslenip; biraz doğrulmakla, biraz toparlanmakla 'kahpe felek'in bize 'kul' olabileceğini söylüyordu. Eksik kalanı da plağın 'B' yüzünde tamamlıyordu: 'Ben seni iyi tanırım-sanma ki aldanırım...
BÖYLE SÖYLER MASALLAR
Bütün bu plaklardan sonra Melike Demirağ elbette daha aydınlık bir dünya özleyen ve isteyen herkesin vazgeçemediği isimlerden biri haline geldi. 'Kara oğlan-mavi gömlek-beyaz güvercin' günlerinde 'Elele'yi yayınladı.
“Bu plak, Melike Demirağ'ın 1977 Türkiyesi'nde, demokratik hak ve özgürlükleri için savaşanlara armağanıdır” açıklaması ile yayınlandı bu 45'lik.
1978 yılında 'Sürü'de oynadı. 'Sürü'nün çekimleri sırasında Melike Demirağ "insanın yaşadığı acı gerçeği başka boyutlarına da tanık olur” ve '79 yılında' albümünü yayınlar. Zaten böyle bir tanıklığın mevcudiyetini de bu plağın arka kapağından öğreniriz...
Sonrası herkesin malumu... 12 Eylül'le birlikte herkes gibi Melike Demirağ ve Şanar Yurdatapan da zor günler geçirir. 1991 yılının sonlarına kadar yurt dışına yerleşirler. Dönüşlerinde 'Net' firmasından bir tür 'Best of'u yayınlanır Melike Demirağ'ın... Bütün hit'leri vardır bu albümde ama yine de çok ses getirmez. Şarkıcı, kimseyi koyduğu yerde bulamaz. Köprülerin altından akan kavramların haddi hesabı yoktur çünkü. Her şeyin altı üstüne gelmiştir.
Her şeyin altı üstüne gelmeye devam ediyor. Hatta kiminiz alt üst olacak bir şey kalmadı bile diyebilir. Belki de bu nedenle Melike Demirağ 'Ruhlar Şehri'nde yaşamaya karar verdi. Kendince de iyi etti herhalde.
Ne de olsa o aldanmaz. Onda 'o göz var mi?'
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.